Ağaçlarda kardeş gibi yaşayan ve düşleri en az bizim gündelik yaşamımız kadar gerçek olan bir ırk, kendini "gerçekçi" Arzlılara karşı nasıl savunabilir?
1970'lerin başlarında yazdığı Dünyaya Orman Denir'de Le Guin ABD'nin Vietnam savaşı politikasına doğrudan göndermeler yapar. Arz, Athshe'ye uygarlık götürüyordu. Silahlar, sanayi, şehirler ve fahişeler. Tüm bunlara yer açmak için Athshe'nin yüzeyini kaplayan ormanları kesmek gerekecekti; zaten Arz'ın da ahşaba ihtiyacı vardı. Her şey yolundaydı yani. Ancak Athshe'nin yerli halkı olan ufak tefek tüylü yaratıkların dilinde "Orman" ve "Dünya" eş anlamlı kelimelerdi; ikisi de "Athshe" demekti. O güne kadar şiddeti, savaşmayı ve öldürmeyi tanımamış olan Athshe insanları dünyalarını -ormanlarını- yok olmaktan korumak için savaşmayı ve öldürmeyi öğrenmek zorunda kalacaklardı artık. Dünya kurtulsa bile aynı dünya olabilecek miydi peki?
Ağaçlarda kardeş gibi yaşayan ve düşleri en az bizim gündelik yaşamımız kadar gerçek olan bir ırk, kendini "gerçekçi" Arzlılara karşı nasıl savunabilir?
1970'lerin başlarında yazdığı Dünyaya Orman Denir'de Le Guin ABD'nin ... tümünü göster
Halley kuyruklu yıldızının dünyadan göründüğü gün doğan Mark Twain, bir kâhin edası ile bu yıldızın tekrar görüneceği gün öleceğini bildirmiştir. Nitekim, kehaneti tutmuştur da. Mark Twain'in İnsan Nedir?'i, uzun bir dinlenme süresinin ardından ve sadece belirli kişilere dağıtılmak üzere, yalnızca 250 adet basılmıştır. Elinizdeki kitap, 240. nüsha kullanılarak tercüme edildi. İnsan Nedir?'de Twain, bilinen öykücü tarzının dışına çıkıyor ve insanın kendi kendisini sorgulamasına yol açacak çarpıcı fikirleri sohbet havasında ortaya koyuyor. Hem de Türkçe'de ilk kez.
(Tanıtım Bülteninden)
Halley kuyruklu yıldızının dünyadan göründüğü gün doğan Mark Twain, bir kâhin edası ile bu yıldızın tekrar görüneceği gün öleceğini bildirmiştir. Nitekim, kehaneti tutmuştur da. Mark Twain'in İnsan Nedir?'i, uzun bir dinlenme süresinin ardı... tümünü göster
Sen Alo Demeden Önce, Italo Calvinonun hiç yayımlanmamış ve dergilerde kalan öykülerini içeriyor. Yazarın ölümünden sonra yayımlanan ve Türkçeye ilk kez çevrilen bu kitaptaki öyküler doğa ve insan, merhamet ve zulüm üzerine odaklanıyor.Seninle devrelerin sessizliğinde konuşuyorum. Seslerimiz, tel üzerinde karşılaşmayı sonunda başarırsa, hiçbir özelliği olmayan ve anlamca eksik sözler söyleyeceğimizi iyi biliyorum; ne söyleyecek bir şeyim olduğu için ne de senin bana söyleyecek bir şeyin olduğunu düşündüğüm için arıyorum seni. Birbirimize telefon ediyoruz, çünkü yalnızca bakır kablolar, karmakarışık röleler aracılığıyla birbirimizi uzaklarda el yordamıyla ararken, tıkanık seçicilerin bağlantı noktaları hızla dönerken, sessizliği yoklayıp bir yankı beklerken ayrılığın ilk çağrısı ölümsüzleşiyor, tıpkı bir erkekle bir kadının ayakları altında kıtaların ilk çatlağının açıldığı anda atılan çığlık gibi; okyanus uçurumları oluştuğunda, ansızın biri bir yana, öbürü öte yana savrulunca, bu çığlıkla, onları bir arada tutacak bir ses köprüsü kurmak istemişlerdi, ama sesler gittikçe zayıflamış, sonunda da dalgaların gümbürtüsü altında sönüp gitmişti.
Sen Alo Demeden Önce, Italo Calvinonun hiç yayımlanmamış ve dergilerde kalan öykülerini içeriyor. Yazarın ölümünden sonra yayımlanan ve Türkçeye ilk kez çevrilen bu kitaptaki öyküler doğa ve insan, merhamet ve zulüm üzerine odaklanıyor.Seninle devrel... tümünü göster
Alman tüccar Hans Kohlhase 1532'de Leipzig panayırına giderken, bir Sakson soylusu iki atına el koyar. Kendisine tazminat ödenmesi için mahkemeye yaptığı başvuru sonuçsuz kalınca, tüm Sakson soylularına açıktan açığa meydan okumaya başlar...
19. yüzyıl Alman edebiyatının en etkileyici yazar ve şairlerinden Heinrich von Kleist'ın ilk kez 1810'da yayınlanan Michael Kohlhaas adlı novellası, 16. yüzyılda yaşanmış gerçek bir olaydan yola çıkar. Birçok kez opera, tiyatro ve sinemaya da uyarlanan Michael Kohlhaas, insanların ve doğanın zorbalığı karşısında dayanma gücünü tüketircesine harcayan bir asinin haklarını savunmadaki kararlılığını ve egemenlerin acımasızlığını anlatır.
Klasik Alman edebiyatının en modern yazarlarından biri olan Kleist'ın bu yapıtını, Bilge Uğurlar ve Türkis Noyan'ın ustalığa varan çevirileriyle sunuyoruz.
Heinrich von Kleist'ın, uğradığı haksızlık karşısında şaşırtıcı inat ve dirençle hakkını arayan bir at tacirinin başkaldırması ve yargılanmasını anlattığı Michael Kohlhaas adlı bu novella, yalnızca geçmişteki değil çağdaş adalet ve hukuk açısından da köklü ve keskin bir eleştiri niteliği taşıyor. Gerçi Michael Kohlhaas adaleti kendi kurallarıyla yerine getirmeye kalkışan bireyi temsil ediyor, ama karşısına dikilen keyfi uygulamalar, bürokratik zorunluluklar, hak hukuk tanımayan derebeyleri önünde amansız bir yazgıyı başını eğmeden yaşamak zorunda kalıyor. Kleist'ın, 19. yüzyılda edebiyata uyarladığı bu 16. yüzyıl öyküsü, hem yazarın titizlikle seçtiği sözcükler, güçlü ve canlı anlatımı ile, hem de yasa ve adaletin günümüzde bile süreduran çarpıklıklarına tuttuğu ışıkla, kalıcılığını ve evrenselliğini koruyor.
Alman tüccar Hans Kohlhase 1532'de Leipzig panayırına giderken, bir Sakson soylusu iki atına el koyar. Kendisine tazminat ödenmesi için mahkemeye yaptığı başvuru sonuçsuz kalınca, tüm Sakson soylularına açıktan açığa meydan okumaya başlar...
... tümünü göster
bombyx__mori şu anda kitap okumuyor.