* Neden kanalizasyon kapakları kare değil de daire biçimindedir? * Neden bira kutularının altı ve üstü, ortasından daha dardır? * Dünyada kaç tane piyano akortçusu vardır? * Aynadaki bir görüntüde neden yukarı ile aşağı yer değiştirmez de sağ ile sol yer değiştirir?... Microsoft ve diğer ileri teknoloji şirketleri, zorlukları dillere destan iş görüşmelerinde yıllardır bunlara benzer bulmaca ve bilmeceler soruyorlar. Bulmacalı mülakat, günümüzde giderek yaygınlaşan bir moda. Wall Streetten Silikon Vadisine, birçok farklı alanda işverenler bugünün aşırı rekabetçi küresel pazarında ayakta kalabilmek için gerekli olan zekâ, yaratıcılık ve problem çözme becerisi gibi özellikleri ölçmek için adaylara zor ve hileli sorular soruyorlar. Fuji Dağını Nasıl Taşırsınız?, iş dünyasında yer alan herkes için vazgeçilmez bir kitap. Birçok aday arasından en yetenekli elemanları bulmak isteyen yöneticiler bulmacalı mülakat hazırlamanın yollarını öğrenecekler. İş arayanlar, belki de hayatlarının işine ulaşma yolunda en çetin sorularla bile nasıl baş edebileceklerini öğrenme fırsatını elde edecekler. Zekâ bulmacası meraklıları ise, bu kitapta pek çok yaratıcı ve orijinal soru ile bunların yanıtlarını bulacaklar...
* Neden kanalizasyon kapakları kare değil de daire biçimindedir? * Neden bira kutularının altı ve üstü, ortasından daha dardır? * Dünyada kaç tane piyano akortçusu vardır? * Aynadaki bir görüntüde neden yukarı ile aşağı yer değiştirmez de sağ ile sol... tümünü göster
Kitapları bütün dünyada 140 milyondan fazla satan ve birçok dile çevrilen Debbie Macomber, yürek ısıtan romanlarıyla şimdi de Türkiye'de...
'Artık o eski tasasız kız değilim. Yaşadığım her günün değerini biliyorum. Çünkü hayatın ne kadar değerli olduğunu öğrendim... Hiçbir şeyi, özellikle de hayatı hafife almaz oldum. Artık hiçbir günümü boşa geçirmiyorum. Çektiğim acıların karşılıklarının olduğunu öğrendim...'
Hayatın içinden dört güçlü kadın...
Küçük mucizeler, büyük umutlar
Ve dostluğun iyileştirici gücüne dair sımsıcak bir hikâye...
Bu kitapta mutlaka kendinizden bir şeyler bulacaksınız!
Kitapları bütün dünyada 140 milyondan fazla satan ve birçok dile çevrilen Debbie Macomber, yürek ısıtan romanlarıyla şimdi de Türkiye'de...
'Artık o eski tasasız kız değilim. Yaşadığım her günün değerini biliyorum. Çünkü hayatın ne kadar... tümünü göster
“Macomber, gerçek kaderlerinin peşinden koşmak
için eski hayatlarından vazgeçen insanların
hikâyesini çok samimi bir dille anlatıyor.”
Booklist
“Hayatları birbiriyle kesişen dört kadın aracılığıyla
insan ilişkilerine içten bir bakış.”
Midwest Book Review
“Macomber müthiş bir öykücü… Çizdiği karakterler
son derece derin ve gerçekçi.”
Publishers Weekly
“Debbie Macomber yüreğiyle yazıyor.”
Library Journal
Kitapları bütün dünyada 140 milyondan fazla satan
ve birçok dile çevrilen DEBBIE MACOMBER,
yürek ısıtan romanı
Küçük Mucizeler Dükkânı’ndan
sonra yepyeni bir sayfa açıyor.
* * *
Geçmişte yaşadıklarım bana şunu öğretti:
Hepimiz bu dünyaya, hayatımızı en iyi şekilde
yaşamak için geliyoruz ve inanın bana, hayat saklanarak,
umutsuzluklarla, pişmanlıklarla harcanamayacak
kadar kısa. Dertler ve sıkıntılarla
boğuşurken her gün, bir öncekinin aynısı gibi
görünmeye başlıyor. Oysaki her yeni gün kendi
mucizelerini de beraberinde getiriyor. Hem de en
beklenmedik anlarda...
* * *
Doğduğumuz andan itibaren hepimize birer yumak
iplik veriliyor; bundan mutluluğun desenlerini
örmek ise bizim elimizde…
* * *
BU KİTAPLA KEYİFLİ BİR MOLA VERİP,
HAYATIN KARMAŞASINDAN
UZAKLAŞACAKSINIZ...
“Macomber, gerçek kaderlerinin peşinden koşmak
için eski hayatlarından vazgeçen insanların
hikâyesini çok samimi bir dille anlatıyor.”
Booklist
“Hayatları birbiriyle kesişen dört kadın aracılığıyla
insan ilişkilerine içten bir bakış.”
Mid... tümünü göster
Aytmatov, milletinin tarih boyunca kazandığı sosyal, kültürel, ahlaki, edebî, askeri yani, bütün maddi, zenginliğini eserlerine yansıymış, yaşadığı coğrafyanın insanının tarih içinde kazandığı değerleri, acılarını, kahramanlıklarını, tecrübelerini yazıya döküp ölümsüzleştirmiş, halkının içine düştüğü zor durumları eserlerinde en güzel şekilde anlatmış, onların çözümlerine dair ipuçları göstermiş, eserlerinde kendi ifadesi ile tipik insanı ortaya koymaya çalışmış bir yazardır. Hikâyelerinde milletinin temel mülkü olan millî hafızaya ait efsane, destan, masal, hikâye ve türküleri, bunların meydana geldiği şartları, ardındaki hikâyeleri, insanları kullanırken, Kırgız Türk kültürünü, psikolojisiyle, duyuş ve anlayış tarzıyla, maddi manevi zenginliğiyle o kültürü bina edenlerin evlatlarına yeniden hatırlatmaya çalışmıştır.Her yazar bir milletin çocuğudur ve o milletin hayatını anlatmak, eserlerini kendi millî gelenek ve törelerini kaynak alarak zenginleştirmek zorundadır. Benim yaptığım önce bu, yani kendi milletimin geleneklerini ve hayatını anlatıyorum. Fakat orada kaldığınız takdirde bir yere varamazsınız. Edebiyatın millî hayatı ve gelenekleri anlatmanın ötesinde de hedefleri vardır. Yazar, ufkunu millî olanın ötesine doğru genişletmek ve evrensel olana ulaşmak için gayret göstermek durumundadır. İyi yazar tipik insan ortaya koyma ustalığına erişen yazardır.
Aytmatov, milletinin tarih boyunca kazandığı sosyal, kültürel, ahlaki, edebî, askeri yani, bütün maddi, zenginliğini eserlerine yansıymış, yaşadığı coğrafyanın insanının tarih içinde kazandığı değerleri, acılarını, kahramanlıklarını, tecrübelerini ya... tümünü göster
Elmas da sargılı kollarını bebeğe uzatmıştı. Canını yakmaktan korkarak usulca bırakmıştı Bayram, oğlunu Elmas'ın kucağına. Şimdi burun burunaydılar Elmas'la Öksüz. Bir dişi hayvanla yavrusu gibi koklaşıyor, burunlarını birbirine sürtüyor, birbirlerinin boynuna gömülüyor ve tuhaf mırıltılar çıkartıyorlardı. Bebenin küçük elleri, Elmas'ın saçlarında, Elmas'ın dudakları bebenin yüzünde dolaşıyordu. Elmas, ne diğer hastaları ziyaret edenlerden ne de Bayram'dan hiç utanmadan, hiç gocunmadan, memesini çıkarıp bebenin ağzına vermişti. Bebek mutlu bir kedi yavrusu gibi guruldayarak şapır şupur emiyordu süt akıtmayan, kuru memeyi. Kadınla çocuk birbirleriyle iç içe geçmiş, tek vücut olmuş gibiydiler.
Elmas da sargılı kollarını bebeğe uzatmıştı. Canını yakmaktan korkarak usulca bırakmıştı Bayram, oğlunu Elmas'ın kucağına. Şimdi burun burunaydılar Elmas'la Öksüz. Bir dişi hayvanla yavrusu gibi koklaşıyor, burunlarını birbirine sürtüyor, b... tümünü göster
Aynı ırktan, kim bilir belki de aynı soydan geliyorlardı. Aynı yaşlarda, aynı boylardaydılar. Aynı kadını sevmişlerdi. Ataları aynı tanrıya ayrı yollardan ulaşmak istedikleri için, biri Boşnak diğeri Hırvattı. Bunu kendileri seçmemişlerdi, savaşmayı ve kaderlerini de seçmedikleri gibi. Ve ambulanstaki çocuğu kurtarmanın dışında, beklentileri yoktu yarın için. Yarınlar, kurşun, havan topu ve bombaydı, kandı. Ama her ikisi de farkına bile varmadan daha güzel günleri bekliyorlardı. İnsanlar, değişik inançlarla ve hırslarıyla ne kadar karıştırırlarsa karıştırsınlar, kana, acıya, şiddete bulaştırsınlar, bu muhteşem dünyayı, yaşam bir umuttu sonuçta. Hiç bitmeyen bir umuttu. Dünya tarihinin en acımasız soykırımlarından Bosnada, bir kadın gazetecinin hayatla hesaplaşması...
Aynı ırktan, kim bilir belki de aynı soydan geliyorlardı. Aynı yaşlarda, aynı boylardaydılar. Aynı kadını sevmişlerdi. Ataları aynı tanrıya ayrı yollardan ulaşmak istedikleri için, biri Boşnak diğeri Hırvattı. Bunu kendileri seçmemişlerdi, savaşmayı ... tümünü göster
Şeyda Özabacı şu anda kitap okumuyor.