Çalıkuşu Feride günlüğünün arka kapağına mavi mürekkeple yazarak bitirirdi sözde yaşam öyküsünü... Bu geceye kadar hep bir parça senindim Kâmran diye, anımsar mısın?Bir başkasının kadını olmaya giderken ebediyete dek Kâmrana teslim ederdi aslında kendini... Yazar ve bırakırdı... Kâğıda, tarihe, boşluğa, aslında sevgiliye...
Bu konuştuklarımız
kâğıda dökülürken, tüm albümler ve sandıklar bir bir açılırken aslında serüvenin sonunun olmadığını gördük...
Çalıkuşu Feride günlüğünün arka kapağına mavi mürekkeple yazarak bitirirdi sözde yaşam öyküsünü... Bu geceye kadar hep bir parça senindim Kâmran diye, anımsar mısın?Bir başkasının kadını olmaya giderken ebediyete dek Kâmrana teslim ederdi aslında ken... tümünü göster
Samanyolu Televizyonu izleyicilerinin yakından tanıdığı bir yüz olan Asım Yıldırımın sabah kuşağında okuduğu bu öyküler şimdi kitap olarak yayınlanıyor. Yayınlandığı dönemlerde izleyicilerin büyük ilgiyle takip ettiği bu öyküler, yoğun ısrar üzerine kitap olarak okurlarına kavuşuyor.
Asım Yıldırımın özenli seçkisi ve derlemesiyle okurlara sunduğumuz bu öyküler arasında, hayata, aşka, inanca ve ölüme dair ders alınacak onlarca öyküyü bulacaksınız.
Samanyolu Televizyonu izleyicilerinin yakından tanıdığı bir yüz olan Asım Yıldırımın sabah kuşağında okuduğu bu öyküler şimdi kitap olarak yayınlanıyor. Yayınlandığı dönemlerde izleyicilerin büyük ilgiyle takip ettiği bu öyküler, yoğun ısrar üzerine ... tümünü göster
Tutku…
Güzellik…
Aşk ve savaş. Sadece gönüllerin değil alınların, kemiklerin ve gözlerin alev alev yandığı savaş.
Kahramanlarını, Yavuz Sultan Selim’i de Şah İsmail’i de tarihin merdivenlerinde bir basamak aşağı indiren bir basamak yukarı çıkaran savaş.
Çaldıran...
Şimdi Çaldıran ne 500 yıl geride ne 500 yıl ileride.
Savaş tasında büyücünün gördüğü neydi?
Kızılbaşlık!
Sünnilik!
İktidar hırsı.
Aşkın bir çökelti gibi dondurduğu zaman!
Korku? Ya o?
Yazar biraz da korkuların üstüne gidendir.
Tarih ileriye doğru çözüldükçe ağacın kökleri de görülecektir.
Alevi de Sünni de bağlıdır o köke. Birdir o toprakta.
Gölgeler büyümüşse ışığı değil korkuyu yenmek gerekir.
Karanlık ve kör ışığın egemenliği boğmasın artık nesilleri.
Ve işte bir kez daha aşk!
Şiir kadar iktidar atında rüzgâra ve ateşe doğru yol alan iki hükümdar.
Şah ve Sultan…
Dünya incisi zarif ve asil kadınlar. Yeminlerine bağlı erkekler.
Masal kadar gerçek.
Büyüleyici olduğu kadar umut verici.
Şah&Sultan her cümlesi aşkla okunacak bir kitap.
İskender Pala’dan…
Tutku…
Güzellik…
Aşk ve savaş. Sadece gönüllerin değil alınların, kemiklerin ve gözlerin alev alev yandığı savaş.
Kahramanlarını, Yavuz Sultan Selim’i de Şah İsmail’i de tarihin merdivenlerinde bir basamak aşağı indiren bir basamak yukarı çı... tümünü göster
Dilenciden sultana, köleden efendiye Hânım hey! Sen ki muhabbet gülistanıma revnak bağışlayanım, efendimsin. Sen ki arzum, emelim, hicranım ve elemimsin, ayrılığından dolayı yardım dilenmeye takatim yok senden, kapında kendini kaybedenlere gıptayla geçen ömrümde bir takate de ihtiyacını kalmadı artık. Sevgili eşiğinde ölene değil sağ kalana şaşmak gerekir, der bir bilge ama ben senden uzakta, aşkınla hasta ama aşk sayesinde sıhhatteyim. Araya bunca yılın hasreti girmişken bir gün seni görmeye dayanabilir miyim bilmem, ama her sabah seni görüyor ve yüzünden aldığı güzellik ile insan içine çıkıyor diye güneşe, eşiğini döne dolaşa senden nur çalıyor diye her aksar mehtaba bakıyorum, bilesin. Bugün nasılsın ey kâinatın başı dönmüş yıldızı? diyorum ona, hasbihal ediyorum; Ne haldedir sevgilim, hoş mudur, safaca mıdır İstanbullar sultanı bugün? diye tekrar soruyorum. Hiç benim bulunduğum yerden daha kederli bir âleme doğdun mu sen; hiç aşkta altüst olmuş bencileyin bir firkatzede üzerine parladın mı? diye sitem ediyorum bazen... Velhasıl günlerce ve gecelerce güneşlere ve aylara durmadan ve dinlemeden seni soruyorum, hâlâ bir haberini alamayışımı şikâyetle söylüyor, anlatıyorum. Senin beni unutma ihtimalini hatırlayıp çıldırıyorum bazı günler ve bazı geceler yüzünü eskisi gibi hayal edemeyeceğimden korkup kahroluyorum. Sonra tövbeler ediyorum. Seni unutma ihtimalini düşündüğüm için.
Dilenciden sultana, köleden efendiye Hânım hey! Sen ki muhabbet gülistanıma revnak bağışlayanım, efendimsin. Sen ki arzum, emelim, hicranım ve elemimsin, ayrılığından dolayı yardım dilenmeye takatim yok senden, kapında kendini kaybedenlere gıptayla g... tümünü göster
Dilenciden sultana, köleden efendiye Hânım hey! Sen ki muhabbet gülistanıma revnak bağışlayanım, efendimsin. Sen ki arzum, emelim, hicranım ve elemimsin, ayrılığından dolayı yardım dilenmeye takatim yok senden, kapında kendini kaybedenlere gıptayla geçen ömrümde bir takate de ihtiyacını kalmadı artık. Sevgili eşiğinde ölene değil sağ kalana şaşmak gerekir, der bir bilge ama ben senden uzakta, aşkınla hasta ama aşk sayesinde sıhhatteyim. Araya bunca yılın hasreti girmişken bir gün seni görmeye dayanabilir miyim bilmem, ama her sabah seni görüyor ve yüzünden aldığı güzellik ile insan içine çıkıyor diye güneşe, eşiğini döne dolaşa senden nur çalıyor diye her aksar mehtaba bakıyorum, bilesin. Bugün nasılsın ey kâinatın başı dönmüş yıldızı? diyorum ona, hasbihal ediyorum; Ne haldedir sevgilim, hoş mudur, safaca mıdır İstanbullar sultanı bugün? diye tekrar soruyorum. Hiç benim bulunduğum yerden daha kederli bir âleme doğdun mu sen; hiç aşkta altüst olmuş bencileyin bir firkatzede üzerine parladın mı? diye sitem ediyorum bazen... Velhasıl günlerce ve gecelerce güneşlere ve aylara durmadan ve dinlemeden seni soruyorum, hâlâ bir haberini alamayışımı şikâyetle söylüyor, anlatıyorum. Senin beni unutma ihtimalini hatırlayıp çıldırıyorum bazı günler ve bazı geceler yüzünü eskisi gibi hayal edemeyeceğimden korkup kahroluyorum. Sonra tövbeler ediyorum. Seni unutma ihtimalini düşündüğüm için.
Dilenciden sultana, köleden efendiye Hânım hey! Sen ki muhabbet gülistanıma revnak bağışlayanım, efendimsin. Sen ki arzum, emelim, hicranım ve elemimsin, ayrılığından dolayı yardım dilenmeye takatim yok senden, kapında kendini kaybedenlere gıptayla g... tümünü göster
Bugün Türkiyede özellikle şiir çevresinde dönüp duranlar, şiirin gürleşmesinin önünde ayrıca birer engeldir. Aslında bu ülkede şaire hep bir yer açılmış ve açılmaktadır. Öte tarafta, bu yer, dünyanın bütün anlamına katkı olabilecek şiirin filiz vermesine uygun bir yer değildir. Zira, dünyanın bütün anlamı, bu ülkenin okumuşlarının birbirlerine yaklaşmasını, birbirleriyle tartışmasını veya anlaşmasını sağlayacak bir medium olmaktan uzaktır.
Bugün Türkiyede özellikle şiir çevresinde dönüp duranlar, şiirin gürleşmesinin önünde ayrıca birer engeldir. Aslında bu ülkede şaire hep bir yer açılmış ve açılmaktadır. Öte tarafta, bu yer, dünyanın bütün anlamına katkı olabilecek şiirin filiz verme... tümünü göster
Zat-ı Şahzadem şu anda kitap okumuyor.