ALDIĞI ÖDÜLLER: 1957 Nobel Ödülü Albert Camusnün ( 1913-1960) en tanınmış, en çok yabancı dile çevrilmiş, en çok incelenmiş kitabı olan ve hâlâ en çok satan kitaplar arasında yer alan Yabancı, aynı zamanda yazarın en gizemli yapıtı. Ölümün egemen olduğu bir varlıkın en anlamsız olgularını saçma bir düzensizlik içinde yaşayan bu romanın başkişisi Meursault, bir simge kahraman değildir, adı olmayan bir Yabancıdır; bu eksik kimlik, gerçeklikten algıladığı şeyi yapılandıramayan, yeniden örgütleyemeyen, ama gerçekliğin yankılarını yakalamaya çalışan bir boş bilincin imgesidir. Onun kayıtsızlığı ve edilgenliği, işte bu boş bilincin ürünüdür. Yabancı, büyüleyici gücünü, içinde barındırdığı trajedi duygusuna borçlu: Bir türlü ele geçirilemeyen anlamın sürekli aranması, bilinç ile toplumsal dünya arasındaki çatışma... Camusyle buluşanların hiçbiri, onunla karşılaşınca hayal kırıklığına uğramamıştır. Mutluluk, bir yerde ve her yerde hiçbir şey beklemeden dünyayı, insanları sevmektir, der Camus. Giderek daha çok sevilen bir yazar olması, onun bu sevgisinin yansımasından başka bir şey değildir.
ALDIĞI ÖDÜLLER: 1957 Nobel Ödülü Albert Camusnün ( 1913-1960) en tanınmış, en çok yabancı dile çevrilmiş, en çok incelenmiş kitabı olan ve hâlâ en çok satan kitaplar arasında yer alan Yabancı, aynı zamanda yazarın en gizemli yapıtı. Ölümün egemen old... tümünü göster
Time dergisinin “Beckett’ten beri çağdaş yazının en büyük adı” diye nitelendirdiği Handke’nin en önemli yapıtlarından biri olan Kalecinin Penaltı Anındaki Endişesi, bir tek sözcükle tanımlamak gerekirse, dille dünya arasındaki “boş”luğun romanıdır. Metin, Batı toplumlarında yaşayan “uygar” insanların ilişkisinin (ya da aynı anlama gelmek üzere, ilişkisizliğinin) yarattığı “boş”luğun “özgürleştirici” ve “öldürücü” boyutları üzerine kuruludur.
Romanı edebiyat estetiği açısından farklı kılan yan, Handke’nin dile olağanüstü bir önem vererek “boş”luğun üslubunu yaratmış olmasıdır. Klasik romanlardaki tipleme yoktur bu kitapta. Kalecinin penaltı anında duyduğu endişenin bütün bir hayata yayılmasından duyulan tedirginlik ve dilin ilişki kurmadaki eksikliği işlenir bu metinde, hem de büyük bir başarıyla.
Handke’ye göre, “Edebiyatın görevi toplumsal koşullandırmayı yıkmak ve kültürün insan ve doğa üstündeki baskısını kaldırmaktır. Ama edebiyatın kendisi de her zaman için kültürün bir parçasıdır ve dolayısıyla kendi içine dönük ve kendine yeniktir. Yazmak, kendi kendini hapsetmek, kendini yaşamdan uzaklaştırmaktır ve bu da bir tür şizofrenidir aslında.”
“Yalnızlık”, “boşluk”, “ilişkisizlik”, “dilin ilişki gücü” gibi temalarla örülü, iyi edebiyatın “zor” metinlerine ilgi duyan okurların büyük zevk alacakları bir başyapıt...
Time dergisinin “Beckett’ten beri çağdaş yazının en büyük adı” diye nitelendirdiği Handke’nin en önemli yapıtlarından biri olan Kalecinin Penaltı Anındaki Endişesi, bir tek sözcükle tanımlamak gerekirse, dille dünya arasındaki “boş”luğun romanıdır. M... tümünü göster
Sevim Burak: Kendinden emin savrukluğuyla yazdığı gibi yaşayan bir yazar... Afrika Dansında, O karanlık çukura bakıyor / ta içine bakıyor / üzüm salkımı gibi ciğerlerini görüyor / üzüm salkımının arasında saklanmış... diyor... Bu öyküler, yazarın efsanevi kimliğinine daha yakından bakmak isteyenler için... TADIMLIKİTHAL MALI BİR MAKİNEHEM DE DEĞİL ÇÜNKÜ KONUŞUYOR FAKAT KENDİ SÖYLEDİĞİ KELİMELERİ KENDİSİNİN DE BİLDİĞİ YOK YA DA KENDİ KENDİSİNİN DE NE İSTEDİĞİNİ BİLMİYORBİR GÜN SUSMAK UMUDU YOK (Susturun şunu denemez/kimse susturamaz onu genelde bilimsel bir kural bu çünkü/EZBERCİ)YORUMLAMALARIN ÖTESİNDE YALNIZ KENDİ SESİNİ OLUŞTURUYOR SABAH SAAT 7.30DA BAŞLIYOR KONUŞMAYA17.00YE KADAR (Maddi varlığından dışına ancak önceden hesaplanmış kelimeleri söyleyerek taşabiliyor /çıkabiliyor/bu kelimelere çıkmak denilebilirse eğer/çıksa da onu yakalamak imkânsız /çünkü sözlerinin hepsi aynı değil/birbirini tutan bir tarafı yok/cümleleri düz değil/eğri büğrü bir yontu gibi) BİR DELİ Mİ BİR ÇOCUK MUBİR ÖLDÜRÜCÜ MÜ BİR KORUYUCU MUBİR BAŞKALDIRICI MI DURMADAN KONUŞUYOR MAKİNELİĞİNİ Mİ BELİRLİYOR BİZE YOKSA RUHU VAR MIBİR RUHU OLABİLECEĞİNİN İŞARETİ Mİ BU SÖZLER KIPIRDAMAYIN NEFES ALMAYIN NEFES ALMAYIN (Nefes almayın dedikten sonra)SOLUK ALMAYIN (Aynı şey oysa/yanlış/haysiyet kırıcı)KIPIRDAMAYIN (Kendisi ölümsüz/bu hastahaneden başka bir hastahaneye gidecek/ama gitse de/mutlaka aynı şekilde konuşmak hevesine kapılacak)BEN BAĞIRINCA YUTUNYAVAŞYAVAŞYUTUN HIZLI HIZLI YUTMAYIN DEDİM SİZEYUTKUNMAYIN ŞİMDİ YUTUN YUTUN DİYORUM SİZEBEN BAĞIRINCA YUTUN BOYUNA EMREDİYOR DURUN KIPIRDAMAYIN DİYORUM SİZEMAKİNEDEN GELEN SES BU KİME SÖYLÜYOR BÜTÜN UMUTSUZ İNSANLARA ONLARIN KADERLERİNİ BİLİYOR (Niçin sabahtan akşama kadar/sözde onların iyiliği için/bakalım iyiliği için mi/bakalım öyle mi) O karanlık çukura bakıyor/ta içine bakıyor/üzüm salkımı gibi ciğerlerini görüyor/üzüm salkımının arasında saklanmış/o dibe bakıyor/ta ağzını görüyor/insan ağzı gibi açılıp kapanıyor/o dipte insan ağzı gibi açılıp kapanan ağız ne söylese örtülüyor/ne söylese örtülüyor/denizin dibindeki yosunlar sallanıyor/o yosunların arasında saklanmış/büyümüş mor damarlarını/kılcal çizgilerini/üzüm salkımı gibi mor ciğerlerinin arasında saklanan büyük süslü kalbine bakıyor/sonra ağızdan damla damla kan geliyor/ağız kapanıyor/kırmızı bir denizin dibindeki kan denizi içinde kayboluyorO YOSUNLAR ARASINA SAKLANMIŞ KALBİNİZİ GÖRELİMORAYA NE MOLOZLAR TAKILMIŞ NE MİDYELER NE YILANLAR SARILMIŞ BÜYÜK KALBİNİZİ GÖRELİM DURMADAN KONUŞUYOR
Sevim Burak: Kendinden emin savrukluğuyla yazdığı gibi yaşayan bir yazar... Afrika Dansında, O karanlık çukura bakıyor / ta içine bakıyor / üzüm salkımı gibi ciğerlerini görüyor / üzüm salkımının arasında saklanmış... diyor... Bu öyküler, yazarın efs... tümünü göster
Yurt koğuşunda, kahve köşelerinde yazılmış dokuz kısa öyküyü bir araya getiren İshak, 1959da a Dergisi Yayınlarından çıktığında, Onat Kutlar 23 yaşında, Kadırga Yurdunda kalan, taşralı bir hukuk öğrencisiydi. Modern öykücülüğümüzün tohumu ve yeni bir dönemin simgesi olduğu kadar, günümüz öykücülüğü için de hâlâ bir mihenk taşıdır İshak.
Yapı Kredi Yayınları daha önce de Necip Fazıl Kısakürekin Çile, Nâzım Hikmetin Öteki Defterler,
Sait Faik Abasıyanıkın Öyle Bir Hikâye ve Cemal Süreyanın Üvercinka adlı kitaplarının özel ve numaralı baskılarını yapmıştı.
Yurt koğuşunda, kahve köşelerinde yazılmış dokuz kısa öyküyü bir araya getiren İshak, 1959da a Dergisi Yayınlarından çıktığında, Onat Kutlar 23 yaşında, Kadırga Yurdunda kalan, taşralı bir hukuk öğrencisiydi. Modern öykücülüğümüzün tohumu ve yeni bir... tümünü göster
Bir dakikanızı istirham edeceğim, kıymetli abilerim, ablalarım.Şu elinizde tutmuş olduğunuz kitap; Sıdıka 2003, Olası Lakırdılukurdular, Sıkılhanla Diyalog Çabaları adlı başlıklar altında tam elli iki tane öykü içeriyor.Düzeyli ilişki yaşamak isteyenler, kredi kartı mağdurları, noter tasdikli TV güzelleri, otoyol fahişeleri, sahte şeyhler, iş arayan tetikçiler, dizi ağaları, çocuklarıyla diyalog kurduklarını sanan anne babalar, hırslı ofis insanları, digital musallatlar, internet bağımlıları, kontör ve bonus manyakları, deprem unutkanları, savaş çığırtkanları... Velhasıl türlü çeşitli insan öyküleri, fazla kasmayan, araklanabilir kısa cümleler ve gözü yormayan harflerle anlatılıyor.Sadece bunları alıp gitmiyorsunuz. Yanında Ağlama Dolabı adlı üç öykülük hisli bir set daha veriyoruz. Kapağındaki miki resimlerine aldanıp da Bu kitap kadın ruhuna hitap etmiyodur, içinde aşk felan yoktur demeyiniz. Haşarı okurlarının tükenmez kalemle bıyık yapmasından endişelendiği için bilboardlara resmini koydurtmayan fakat aslında yakışıklı bir insan olan yazarın hisli ve derin cümleleri de bulunuyor.Deneyiniz, memnun kalacaksınız.
Atilla Atalay
Bir dakikanızı istirham edeceğim, kıymetli abilerim, ablalarım.Şu elinizde tutmuş olduğunuz kitap; Sıdıka 2003, Olası Lakırdılukurdular, Sıkılhanla Diyalog Çabaları adlı başlıklar altında tam elli iki tane öykü içeriyor.Düzeyli ilişki yaşamak isteyen... tümünü göster
Atilla Atalayın İletişimden çıkan ilk kitabı. Civciv kutusu ne ki, çok daha acıklı öyküler anlattı zaman... Galeyanlar oldu, linçler sonra... Herkes deli gibiydi... Evet evet, herkes delirmişti sonunda... Hiçbir yerde yayımlanmamış öyküler, bambaşka bir öykü ve H.B.R. Maymunda yayımlanmış Sıdıkalar... Atilla Atalay ile zamanın birlikte anlattıkları acıklı ve komik şeyler...
Atilla Atalayın İletişimden çıkan ilk kitabı. Civciv kutusu ne ki, çok daha acıklı öyküler anlattı zaman... Galeyanlar oldu, linçler sonra... Herkes deli gibiydi... Evet evet, herkes delirmişti sonunda... Hiçbir yerde yayımlanmamış öyküler, bambaşka ... tümünü göster
aylakadam şu anda kitap okumuyor.