15. yaş gününü kutlamaya hazırlanan Sofie, posta kutusunda, Kimsin sen? yazılı bir kağıt bulur. Bu soruyu, diğer sorular ve günümüze kadar uzanan bir felsefe kursu takip eder.
Kendine has kurgusu ve şaşırtmacalarıyla, Jostein Gaarder, 15 yaş ve üstü gençlere sadece kuru bir felsefe tarihi sunmak değil, aynı zamanda hayatı anlamaya yönelik sorular sormanın yollarını açar. Çağımız bölümünde şöyle diyor yazar: Bütün gerçek filozofların gözleri hep açık olmalı. Hiç beyaz karga görmemiş olsak da, aramayı sürdürmeliyiz. Günün birinde, benim gibi bir şüpheci bile daha önce inanmak istemediği bir olguyu kabul etmek zorunda kalabilir. Bu olasılığın kapısını açık tutmasam, dogmatik biri olurdum. Gerçek bir filozof olmazdım o zaman.
15. yaş gününü kutlamaya hazırlanan Sofie, posta kutusunda, Kimsin sen? yazılı bir kağıt bulur. Bu soruyu, diğer sorular ve günümüze kadar uzanan bir felsefe kursu takip eder.
Kendine has kurgusu ve şaşırtmacalarıyla, Jostein Gaarder, 15 yaş ve ü... tümünü göster
15. yaş gününü kutlamaya hazırlanan Sofie, posta kutusunda, Kimsin sen? yazılı bir kağıt bulur. Bu soruyu, diğer sorular ve günümüze kadar uzanan bir felsefe kursu takip eder.
Kendine has kurgusu ve şaşırtmacalarıyla, Jostein Gaarder, 15 yaş ve üstü gençlere sadece kuru bir felsefe tarihi sunmak değil, aynı zamanda hayatı anlamaya yönelik sorular sormanın yollarını açar. Çağımız bölümünde şöyle diyor yazar: Bütün gerçek filozofların gözleri hep açık olmalı. Hiç beyaz karga görmemiş olsak da, aramayı sürdürmeliyiz. Günün birinde, benim gibi bir şüpheci bile daha önce inanmak istemediği bir olguyu kabul etmek zorunda kalabilir. Bu olasılığın kapısını açık tutmasam, dogmatik biri olurdum. Gerçek bir filozof olmazdım o zaman.
15. yaş gününü kutlamaya hazırlanan Sofie, posta kutusunda, Kimsin sen? yazılı bir kağıt bulur. Bu soruyu, diğer sorular ve günümüze kadar uzanan bir felsefe kursu takip eder.
Kendine has kurgusu ve şaşırtmacalarıyla, Jostein Gaarder, 15 yaş ve ü... tümünü göster
İnsan haklarının, eşitliğin, düşünce ve ifade özgürlüklerinin ve insan haysiyetinin vazgeçilmez kabuller olarak öne çıktığı günümüz dünyasına Mevlânanın yol gösteriyor olması, ancak onun beslendiği kültür dünyasının evrenselliğinin ifadesi olarak değerlendirilebilir. Günümüzde bu insanî değerlerin öne çıkarılmasıyla çelişen ciddî sıkıntıların yaşandığı da herkesçe bilinmektedir. Tırmanan savaşlar, toplumlara özgürlük ve demokrasi getirme adına işlenen cinayetler, bitmek bilmeyen kıyımlar ve yaşanan yıkımlar, bizi yeniden durup düşünmeye sevk etmekte ve Mevlânalar yetiştirmiş kültür ve medeniyeti yeniden okumaya yöneltmektedir. Bunalımlı atmosferden çıkış yolu arayan aydınlar ve düşünürler, Mevlânayı fark etmekte, onun sözlerine kulak kesilmektedir. Mevlânanın dünyada bu kadar çok tanınıp okunmasının en önemli nedeni belki de budur. Mesnevi, kendini toplumu aydınlatmakla görevli sayan bir öğretmenin eseridir.Bu çeviri çalışması, Mesneviyi anlaşılır bir Türkçeyle okuyucuya sunmak amacıyla gerçekleştirilmiştir. Çeviriye hiçbir yorum katmadan, ondan hiçbir şey eksiltmeden ve değerli bir emaneti bugüne taşımanın bilinciyle yapılmış bu çalışma, Mevlâna ile olan dostluğumuzun pekişmesini ve onu doğru anlamada mesafe alınmasını sağlamayı hedeflemektedir.
İnsan haklarının, eşitliğin, düşünce ve ifade özgürlüklerinin ve insan haysiyetinin vazgeçilmez kabuller olarak öne çıktığı günümüz dünyasına Mevlânanın yol gösteriyor olması, ancak onun beslendiği kültür dünyasının evrenselliğinin ifadesi olarak değ... tümünü göster
‘’İmâm-ı Rabbânî’nin(k.s) seçkin sahabe olan Ehl-i Beyt sevgisindeki ölçüyü Ehl-i sünnet kimliğine iliştirdiği görülmüştür. Ona göre her insan, Hz. Peygamber(s.a.v.) sevgisinin bir uzantısı olarak sevilmelidir. Onun işaret ettiği zatlar, onun tavsiye ettiği şekilde sevilirse fayda, yoksa zarar verir. Hıristiyanlar Hz. İsa’yı sevmekten fayda değil, zarar görmüşlerdir. Çünkü onlar Hz. İsa’yı Allah için değil, Allah olarak sevmek gibi bir ölçüsüzlüğe düşmüşlerdir. Şia da Ehl-i beyti sevmekten değil, onları Hz. Peygamber’in(s.a.v.) yerleştirdiği yerden alıp farklı bir yere koyarak sevgideki ölçüsüzlük yüzünden zarar görmektedir. İmâm-ı Rabbânî(k.s), Hz. Peygamber’in(s.a.v.) din ve Kur’an hakkında konuştuklarının vahiy eseri olduğunu ve bunlara karşı gelmenin bir iman meselesi olduğunu söylerken, Şia’yı sahabe hakkındaki tehlikeli isnatlarından dolayı ikaz etmiştir. Müslüman’ı küfürle itham edenin aynı ithama maruz kalacağını hatırlatarak oldukça mühim bir ölçüye dikkat çekmiştir. Çünkü üç halifeyi öven ifadeler, meşhur hatta mütevatir hadis derecesindedir. ‘’
‘’İmâm-ı Rabbânî’nin(k.s) seçkin sahabe olan Ehl-i Beyt sevgisindeki ölçüyü Ehl-i sünnet kimliğine iliştirdiği görülmüştür. Ona göre her insan, Hz. Peygamber(s.a.v.) sevgisinin bir uzantısı olarak sevilmelidir. Onun işaret ettiği zatlar, onun tavsiy... tümünü göster