Hiç uykum yok. Hiç uyuyamıyorum. Domuz gibi içiyorum. Ama gözlerimi kapalı bile tutamıyorum. Sabaha beş saat var. Annemi düşünüyorum. Nerededir şimdi? Aynada kendime bakıyorum bazen. Ve tek kelime etmesem bile vücudum yaşadıklarımı, hayattan ne anladığımı anlatmaya yetiyor. Sağ omuzuma kendi çizdiğim kelebek, beğenmediğim için üzerine attığım çarpı işareti ve altında aynı kelebeğin bir Japon tarafından çok daha iyi işlenmişi. Sol dirseğimin iki parmak yukarısındaki kurşun yarası. Bileklerimdeki otuz dört dikiş. Medeniyeti bir aralar, herkes gibi yaladığımı kanıtlayan apandisit ameliyatımın izi. Ve sırtımı kaplayan, Tanrı'nın yüzü. Bilmiyorum... Hızlı yaşadım. Ama genç ölmekten çok, hızlı yaşlandım! Ama hayattayım.
Hiç uykum yok. Hiç uyuyamıyorum. Domuz gibi içiyorum. Ama gözlerimi kapalı bile tutamıyorum. Sabaha beş saat var. Annemi düşünüyorum. Nerededir şimdi? Aynada kendime bakıyorum bazen. Ve tek kelime etmesem bile vücudum yaşadıklarımı, hayattan ne anlad... tümünü göster
Üç arkadaşın hikâyesi bu. Biraz da Beyoğlu'nun hikâyesi. Beyoğlu'nun karmaşasının, kalabalıkların arasına gizlenen sırların hikâyesi. Sokakların, binaların, bildiğimiz, bilmediğimiz köşelerin, ama en çok insanların hikâyesi. Çocukluktan başlayan, mekânı yine Beyoğlu olan bir dostluğun bugünü anlatılıyor 'Beyoğlu Rapsodisi'nde. Üç farklı kişiliğin, üç farklı yaşam tarzının birleştiği bir nokta bu dostluk. Önce onları tanıyoruz, hayatlarına tanık oluyoruz. Sanıyoruz ki, her şey hep böyle doğal gidecek. Sanıyoruz ki, hayat normal seyrini sürdürecek. Ama gün geliyor, bir fotoğraf sergisi hayatlarını değiştiriyor. Önce bir kadın giriyor bu üçlünün arasına, bir Rus. Sonra cinayet fikri hayatlarının bir parçası oluyor. Soruşturmalar, sorular... Ve sırlar geliyor ardından. Ahmet Ümit bu son romanında polisiye gerilim edebiyatının sınırlarını aşmayı deniyor. Okuyucusunu sürpriz bir sonla ödüllendirmenin yanı sıra ölümsüzlük üzerine, dostluk üzerine, aile üzerine, sahip olma duygusu üzerine sorular sorduruyor. Ahmet Ümit'ten heyecan dozu yüksek bir polisiye roman bekleyenleri hayal kırıklığına uğratmayacak, ama yazarın daha geniş sularda da keyfince yelken açtığını kanıtlayan bir kitap 'Beyoğlu Rapsodisi'. Adım adım Beyoğlu ve karış karış insan var bu romanda.
Üç arkadaşın hikâyesi bu. Biraz da Beyoğlu'nun hikâyesi. Beyoğlu'nun karmaşasının, kalabalıkların arasına gizlenen sırların hikâyesi. Sokakların, binaların, bildiğimiz, bilmediğimiz köşelerin, ama en çok insanların hikâyesi. Çocukluktan baş... tümünü göster
2020'de kaç kitap okumayı hedefliyorsunuz?
2020'de kaç kitap okumayı hedefliyorsunuz?