Théophile Gautier, Velázquezin Las Meninasını ilk kez gördüğünde, kendisini Tablo nerede? diye haykırmaktan alıkoyamamıştır. İlk bakışta, tablo basit bir konuyu işlemektedir. Kralın beş yaşındaki kızı (infanta) Margarita, nedimeleri (las meninas) ve soytarılarıyla çevrelenmiş olarak tablonun ortasındadır. En dip tarafta, saray nazırının silueti görülmektedir, ama biraz daha yakından ve daha dikkatle bakılınca, tabloda başka kişilerin de olduğu fark edilir. Dip duvarın üzerinde bir ayna vardır ve aynadan İspanya Kralı IV. Felipe ile Kraliçe Avusturyalı Maria-Annanın görüntüleri yansımaktadır. Ressamın bizzat kendisi, üzerinde çalıştığı tuvalde bize ters dönmüş olarak görünmektedir. O halde, resmi yapılan kimdir, kimlerdir? Tablonun adının belirttiği gibi, nedimeler mi, küçük prenses mi, yoksa kral ve kraliçe mi? Tablonun mekânı nerededir? Ressamın çalıştığı atölyede mi, yoksa kral ile kraliçenin bulunduğu yerde mi? Acaba iki tablo mu vardır? Biri gördüğümüz, diğeri de görmediğimiz, yapıldığını anladığımız... Asıl tablo hangisidir? Öte yandan, kral ile kraliçenin durdukları yer, aynı zamanda bizim de, seyircinin de durduğu yerdir. Las Meninas, bakanın bakılan olduğu ve tablonun kişilerinin arasına katıldığı tek resimdir; ayna, kral ile kraliçenin görüntüleriyle birlikte, bizimkini de yansıtmak durumundadır. Foucault, Kelimeler ve Şeyleri yazmaya, İnsan Bilimlerinin Bir Arkeolojisini oluşturmaya bu noktadan itibaren başlamaktadır.
Théophile Gautier, Velázquezin Las Meninasını ilk kez gördüğünde, kendisini Tablo nerede? diye haykırmaktan alıkoyamamıştır. İlk bakışta, tablo basit bir konuyu işlemektedir. Kralın beş yaşındaki kızı (infanta) Margarita, nedimeleri (las meninas) ve ... tümünü göster
Théophile Gautier, Velázquezin Las Meninasını ilk kez gördüğünde, kendisini Tablo nerede? diye haykırmaktan alıkoyamamıştır. İlk bakışta, tablo basit bir konuyu işlemektedir. Kralın beş yaşındaki kızı (infanta) Margarita, nedimeleri (las meninas) ve soytarılarıyla çevrelenmiş olarak tablonun ortasındadır. En dip tarafta, saray nazırının silueti görülmektedir, ama biraz daha yakından ve daha dikkatle bakılınca, tabloda başka kişilerin de olduğu fark edilir. Dip duvarın üzerinde bir ayna vardır ve aynadan İspanya Kralı IV. Felipe ile Kraliçe Avusturyalı Maria-Annanın görüntüleri yansımaktadır. Ressamın bizzat kendisi, üzerinde çalıştığı tuvalde bize ters dönmüş olarak görünmektedir. O halde, resmi yapılan kimdir, kimlerdir? Tablonun adının belirttiği gibi, nedimeler mi, küçük prenses mi, yoksa kral ve kraliçe mi? Tablonun mekânı nerededir? Ressamın çalıştığı atölyede mi, yoksa kral ile kraliçenin bulunduğu yerde mi? Acaba iki tablo mu vardır? Biri gördüğümüz, diğeri de görmediğimiz, yapıldığını anladığımız... Asıl tablo hangisidir? Öte yandan, kral ile kraliçenin durdukları yer, aynı zamanda bizim de, seyircinin de durduğu yerdir. Las Meninas, bakanın bakılan olduğu ve tablonun kişilerinin arasına katıldığı tek resimdir; ayna, kral ile kraliçenin görüntüleriyle birlikte, bizimkini de yansıtmak durumundadır. Foucault, Kelimeler ve Şeyleri yazmaya, İnsan Bilimlerinin Bir Arkeolojisini oluşturmaya bu noktadan itibaren başlamaktadır.
Théophile Gautier, Velázquezin Las Meninasını ilk kez gördüğünde, kendisini Tablo nerede? diye haykırmaktan alıkoyamamıştır. İlk bakışta, tablo basit bir konuyu işlemektedir. Kralın beş yaşındaki kızı (infanta) Margarita, nedimeleri (las meninas) ve ... tümünü göster
Varlık ve Hiçlik, hiç şüphesiz Jean-Paul Sartreın başyapıtıdır. Sadece Fransız felsefesi açısından değil genel olarak felsefe tarihi açısından da son büyük ontoloji denemesini temsil eder. Dolayısıyla önemini ve güncelliğini hâlâ korumaktadır ve hiç şüphesiz daha uzun yıllar korumaya devam edecektir. Çünkü, insan, ilk defa bu yapıtta, özgür olmaya mahkum edilmiştir...İyi okumalar!
Varlık ve Hiçlik, hiç şüphesiz Jean-Paul Sartreın başyapıtıdır. Sadece Fransız felsefesi açısından değil genel olarak felsefe tarihi açısından da son büyük ontoloji denemesini temsil eder. Dolayısıyla önemini ve güncelliğini hâlâ korumaktadır ve hiç ... tümünü göster
Şair ve sıra dışı eleştirmen Robert Graves, Yunan Mitlerinde Antik Yunanlıların tapındığı önemli tanrı ve kahramanların hikâyelerini anlatıyor ve artık Yunan mitolojisinin içerik olarak, ancak çağdaş seçim karikatürleri kadar gizemli kaldığını gösteriyor bize. Kitap, 200e yakın bölüm, yaratılış mitleri, Olympos tanrılarının doğum ve yaşam öyküleri, Theseus, Oidipus ve Herakles dönemleri, Argonautların yolculuğu, Troya hikâyesi ve daha nice hikâyeyi kapsıyor.Kitapta, mitlerin bölük pörçük unsurları, ahenkli bir üslupla bir araya getiriliyor. Böylelikle, mitlerin dini ve tarihi anlamları belirgin bir şekilde su yüzüne çıkıyor. Neredeyse eksiksiz düzenlenmiş referanslar ise, kitabı hem sıradan okur, hem de araştırmacılar için değerli, vazgeçilmez bir kaynak kılıyor. Her mitin sonundaki açıklamalar, klasik versiyonları, günümüzün arkeolojik ve antropolojik bilgileri ışığında yorumlamayı sağlıyor. Graves, Yunan Mitlerinde, engin bilgisi ve etkili diliyle, Ezra Pound dahil, hiçbir şairin ulaşamayacağı bir Akdeniz kültürü ziyafeti sunuyor okura. Pek çok bilinen ya da tartışmalı miti, özgün bir şekilde dillendirip, ilgi çekici hale getiriyor. Bundan ötürüdür ki, Yunan Mitleri, salt kültürel arkeoloji tarihi olmaktan kurtuluyor... En şüpheli sonuçları dahi, kıvrak zekâ ve kavrayışı sayesinde, kabul edilebilir kılıyor çünkü... Mitler aracılığıyla psikolojiyi değil, tarihi anlatıyor; mitlerin, anlatıla anlatıla spiritüel hale gelen, dinle bağdaştırılan hakiki hadiseler olduğunu ileri sürüyor ki, bu bile, tek başına, üzerine dikkatle eğilmeyi gerektirmektedir.Olağanüstü ve bilgilendirici bir çağdaş yorum.B-O-T Editöryel Eleştiri KomisyonuRobert Graves, 1895te Wimbledonda doğdu. Orta sınıf ekonomisi ve düşüncesinin hakim olduğu bir çevrede yetişti. 20 yaşında savaşa katıldı; son derece kararlı ve cesur olmasına rağmen, savaş sonrasında, karşılaştığı hakikatten ötürü olsa gerek, düşüncelerini gözden geçirme ihtiyacı duydu. Batı kültürüne ilişkin bir eleştiri geliştirdi zamanla... Yunan Mitleri, işte bu eleştirinin ilk ayağıdır. İkinci ayağı ise, batı değerlerinin irdelendiği Yahudi Mitleri
Şair ve sıra dışı eleştirmen Robert Graves, Yunan Mitlerinde Antik Yunanlıların tapındığı önemli tanrı ve kahramanların hikâyelerini anlatıyor ve artık Yunan mitolojisinin içerik olarak, ancak çağdaş seçim karikatürleri kadar gizemli kaldığını göster... tümünü göster
Avrupa Düşüncesini yüz elli yılı aşkın bir süredir derinlemesine etkileyen, birçok felsefe öğreticisinin doğmasına yol açan bir bilgeyi anlamak da, kolay değildir. Kant, Avrupa Felsefesinde bir doruktur. Bu doruğa çıkmak için niceleri yarı yolda kalmış, niceleri de felsefe sorunlarını açıklığa kavuşturayım derken içinden çıkılmaz bir karışıklığa yuvarlanmıştır. Kantın başlıca özelliği, ele aldığı sorunu bütün boyutlarıyla, karşıtlarıyla, çelişkileriyle inceleyip kendince en tutarlı sonuca varmak, bunda da en büyük görevi eleştiriye yüklemektir. Salt Usun Eleştirisi, Pratik Usun Eleştirisi ve Yargı Gücünün Eleştirisi Kantın üç gelişim aşamasını gösteren temel eserleridir. Kimi Felsefe tarihçileri, Kantın bu çalışmalarında ele aldığı sorunlara dayanarak, onun düşüncelerinde ki gelişi mi eleştiri öncesi-eleştiri sonrası diye ikiye ayrılır. Oysa Kant için odak sorun bilgidir.
Avrupa Düşüncesini yüz elli yılı aşkın bir süredir derinlemesine etkileyen, birçok felsefe öğreticisinin doğmasına yol açan bir bilgeyi anlamak da, kolay değildir. Kant, Avrupa Felsefesinde bir doruktur. Bu doruğa çıkmak için niceleri yarı yolda kalm... tümünü göster
Kantın, kritisizm öncesi yazılarının en önemlilerinden biri olan Evrensel Doğa Tarihi ve Gökler Kuramı, aynı zamanda astronomi ve kozmoloji tarihinde bir kilometre taşı niteliğini kazanmıştır.Bu yapıtın bilim tarihindeki yerinin yanı sıra; Kantın zihinsel gelişimindeki yerini görerek bir sonuca varmamız açısından yapıtın incelenmesi bugün bile değer taşımaktadır. Kantın daha sonraları kuşku ile baktığı konu, yani özellikle spekülatif metafizik apriori yöntemlerle ele alındığı zaman, bir bütün olarak evrenin uzay ve dünya yapısı üzerinde yeterli bilgi edinmenin mümkün olup olmadığı konusu, bu eski yapıtta, sorumlu bilimsel araştırmanın varmayı umduğu amaç olmuştur.
Kantın, kritisizm öncesi yazılarının en önemlilerinden biri olan Evrensel Doğa Tarihi ve Gökler Kuramı, aynı zamanda astronomi ve kozmoloji tarihinde bir kilometre taşı niteliğini kazanmıştır.Bu yapıtın bilim tarihindeki yerinin yanı sıra; Kantın zih... tümünü göster
bulutsu şu anda kitap okumuyor.