İnsanlık tarihi boyunca bastırılmış ve örselenmiş kadınların durumunu sosyal, kültürel ve ekonomik açıdan ele alan çok sayıda inceleme yapıldı. Her inceleme, kadınları "tanımlama ve çözme" açısından farklı yöntemler önerdi. Bu önermelerin ne ölçüde kadının doğasına ilişkin isabetli ve farklı alternatifler olduğu ise tartışmalı...
Clarissa P. Estés, Kurtlarla Koşan Kadınlar'da gerçekten farklı bir önermede bulunuyor; kadınlar için yalın, uygulanabilir ve doğal çözümler öneriyor. XIX. yüzyılla birlikte insanlığın doğadan kopuşu ve duygulara yer vermeyen kapitalist bir endüstri çarkının içinde kayboluşundan yola çıkarak, kadınların yapması gereken ilk şeyin içlerindeki doğal sesi keşfetmek olduğunu söylüyor ve kadınların içlerinde yatan sınırsız güç ve yaratıcılığın, kurtların doğal yabanıllığında yattığı savını ileri sürüyor. Kadınların çoğu zaman farkında olmadan içselleştirmek zorunda bırakıldıkları eziklik ve yetersizlik duygusuna, bastırılmış cinsel güdülerine çok değişik bir malzemeden yaklaşıyor: Masallar! İnsanlığın ortak bilinçaltının aynaları olduğunu düşündüğü masallar aracılığıyla kadın psişesinin derinliklerine iniyor ve birçok açmazdan kurtulmalarına yardımcı olacak masal tadında terapiler uyguluyor.
Estés'e göre, kurtlarla kadınlar arasında, vahşilikleri, zarafetleri ve içinde yaşadıkları topluluğun üyelerine duydukları bağ açısından psişik bir benzerlik vardır. Kurtlar ve kadınlar arasındaki bu benzerlik, Vahşi Kadın arketipinde ortaya çıkar. Estés'in ilginç örneklerle betimlediği bu arketip, doğayla bağlarını kopartmamış ve seçim-erini yaparken duygularını temel alan kadınları içeriyor.
Kitaptaki farklı kültürlerden derlenen masallar, kadınların ilişkileri, kişisel imgeleri ve hatta bağımlılık gibi temalar çevresinde gelişiyor. Örneğin Afrika kökenli bir öykü, kadının ikili doğasını yansıtıyor; Ortadoğu'ya ait bir masal, sıradan bir kilim gibi görünen büyülü bir halının toplumun önyargılarını ve görünüşe ne kadar kolay aldandığını ortaya koyuyor.
Yayımlandığında büyük övgüler almış bu sıradışı kitap, kadınları vahşi derinliklerine doğru heyecanlı bir yolculuğa çağırırken, kadın psişesinin bugüne dek hazırlanmış en büyük sözlüğü olarak da okunabilir. Kurtlarla Koşan Kadınlar, kadınlarla vahşi bir noktada buluşmak isteyen erkekler için de vazgeçilmez bir rehber özelliği taşıyor.
"Gülme, kadın cinselliğinin gizli tarafıdır; fizikseldir, temeldir, tutkuludur, hayat vericidir ve bu yüzden uyarıcıdır. Jenital uyarılma gibi bir hedefi olmayan bir cinsellik türüdür. Sadece o an için, bir sevincin cinselliğidir; özgürce uçan, yaşayıp ölen ve kendi enerjisiyle yeniden yaşayan hakiki ve şehevi bir sevgidir. Kutsaldır çünkü fazlasıyla iyileştiricidir. Şehevidir çünkü bedeni ve onun duygularını uyandırır. Cinseldir çünkü heyecan vericidir ve haz dalgalarına neden olur. Tek boyutlu değildir; çünkü gülme, insanın kendisi kadar başkalarıyla da paylaştığı bir şeydir. Bir kadının en vahşi cinselliğidir."
-Clarissa P. Estés-
"İnsanlar binlerce yıldan bu yana, zor öğrenilen bilgileri edinmek ve sınırsız olasılıklar içeren düşler kurmak için büyük ateşlerin çevresinde oturmuşlardır. Günümüz dünyasında bu bilgelik yalnızca 'gerçekler'le sınırlanmıştır. Estés, kitabında bu bilgelik ateşini yeniden yakıyor, hepimiz için."
-Gloria Steinem-
İnsanlık tarihi boyunca bastırılmış ve örselenmiş kadınların durumunu sosyal, kültürel ve ekonomik açıdan ele alan çok sayıda inceleme yapıldı. Her inceleme, kadınları "tanımlama ve çözme" açısından farklı yöntemler önerdi. Bu önermelerin n... tümünü göster
Dünya okurlarınca geleceğe kalacak elli yazar arasında sayılan Aslı Erdoğanın yayımlandığı günden bugüne değerini ve yerini hiç kaybetmemiş ilk romanı: Kabuk Adam. Türk edebiyatında olduğu kadar dünya edebiyatında da yeni bir yazarın doğuşuna tanıklık eden bir kitap. Şık olmakla cinayet işlemek arasındaki o çok ince çizginin öyküsü.
Dünya okurlarınca geleceğe kalacak elli yazar arasında sayılan Aslı Erdoğanın yayımlandığı günden bugüne değerini ve yerini hiç kaybetmemiş ilk romanı: Kabuk Adam. Türk edebiyatında olduğu kadar dünya edebiyatında da yeni bir yazarın doğuşuna tanıkl... tümünü göster
Aslı Erdoğan’ın dünya çapında yankı uyandıran ikinci romanı Kırmızı Pelerinli Kent çoksesli kurgusu, virtüöz performansıyla sunulan alegorileri, atmosferi ve üst kurmaca stratejileriyle Bilge Karasu’nun Gece’siyle kıyaslanmıştır.
Otobiyografik roman, sürgün anlatısı, kent romanı, varoluş kaygısı üzerine deneme ve felsefi tefekkürü iç içe geçiren roman, şiirsel dili ve farklı anlatıcılarının lirizme ayarlanmış sesleriyle, Rio’nun tutku ve şiddet dolu sokaklarında bir ölüm kalım mücadelesini anlatıyor.
“Az sonra Rio sokaklarına çıkacaksınız. Korkunçluğunu her an duyuran bir varlığın menzilinde bir yolculuk olacak bu; ölümün kötü kokulu soluğu sürekli yüzünüzde; karanlık ve sapkınlıkla yüklü bir bakış hep sırtınızda...
Aslı Erdoğan’ın dünya çapında yankı uyandıran ikinci romanı Kırmızı Pelerinli Kent çoksesli kurgusu, virtüöz performansıyla sunulan alegorileri, atmosferi ve üst kurmaca stratejileriyle Bilge Karasu’nun Gece’siyle kıyaslanmıştır.
Otobiyografik rom... tümünü göster
İtalyan edebiyatında yenigerçekçilik akımının kurucusu sayılan Cesare Pavese, bu yapıtında kadınların dünyasına eğiliyor ve günlük gerçeklerin ötesine geçerek, insanı saran büyük yalnızlığın ve hüznün romanını yazıyor. Çocukluk yıllarını geçirdiği Torinoya, bu kez bir iş kadını olarak dönen Clelianın resim sergilerinde, bohem çevrelerde karşılaşıp dostluk edeceği genç, orta yaşlı ve yaşlı kadınlar, erişemeyeceklerini bildikleri bir mutluluğun peşinde ömür tüketirler. Mutluluğun anahtarı kimisi için erkektir, kimisi için eşcinsellik, kimisi için para, kimisi için de ölümdür. Clelianın, bir otel odasında intihara giriştiğine tanık olduğu gencecik Rosetta ile kuracağı dostluk, Rosettayı yaşama bağlayabilecek midir? Sorunun yanıtını yine Torinoda, yine bir otel odasında 27 Ağustos 1950de yaşamını kendi elleriyle noktalayan Cesare Pavese veriyor. Yalnız Kadınlar Arasında, dostlukların, başlamadan biten aşkların, umutsuzluğa dönüşen umutların ve büyük yalnızlıkların romanı. Her Pavese romanı gibi bir çırpıda okunuyor ve okur ancak son satıra ulaştığında, Pavesenin kırık dökük cümlelerle anlattığı öykünün gizlediği derinlikleri kavrıyor.
İtalyan edebiyatında yenigerçekçilik akımının kurucusu sayılan Cesare Pavese, bu yapıtında kadınların dünyasına eğiliyor ve günlük gerçeklerin ötesine geçerek, insanı saran büyük yalnızlığın ve hüznün romanını yazıyor. Çocukluk yıllarını geçirdiği To... tümünü göster