buseyyuceer

Profil Resmi
0 takip ettiği ve 0 takip edeni var. 0 değerlendirme yapmış.

Son Aktiviteler

Profil Resmi
buseyyuceer okuma durumunu güncelledi.
İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 10 yıl, 7 ay
Profil Resmi
buseyyuceer okumuş.
Dijital Kale

Amerikan Ulusal Güvenlik Teşkilatı NSAnın şifre çözücü süper bilgisayarı TRANSLTRnin bile üstesinden gelemediği, çözülmesi imkânsız gibi görünen bir şifre...ABDden ve NSAdan intikam almak isteyen bir dâhi...Dünyanın dört bir yanında ve sanal ortamda yaşanan nefes kesici bir kovalamaca...Cinayetler, casusluk oyunları ve müthiş bir macera!.. Ulusal Güvenlik Teşkilatı (NSA), ABD istihbarat ağının belkemiğini oluşturan bir kuruluştur. Yörüngedeki casus uyduları, dünyanın her tarafındaki dinleme istasyonları ve ajanları aracılığıyla elektronik iletişim ortamlarını izlerken ABDnin düşmanı olan devletleri ve suç örgütlerini takip eden teşkilatın en büyük güvencesi TRNSLTR adlı şifre çözücü bilgisayardır. İletişimin artık e-posta ve internete dayandığı bir dünyada, mesajların şifrelerini hızla çözen, üç milyon işlemciye sahip ve koca bir binanın içine ancak sığan bu süper bilgisayar, en zor şifreleri bile dakikalar içinde çözerek Amerikan istihbaratına sürekli bilgi sağlamaktadır. Ama bir gün, TRNSLTRnin çözemediği bir şifreyle karşılaşılır. Eski bir NSA çalışanı olan bir bilgisayar dâhisi, NSA bütün dünya insanlarının iletişim mahremiyetini ihlal ettiği için TRNSLTRnin varlığını açıklayıp kamuoyundan özür dilemediği takdirde bu şifreyi herkesin kullanımına açacağını söyler. Bu da, artık dünyadaki bütün mesajların Dijital Kale adlı bu algoritma ile şifrelenmesi ve NSAnın kör olması anlamına gelir. Bu sorunun üstesinden gelmesi için, zeki olduğu kadar çekici bir kadın olan, NSAnın baş kriptografı (şifrecisi) Susan Fletcher çağrılır. Susanın, genç bir profesör olan sevgilisi, dilbilimci David Beckerın da bu konu için ve tesadüfi gibi görünen bir şekilde İspanyaya gönderilmesi, olayların karışmasına, NSAnın içine bir gölge düşmesine ve içinde entrikaların ve cinayetlerin de olduğu, zamana karşı bir yarışın başlamasına yol açar...

Amerikan Ulusal Güvenlik Teşkilatı NSAnın şifre çözücü süper bilgisayarı TRANSLTRnin bile üstesinden gelemediği, çözülmesi imkânsız gibi görünen bir şifre...ABDden ve NSAdan intikam almak isteyen bir dâhi...Dünyanın dört bir yanında ve sanal ortamda ... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 10 yıl, 7 ay
Profil Resmi
buseyyuceer kütüphanesine ekledi.
Dijital Kale

Amerikan Ulusal Güvenlik Teşkilatı NSAnın şifre çözücü süper bilgisayarı TRANSLTRnin bile üstesinden gelemediği, çözülmesi imkânsız gibi görünen bir şifre...ABDden ve NSAdan intikam almak isteyen bir dâhi...Dünyanın dört bir yanında ve sanal ortamda yaşanan nefes kesici bir kovalamaca...Cinayetler, casusluk oyunları ve müthiş bir macera!.. Ulusal Güvenlik Teşkilatı (NSA), ABD istihbarat ağının belkemiğini oluşturan bir kuruluştur. Yörüngedeki casus uyduları, dünyanın her tarafındaki dinleme istasyonları ve ajanları aracılığıyla elektronik iletişim ortamlarını izlerken ABDnin düşmanı olan devletleri ve suç örgütlerini takip eden teşkilatın en büyük güvencesi TRNSLTR adlı şifre çözücü bilgisayardır. İletişimin artık e-posta ve internete dayandığı bir dünyada, mesajların şifrelerini hızla çözen, üç milyon işlemciye sahip ve koca bir binanın içine ancak sığan bu süper bilgisayar, en zor şifreleri bile dakikalar içinde çözerek Amerikan istihbaratına sürekli bilgi sağlamaktadır. Ama bir gün, TRNSLTRnin çözemediği bir şifreyle karşılaşılır. Eski bir NSA çalışanı olan bir bilgisayar dâhisi, NSA bütün dünya insanlarının iletişim mahremiyetini ihlal ettiği için TRNSLTRnin varlığını açıklayıp kamuoyundan özür dilemediği takdirde bu şifreyi herkesin kullanımına açacağını söyler. Bu da, artık dünyadaki bütün mesajların Dijital Kale adlı bu algoritma ile şifrelenmesi ve NSAnın kör olması anlamına gelir. Bu sorunun üstesinden gelmesi için, zeki olduğu kadar çekici bir kadın olan, NSAnın baş kriptografı (şifrecisi) Susan Fletcher çağrılır. Susanın, genç bir profesör olan sevgilisi, dilbilimci David Beckerın da bu konu için ve tesadüfi gibi görünen bir şekilde İspanyaya gönderilmesi, olayların karışmasına, NSAnın içine bir gölge düşmesine ve içinde entrikaların ve cinayetlerin de olduğu, zamana karşı bir yarışın başlamasına yol açar...

Amerikan Ulusal Güvenlik Teşkilatı NSAnın şifre çözücü süper bilgisayarı TRANSLTRnin bile üstesinden gelemediği, çözülmesi imkânsız gibi görünen bir şifre...ABDden ve NSAdan intikam almak isteyen bir dâhi...Dünyanın dört bir yanında ve sanal ortamda ... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 10 yıl, 7 ay
Profil Resmi
buseyyuceer okumak istiyor.
Nar Ağacı

Nazan Bekiroğlu'ndan Trabzon-Tebriz-Tiflis-Batum-İstanbul hattında geçen muhteşem bir roman.

Balkan Savaşı döneminde başlayıp I. Dünya Savaşı'na uzanan bir öykü...

Trabzon'dan ve Tebriz'den doğup birbirlerine doğru yol alan iki hayat; önce deli akan sonra durgunlaşan iki ırmak... Aslında çok ırmak... Tebriz'in en büyük, en asil halı tüccarının deli fişek oğlu Settarhan ve Trabzonlu inci tanesi Zehra...
Ateşin bakışlı ateşin duruşlu; ırmağını kendi bildiğince alev ateş akıtmayı seçen bir genç kız Azam. Adı ne aşk ne de dostluk olan bir duyguyla Settarhan'ın ırmağına dolanan Batumlu kitapçı Sophia. Acıyla yoğrulan, yoğruldukça durulaşan, kendi varlıklarını sevdiklerinin varlığında eriten Büyükhanım ve Hacıbey...
Ve hep kendi içine doğru akan, kendi ırmağını gencecik yaşta milleti için kurutan, Trabzon'un "kırık kafiyesi" İsmail, ah İsmail...

İki büyük savaşın savurup yeniden şekillendirdiği hayatlar, muhaceret, mücadele, kader, farklı inançların aktığı ortak zemin, üç ülke ve üç sevda Nazan Bekiroğlu'nun mürekkebi aşk olan kaleminde buluştu. "Nar Ağacı" hayal kadar zengin, roman kadar güzel, tarih kadar gerçek bir hikâye… İncelikle işlenmiş karakterleri, son derece zengin detayları ve dönemi anlatmadaki maharetiyle okuyanı çarpacak ve yıllarca unutulmayacak bir kitap...

Nazan Bekiroğlu'ndan Trabzon-Tebriz-Tiflis-Batum-İstanbul hattında geçen muhteşem bir roman.

Balkan Savaşı döneminde başlayıp I. Dünya Savaşı'na uzanan bir öykü...

Trabzon'dan ve Tebriz'den doğup birbirlerine doğru yol alan... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 10 yıl, 7 ay
Profil Resmi
buseyyuceer kütüphanesine ekledi.
Nar Ağacı

Nazan Bekiroğlu'ndan Trabzon-Tebriz-Tiflis-Batum-İstanbul hattında geçen muhteşem bir roman.

Balkan Savaşı döneminde başlayıp I. Dünya Savaşı'na uzanan bir öykü...

Trabzon'dan ve Tebriz'den doğup birbirlerine doğru yol alan iki hayat; önce deli akan sonra durgunlaşan iki ırmak... Aslında çok ırmak... Tebriz'in en büyük, en asil halı tüccarının deli fişek oğlu Settarhan ve Trabzonlu inci tanesi Zehra...
Ateşin bakışlı ateşin duruşlu; ırmağını kendi bildiğince alev ateş akıtmayı seçen bir genç kız Azam. Adı ne aşk ne de dostluk olan bir duyguyla Settarhan'ın ırmağına dolanan Batumlu kitapçı Sophia. Acıyla yoğrulan, yoğruldukça durulaşan, kendi varlıklarını sevdiklerinin varlığında eriten Büyükhanım ve Hacıbey...
Ve hep kendi içine doğru akan, kendi ırmağını gencecik yaşta milleti için kurutan, Trabzon'un "kırık kafiyesi" İsmail, ah İsmail...

İki büyük savaşın savurup yeniden şekillendirdiği hayatlar, muhaceret, mücadele, kader, farklı inançların aktığı ortak zemin, üç ülke ve üç sevda Nazan Bekiroğlu'nun mürekkebi aşk olan kaleminde buluştu. "Nar Ağacı" hayal kadar zengin, roman kadar güzel, tarih kadar gerçek bir hikâye… İncelikle işlenmiş karakterleri, son derece zengin detayları ve dönemi anlatmadaki maharetiyle okuyanı çarpacak ve yıllarca unutulmayacak bir kitap...

Nazan Bekiroğlu'ndan Trabzon-Tebriz-Tiflis-Batum-İstanbul hattında geçen muhteşem bir roman.

Balkan Savaşı döneminde başlayıp I. Dünya Savaşı'na uzanan bir öykü...

Trabzon'dan ve Tebriz'den doğup birbirlerine doğru yol alan... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 10 yıl, 7 ay
Profil Resmi
buseyyuceer okumak istiyor.
Melekler ve Şeytanlar (Robert Langdon, #1)

İsviçre'deki Nükleer Araştırma Merkezi'nin (CERN) başarılı fizikçilerinden Leonardo Vetra cinayete kurban gitmiştir. Vetra'nın tek gözü oyulmuş ve göğsü Illuminati sembolüyle dağlanmıştır. Ancak CERN'in tek kaybı Vetra değildir. Ünlü fizikçinin son derece tehlikeli buluşu "karşı madde" de çalınmıştır. Cinayeti büyük bir özenle gizleyen CERN'in direktörü, Harvard Üniversitesi Simgebilim Profesörü Robert Langdon'u İsviçre'ye çağırır. Langdon efsanevi gizli örgüt Illuminati'nin böyle bir cinayete karışmış olduğunu öğrenince çok şaşırır. Galileo zamanından beri Katolik Kilisesinin bağnaz inançlarını lanetleyerek bilimin yararlarını yücelten Illuminati'nin böyle bir cinayeti işlemiş olması imkansızdır. Üstelik Illuminati, yüzyıllardır faaliyet göstermemektedir. Dr. Vetra'nın kızı Vittoria korkunç gerçekle birlikte, vakumlu bir kutunun içinde saklanan ölümcül dozdaki karşı maddenin de çalınmış olduğunu gördüğünde şok geçirir. Karşı madde, pilleri altı saat içinde şarj edilmezse patlayacaktır. Yeni papa seçimi başlamak üzereyken İsviçreli muhafızlar karşı madde kutusunun Vatikan Kentinde yerin altına gizlendiğini öğrenirler. Bu arada kente de işler oldukça karışmış durumdadır. Dört papa adayı esrarengiz bir şekilde kaybolmuştur. Bu büyük olay Vittoria ve Langdon'un da Vatikan'a girmelerini engeller. Ancak Vittoria ve Langdon en üst düzey yetkiliye ulaşmayı başarırlar. Karşı madde için yapılan toplantı esnasında kardinalleri rehin alan terörist telefon eder ve Illuminati'nin buluşma yerlerini gösteren gizemli işaretlerden söz eder. Vittoria ve Langdon, Roma sokaklarında, kiliselerde ve katakomplarda soluk soluğa, Illuminati'nin 400 yıllık izini sürerek cinayetleri önlemeye çalışacaklardır.


Tarihte Illuminati:
Harvard Üniversitesi Kütüphane Kataloğunun 1790'lı kayıtlarına bakıldığında ülkede Illuminati paniği estiği görülür; yüzlerce yayınlanmış eserde adı geçen birçok grubun -Masonlar, İtalyan Carborari, İspanyol Alumbrados ve kökleri antik Ortadoğudaki Haşhaşinlere dek uzanan- global bir komplo içinde oldukları iddia edilmektedir. İlk Illuminati, Mükemmeliyetçilik Örgütü adını taşıyordu. Adam Weishaupt'un 1 Mayıs 1776'da Bavyera'da, Baron von Knigge ve diğerlerinin yardımıyla kurduğu dernek pek uzun ömürlü olmamış, 1784 yılında dağıtılmış ve yüzyılın sonunda tamamen ortadan kalkmıştı. Illuminati bir Mason derneği değildi ve herhangi bir yetkili Mason tarafından da kurulmamıştı. Fakat dernek üyeleri Mason söylemlerini ve ritüellerini benimsemişlerdi. Bir süre sonra Hür Masonlar Derneği'nden bir grup önemli kişi Illuminati örgütüne katıldı. Hür Masonlar, Illuminati'nin doğru yoldan saptığı konusunda çeşitli kaynaklardan ihbarlar almışlar, ayrıca Hür Masonlar'a düşman olanlar da Illuminati ile Hür Masonlar'ın aynı örgüt olduğunu söyleyerek ortaya atılan suçlamaları desteklemişlerdir.

Esinlenmiş Zihin: Golstadt Üniversitesi'nde Kilise Yasaları Profesörü olan Adam Weishaupt, ahlak ve erdemin yaygınlaşmasını sağlayacak, kötülüklerin ilerlemesine karşı koyacak ve felsefi tartışmalar yapacak bir konseyin yardımıyla yeni bir düzen kurma fikrine inanmıştı. Bu düşünceler kapsamında oluşan Mükemmeliyetçilik Düzeni adı kısa bir süre sonra Esinlenmiş Zihin anlamına gelen Illuminati'ye dönüştürüldü. Weishaupt'un alçakgönüllü ve hoş görülü olduğu söylenemez; hırsı her zaman sağduyusuna üstün gelmiştir. İdealleri, kaba bir dünyaya göre fazla rafinedir. Kendi fikirlerini geniş kitlelere kabul ettirebilmek için Hür Masonlar'ın desteğine ihtiyaç duymuştur. Illuminizme fazla yardımları dokunmadığı halde Hür Masonlar'ın da bu örgüte dahil olduğuna inanılır. Kendi çıkarları için her türlü yola başvuran Weishaupt, bu niteliğiyle ilerleme olanakları bulmayı başarmıştır. Adam Weishaupt, eski bir Cizvit olmasına rağmen 1777'de Hür Masonlar locasına kabul edildi. Kabul edildiği locanın İhtiyat locası olması da oldukça ironiktir. Weishaupt'un, Baron von Knigge ile nasıl tanıştığı bilinmiyor. Baron, Kuzey Almanya asillerinden biridir. 1773'de üyeliğe kabul edilmeden önce Hür Masonlar'a fazla ilgi göstermez. Fakat o günlerde Almanya'daki asillerin fazlasıyla hileli yollardan Masonlar'la ilişkileri olduğu bilinmektedir. Weishaupt'un, Illuminizmin yayılması için 1780'de Marki de Costanzo'yu görevlendirip kuzeye göndermesi, Knigge'in bu örgüte ilgi duyduğunu göstermektedir. Plan kendisine açıklanınca Knigge de büyük bir heyecana kapılır; 1781'de Bavyera'ya davet edildikten sonra Weishaupt'un tüm doktrinlerini kabul etmiştir. Knigge, sadece tüm dereceleri başarıyla aşmakla kalmamış Almanya'da adı duyulmuş bir Mason olan John J. C. Bode'un yardımcılığına yaverini getirmiştir. Önceleri çok popüler olan bu düzen söylendiğine göre Almanya'daki birçok iyi ve kötü adamın ilgisini çekmiştir. İki binden fazla üyesi olan örgüt Fransa, Belçika, Hollanda, Danimarka, İsveç, Polonya, Macaristan ve İtalya'ya yayılır. Aşırı dindar ve aydın olan Knigge'in Hıristiyanlığa karşı olan hiçbir düzenle uzaktan yakından ilgisi olamaz. Fakat Cizvitlerin, Baruel ve Robinson'un, Illuminati'nin gizli ajanları olduğuna dair suçlayıcı saldırıları büyük etki yaratmıştır. Illuminati çok gizli bir örgüttür. Hatta üyeler isimlerini bile değiştirmişlerdir. Herkesin bir kod adı vardır. Örneğin Weishaupt; Spartakus, Knigge; Philo kod adıyla anılmaktadır. Merkezleri olan Ingolstade Elentis, Avusturya, Mısır vs. ve tarihler kısa kriptolarla verilmiştir.

İsviçre'deki Nükleer Araştırma Merkezi'nin (CERN) başarılı fizikçilerinden Leonardo Vetra cinayete kurban gitmiştir. Vetra'nın tek gözü oyulmuş ve göğsü Illuminati sembolüyle dağlanmıştır. Ancak CERN'in tek kaybı Vetra değildir. Ü... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 10 yıl, 7 ay
Daha Fazla Göster

buseyyuceer şu an ne okuyor?

Ölü Canlar

%29
Sayfa 80.

Favori Yazarları (1 yazar)

Favori yazarı yok.