Zülfü Livaneli, zengin bir insan panoramasıyla İstanbul'un derinliklerine inerken şehrin büyülü, ama bir o kadar da acımasız atmosferiyle buluşturduğu okuru sıra dışı yolculuğa çıkarıyor.
2014 yılı Aralık ayının son günleri… Yedi yıldızlı Konstantiniyye Oteli'nin açılış günü ve erken bir yılbaşı kutlaması… İstanbul'un seçkin, kalburüstü simaları, Sultanahmet'teki eski Bizans sarayının kalıntıları üzerine yapılan otelde bir araya geliyor. Aralarında kimler yok ki? Politikacılar, belediye başkanları, Amerikan büyükelçisi, Fener Rum patriği, ünlü gazeteciler, gazete patronları, televizyon "yıldızlar"ı, eski ve yeni zenginler, büyük işadamları…
İstanbul'un yüzlerce yıldır yeraltında yatan ölüleri de davete çağrılmadıkları halde arzı endam etmekte sakınca görmeyip bu cümbüşe dahil oluyorlar. Ve elbette, bir otelin olmazsa olmaz çalışanları, garsonları, komileri, güvenlik görevlileri…
Velhasıl Konstantiniyye Oteli, aslında binlerce yıllık koskoca bir şehir olarak çıkıyor karşımıza. Değişen, dönüşen, ama barındırdığı şiddet nedense aynı kalan bir şehir…
(Tanıtım Bülteninden)
Zülfü Livaneli, zengin bir insan panoramasıyla İstanbul'un derinliklerine inerken şehrin büyülü, ama bir o kadar da acımasız atmosferiyle buluşturduğu okuru sıra dışı yolculuğa çıkarıyor.
2014 yılı Aralık ayının son günleri… Yedi yıldızlı K... tümünü göster
Kendin olarak bakabilmek, yani dünyanın en zor savaşını verebilmek için savaşçı olmak gerekir. Yazar, bunu, yani nasıl savaşçı olunacağını anlatıyor.
Doğan Cüceloğlu bir seminerinden sonra Arif Öğretmen'le tanışır. Arif Öğretmen isteyerek öğretmen olmuş ama öğretmenlik mesliğinin bazı öğretmenler ve toplum tarafından algılanışı onu olumsuz yolda etkilemiş, şevkini kaybetmiş ve arayış içindedir. Doğan Bey'den yardım ister. İkisinin sohbetlerinde, gücünün, niyetinin, sorumluluğunun, kişisel bütünlüğünün, varlığının bilincinde olan, kendi hapishanesinin farkına vararak bu hapishanenin anahtarını kendi bilincinde bulan ve özgürlüğe kavuşan bir savaşçı kişilik tüm yönleriyle çizilir.
Kendin olarak bakabilmek, yani dünyanın en zor savaşını verebilmek için savaşçı olmak gerekir. Yazar, bunu, yani nasıl savaşçı olunacağını anlatıyor.
Doğan Cüceloğlu bir seminerinden sonra Arif Öğretmen'le tanışır. Arif Öğretmen isteyerek öğr... tümünü göster
Yalnız Gezerin Düşleri Yoğun yaşanmış bir yaşamın yorgun iç hesaplaşmasıdır. Rousseauda içe kaçış, fiziksel yalnızlık isteği dış dünaya küskünlüğünün sonucudur. Bir anlamda Yalnız Gezerin Düşleri düşünen, yargılayan, itiraz eden insanlığın ortak dilidir. Bu yazgıda siz de kendinizden bir parça bulabilirsiniz.
Yalnız Gezerin Düşleri Yoğun yaşanmış bir yaşamın yorgun iç hesaplaşmasıdır. Rousseauda içe kaçış, fiziksel yalnızlık isteği dış dünaya küskünlüğünün sonucudur. Bir anlamda Yalnız Gezerin Düşleri düşünen, yargılayan, itiraz eden insanlığın ortak dili... tümünü göster
burcu tandoğan şu anda kitap okumuyor.