Dar kapısından başka aydınlık girecek hiçbir yeri olmayan dükkanında, tek başına, gece gündüz kıvılcımlar saçarak çalışan koca Ali, tıpkı kafese konmuş terbiyeli bir arslanı andırıyordu. Uzun boylu, iri pençeli, kalın pazılı, geniş omuzlu bir pehlivandı. On yıldır bu karanlık içinde ham demirden dövdüğü kılıç namluları bütün Anadoluda, bütün Rumelide, serhat boylarına kadar büyük bir nam kazanmıştı....
******
Koca Ali yiğit, cesur bir adamdır. Demirci ustasıdır ve çifte su verilmiş kılıçlar yapar. Her nasılsa bir hırsızlıkla suçlanır ve mahkeme kolunun kesilmesine karar verir. Şehrin zengini huysuz bir adam, bu kolun diyetini ödeyerek Koca Aliyi yanına alır. Bu zenginin hareketlerine dayanamayan Koca Ali bir gün kolunu keser ve adamın önüne bırakır. ...
************
Koca Ali, uzun boylu, iri pençeli, kalın pazılı, geniş omuzluydu. Tıpkı bir pehlivan gibiydi.Dar bir kapısından başka aydınlık girecek hiçbir yeri olmayan dükkânında, tek başına, gece gündüz kıvılcımlar saçarak çalışırdı. O bir demirci ustasıydı. Yeniçeriler bile sadece onun damgasını taşıyan kamaları, büyük kılıçları tercih ederlerdi. Kimseyle ilişkisi olmayan, nereden geldiği bilinmeyen esrarengiz biriydi.Bir gün şehirde hırsızlık olur. Bununla alakalı ipuçları, Koca Alinin dükkânından çıkar. Koca Ali, kendini savunamaz ve suçlu kabul edilir. Ve diyeti gereği kolunun kesilmesine karar verilir. Aynı kitapta BÜYÜCÜ, BAŞINI VERMEYEN ŞEHİT, KAÇ YERİNDEN adlı öyküler de yer almaktadır.
************
Ömer Seyfettin, öykücülüğümüzün büyük ustası ve sade dilcilik akımının öncüsüdür. Rumelide bulunduğu yıllarda Yunan, Sırp, Bulgar ayrılıkçı komitelerinin gizli çalışmalarını sezmiş, ileride yazacağı yapıtlar için gözlemler yapıp malzemeler toplamıştı. Ulusçu ve idealist bir yaklaşımla, birçok öykülerinde bunları işledi. Doğru bulduğu tarihsel ve toplumsal değerleri savundu, yanlış bulduklarını eleştirdi, yerdi. Çökmekte olan bir devletin bireylerini yurt ve ulus sevgisi aşılayarak moral vermeye, bölücü, ayrılıkçı akımlara karşı, ulusal bütünlüğü savunmaya çalıştı.
************
ÖMER SEYFETTİN en çok okunan yazarlarımızdan biridir. Çocukluğunun geçtiği Göneni anlattığı hikayeler ile milli tarihimizi yansıtan hikayeleri en başarılı olanlarıdır. Eserlerini sade bir Türkçe ile yazdığı için her dönemde okunacak yazarlar arasındadır.ÖMER SEYFETTİNin hikayelerinin her yaştan okuru vardır. Çocukluk ve ilk gençlik çağlarının duyarlılıkları doğrultusunda yazdığı hikayelerini sekiz kitap halinde okurlarımıza sunuyoruz: İlk Namaz... Üç Öğüt... Müjde.. Keramet.. Diyet.. Pembe İncili Kaftan.. Topuz.. İlk Düşen Ak..
******
Dar kapısından başka aydınlık girecek hiçbir yeri olmayan dükkanında, tek başına, gece gündüz kıvılcımlar saçarak çalışan koca Ali, tıpkı kafese konmuş terbiyeli bir arslanı andırıyordu. Uzun boylu, iri pençeli, kalın pazılı, geniş omuzlu bir pehliva... tümünü göster
Sasha babasının katilini bulmak istiyor. Ancak bunun için ruhunu Eryx'e satması gerekecek. Bu sırada onu çok büyük bir tehlikeye atan bir sır açığa çıkıyor. Sasha bir Anabo, yani Havva'nın kızı ve Eryx'in en büyük düşmanı...
Yer yüzüne çakılı kalmış, cehennemden gelen bir ölümsüz olan Jax ile Mesifto Akdi'nde kurtuluşu arıyor: Ancak ve ancak bir Anabo'nun aşkı ruhunu huzura kavuşturacak. Binlerce yıl sonra nihayet aradığı kızı buluyor: Sasha.
Eryx tehdidi üzerindeyken, Jax, Sasha'yı kurtarıp onun kalbini kazanabilecek mi? Sasha aşkına karşılık verip ölümlü hayatından vazgeçebilecek mi?
Ancak bir Havva kızının ruhu cehennemden gelen birini sevebilecek kadar saftır. Ancak cehennemden gelen biri bu kadar ateşlidir...
Sasha babasının katilini bulmak istiyor. Ancak bunun için ruhunu Eryx'e satması gerekecek. Bu sırada onu çok büyük bir tehlikeye atan bir sır açığa çıkıyor. Sasha bir Anabo, yani Havva'nın kızı ve Eryx'in en büyük düşmanı...
Yer yüz... tümünü göster
Ömer Seyfettin, küçük hikayeyi bizlere sevdiren yazar. Duru bir Türkçe ile yazdığı hikayeleri onca yıl geçmesine rağmen hala çok okunuyor. Ülkemizde en çok baskı yapan ve okunan kitapların başında Ömer Seyfettin in eserleri gelir.Yazarın çeşitli konularda hikayeleri var. Çocukluk anıları, menkıbe, tarihi ve toplumsal konulardan oluşan hikayeler. Kaşağı, Ömer Seyfettinin en meşhur hikayesidir. Bir çok edisyonda yer alan hikayelerin bir kısmı, tıpkı kaşağı gibi yazarın çocukluk anılarından oluşmaktadır. Çoğu, kaşağı kadar tanınmış hikayelerdir:
Kaşağı,
Ant,
İlk cinayet,
Üç Nasihat,
Çanakkaleden Sonra,
Müjde,
Velinimet,
Tam Bir Görüş,
Herkesin İçtiği Su,
İlk Namaz,
Primo Türk Çocuğu Nasıl Doğdu?
Primo Türk Çocuğu Nasıl Öldü?
Pembe İncili Kaftan,
Başını Vermeyen Şehit,
Keramet,
Gizli Mabet,
Topuz,
Teke Tek,
Forsa,
Hürriyet Bayrakları,
Nâdân,
Çakmak,
Kütük,
Kızıl Elma Neresi
******
Ömer Seyfettin, Türk öykücülüğünün mihenk taşlarındandır. Dile gösterdiği duyarlılık ve öyküleme tekniği açısından benzersiz bir yere sahiptir. Destani bir ruhla doludur. Ulusalcıdır. Eserlerinde çocukluğunu, Türk folklorunu ve tarihini konu edinir. Sosyal hayatın acı tablolarını gözler önüne serer. Bazı fikirleri mizahi bir dille, şaka ve takılmalarla süsleyip anlatır. Yapmacıksız, samimi ve sade bir dille yazılmış olan eserleri, bundan ötürüdür ki, her dönemin sevilen eserleri arasında yer alır. Ve yine bundan ötürüdür ki, sık sık dünya öykücülüğünün büyük ustalarından Maupassantla karşılaştırılır.Ömer Seyfettin bir Türk aydını ve 20. yüzyılda yaşama bilincini edinmiş birisi olarak Kaşağıda, yanlış anne baba tutumlarının çocuklar üzerindeki olumsuz etkilerini eleştirmektedir.
Doç. Dr. Selahattin DİLİDÜZGÜN
******
Değerli yazarımız Ömer Seyfettin, hikâyelerini o devirde sade bir Türkçe ile kaleme almış, Türk karakterine uygun düşen kahramanları seçkin bir uslûpla destanlaştırmıştır. Türk insanı bu hikâyelerde kendisini, tarihini, geleneklerini, üstün ahlâk ve karakterini bulduğu için Ömer Seyfettini istekle, zevkle ve heyecanla okumaktadır.
******
Ömer ve kardeşi Hasan, çocukluklarını büyük bir çiftlikte geçirmişlerdi. Küçük Ömer ve Hasan, en çok atlarla oynamayı, özellikle de onları tımar etmeyi seviyorlardı. Bunun için İstanbul'dan özel getirtilen kaşağıyı kullanıyorlardı. Ama bir gün Küçük Ömer, çocukluk heyecanıyla kaşağıyı kırar ve suçu kardeşi Hasan'a atar. Babası bu olaydan sonra Hasan'a çok kızar ve ona:-Yalancı, der...Hasan, bu olaydan sonra içine kapanır ve bir gün hastalanır. İşte o zaman Ömer için zor günler başlar.
******
"Ahırın avlusunda oynarken aşağıda, gümüş söğütler altında görünmeyen derenin hazin şırıltısını işitirdik. Evimiz iç çitin büyük kestane ağaçları arkasında kaybolmuş gibiydi. Annem İstanbul'a gittiği için benden bir yaş küçük kardeşim Hasan'la artık Dadaruhun yanından hiç ayrılmıyorduk..."
Ömer Seyfettin, küçük hikayeyi bizlere sevdiren yazar. Duru bir Türkçe ile yazdığı hikayeleri onca yıl geçmesine rağmen hala çok okunuyor. Ülkemizde en çok baskı yapan ve okunan kitapların başında Ömer Seyfettin in eserleri gelir.Yazarın çeşitli konu... tümünü göster
Ömer Seyfettin, küçük hikayeyi bizlere sevdiren yazar. Duru bir Türkçe ile yazdığı hikayeleri onca yıl geçmesine rağmen hala çok okunuyor. Ülkemizde en çok baskı yapan ve okunan kitapların başında Ömer Seyfettin in eserleri gelir.Yazarın çeşitli konularda hikayeleri var. Çocukluk anıları, menkıbe, tarihi ve toplumsal konulardan oluşan hikayeler. Kaşağı, Ömer Seyfettinin en meşhur hikayesidir. Bir çok edisyonda yer alan hikayelerin bir kısmı, tıpkı kaşağı gibi yazarın çocukluk anılarından oluşmaktadır. Çoğu, kaşağı kadar tanınmış hikayelerdir:
Kaşağı,
Ant,
İlk cinayet,
Üç Nasihat,
Çanakkaleden Sonra,
Müjde,
Velinimet,
Tam Bir Görüş,
Herkesin İçtiği Su,
İlk Namaz,
Primo Türk Çocuğu Nasıl Doğdu?
Primo Türk Çocuğu Nasıl Öldü?
Pembe İncili Kaftan,
Başını Vermeyen Şehit,
Keramet,
Gizli Mabet,
Topuz,
Teke Tek,
Forsa,
Hürriyet Bayrakları,
Nâdân,
Çakmak,
Kütük,
Kızıl Elma Neresi
******
Ömer Seyfettin, Türk öykücülüğünün mihenk taşlarındandır. Dile gösterdiği duyarlılık ve öyküleme tekniği açısından benzersiz bir yere sahiptir. Destani bir ruhla doludur. Ulusalcıdır. Eserlerinde çocukluğunu, Türk folklorunu ve tarihini konu edinir. Sosyal hayatın acı tablolarını gözler önüne serer. Bazı fikirleri mizahi bir dille, şaka ve takılmalarla süsleyip anlatır. Yapmacıksız, samimi ve sade bir dille yazılmış olan eserleri, bundan ötürüdür ki, her dönemin sevilen eserleri arasında yer alır. Ve yine bundan ötürüdür ki, sık sık dünya öykücülüğünün büyük ustalarından Maupassantla karşılaştırılır.Ömer Seyfettin bir Türk aydını ve 20. yüzyılda yaşama bilincini edinmiş birisi olarak Kaşağıda, yanlış anne baba tutumlarının çocuklar üzerindeki olumsuz etkilerini eleştirmektedir.
Doç. Dr. Selahattin DİLİDÜZGÜN
******
Değerli yazarımız Ömer Seyfettin, hikâyelerini o devirde sade bir Türkçe ile kaleme almış, Türk karakterine uygun düşen kahramanları seçkin bir uslûpla destanlaştırmıştır. Türk insanı bu hikâyelerde kendisini, tarihini, geleneklerini, üstün ahlâk ve karakterini bulduğu için Ömer Seyfettini istekle, zevkle ve heyecanla okumaktadır.
******
Ömer ve kardeşi Hasan, çocukluklarını büyük bir çiftlikte geçirmişlerdi. Küçük Ömer ve Hasan, en çok atlarla oynamayı, özellikle de onları tımar etmeyi seviyorlardı. Bunun için İstanbul'dan özel getirtilen kaşağıyı kullanıyorlardı. Ama bir gün Küçük Ömer, çocukluk heyecanıyla kaşağıyı kırar ve suçu kardeşi Hasan'a atar. Babası bu olaydan sonra Hasan'a çok kızar ve ona:-Yalancı, der...Hasan, bu olaydan sonra içine kapanır ve bir gün hastalanır. İşte o zaman Ömer için zor günler başlar.
******
"Ahırın avlusunda oynarken aşağıda, gümüş söğütler altında görünmeyen derenin hazin şırıltısını işitirdik. Evimiz iç çitin büyük kestane ağaçları arkasında kaybolmuş gibiydi. Annem İstanbul'a gittiği için benden bir yaş küçük kardeşim Hasan'la artık Dadaruhun yanından hiç ayrılmıyorduk..."
Ömer Seyfettin, küçük hikayeyi bizlere sevdiren yazar. Duru bir Türkçe ile yazdığı hikayeleri onca yıl geçmesine rağmen hala çok okunuyor. Ülkemizde en çok baskı yapan ve okunan kitapların başında Ömer Seyfettin in eserleri gelir.Yazarın çeşitli konu... tümünü göster
******
Jo bahçede çılgın gibi koşan Dani seyrediyordu. diye düşündü. Dan yalnızdı ölesiye bir koşuya girişmişti sanki. Birkaç kez bahçeyi takla attı bahçe kapısının önündeki çimenlerin üzerinde yuvarlandı. Bütün gücü tükenmiş gibiydi. Jo, pencereden uzanarak: > diye sordu.
******
******
Jo bahçede çılgın gibi koşan Dani seyrediyordu. diye düşündü. Dan yalnızdı ölesiye bir koşuya girişmişti sanki. Birkaç kez bahçeyi takla attı bahçe kapısının önündeki çimenlerin üzerinde yuvarlandı. Bütün gücü tükenmiş gibiydi. Jo, pen... tümünü göster