Elinizdeki kitapta evrim teorisi çok farklı bir yönden ele alınacak, evrim teorisini savunan bazı inançlı insanların yanılgılarına cevap verilecektir. Yapılan çalışma bu yönüyle, evrim teorisiyle yaratılış gerçeği arasında kendilerince bazı ortak noktalar bulmaya, hatta Kuran'dan evrim teorisine sözde delil getirmeye çalışan birtakım Müslümanlara bir cevap niteliğindedir. Kuşkusuz bundaki amacımız evrim teorisini doğru sanan Müslümanları yermek değildir. Amacımız, evrim teorisi konusundaki yaklaşımlarının hatalı olduğunu izah ederek, onlara bu konuda fikren yardım etmek, daha doğru bir bakış açısı benimsemelerine vesile olmaktır.
Kitapta üzerinde durulacak bir diğer konu da hiçbir bilimsel dayanağı olmayan Darwinizm'in, asıl olarak dini hedef alan bir teori olduğudur. Dolayısıyla kitapta Müslümanların bu teoriyi hafife almalarının, önemsiz kabul etmelerinin ve bu teoriyle fikri bir mücadele yürütülmesini gereksiz görmelerinin sakıncalarına dikkat çekilecektir.
Evrim teorisi gibi ideolojik anlam ifade eden ve İslam dininin gerçekleriyle çelişen bir teoriyi savunmak, inanç sahibi bir kişinin şiddetle kaçınması gereken bir durumdur. Belki böyle bir tutumun nedeni, bu teorinin bugüne kadar insanlığa getirdiği belalardan, din ahlakına düşmanlık besleyen çevrelerin bu teoriyi sahiplendiğinden, bu teorinin yaratılış gerçeğini kesin olarak reddettiğinden habersiz olmak olabilir. Bu durumdaki bir Müslümanın, hakkında bilgi sahibi olmadığı bu konunun peşinden gitmekten şiddetle sakınması şarttır. Çünkü bu, Allah'ın iman edenlere bir emridir. Kuran'da şu şekilde buyrulmaktadır:
Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme; çünkü kulak, göz ve kalb, bunların hepsi ondan sorumludur. (İsra Suresi, 36)
Örnek Müslüman tavrı ise, bir konuyu samimiyetle araştırmak, öğrenmek ve ona göre davranmaktır:
... İşte (Allah'a) teslim olanlar, artık onlar 'gerçeği ve doğruyu' araştırıp-bulanlardır. (Cin Suresi, 14)
Müslüman evrimcilerin de yukarıdaki ayetlerde bildirilen emir gereği, evrim teorisi üzerinde dikkatle düşünüp, daha sonra kapsamlı bir araştırma yapmaları ve vicdanlarının sesini dinleyerek karar vermeleri gerekir. Elinizdeki kitap, bu konuda yol göstermek ve yardımcı olmak için yazılmıştır.
Elinizdeki kitapta evrim teorisi çok farklı bir yönden ele alınacak, evrim teorisini savunan bazı inançlı insanların yanılgılarına cevap verilecektir. Yapılan çalışma bu yönüyle, evrim teorisiyle yaratılış gerçeği arasında kendilerince bazı ortak nok... tümünü göster
Evrim teorisi, bilimsel bulguların ortaya çıkardığı gerçekler ile tümüyle çöküntüye uğramış durumdadır. Ancak teoriyi, temelinden yok eden öyle bir gerçek vardır ki, Darwinistlerin açıklamasız kaldığı hemen her konuyu kapsamaktadır: Bu, günümüzden yaklaşık 530 milyon yıl önce, tüm yeryüzünde büyük bir ihtişam içinde sergilenen canlı çeşitliliği ve kompleksliğidir. Henüz tek hücrelilerin yaşamakta olduğu bir ortamda, birbirinden kompleks canlılar, sözde atalarına dair hiçbir kalıntıya sahip olmadan, adeta evrim teorisinin geçersizliğini ilan edercesine aniden var olmuşlardır. Fosil kayıtları o kadar güçlüdür ve olay evrimciler açısından o kadar dramatiktir ki, bilim adamları bu dönemi Kambriyen Patlaması veya “Biyolojik Big Bang” olarak adlandırırlar. O dönemden bu yana, bu canlıların “atası” olabilecek, Kambriyen öncesi döneme ait yeni fosiller bulma arayışını sürdürmektedirler. Ancak çabalar sürekli olarak tek bir gerçeği göstermektedir: Ani, kusursuz, birbirinden farklı ve kompleks bir yaratılış... Bu kitap, bu benzersiz gerçeği tüm detaylarıyla sizlere sunmak ve evrim teorisini geçersiz kılan en önemli delillerden birini tanıtmak için yazılmıştır.
Evrim teorisi, bilimsel bulguların ortaya çıkardığı gerçekler ile tümüyle çöküntüye uğramış durumdadır. Ancak teoriyi, temelinden yok eden öyle bir gerçek vardır ki, Darwinistlerin açıklamasız kaldığı hemen her konuyu kapsamaktadır: Bu, günümüzden ya... tümünü göster
Çoğu insan şirkin büyük bir sapkınlık olduğunu bilir, ama bunun kendisiyle uzaktan ya da yakından ilgili olabileceğini hiç düşünmez. Müşriklerin, yani şirk koşanların, sadece taştan ya da tahtadan oyulmuş totemlere secde eden insanlar olduklarını sanır. Ona göre müşrikler, sadece Peygamberimiz (sav)'den önce Kabe'deki putlara tapan cahiliye Arapları ve onlara benzer ilkel putperestlerdir. Oysa şirk, sadece tahtadan oyulmuş putlara tapmakla sınırlı bir kavram değildir ve -sanılanın aksine- günümüzde de pek çok toplumda yaygındır. İnsanın Allah'ın rızasına muhalif olarak kendisine hayat amacı olarak belirlediği, kendisinden medet umduğu, rızasını aradığı her varlık, Allah'ın rızasına tercih ettiği herşey Allah'tan başka edindiği birer ilahtır aslında. Bu nedenle şirki uzak görmemek, onun insanın çok yakınında olabileceğine ihtimal vermek gerekir. Allah'a şirk koşmak son derece tehlikeli, telafisi mümkün olmayan, insanı cehenneme kadar sürükleyebilecek bir günahtır. Bu nedenle Allah'tan korkan ve O'nun cennetini uman bir kişinin bu tehlikeye karşı dikkatli olması gerekir. Ancak dikkatli olabilmek için de öncelikle şirki tanımak, nelerin şirkin kapsamına girdiğini bilmek gerekir. Bu kitap, şirki Kuran'da açıklanan gerçek anlamıyla tarif etmek amacıyla hazırlanmıştır. Umulur ki, amacına ulaşır ve insanların tüm bu putları bırakıp, sadece ve sadece herşeyin yaratıcısı olan Yüce Allah'a kulluk etmelerine vesile olur.
Çoğu insan şirkin büyük bir sapkınlık olduğunu bilir, ama bunun kendisiyle uzaktan ya da yakından ilgili olabileceğini hiç düşünmez. Müşriklerin, yani şirk koşanların, sadece taştan ya da tahtadan oyulmuş totemlere secde eden insanlar olduklarını san... tümünü göster
Kuran'ın gönderilme amaçlarından birinin düşünmeye davet etmek olduğu Bakara Suresi'nin 164.ayetinde şöyle bildirilir: "Şüphesiz, göklerin ve yerin yaratılmasında, gece ile gündüzün ard arda gelişinde, insanlara yararlı şeyler ile denizde yüzen gemilerde, insanlara yararlı şeyler ile denizde yüzen gemilerde, Allah'ın yağdırdığı ve kendisiyle yeryüzünü ölümden sonra dirilttiği suda, her canlıyı orada üretip-yaymasında, rüzgarları estirmesinde, gökle yer arasında boyun eğdirilmiş bulutları evirip çevirmesinde, düşünen bir topluluk için gerçekten ayetler (ibret ve deliller) vardır."Kuran'ın buna benzer yüzlerce ayeti insanları yaratılmılar üzerinde düşünmeye çağırır. İnsan, sadece kendi bedenieni, ya da doğadaki herhangi bir şeyi incelediğinde büyük bir ölçü, sanat, plan ve akıl bulacaktır. Bu kitap ise, Allah'ın sayısız ayetlerinden bir kısmını görebilme ve gösterebilme amacıyla hazırlanmıştır.
Kuran'ın gönderilme amaçlarından birinin düşünmeye davet etmek olduğu Bakara Suresi'nin 164.ayetinde şöyle bildirilir: "Şüphesiz, göklerin ve yerin yaratılmasında, gece ile gündüzün ard arda gelişinde, insanlara yararlı şeyler ile deni... tümünü göster
De ki: ''Elbette sizin kendisinden kaçtığınız ölüm, şüphesiz sizinle karşılaşıp-buluşacaktır. Sonra gaybı da, müşahede edilebileni de bilen (Allah)a döndürüleceksiniz; O da size yaptıklarınızı haber verecektir.''(Cuma Suresi, 8)
Ölüm sizi her an yakalayabilir. Kimbilir o an, belki de şu andır ya da size çok yaklaşmıştır. Belki de bu kitap, kendinize çeki düzen vermeniz için ölümünüzden önce size tanınmış son bir fırsat, son bir hatırlatma, son bir uyarıdır. Siz bu kitabı okurken, bir saat sonra hayatta kalacağınızdan emin olamazsınız. Bir saat sonra hayatta olsanız, bir sonraki saate erişeceğinizin hiçbir garantisi yoktur. Saat değil bir dakika, hatta bir saniye sonra bile hayatta olacağınız kesin değildir. Bu kitabı sonuna kadar okuyup bitireceğinizin de hiçbir garantisi yoktur. Ölüm size, büyük bir ihtimalle, bir dakika öncesinde ölmeyi hiç aklınızdan geçirmediğiniz bir anda gelecektir. Mutlaka öleceksiniz, tüm sevdikleriniz de -sizden önce ya da sonra- mutlaka ölecekler. Bundan 100 sene sonra dünya üzerinde tanıdığınız hiçbir canlı insan kalmayacak.
De ki: ''Elbette sizin kendisinden kaçtığınız ölüm, şüphesiz sizinle karşılaşıp-buluşacaktır. Sonra gaybı da, müşahede edilebileni de bilen (Allah)a döndürüleceksiniz; O da size yaptıklarınızı haber verecektir.''(Cuma Suresi, 8)
... tümünü göster
Sevgi, Allah'ın insanlara verdiği en büyük nimetlerden biridir. Allah insan fıtratını, sevmekten ve sevilmekten zevk alacak, dostluktan ve yakınlıktan hoşlanacak şekilde yaratmıştır. Müminlerin kalplerindeki sevginin asıl kaynağı ise Allah'a olan derin sevgileridir. Müminler, Allah'ı çok severler ve hayatlarının her anında Allah'ın sevgisini ve rızasını kazanmak için ciddi bir çaba gösterirler. Allah'ı seven insan, Allah'ın yarattıklarını da sever, onlara karşı şefkat ve merhamet duyar, onları korumak, onlara hayır ve güzellik getirmek ister. İnsanların bir kısmı ise Kuran ahlakını bilmedikleri, Allah'ı gerektiği gibi tanıyıp takdir edemedikleri için sevgiden ve dostluktan mahrum kalarak, can yakan, yarı azap içinde bir hayat sürerler. Bu insanlar arasında en ihtişamlı görünen hayatı yaşayanlar bile, aslında gerçek mutluluğu ve huzuru bulamamaktadırlar. Allah, sevgisizliği iman etmeyenlere dünyada ve ahirette nankörlüklerinin ve iman etmemelerinin bir karşılığı olarak vermektedir. Bu insanlar ne gerçek anlamda severler ne de sevilirler. Allah'a ortak koşarak yaşadıkları sevgi ise gerçek sevgi değildir ve onlara daima karamsarlık, mutsuzluk ve acı getirir. Bu kitabın amacı insanlara, sonsuz rahmet sahibi olan Rabbimiz'e, Allah'ın yarattıklarına ve müminlere olan sevginin önemini hatırlatmak, Allah'ı inkar edenlere ait bir özellik olan sevgisizliğin bir insan için ne kadar büyük bir bela ve azap olduğunu göstermektir.
Sevgi, Allah'ın insanlara verdiği en büyük nimetlerden biridir. Allah insan fıtratını, sevmekten ve sevilmekten zevk alacak, dostluktan ve yakınlıktan hoşlanacak şekilde yaratmıştır. Müminlerin kalplerindeki sevginin asıl kaynağı ise Allah'... tümünü göster
ahmet_y şu anda kitap okumuyor.