Lembas Ekmeğinin, Tikmanin Veya Beorn’un Balli Keklerinin Tadinin Neye Benzediğini Hiç Merak Ettiniz Mi?
Çukurçay Usulü Elmali Ekmek’ten Pippin’in Minas Tirith Öğle Yemeği’ne Kadar Ve Brendibadesi Usulü Balik Turtasi’ndan Cüce Usulü Baharatli Pancar Turşusuna, Bati Dirhem Usulü Tatli Bisküvi Ve Beorn’un Çifte Firinlanmiş Kekleri’ne kadar, Tolkien Evreni’nden Yemek Tarifleri sizi Orta Dünya’da bir geziye çıkaracak, tat alıcılarınıza ve hayal gücünüze büyük ikramlarda bulunacak olan 75’ten fazla iştah kabartıcı yemek tarifi içerir.
Yerlerinden ve karakterlerinden esinlenilmiş yemek tarifleriyle kendinizi Tolkien’in destansı fantezi dünyasına kaptırın ve hem orklara hem de elflere hitap eden bir ziyafet hazırlayın.
Lembas Ekmeğinin, Tikmanin Veya Beorn’un Balli Keklerinin Tadinin Neye Benzediğini Hiç Merak Ettiniz Mi?
Çukurçay Usulü Elmali Ekmek’ten Pippin’in Minas Tirith Öğle Yemeği’ne Kadar Ve Brendibadesi Usulü Balik Turtasi’ndan Cüce Usulü Baharatli Pan... tümünü göster
Büyük Wootton köyünde her 24 senede bir İyi Çocuklar için Ziyafet düzenlenirdi. Bunu kutlamak adına da bu ziyafete davet edilen 24 çocuğu besleyecek bir Büyük Pasta hazırlanırdı. Pasta çok tatlı ve zengin olurdu, baştan aşağı da şekerli kremayla kaplanırdı. Ama bu pastanın içinde çok ama çok tuhaf malzemeler de kullanılırdı ve bunlardan birini yutan çocuklar Periler Diyarı’nı ziyaret edebilirlerdi…
Tolkien’in, George MacDonald’ın Altın Anahtar’ı için yazmaya başladığı önsöz, bu keyifli masala dönüşmüştür. Yüzüklerin Efendisi’nden neredeyse bir on yıl sonra ve yaratımı ömür boyu süren Silmarillion sona yaklaşırken yazdığı Büyük Wootton Demircisi, Tolkien’in ömrü boyunca edindiği tecrübe ve fikirlerin ürünüdür ve Tolkien hayattayken basılmış son kurgu eseridir.
Şimdi, neredeyse 55 yıl sonra, kendini Perilerin tehlikeli diyarında bulan bir gezginin bu hikâyesi; Tolkien’in ilk taslağı, hikâyenin çıkış noktasına dair notları, alternatif bir son ve Perilerin doğası üzerine yazdığı yayımlanmamış bir makaleyle beraber tekrar okurlarla buluşuyor.
"Bu kitabın akıldan silinmeyen bir etkisi var, ‘derin’ halk öykülerinin ortak bir özelliği. Harikulade ve akılda kalıcı." Times Educational Supplement
"Bu masalı ne kadar yakından incelerseniz, ardındaki fikrin ihtişamı kendini o kadar gösterecektir; ister yedi yaşında olun ister yetmiş yaşında, okumak isteyeceksiniz." New Statesman
Büyük Wootton köyünde her 24 senede bir İyi Çocuklar için Ziyafet düzenlenirdi. Bunu kutlamak adına da bu ziyafete davet edilen 24 çocuğu besleyecek bir Büyük Pasta hazırlanırdı. Pasta çok tatlı ve zengin olurdu, baştan aşağı da şekerli kremayla kapl... tümünü göster
Tüm hayvanların en zekisi, iyiliğin ne demek olduğunu bilen insanoğluna sistematik bir baskı uygulayarak onu otomatik işleyen bir makine haline getirenlere kılıç kadar keskin olan kalemimle saldırmaktan başka hiçbir şey yapamıyorum...
...
Cockney dilinde (İngiliz argosu) bir deyiş vardır. "Uqueer as as clockwork orange". Bu deyiş, olabilecek en yüksek derecede gariplikleri barındıran kişi anlamına gelir. Bu çok sevdiğim lafı, yıllarca bir kitap başlığında kullanmayı düşünmüşümdür. Bir de tabii Malezyada "canlı" anlamına gelen "orang" sözcüğü var. Kitabı yazmaya başladığımda, rengi ve hoş bir kokusu olan bir meyvenin kullanıldığı bu deyişin, tam da benim anlatmak istediğim duruma, Pavlov kanunlarının uygulanmasına dayalı bir hikâyeye çok iyi oturduğunu düşündüm...
-Anthony Burges-
Karabasan gibi bir gelecek atmosferi... Geceleyin sokaklara dehşet saçan, yaşamları şiddet üzerine kurulu gençler... Sosyal kehanet? Kara mizah? Özgür iradenin irdelenişi?.. Otomatik Portakal bunların hepsidir. Aynı zamanda hayranlık verici bir dilsel deneydir, çünkü Burgess antikahramanı için yeni bir dil yaratır: Yakın geleceğin argosu "nadsat"ı.
... ve Stanley Kubrickin muhteşem film uyarlaması, yirminci yüzyılın kült eserlerinden biri olan bu romanın şöhretini pekiştirmiştir...
(Tanıtım Bülteninden)
Ciltsiz (Karton Kapak):
Sayfa Sayısı: 172
Baskı Yılı: 2013
Dili: Türkçe
Yayınevi: İş Bankası Kültür Yayınları
Tüm hayvanların en zekisi, iyiliğin ne demek olduğunu bilen insanoğluna sistematik bir baskı uygulayarak onu otomatik işleyen bir makine haline getirenlere kılıç kadar keskin olan kalemimle saldırmaktan başka hiçbir şey yapamıyorum...
...
Cockney... tümünü göster
“Annen kim demiştin?” “Neredensiniz?” Bu tür sorulardan ödü kopuyordu. O, yeni bir başlangıç yapmak istiyordu. Hayat neden kendinden ibaret olamıyor? Nereli olduğumdan kime ne?
Mayfield ailesinin epik hikâyesi dramatik bir şekilde Güney Carolina kıyılarında bulunan Sweet Tamarind Adası’ndaki pirinç ve pamuk tarlalarında başlıyor. Bir süre önce kölelikten özgürlüğüne kavuşan “Mah” Bette Mayfield, adadaki hatıralarıyla vedalaşıp torunu Eudora’yla birlikte anakaradaki Charleston’a göçer. İki kadın burada falcılık ve terzilik yaparak kendilerine bir hayat kurmaya çalışırlar. Eudora başına gelen bir felaketten sonra evlenince Mayfield ailesi büyür; böylece Amerika’nın dinamik olduğu kadar sorunlu tarihi boyunca, yeni nesil Mayfield kadınları birbirinden farklı ama bir o kadar birbirini takip eden yolculuklara atılırlar. Mah Bette, Eudora, Elma, Lizzie, Cinnamon, Memphis, Tokyo, Alelia ve tabii ki damatlar, âşıklar, sevgililer. . .
“Carolina, New York, Chicago, Amerika’nın kuzeyi ve güneyi, Paris, Cezayir, Afrika ve dünya. . . Yeniden yapılanma, dünya savaşları, siyahilerin hayatını kısıtlayan Jim Crow Yasaları, Büyük Buhran, Harlem Rönesansı, Özgürlük Yolcuları, Vietnam ve günümüz. . . Bu roman, on sekizinci yüzyıldan yirmi birinci yüzyıla uzanan bir şarkı adeta. . . ”
“Annen kim demiştin?” “Neredensiniz?” Bu tür sorulardan ödü kopuyordu. O, yeni bir başlangıç yapmak istiyordu. Hayat neden kendinden ibaret olamıyor? Nereli olduğumdan kime ne?
Mayfield ailesinin epik hikâyesi dramatik bir şekilde Güney Carolina... tümünü göster