Snarepus

Profil Resmi
0 takip ettiği ve 0 takip edeni var. 0 değerlendirme yapmış.

Son Aktiviteler

Profil Resmi
Snarepus okumak istiyor.
Yakut Kırmızı (Aşk Tüm Zamanların İçinden Geçer, #1)

Tüm zamanların sınırlarını aşan bir yolculuğa hazır mısınız?Uluslararası çok satan yazar Kerstin Gier’den unutamayacağınız ve bağımlısı olacağınız bir seri…Bazen sır küpü bir ailede yaşamak gerçekten de zordur. En azından 16 yaşındaki Gwendolyn bundan kesinlikle emindir. Ta ki günün birinde kendini son yüzyılın Londra’sında bulana dek. O zaman bunun ailesinin en büyük sırlarından biri olduğunu anlar. Buna karşın anlamadığı; bu zaman yolculuğunda aşka yer olmadığıdır. Çünkü bu, durumu daha karmaşık hale getirmekten başka bir işe yaramaz!Çoksatan yazar Kerstin Gier dünyanın en güzel duygusunu hiç kimsenin başaramadığı biçimde hayata geçiriyor!Ateşli, komik ve acıklı: Gideon & Gwen aşklarıyla tüm zamanların sınırlarını aşıyorlar!

Tüm zamanların sınırlarını aşan bir yolculuğa hazır mısınız?Uluslararası çok satan yazar Kerstin Gier’den unutamayacağınız ve bağımlısı olacağınız bir seri…Bazen sır küpü bir ailede yaşamak gerçekten de zordur. En azından 16 yaşındaki Gwendolyn bunda... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 10 yıl, 5 ay
Profil Resmi
Snarepus okumak istiyor.
Vampir Akademisi (Vampir Akademisi, #1)

Lissa Dragomir, bir Moroi prensesi: Sihir dünyasıyla arasında kopmaz bir bağ olan ölümlü bir vampir. Vampirlerin en vahşisi ve en tehlikelisi, ölümsüz Strigoilerden her daim korunması gerek.Lissanın en yakın arkadaşı Rose Hathawayin damarlarında akan insan ve vampir kanının güçlü karışımı onu bir Dhampir yapıyor. Ve Rose kendini, arkadaşı Lissayı -genç kızı içlerinden biri yapmayı kafaya koymuş Strigoilerden- koruduğu tehlikeli bir hayata adamış.Rose ve Lissa, iki yıl süren kaçak özgürlüklerinin ardından yakalanıyor ve Montana ormanlarının derinliklerine gizlenmiş Aziz Vladimir Akademisine sürükleniyor. Rose, Dhampir eğitimine devam edecek. Lissa da zaten elit Moroi toplumunun Kraliçesi... Ve iki kız, Akademide yine birçok kalp kıracak.Lissa ve Roseun Aziz Vladimirden kaçmasına sebep olan korkuydu. Evet, çünkü Akademinin demir kapıları ardındaki hayat, akıl almayacak kadar tehlikeli. Moroiler iğrenç ayinler düzenliyor ve onların bu gizli kapaklı doğası ve gece aşkı, sosyal karmaşalarla dolu enigmatik bir dünya yaratıyor. Rose ve Lissa, bu tehlikeli ortamda kendi yönlerini bulmak, yasak aşkın cazibesine karşı koymak ve Strigoilerin Lissayı sonsuza dek kendilerinden birine dönüştürmesine fırsat vermemek için sürekli savunmada kalmak zorunda!

Lissa Dragomir, bir Moroi prensesi: Sihir dünyasıyla arasında kopmaz bir bağ olan ölümlü bir vampir. Vampirlerin en vahşisi ve en tehlikelisi, ölümsüz Strigoilerden her daim korunması gerek.Lissanın en yakın arkadaşı Rose Hathawayin damarlarında akan... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 10 yıl, 5 ay
Profil Resmi
Snarepus okumak istiyor.
Rüzgarın Adı (Kralkatili Güncesi: 1. Gün)

BENİM ADIM KVOTHE
Uyuyan höyük krallarından prensesler kaçırdım. Trebon kasabasını yakıp kül ettim. Felurian'la bir gece geçirdim ve hem canıma hem de aklıma mukayyet olabildim. Çoğu insanın kabul edildiğinden daha küçük bir yaşta Üniversite'den atıldım. Başkalarının gündüz gözüyle ağızlarına almaktan bile korktukları yollardan ay ışığı altında geçtim. Tanrılarla konuştum, kadınlar sevdim ve ozanları ağlatan şarkılar yazdım. Belki beni duymuşsunuzdur.

Fantastik kurgu edebiyatının eşsiz bir masalı, bir kahramanın kendi ağzıyla anlattığı öyküsü işte böyle başlıyor. Bir keder öyküsü bu... bir kurtuluş öyküsü... bir adamın evrenin anlamını arayışının ve gerek o arayışın gerekse de onu sürdürmesini sağlayan gem vurulamaz iradenin bir efsaneye dönüşmesinin öyküsü...

"Rothfuss, Rüzgarın Adı ile başlayan bu muazzam hikâyede nereye giderse gitsin iyi bir şarkıcının bir şarkıyı taşıması gibi bizi de yanında götürecek."
Ursula K. Le Guin

"Rüzgarın Adı son on yılın en iyi hikayelerinden biri. Patrick Rothfuss'un ilk romanı Binbir Gece Masalları'nın öykü-içinde-öykü yapısı ile Harry Potter serisinin akademik arka planını birleştiriyor ve hepsini kahramanlığın nasıl ters gittiğini anlatan düşündürücü, tamamıyla yetişkinlere hitap eden bir esere dönüştürüyor. Rüzgarın Adı'nın kütüphanenizde Yüzüklerin Efendisi'nin yanına koyun... ve onun benzerleri içerisinde en başta anılacağı günü bekleyin."
-The Onion A.V. Club

"Rüzgarın Adı, kesinlikle izlememiz gereken bir yazarın çıkış romanı... Patrick Rothfuss gerçek bir yetenek ve bize sunduğu hikaye hem güçlü hem de harikulade."
-Terry Brooks

"Rüzgarın Adı fantastik kurgu okuyucularının sevdiği her şeye sahip: sihre, gizemlere ve kadim bir kötülüğe. Fakat aynı zamanda eğlenceli, korkutucu ve tamamıyla inanılır. Alanımızdaki en iyi kitapların hepsinde olduğu gibi bu romanı bu kadar güzel kılan, (her ne kadar harika olmalarına rağmen) sadece içindeki fantastik öğeler değil, aynı zamanda yazarın hırs, başarısızlık, sanat, aşk ve yitim konularında kaleme aldığı doğru, alelade şeyler."
-Tad Williams

BENİM ADIM KVOTHE
Uyuyan höyük krallarından prensesler kaçırdım. Trebon kasabasını yakıp kül ettim. Felurian'la bir gece geçirdim ve hem canıma hem de aklıma mukayyet olabildim. Çoğu insanın kabul edildiğinden daha küçük bir yaşta Üniversite&#... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 10 yıl, 5 ay
Profil Resmi
Snarepus okumak istiyor.
Dönüşüm

Franz Kafkanın 1915 yılında yayımlanan Dönüşüm adlı romanı, yazarın, anlatım sanatının doruğa ulaştığı bir yapıtıdır. Küçük burjuva çevrelerindeki tiksindirici aile ilişkilerini en ince ayrıntılarına kadar irdeleyen bu roman, aynı zamanda toplumun kalıplaşmış, işlevini çoktan yitirmiş akışına bilinç düzeyinde başkaldıran bireyin tragedyasını çarpıcı biçimde dile getirir. Romanın kahramanı Gregor Samsanın başkalaşması, bir böceğe dönüşmesi, salt bir çarkın kaskatı dişlisi, eleştirmeyen, ama yalnızca boyun eğen bir toplum teki olmaktan çıkma anlamını taşır; böylece böcekleşenin yazgısı, elbet toplumca dışlanmaktadır. Kafkanın en kalıcı yapıtları arasında yer alan ve Nobel ödülü sahibi Elias Canettinin En yüksek düzeydeki anlatım sanatının tipik örneği olarak nitelediği Dönüşümü Ahmet Cemalin çevirisiyle sunuyoruz.\n\n-‘Kitap ruhumuzun buz kesmiş sularını kıracak bir balta olmalıdır.
-‘İnanç, giyotine benzer; onun kadar ağırdır, onun kadar hafiftir.
-‘Yaşarken yaşamıyla uzlaşamayan birinin, bir eliyle, yazgısının tepesine çöken umutsuzluğu biraz uzaklaştırması gerekir.. Ama bir eliyle de, yıkıntılar arasında gördüklerini not alabilir.
\n\nİlk kez 1915 yılında yayımlanan Dönüşüm, üzerinden neredeyse bir asır geçmesine rağmen hâlâ tüm dünyada en çok okunan kitaplar arasındadır.Yabancı ve alışılmadık bir olayın öyküye girmesiyle birlikte tamamıyla alışılmış, hatta basit diyebileceğimiz bir çevre birdenbire yeni bir ışık altında gerçek yapısıyla ortaya çıkar. Bir pazarlamacı ve ailesinin hiç de çekici olmayan monoton yaşamı bilinen yöntemlerle anlatılsa farklı ve ilginç bir şey ortaya çıkmaz. Ancak bu pazarlamacı bir sabah uykudan uyandığında kendisini bir böceğe dönüşmüş bulduğunda o ve ailesinin varlıklarının sorunsalı üzerindeki perde birdenbire kalkar.Burada normal yaşamın üzerindeki maskenin normal olmayan bir biçimde düşmesi anlatılmaktadır. İnsan kılığında bir canavar değildir karşımıza çıkan, aksine hayvan kılığında bir insandır.\n\nSıradan bir pazarlamacı olan Gregor Samsa, bir sabah sıkıntılı rüyalardan uyandığında kendini tuhaf, devasa bir böcek olarak bulur. İnce titrek bacakları, çirkin, boğum boğum karnının iki yanında, denetimden çıkmış gibi sağa sola sallanmaktadır. Batı edebiyatının ve modernizmin kilometre taşlarından biri olan Dönüşüm, asıl şimdi, yirmi birinci yüzyılın başında, modern insanın derinden yaşadığı yabancılaşmadan kaçmanın imkânsızlığını, yaklaşık seksen yıl önce haber vermiş gibidir. Koruyucu bir böcek kabuğunun içine sığınmak, kendini her türlü iletişime, saçma olanın bu ete kemiğe bürünmüş biçimi karşısında bile hâlâ rutin hayatı, görevleri hatırlatan dış seslere kapamak, kısacası oyundan çıkmak, bir kurtuluş olduğu kadar, hayatın anlamına uzak düşmenin cezasıdır da. Dönüşüm: Yabancılaşmanın ağırlığı.\n\n\n\nBir sabah tedirgin, düşlerinden uyanan Gregor Samsa, dev bir böceğe dönüşmüş halde buldu kendini. Bir zırh gibi sertleşmiş sırtının üzerinde yatıyor, başını biraz kaldırdığında yay şeklinde katı bölmelere ayrılmış, bir kümbet yapmış kahverengi karnını görüyordu. Karnının üstündeki yorgan, her an kayıp yere düşmeye hazır halde güçlükle tutunabilmekteydi. Vücudunun diğer kısımlarına göre acınacak kadar cılız, bir sürü bacakçık, ne yapacaklarını şaşırmış, gözlerinin önünde sürekli çakıp sönüyordu.

\n\nBabasının iflasından sonra ailesinin geçimini üstlenen Gregor Samsa, bir sabah yatağında böceğe dönüşmüş olarak uyanır. Bir böceğin gövdesine sahip olmasına rağmen düşünceleriyle bir insan olan Samsa, umutsuzlukla ailesinden ilgi bekler. Kafkanın olağandışı ile olağanı ustalıkla kaynaştırdığı bu romanında, küçük burjuva yaşantısına bir eleştiri de getiriyor.\n\nFranz Kafka : ( 3 Temmuz 1883, Prag - 3 Haziran 1924, Kierling) Taşralı Çek proletaryasından gelip zengin bir tüccar konumuna yükselmiş bir baba ile zengin ve aydın bir Alman Yahudisi annenin çocuğu olan Franz Kafka, içedönük ve huzursuz kişiliğini büyük ölçüde annesine borçluydu. Çeşitli ailevi ve toplumsal sebepler yüzünden çevresine yabancılaşarak büyüdü. Ailesinin Pragdaki Alman toplumuyla kaynaşma çabaları sonucunda Alman okullarında okudu. Çek kökenli bir aileden geldiği halde Almancayı anadili olarak kullandığı için tam bir Çek sayılmayan Franzı, Almanlar da tam anlamıyla kendilerinden görmediler.Babasının zoruyla 1906da tamamlayacağı hukuk eğitimine başladı. Eğitimi tamamladıktan sonra bir sigorta şirketine girdi. Max Brod ile tanışıp, Prag edebiyat çevresine katıldı. Sigorta şirketinde çalışmasıyla yabancılaşma duygusu iyice gelişen Kafka, 1912de Felice Bauer ile tanıştı. 1914 ve 1917de iki kez Felice ile nişanlanmasına rağmen yazmaktan alıkoyacağı düşüncesiyle bir türlü evlenemedi. Bu ilişkiden geriye 500ü aşkın mektup kalmıştır.I. Dünya Savaşı sırasında fiziksel yetersizlik nedeniyle askere alınmadı.1917 yılında vereme yakalandığı anlaşıldı.1920de yapıtlarını Çekçeye çevirmek isteyen Milena Jesenka ile tanıştı. Kendisinden 12 yaş küçük ve evli olan Milenayla -birleşmelerinin umutsuz olduğunu bildiği halde - yıllarca mektuplaştı.Sağlık sorunlarının artması üzerine emekliliğini istedi, son yıllarında 20 yaşındaki Dora Diamant ile mutluluğa takıldı.1924de Viyana yakınlarında Kierling Senatoryumuna kaldırıldı ve oradan çıkamadı. Praga gömüldü.Nazilerin Çekoslavakyayı işgali sırasında üç kız kardeşi de toplama kamplarında öldürüldü, Kafka ile ilgili bir çok belge yok edildi.20 yıl süren dostluklarının sonunda Kafka bütün yazdıklarını ölümünden sonra yakması için Max Broda vermişti. Ama Brod, dostuna ihanet ederek bu yapıtları bastırdı.1935de başlayan ilk toplu basım önce engellendi sonra da yasaklandı ama zaman içinde üne ve sıkı bir satış garantisine kavuştu.\n\nGregor Samsa bir sabah tedirgin düşlerden uyandığında, kendini yatağında devasa bir böceğe dönüşmüş buldu.Dönüşüm edebiyat tarihinin belki de en müthiş bu cümlesiyle başlar. Ama bunun, anlatının en dokunaksız cümlelerinden biri olduğunu satırlar ilerledikçe anlarız. Samsa beklendiği gibi panik içindedir. Ama yaşadığı panik, sanıldığı gibi böceğe dönüşmüş olmasından değil, geç kalmasındandır. Çünkü işe geç kalması, işini riske atması demektir ve o, bu riski göze alamaz. Ailesi borç yükü altında ezilmekte ve bütün aile Samsanın eline bakmaktadır. İşte Kafkanın derin sezgisiyle önceden haber verdiği asıl korkunç gerçeklik... Birey kendi bedeninden, varoluşundan kopmuş, olağanüstü durumunu bile göz ardı edebilecek kadar sosyal yaşama batmış ve kendine yabancılaşmıştır. Ancak, devasa bir böceğe dönüşünce topluma da yabancılaşır. Acı süreç, toplumun giderek onu kendi dışına itmeye çalışması, onun da var gücüyle toplumun bir yerine bağlanmak için verdiği mücadeleyle geçer.Bu, belki de hepimizin trajedisidir.Franz Kafka, Dönüşümle modern temaları klasik alegorik anlatımla eriterek dünya edebiyatında beklenmedik ufuklar ve anlatım olanakları açmıştır.\n\nYazınsal yaşamını iktidarla çalışma üzerine kuran Franz Kafkanın eserlerin de, rüyalarından alıan ve kabusa yaklaşan yerinellerle (alegori), insanın anlamadığı yasalarla yönetilen bir dünyayla ulaşma girişimindeki birey ruhunun yalnızlığı vardır.Yaşarken çok az eseri basılan Kafkanın romanlarını özellikle psikanaliz kuramına oturttuğu, bilinçaltının çalışmalarından örnek aldığı düşünülmüştür.Dönüşüm yazarın tanınmış eserlerinden biridir.\n\nKafkanın ölümsüz başyapıtıGregor Samsa bir sabah kötü bir rüyadan uyandığında, kendini yatağında korkunç bir böceğe dönüşmüş olarak buldu.Daha ilk cümlesiyle bile kitabın sonunu merak ettiren bir konu... Sayfalar ilerledikçe Gregorun hayatına bir böcek olarak devam etmeye çalışmasına ve ailesinin, yakın çevresinin bu durum karşısındaki bocalamalarına tanık oluruz. Hayatın normal akışı içerisinde ortaya çıkan bu değişiklik, aslında Franz Kafkanın toplumda varolan kalıplaşmış düzene bir başkaldırısıdır. Toplumdan farklı olan insanların dışlanışını da bu yolla oldukça başarılı bir yöntemle eleştirir. Kafkanın bu başyapıtı, çok geçmeden klasikler arasında yerini almış ve Kafkanın ününü de günümüze kadar taşımıştır.\n\nFranz Kafkanın 1915 yılında yayımlanan Dönüşüm adlı anlatısı, yazarın anlatım sanatının gerçek anlamda doruklarına varmış olduğu bir yapıttır... Küçük burjuva çevrelerindeki tiksindirici aile ilişkilerini en ince ayrıntılarına kadar irdeleyen anlatı, aynı zamanda genelde toplumun kalıplaşmış, işlevini çoktan yitirmiş akışına bilinç düzeyinde başkaldıran bireyin tragedyasını çarpıcı biçimde dile getirir. Gregor Samsanın başkalaşma, bir böceğe dönüşmesi, salt bir çarkın kaskatı dişlisi, eleştirmeyen, ama yalnızca boyun eğen bir toplum tepki olmaktan çıkma anlamını taşır; böylece böcekleşenin yazgısı elbet toplumcu dışlanmaktır\n\n

Franz Kafkanın 1915 yılında yayımlanan Dönüşüm adlı romanı, yazarın, anlatım sanatının doruğa ulaştığı bir yapıtıdır. Küçük burjuva çevrelerindeki tiksindirici aile ilişkilerini en ince ayrıntılarına kadar irdeleyen bu roman, aynı zamanda toplumun ka... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 10 yıl, 5 ay
Profil Resmi
Snarepus okumak istiyor.
Simyacı

Simyacı, İspanya'dan kalkıp Mısır Piramitlerinin eteklerinde hazinesini aramaya giden Endülüslü çoban Santiago'nun masalsı yaşamının felsefi öyküsü. Sanki bir nasihatnâme: Yazgına nasıl egemen olacaksın, mutluluğunu nasıl kuracaksın? sorularına yanıt arayan bir hayat ve ahlak kılavuzu. Mistik bir peri masalına benzeyen romanın altı yılda, yedi milyondan fazla okur bulmasının gizi, kuşkusuz, onun bu kılavuzluk niteliğinden kaynaklanıyor. Simyacı'yı okumak, herkes daha uykudayken, güneşin doğuşunu seyretmek için şafak vakti uyanmaya benziyor.

Simyacı, Brezilyalı eski şarkı sözü yazarı Paulo Coelho'nun, yayınlandığı 1988 yılından bu yana dünyayı birbirine katan, eleştirmenler tarafından bir fenomen olarak değerlendirilen üçüncü romanı. Simyacı, altı yılda kırk iki ülkede yedi milyondan fazla sattı. Bu, Gabriel Garcia Marquez'den bu yana görülmemiş bir olay. Yüreğinde, çocukluğunu yitirmemiş olan okurlar için bir klasik kimliği kazanan Simyacıyı Saint-Exupéry'nin Küçük Prens'i ve Richard Bach'ın Martı Jonathan Livingston'u ile karşılaştıranlar var.

Simyacı, İspanya'dan kalkıp Mısır Piramitlerinin eteklerinde hazinesini aramaya giden Endülüslü çoban Santiago'nun masalsı yaşamının felsefi öyküsü. Sanki bir nasihatnâme: Yazgına nasıl egemen olacaksın, mutluluğunu nasıl kuracaksın? sorula... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 10 yıl, 5 ay
Profil Resmi
Snarepus okumak istiyor.
Kürk Mantolu Madonna

"Her gün, daima öğleden sonra oraya gidiyor, koridorlardaki resimlere bakıyormuş gibi ağır ağır, fakat büyük bir sabırsızlıkla asıl hedefine varmak isteyen adımlarımı zorla zapt ederek geziniyor, rastgele gözüme çarpmış gibi önünde durduğum Kürk Mantolu Madonna'yı seyre dalıyor, ta kapılar kapanıncaya kadar orada bekliyordum."

Kimi tutkular rehberimiz olur yaşam boyunca. Kollarıyla bizi sarar. Sorgulamadan peşlerinden gideriz ve hiç pişman olmayacağımızı biliriz. Yapıtlarında insanların görünmeyen yüzlerini ortaya çıkaran Sabahattin Ali, bu kitabında güçlü bir tutkunun resmini çiziyor. Düzenin sildiği kişiliklere, yaşamın uçuculuğuna ve aşkın olanaksızlığına (?) dair, yanıtlanması zor sorular soruyor.

"Her gün, daima öğleden sonra oraya gidiyor, koridorlardaki resimlere bakıyormuş gibi ağır ağır, fakat büyük bir sabırsızlıkla asıl hedefine varmak isteyen adımlarımı zorla zapt ederek geziniyor, rastgele gözüme çarpmış gibi önünde durduğum Kürk... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 10 yıl, 5 ay
Daha Fazla Göster

Snarepus şu an ne okuyor?

Favori Yazarları (0 yazar)

Favori yazarı yok.