Sanat eserleri kuşkusuz herkese açıktır, herkesçe görülebilir; ama biliriz ki aslında büyük çoğunluğa kapalı kalırlar. Müzeleri gezenler ile gezmeyenleri birbirinden ayıran şey nedir? Sanat sevdalıları bu tutkularını her türlü maddi koşuldan bağımsızmış gibi yaşarlar, ama aslında önceden edinmiş oldukları donanım değil mi sanat eserlerinden zevk almalarını sağlayan? Müze denen yer üst sınıfların öngördüğü kurallara en çok uyulan yerlerden biri değil mi? Zorunlu kültürel etkinlikler sanattan gerçekten zevk alınmasını sağlayabilir mi?
Sosyolog Bourdieu'nün ekibiyle birlikte uzun ve titiz bir saha araştırması sonucunda ortaya çıkardığı Sanat Sevdası, sanatseverliğin toplumsal temelleri üstüne klasikleşmiş bir eserdir. Bourdieu ve arkadaşları, gelir ve eğitim bakımından avantajlı toplumsal kesimlerin "sanat sevdasının" anlam ve işlevi üstüne düşünüyorlar. Bir yandan da gelir ve eğitim bakımından dezavantajlı toplumsal kesimlerin sanata daha çok ilgi duymasını, daha çok zaman ayırmasını sağlayacak koşullar arasında eğitim sistemine özel bir önem atfediyorlar. Sanat Sevdası, bu nedenle, eğitim sisteminin etkisi üstüne bir inceleme olarak da okunabilir.
Sanat eserleri kuşkusuz herkese açıktır, herkesçe görülebilir; ama biliriz ki aslında büyük çoğunluğa kapalı kalırlar. Müzeleri gezenler ile gezmeyenleri birbirinden ayıran şey nedir? Sanat sevdalıları bu tutkularını her türlü maddi koşuldan bağımsız... tümünü göster
Sanat eserleri kuşkusuz herkese açıktır, herkesçe görülebilir; ama biliriz ki aslında büyük çoğunluğa kapalı kalırlar. Müzeleri gezenler ile gezmeyenleri birbirinden ayıran şey nedir? Sanat sevdalıları bu tutkularını her türlü maddi koşuldan bağımsızmış gibi yaşarlar, ama aslında önceden edinmiş oldukları donanım değil mi sanat eserlerinden zevk almalarını sağlayan? Müze denen yer üst sınıfların öngördüğü kurallara en çok uyulan yerlerden biri değil mi? Zorunlu kültürel etkinlikler sanattan gerçekten zevk alınmasını sağlayabilir mi?
Sosyolog Bourdieu'nün ekibiyle birlikte uzun ve titiz bir saha araştırması sonucunda ortaya çıkardığı Sanat Sevdası, sanatseverliğin toplumsal temelleri üstüne klasikleşmiş bir eserdir. Bourdieu ve arkadaşları, gelir ve eğitim bakımından avantajlı toplumsal kesimlerin "sanat sevdasının" anlam ve işlevi üstüne düşünüyorlar. Bir yandan da gelir ve eğitim bakımından dezavantajlı toplumsal kesimlerin sanata daha çok ilgi duymasını, daha çok zaman ayırmasını sağlayacak koşullar arasında eğitim sistemine özel bir önem atfediyorlar. Sanat Sevdası, bu nedenle, eğitim sisteminin etkisi üstüne bir inceleme olarak da okunabilir.
Sanat eserleri kuşkusuz herkese açıktır, herkesçe görülebilir; ama biliriz ki aslında büyük çoğunluğa kapalı kalırlar. Müzeleri gezenler ile gezmeyenleri birbirinden ayıran şey nedir? Sanat sevdalıları bu tutkularını her türlü maddi koşuldan bağımsız... tümünü göster
Batı edebiyatı içinde Aisopos’la başlatılan ve bu türün gerçek ustası Phaedrus’tur. Hiçbir eğitici edebiyat türü “fabula” kadar her yaşın, her toplumun, her dönemin gözdesi olmamıştır. Phaedrus’un Masalları da canlı, daha esprili, zaman zaman da keskin bir alaycılıkla harmanlanmış, yalnız adsız kişilere değil, kuşaktaşı kişilere de oklarını göndermiştir. Bu şiirler, çağlar ve kültürler farklı da olsa insanın değişmez oluşunun kanıtıdır. Phaedrus’un bu yapıtında günümüze değgin çok ibret bulunmakta…
Batı edebiyatı içinde Aisopos’la başlatılan ve bu türün gerçek ustası Phaedrus’tur. Hiçbir eğitici edebiyat türü “fabula” kadar her yaşın, her toplumun, her dönemin gözdesi olmamıştır. Phaedrus’un Masalları da canlı, daha esprili, zaman zaman da kesk... tümünü göster
Batı edebiyatı içinde Aisopos’la başlatılan ve bu türün gerçek ustası Phaedrus’tur. Hiçbir eğitici edebiyat türü “fabula” kadar her yaşın, her toplumun, her dönemin gözdesi olmamıştır. Phaedrus’un Masalları da canlı, daha esprili, zaman zaman da keskin bir alaycılıkla harmanlanmış, yalnız adsız kişilere değil, kuşaktaşı kişilere de oklarını göndermiştir. Bu şiirler, çağlar ve kültürler farklı da olsa insanın değişmez oluşunun kanıtıdır. Phaedrus’un bu yapıtında günümüze değgin çok ibret bulunmakta…
Batı edebiyatı içinde Aisopos’la başlatılan ve bu türün gerçek ustası Phaedrus’tur. Hiçbir eğitici edebiyat türü “fabula” kadar her yaşın, her toplumun, her dönemin gözdesi olmamıştır. Phaedrus’un Masalları da canlı, daha esprili, zaman zaman da kesk... tümünü göster
1816’da Goethe’nin Faustu’nu hususi olarak çevirtip okuyan Lord Byron’ın dramatik şiiri Manfred, muhtemelen Faust efsanesinden ve onun, Goethe’ninki dâhil olmak üzere, farklı yorumlarından ilham almıştır. Yayımlanışından bir yıl sonra Manfred’i okuyan Goethe de karakterler arasındaki yakınlığı görmüş ve şairle münasebet kurmuştur; ancak Manfred, Faust’la benzerlikler taşımakla birlikte, ondan bazı çok temel noktalarda ayrılır.
Efsaneye göre Faust hayattan sıkılmış melankolik bir entelektüeldir. Bu sıkıntıdan kurtulmak için Şeytan’ı çağırarak onunla bir anlaşma yapar. Şeytan’dan alacağı ilim karşılığında, birkaç yıl sonra ona ruhunu verecek ve sonsuza kadar Cehennem’e mahkûm olacaktır.
Manfred de Faust’a çok benzer bir trajik kahramandır. Zekâsı ve yetenekleriyle diğer insanlardan üstündür ve toplumla uyumsuzdur. Faust gibi o da acı çekmektedir. Ancak Faust’tan farklı olarak, ona işkence eden can sıkıntısı değil, Astarte adında bir kadınla yaşadığı açıklanmayan ilişkiden duyduğu suçluluk duygusudur.
Manfred de acısına son vermek için Faust gibi doğaüstü varlıklardan yardım ister. Fakat, Faust’un yaptığı gibi herhangi bir doğaüstü varlığa veya otoriteye boyun eğmeye kalkmaz. Aksine birçok metafizik varlığın kendi emrinde olduğunu söyler. Dinî yardımı reddeder ve ölümü karşılarken kimseye müdana etmez.
Faust’un farklı versiyonları, bilginin değerli ve zeki bir adamı nasıl yoldan çıkararak ruhunu lanetlediğine dair bir hikâye anlatır. Manfred de üstün bir birey olarak resmedilir, ancak ona işkence eden üstün zekâsı değil, geçmişteki eylemleridir. Lord Byron, 1817’de yayımlanan bu muhteşem şiirinde, entelektüelin acı çekse de başkalarının otoritesi altında yaşayamayan biri olduğunu vurgular.
1816’da Goethe’nin Faustu’nu hususi olarak çevirtip okuyan Lord Byron’ın dramatik şiiri Manfred, muhtemelen Faust efsanesinden ve onun, Goethe’ninki dâhil olmak üzere, farklı yorumlarından ilham almıştır. Yayımlanışından bir yıl sonra Manfred’i okuya... tümünü göster
1816’da Goethe’nin Faustu’nu hususi olarak çevirtip okuyan Lord Byron’ın dramatik şiiri Manfred, muhtemelen Faust efsanesinden ve onun, Goethe’ninki dâhil olmak üzere, farklı yorumlarından ilham almıştır. Yayımlanışından bir yıl sonra Manfred’i okuyan Goethe de karakterler arasındaki yakınlığı görmüş ve şairle münasebet kurmuştur; ancak Manfred, Faust’la benzerlikler taşımakla birlikte, ondan bazı çok temel noktalarda ayrılır.
Efsaneye göre Faust hayattan sıkılmış melankolik bir entelektüeldir. Bu sıkıntıdan kurtulmak için Şeytan’ı çağırarak onunla bir anlaşma yapar. Şeytan’dan alacağı ilim karşılığında, birkaç yıl sonra ona ruhunu verecek ve sonsuza kadar Cehennem’e mahkûm olacaktır.
Manfred de Faust’a çok benzer bir trajik kahramandır. Zekâsı ve yetenekleriyle diğer insanlardan üstündür ve toplumla uyumsuzdur. Faust gibi o da acı çekmektedir. Ancak Faust’tan farklı olarak, ona işkence eden can sıkıntısı değil, Astarte adında bir kadınla yaşadığı açıklanmayan ilişkiden duyduğu suçluluk duygusudur.
Manfred de acısına son vermek için Faust gibi doğaüstü varlıklardan yardım ister. Fakat, Faust’un yaptığı gibi herhangi bir doğaüstü varlığa veya otoriteye boyun eğmeye kalkmaz. Aksine birçok metafizik varlığın kendi emrinde olduğunu söyler. Dinî yardımı reddeder ve ölümü karşılarken kimseye müdana etmez.
Faust’un farklı versiyonları, bilginin değerli ve zeki bir adamı nasıl yoldan çıkararak ruhunu lanetlediğine dair bir hikâye anlatır. Manfred de üstün bir birey olarak resmedilir, ancak ona işkence eden üstün zekâsı değil, geçmişteki eylemleridir. Lord Byron, 1817’de yayımlanan bu muhteşem şiirinde, entelektüelin acı çekse de başkalarının otoritesi altında yaşayamayan biri olduğunu vurgular.
1816’da Goethe’nin Faustu’nu hususi olarak çevirtip okuyan Lord Byron’ın dramatik şiiri Manfred, muhtemelen Faust efsanesinden ve onun, Goethe’ninki dâhil olmak üzere, farklı yorumlarından ilham almıştır. Yayımlanışından bir yıl sonra Manfred’i okuya... tümünü göster