İlk görüşte âşık olabilirsiniz. Fiziksel bir çekime kapılarak âşık olabilirsiniz. Tutku ve ihtiras dolu bir serüvene çıkabilirsiniz. Paylaşımlarınız üzerinden aşka tutunabilirsiniz. Hiçbir bağlayıcılığı olmayacak şekilde de aşkı tanımlayabilirsiniz. Peki gelecek planlarınızla uyumlu bir aşka ne dersiniz? Ya da belki ölümsüz aşkı bulursunuz. Aşkın altıncı hali agapiyi... Onu "o" olduğu için seversiniz ve asla vazgeçmezsiniz.
EROS: Hem fiziksel hem duygusal aşk. Aşkın bu türü tutkuyla doludur.
LUDUS: Bir oyun gibi oynanan aşk. Aşkın bu türünün en önemli parçası eğlencedir. Çiftler, bir araya gelmekten, karşısındakini etkileyip cezbetmekten hoşlanır. Ancak uzun süreli bağlılık sözü yoktur.
STORGE: Arkadaşlıktan doğan ve desteğe dayanan aşk. Güven dolu ve bağlılık gerektiren bir aşktır.
MANIA: Saplantılı aşktır. Duygusal iniş çıkışlar, kıskançlıklar hâkimdir.
PRAGMA: Kalbin değil aklın kontrol ettiği aşktır. Çiftler seveceği kişiyi mantığıyla seçer, kendisiyle benzer ilgi alanları, ortak değerleri olan birini arar.
AGAPI: Özverili, fedakâr, koşulsuz, bencil olmayan aşktır. Kişi kendini sevdiğine adar, karşılığında hiçbir şey beklemeden verir. Onu 'o' olduğu için sever.
İlk görüşte âşık olabilirsiniz. Fiziksel bir çekime kapılarak âşık olabilirsiniz. Tutku ve ihtiras dolu bir serüvene çıkabilirsiniz. Paylaşımlarınız üzerinden aşka tutunabilirsiniz. Hiçbir bağlayıcılığı olmayacak şekilde de aşkı tanımlayabilirsiniz. ... tümünü göster
Evet amatör bir elden çıkmış fakat senaryo olay örgüsü beni çok etkiledi. Afra'nın anlatımlarında kopukluklar vardı. Yağız 'da da öyle kafamda bir çok soru işareti kaldı ama umarım serinin ikinci kitabında bu sorulara cevaplar bulabilirim.
Evet amatör bir elden çıkmış fakat senaryo olay örgüsü beni çok etkiledi. Afra'nın anlatımlarında kopukluklar vardı. Yağız 'da da öyle kafamda bir çok soru işareti kaldı ama umarım serinin ikinci kitabında bu sorulara cevaplar bulabilirim.
Üvey ailesinin kasvetinden kaçarak, kendine yeni bir başlangıç kurma fikri çok cazip gelmişti başlarda.
Fakat apansız düştüğü karanlık kuyunun içinde, bilinmezlikle çizdiği yolda ilerlerken, olmaması gereken yerde buldu hayatını ve görmemesi gerekenleri gördü masum gözleri.
"Bu yaşadıklarımdan daha kötü, daha fazlası olamaz!" derken, ummadığı anda karanlığının sahibi Yağız'la tanıştı gamzeli güzel Afra.
Bir aşk ne kadar tutsak eder adamı?
Ya aşık olan kadının ne kadar kötüye gider kaderi?
Çıkmaz yolları, görünmez prangaları olan aşıkların hikayeleri de kendileri gibi yıkık dökük bir depoda başlamıştı.
Kader onları bilinmezlikle kuşatırken, alınlarına aşk gibi yazılan çizgiyle bildikleri tek gerçek, yaralarını birbirlerinin saracaklarıydı.
(Tanıtım bülteninden)
Üvey ailesinin kasvetinden kaçarak, kendine yeni bir başlangıç kurma fikri çok cazip gelmişti başlarda.
Fakat apansız düştüğü karanlık kuyunun içinde, bilinmezlikle çizdiği yolda ilerlerken, olmaması gereken yerde buldu hayatını ve görmemesi gereken... tümünü göster
Canan Tan, bir ilk romanla okurlarının karşısına çıkıyor: Piraye.Genç ve güzel Piraye adını Nazım Hikmetin eşinden almıştır. Genç kızın babasıdır Piraye ismine tutkun olan; diğer kızı da babanın Nazım Hikmet hayranlığından payını alır: Hatice. Babanın açıklaması ilginçtir ki bu açıklama romanın temalarından birini de oluşturacaktır: Piraye, Nazım Hikmetin karısı. Tam adı Hatica Pirayedir. Nazım Hikmetin onun için yazdığı şiirler ve mektuplar, edebiyatımızın gerçek yüz aklarıdır.Pirayenin babasının bu açıklaması karşısında ilk tepkisi şaşkınlıktır: (...) Babam elinden kitap düşmeyen, aydın bir insandı. Ama onun, kızlarına bir şairin -hem de yasaklı bir şairin- karısının adını verecek kadar edebiyat tutkunu olduğunu yeni keşfediyordum.Pirayenin doğduğu günden bu yana içinde taşıdığı edebiyat ve şiir tohumları hayatının bir bölümünde ilişkilerine de yansıyacaktır. Roman, genç bir kızın aile, okul, aşk ve evlilik yaşantısına odaklanan ilginç bir biyografi özelliğine sahip; yazar, yarattığı kadın kahramanın yaşantısına bir kadın duyarlılığı ile yaklaşıyor. Romanın ilk sayfalarında idealleri olan genç bir kız olarak tanıştığımız Piraye, sayfalar ilerledikçe ilişkilerin farklı boyutlarını yaşayacak, aşk duygusunun karşılığını kendi hayatına yerleştirmeye çalışacaktır. Piraye romanını bir dram haline getiren ise genç kızın evlilik ve evlilik sonrası yaşantısı olacaktır; Piraye, üniversite öğreniminin hemen ardından Diyarbakıra gelin gidecektir.Pirayeyi yakın çevrenizde aramayın sakın, diyor Canan Tan. Hem onun, hem de romandaki diğer karakterlerin hayal ürünü olduklarını belirtmeme, bilmem gerek var mı? Ama uzak şehirdeki şarkının nihavent olduğunu söyleyen Nazım Hikmet ve Gözlerin hani? diye soran Ahmed Arif gerçek.Roman, yazarın kendi hayatından da belli belirsiz izler taşıyor okuruna.
Canan Tan, bir ilk romanla okurlarının karşısına çıkıyor: Piraye.Genç ve güzel Piraye adını Nazım Hikmetin eşinden almıştır. Genç kızın babasıdır Piraye ismine tutkun olan; diğer kızı da babanın Nazım Hikmet hayranlığından payını alır: Hatice. Babanı... tümünü göster