Herhangi bir insanın vahşetin en amansız boyutlarını gösteren fotoğraflarla ilk defa karşılaşması, bir tür ifşadır, prototipik açıdan da modern ifşadır. Benim kendi payıma bu ifşayı yaşadığım an, Temmuz 1945te Santa Monicadaki bir kitapçıda tesadüfen gördüğüm Bergen-Belsen ve Dachau fotoğraflarıydı. O güne değin -fotoğraflarda ya da gerçek hayatta- görmüş olduğum hiçbir şey, içimi bu denli keskince, derinden ve anında deşmemişti. Gerçekten de, tam olarak ne hakkında olduklarını kavramam yılları alsa bile, hayatımı o fotoğrafları gördüğümden önceki dönemim (o zaman henüzon iki yaşındaydım) ile sonraki dönemim olarak ikiye ayırdığımı söylersem abartıya kaçmış olmam. Onları görmem neye yaramıştı? Kaldı ki, fotoğraftan başka bir şey değildi onlar -o güne değin hemen hiç haberim olmamış ve etkilemek için de hiçbir şey yapamayacağım bir olayın, hemen hiç tasavvur edemeyeceğim ve dindirmek için de elimden en ufak bir şey gelmeyecek olan bir ıstırabın fotoğrafları. Fakat o fotoğraflara baktığımda içimde bir şey kırılmıştı. Bir sınıra dayanmıştım ve bu salt dehşetin sınırı değildi; tesellisi mümkün olmayan bir kedere düşmüş, yaralanmıştım, ama duygularımın bir kısmının katılaşmaya başladığını da hissetmiyor değildim; içimde bir şey ölürken,bir şey de hâlâ feryat edip duruyordu.
Herhangi bir insanın vahşetin en amansız boyutlarını gösteren fotoğraflarla ilk defa karşılaşması, bir tür ifşadır, prototipik açıdan da modern ifşadır. Benim kendi payıma bu ifşayı yaşadığım an, Temmuz 1945te Santa Monicadaki bir kitapçıda tesadüfen... tümünü göster
Herhangi bir insanın vahşetin en amansız boyutlarını gösteren fotoğraflarla ilk defa karşılaşması, bir tür ifşadır, prototipik açıdan da modern ifşadır. Benim kendi payıma bu ifşayı yaşadığım an, Temmuz 1945te Santa Monicadaki bir kitapçıda tesadüfen gördüğüm Bergen-Belsen ve Dachau fotoğraflarıydı. O güne değin -fotoğraflarda ya da gerçek hayatta- görmüş olduğum hiçbir şey, içimi bu denli keskince, derinden ve anında deşmemişti. Gerçekten de, tam olarak ne hakkında olduklarını kavramam yılları alsa bile, hayatımı o fotoğrafları gördüğümden önceki dönemim (o zaman henüzon iki yaşındaydım) ile sonraki dönemim olarak ikiye ayırdığımı söylersem abartıya kaçmış olmam. Onları görmem neye yaramıştı? Kaldı ki, fotoğraftan başka bir şey değildi onlar -o güne değin hemen hiç haberim olmamış ve etkilemek için de hiçbir şey yapamayacağım bir olayın, hemen hiç tasavvur edemeyeceğim ve dindirmek için de elimden en ufak bir şey gelmeyecek olan bir ıstırabın fotoğrafları. Fakat o fotoğraflara baktığımda içimde bir şey kırılmıştı. Bir sınıra dayanmıştım ve bu salt dehşetin sınırı değildi; tesellisi mümkün olmayan bir kedere düşmüş, yaralanmıştım, ama duygularımın bir kısmının katılaşmaya başladığını da hissetmiyor değildim; içimde bir şey ölürken,bir şey de hâlâ feryat edip duruyordu.
Herhangi bir insanın vahşetin en amansız boyutlarını gösteren fotoğraflarla ilk defa karşılaşması, bir tür ifşadır, prototipik açıdan da modern ifşadır. Benim kendi payıma bu ifşayı yaşadığım an, Temmuz 1945te Santa Monicadaki bir kitapçıda tesadüfen... tümünü göster
Fotoğraf edebiyatının iki baş yapıtından biri sayılan Camera Lucida, aynı zamanda Rolan Barthes'in en bireysel ve kurgusal yapıtı. Camera Lucida'da fotoğrafın ne olduğu sorusuna yanıt ararken, fotoğraf ile ölüm -belkide yaklaşmakta olan kendi ölümü- arasındaki ilişkiyi de ortaya çıkarmıştır. Barthes kitap tamamlandıktan kısa bir süre sonra ölmüştür.
"Fotoğraf üzerine yazma tutkumun açığa çıkardığı bu karmaşa ve ikilem, aslında sürekli olarak çektiğim bir sıkıntıyla ilgiliydi: biri anlatımcı, diğeri eleştirel iki dil arasında savrulan bir özne olmanın sıkıntısı."
Yaşam küçük yalnızlık darbelerinden oluşur.
Fotoğraf edebiyatının iki baş yapıtından biri sayılan Camera Lucida, aynı zamanda Rolan Barthes'in en bireysel ve kurgusal yapıtı. Camera Lucida'da fotoğrafın ne olduğu sorusuna yanıt ararken, fotoğraf ile ölüm -belkide yaklaşmakta olan ken... tümünü göster
Fotoğraf edebiyatının iki baş yapıtından biri sayılan Camera Lucida, aynı zamanda Rolan Barthes'in en bireysel ve kurgusal yapıtı. Camera Lucida'da fotoğrafın ne olduğu sorusuna yanıt ararken, fotoğraf ile ölüm -belkide yaklaşmakta olan kendi ölümü- arasındaki ilişkiyi de ortaya çıkarmıştır. Barthes kitap tamamlandıktan kısa bir süre sonra ölmüştür.
"Fotoğraf üzerine yazma tutkumun açığa çıkardığı bu karmaşa ve ikilem, aslında sürekli olarak çektiğim bir sıkıntıyla ilgiliydi: biri anlatımcı, diğeri eleştirel iki dil arasında savrulan bir özne olmanın sıkıntısı."
Yaşam küçük yalnızlık darbelerinden oluşur.
Fotoğraf edebiyatının iki baş yapıtından biri sayılan Camera Lucida, aynı zamanda Rolan Barthes'in en bireysel ve kurgusal yapıtı. Camera Lucida'da fotoğrafın ne olduğu sorusuna yanıt ararken, fotoğraf ile ölüm -belkide yaklaşmakta olan ken... tümünü göster
bulent şu anda kitap okumuyor.