Çok düşük bir IQ ile doğan Charlie, araştırmacıların, zeka seviyesini artıracak deneysel ameliyatı gerçekleştirmeleri için kusursuz bir denektir. Bu deney Algernon adındaki laboratuvar faresinde denenmiş ve büyük bir başarı elde edilmiştir.
Deney, son derece önemli, bilimsel bir buluş olarak görünüyordu, ta ki Algernon' da ani bir gerileme baş gösterene kadar...
Acaba Charlie' de de aynı gerileme olacak mıydı?
Çok düşük bir IQ ile doğan Charlie, araştırmacıların, zeka seviyesini artıracak deneysel ameliyatı gerçekleştirmeleri için kusursuz bir denektir. Bu deney Algernon adındaki laboratuvar faresinde denenmiş ve büyük bir başarı elde edilmiştir.
Deney, s... tümünü göster
Almanyada doğmuş bir isviçreli yazar ve ressam.
20. yüzyılın en önemli yazarlarından biridir. İlk şiirini yirmi beş yaşında yazmıştır. 1904'te serbest yazarlığa başlamış olup romanları, öyküleri, denemeleri, şiirleri, politik makaleleri ve kültür alanındaki eleştirel yazılarıyla tüm dünyada 100 milyonu aşkın okura ulaşmıştır. Kendini kanıtlama, kendi olma, yazarın kendini yansıtması, bireyin kendini aşması gibi temaları içeren Bozkırkurdu, Siddharta, Peter Camenzind, Demian, Narziss ve Goldmund, Çarklar Arasında ve Boncuk Oyunu romanları yazarın en tanınan edebi eserleridir.
1946’da Nobel Edebiyat Ödülü olmak üzere 1954’te de bilim ve sanat alanında Pour le merite Ödülü’nü almıştır.
Almanyada doğmuş bir isviçreli yazar ve ressam.
20. yüzyılın en önemli yazarlarından biridir. İlk şiirini yirmi beş yaşında yazmıştır. 1904'te serbest yazarlığa başlamış olup romanları, öyküleri, denemeleri, şiirleri, politik makaleleri ve kültür al... tümünü göster
Yahudi bir tüccar aileden gelen, Almancaya da hâkim olan bir yazardı. Kafka’nın en önemli eserlerini, üç romanının (Dava, Şato ve Kayıp) yanı sıra; ortaya koyduğu birçok hikâyeleri oluşturuyor.
Kafka’nın eserlerinin büyük bölümü ancak Kafka’nın ölümünden sonra meslektaşı ve yakın arkadaşı Max Brod tarafından yayımlandı ve bu eserler 20. yüzyılda dünya edebiyatında kalıcı bir etki bıraktı.
Franz Kafka’nın babası Hermann Kafka (1852–1931) ve annesi Julie Kafka (1856–1934) Yahudi soylu bir aileden gelmektedir. Hermann Kafka henüz çocukken, tüccar olan babasının mallarını çevredeki köylere dağıttı. Bunun neticesinde finansal olarak sıkıntıya düşerek seyahat temsilcisi olarak çalıştı ve daha sonraları ise Prag’da kendi bujiteri dükkânını açtı. Julie Kafka varlıklı bir ailenin çocuğuydu, kocasına göre daha eğitimli biriydi ve günlük bazen on iki saate kadar çalıştığı, ayaklarına kocasının işinde önemli ölçüde söz sahibiydi.
Henüz küçük yaşlarda ölen Georg ve Heinrich adında iki erkek kardeşin yanı sıra, Kafka’nın üç kız kardeşi vardı. Kız kardeşleri daha sonra sürgüne gönderildi ve muhtemelen izlerinin kaybolduğu toplama kamplarında ya da gettolarda hayatlarını kaybettiler. Bunlar, Gabrielle, Elli diye çağırılan kız kardeşi (1889–1941?), Valerie, Valli diye çağırılan (1890–1942?) ve Ottilie, „Ottla“ Kafka (1892–1943?), en küçük kardeş.
Kafka, Prag halkının yüzde onluk bir bölümünü oluşturan ve ana dilleri Almanca olan kesimin içindeydi. Ayrıca Kafka anne ve babası gibi Çekçe’ye de son derece hâkimdi.
Kafka’nın edebiyatı büyük ölçüde babasıyla olan ilişkileriyle şekillenirken, annesi daha geri planda kalmışsa da; Kafka’nın figürlerinde annesinin birçok akrabasının yer aldığı görülür.
Kafka kötü bir çocukluk dönemi geçirdi, özellikle de babasıyla hiç anlaşamadı; babasının Kafka’nın üzerinde sürekli bir baskısı söz konusuydu, bu durum çocukluk yıllarından öğrenim hayatına kadar devam etti.
Kafka’nın annesi ise babasının değer yargılarını ve düşüncelerini kabullenmişti, zaten bu yargıları değiştirebilecek güce de sahip değildi. Kafka gençken, babasından kesinlikle korkmuyordu, fakat babasına her zaman mesafeli yaklaşıyordu ve ona karşı içinde nefretten başka bir duygu beslemiyordu.
Kafka’nın birçok eserinde baba, ailenin reisi, her şeye gücü yeten ve baskıcı biri olarak tasvir edilmiştir; tıpkı “Dönüşüm” eserinde olduğu gibi. Bu eserde Gregor (hikâyenin kahramanı aynı zamanda hikâyedeki oğul) bir böcektir ve işe yaramayan biridir, hikâye Gregor’un ölümüyle ailenin rahat bir nefes aldığı konu edinilmiştir. Babasının karşı konulmaz gücünün Kafka’nın üzerinde yarattığı baskı, Kafka’nın en önemli hikâyelerinden biri olan “Hüküm” ü (Yargı) yazmasına sebep olmuştur.
Kafka,“Baba’ya Mektup” eserindeki mektupları ne babasına göndermek ne de yayımlatmak istemiştir; bu mektupları sadece babasının üzerinde her zaman baskısı olduğunu göstermek için yazmıştır. Muhtemelen babasının Kafka’nın üzerinde yarattığı baskı onun kendi kendini eleştirmesine sebep olmuştur ve Kafka kendinden nefret eden biri haline gelmiştir. Şüphesiz bu derin özeleştirinin Kafka’nın yaşamına ve eserlerine yansımıştır.
Yahudi bir tüccar aileden gelen, Almancaya da hâkim olan bir yazardı. Kafka’nın en önemli eserlerini, üç romanının (Dava, Şato ve Kayıp) yanı sıra; ortaya koyduğu birçok hikâyeleri oluşturuyor.
Kafka’nın eserlerinin büyük bölümü ancak Kafka’nın öl... tümünü göster
David Herbert Richards Lawrence (d. 11 Eylül 1885 – ö. 2 Mart 1930), 20. yüzyıl İngiliz yazarıdır.
Roman, şiir, tiyatro oyunları, denemeler, gezi kitapları, edebiyat eleştirileri, yazmış, çeviriler yapmıştır. Eserlerinde modernizm ve endüstirileşmenin birey üzerindeki yabancılaştırıcı etkisi üzerinde durmuştur.
Madenci bir ailenin çocuğudur. 1919'da önce İtalya, sonra Seylan ve Avustralya'ya gitti. 1922'de New Mexico'ya yerleşti. Ancak 1925'te sağlık nedeniyle İtalya'ya döndu.
Klasik gerçekçilik ile modernizm arasında bir köprü görevi yapmıştır. İlk şiirleri 1909'da, ilk romanı 1911'de, ilk hikâye kitabı ise 1914'te yayımlandı. Yazarlık kariyeri boyunca yazdığı sekiz oyundan hiç biri yaşarken yayınlanmadı.
Eserleri
Ak Tavuskuşu (1911)
İzinsiz (1912)
Oğullar ve Sevgililer (1913)
Prusyalı Subay ve Başka Öyküler (1914)
Gökkuşağı (1915)
Âşık Kadınlar (1920)
Lady Chatterley'in Sevgilisi (1928)
Ölen Adam (1931)
David Herbert Richards Lawrence (d. 11 Eylül 1885 – ö. 2 Mart 1930), 20. yüzyıl İngiliz yazarıdır.
Roman, şiir, tiyatro oyunları, denemeler, gezi kitapları, edebiyat eleştirileri, yazmış, çeviriler yapmıştır. Eserlerinde modernizm ve endüstirileş... tümünü göster
1961 İstanbul doğumlu olan Ergun Candan, 1980 yılında "Türkiye Metepsişik Tetkikler ve İlmi Araştırmalar Derneğinde Ezoterik ve Metapsişik Kültürle tanıştı. 1985 yılında Dernek Yönetim Kurulu Üyeliği "Öğretim Sorumlusu" görevine seçildi. 1993 yılının sonuna kadar bu görevini sürdürdü. Bu süre içinde çok sayıda konferans veren Ergun Candan'ın Ruh ve Madde Dergisi'nde yayınlanmış makaleleri bulunmaktadır. 1994- 1996 yılları arasında Milliyet Gazetesi'nin radyosu Radyo Kulüp'te (Bu radyonun ismi daha sonra Radyo D olarak değişmiştir.) SINIR ÖTESİ adıyla bir program hazırladı ve sundu.
1961 İstanbul doğumlu olan Ergun Candan, 1980 yılında "Türkiye Metepsişik Tetkikler ve İlmi Araştırmalar Derneğinde Ezoterik ve Metapsişik Kültürle tanıştı. 1985 yılında Dernek Yönetim Kurulu Üyeliği "Öğretim Sorumlusu" görevine seçildi. 1993 yılının... tümünü göster
Rus kökenli Yahudi asıllı ABD'li psikiyatrist, varoluşçu, psikoterapist, yazar ve eğitimci.
Birçok popüler esere imza atmış olan Yalom ünlü bir psikoterapisttir. En popüler eseri Nietzche Ağladığında'dır (When Nietzsche Wept).
ABD, Stanford Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde psikiyatri profesörlüğü yapmaktadır.
Irvin D. Yalom, 1931 yılında Washington’da doğdu. Ailesi Polonya sınırına yakın bir Rus köyünden göç etmişti. Ailesinin ekonomik durumu pek iyi değildi ve dini bir eğitim dışında eğitim görmemişlerdi. Oturdukları ev babasının işlettiği bakkal dükkânının üstünde siyah ve fakir ailelerin yaşadığı bir semtteydi. Zor geçen çocukluk yıllarında Yalom en büyük tutkusunun okumak olduğunu söylüyor. Şehir kütüphanesinden haftada iki gün zorlu bir bisiklet yolculuğu yaparak stokladığı kitapları okumak bütün haftasını alıyordu. Özel bir kitap seçimi yoktu o sıralarda ve kütüphane raflarının A ile başlayan (John Adams) kısmından Z ile biten (Zoroaster) kısmına kadar sırayla bütün kitapları okumuştu. Okuma merakı onda hayatta yapılabilecek en önemli şeyin kitap yazmak olduğu inancını geliştirmişti. Tıp fakültesine girdiğinde aklında Tolstoy ve Dostoyevski’ye yakın olabileceği psikiyatri mesleği vardı. Psikiyatride aradığı şeyi sonunda buldu.Psikoterapi de hastaların hemen hepsi kendi öykülerinin yazarıydılar ve hastayla birlikte bu öyküde ilk bakışta göze çarpmayan kimi gizemli bölgeleri aydınlatarak öyküyü bütünlüğe kavuşturma işi Yalom’un heveslerine çok uygundu.
İlk kitabı “grup terapisinin teori ve pratiği” oldu.Grup terapisi yapan terapistlere rehber niteliğindeki kitap çok tutuldu.Daha sonra yazdığı kitaplar psikiyatri profesyonellerine olduğu kadar meraklı okuyuculara da hitap ediyordu. "Aşkın Celladı” ve “Annem ve Hayatın anlamı”isimli terapi öyküleri, “Nietzsche Ağladığında”, “Divan” ve “Schopenhauer Tedavisi” isimli romanlar çok okunan kitaplar oldu. Yalom bahsi geçen kitaplarda pedagojik amaç gözettiğini, roman ve hikâyelerini hem edebi hem öğretici amaçlarla yazdığını söylüyor.
Şu an Stanford üniversitesi psikiyatri bölümünde profesör ünvanı ile çalışmalarını sürdüren Yalom, karşılaştırmalı edebiyat profesörü olan Marlyn Yalom ile evlidir ve çiftin dört çocuğu bulunmakta.
Rus kökenli Yahudi asıllı ABD'li psikiyatrist, varoluşçu, psikoterapist, yazar ve eğitimci.
Birçok popüler esere imza atmış olan Yalom ünlü bir psikoterapisttir. En popüler eseri Nietzche Ağladığında'dır (When Nietzsche Wept).
ABD, Stanford Üni... tümünü göster