Ursula K. Le Guin'in 1979'da kaleme aldığı Malafrena, yazarın diğer bazı öykülerinden tanıdığımız hayali ülke Orsinya'da geçiyor. Fakat yazarın diğer romanlarında da olduğu gibi, mekân hayali olmasına rağmen resmedilen ortam ve ele alınan meseleler son derece gerçekçi. Sansürün insanları susturduğu, kısıtlamaların her türlü muhalefeti engellediği, iktidarın katı ve kati bir hal aldığı bir ülke Orsinya.
Malafrena Vadisi'nde ailesiyle birlikte yaşayan başkahraman İtale Sorde, işte tam da bu koşullarla mücadele etmek üzere güvenli aile toprağını terk edip siyasi çalkantıların hüküm sürdüğü başkente gidiyor. Amacı, devrimci idealleri doğrultusunda toplumun özgürleşmesine katkıda bulunmak — ama tüm iyi niyetine rağmen bunun hiç de kolay olmadığını öğreniyor.
Özgürlük, devrim, ideallerle gerçeklik arasındaki kaçınılmaz çatışma ve bu çatışmanın getirdiği hayal kırıklığı, aşk, kimlik arayışı ve aidiyet gibi temaların öne çıktığı Malafrena, Le Guin'in sadece fantastik edebiyatta değil gerçekçi edebiyatta da usta bir yazar olduğunu kanıtlayan bir roman.
Ursula K. Le Guin'in 1979'da kaleme aldığı Malafrena, yazarın diğer bazı öykülerinden tanıdığımız hayali ülke Orsinya'da geçiyor. Fakat yazarın diğer romanlarında da olduğu gibi, mekân hayali olmasına rağmen resmedilen ortam ve ele alı... tümünü göster
Ursula K. LeGuin bilim-kurguyu boş zamanlarda, eğlence olsun diye okunan ''yüzeysel' bir edebiyat türü olmaktan çıkaran yazarların başında gelir. Onun yapıtlarında, farklı kültürler ve dünyalarla karşılaşan bireylerin, belli bir kültüre ait olmanın anlamını ve sınırlarını sorguladıkları; bütünlük, uyum, sevgi, özgürlük, düzen, kaos gibi varoluş sorunlarına ahlaki yanıtlar aradıkları politik bir edebiyat tarzı haline gelmiştir bilim -kurgu. Müthiş bir hayalgücü, özenli bir dil, kurgudaki ustalık ve net bir siyasal bilinç bir araya gelir LeGuin' de.
Bu kitaptaki öykülerle, LeGuin' in olağanüstü zengin dünyasından farklı lezzetler sunuyoruz sizlere. Bazıları da alttan alta ahlaki ve siyasi sorunları tartışan anti-ütopyalar...Kolektif dedlilik, kişi olmak, yalnızlık, bir arada yaşamak, özgürlük, yaratıcılık, sevgisizlik, sorumluluk, umut gibi devasa konulara değinilir bu öykülerde: Öğreticilik taslamadan, mütevazi ama ustalıklı bir üslupla...
Ursula K. LeGuin bilim-kurguyu boş zamanlarda, eğlence olsun diye okunan ''yüzeysel' bir edebiyat türü olmaktan çıkaran yazarların başında gelir. Onun yapıtlarında, farklı kültürler ve dünyalarla karşılaşan bireylerin, belli bir kültür... tümünü göster
Ursula K. LeGuin bilim-kurguyu boş zamanlarda, eğlence olsun diye okunan ''yüzeysel' bir edebiyat türü olmaktan çıkaran yazarların başında gelir. Onun yapıtlarında, farklı kültürler ve dünyalarla karşılaşan bireylerin, belli bir kültüre ait olmanın anlamını ve sınırlarını sorguladıkları; bütünlük, uyum, sevgi, özgürlük, düzen, kaos gibi varoluş sorunlarına ahlaki yanıtlar aradıkları politik bir edebiyat tarzı haline gelmiştir bilim -kurgu. Müthiş bir hayalgücü, özenli bir dil, kurgudaki ustalık ve net bir siyasal bilinç bir araya gelir LeGuin' de.
Bu kitaptaki öykülerle, LeGuin' in olağanüstü zengin dünyasından farklı lezzetler sunuyoruz sizlere. Bazıları da alttan alta ahlaki ve siyasi sorunları tartışan anti-ütopyalar...Kolektif dedlilik, kişi olmak, yalnızlık, bir arada yaşamak, özgürlük, yaratıcılık, sevgisizlik, sorumluluk, umut gibi devasa konulara değinilir bu öykülerde: Öğreticilik taslamadan, mütevazi ama ustalıklı bir üslupla...
Ursula K. LeGuin bilim-kurguyu boş zamanlarda, eğlence olsun diye okunan ''yüzeysel' bir edebiyat türü olmaktan çıkaran yazarların başında gelir. Onun yapıtlarında, farklı kültürler ve dünyalarla karşılaşan bireylerin, belli bir kültür... tümünü göster
Prix Lectures - Jeunesse Ödülü 1987
YÜCE DAĞ BAŞINDA, BİR ARKADAŞLA
Önceden de oldu yüce anlarım.
Bir kez geceleyin parkta yürürken,
yağmur altında, güzün.
Bir kez çöl ortasında, yıldızlar altında,
ekseni üzerinde dönen
yeryuvarına döndüğüm gün.
Kimileyin düşünürken,
sadece düşünüp tartarken olan biteni.
Ama hep yalnız.
Kendi başıma.
Bu kez yalnız değildim.
Yüce dağ başında bir arkadaş vardı
yanımda.
Natalie.
Birşey yok hiçbirşey yok bundan üstün.
Ömrümce görmezsem de bir daha,
eh diyebilirim yine de,
Bir kez orada bulundum.
Dahası da var elbet, ama bu konuda
anlatmak istediklerimin hepsi bu kadar
sanırım. “Dahası” dediğim, bundan
sonra olup bitenler, olup duranlar...
(Arka Kapak)
Prix Lectures - Jeunesse Ödülü 1987
YÜCE DAĞ BAŞINDA, BİR ARKADAŞLA
Önceden de oldu yüce anlarım.
Bir kez geceleyin parkta yürürken,
yağmur altında, güzün.
Bir kez çöl ortasında, yıldızlar altında,
ekseni üzerinde dönen
yeryuvarına döndüğüm... tümünü göster
Prix Lectures - Jeunesse Ödülü 1987
YÜCE DAĞ BAŞINDA, BİR ARKADAŞLA
Önceden de oldu yüce anlarım.
Bir kez geceleyin parkta yürürken,
yağmur altında, güzün.
Bir kez çöl ortasında, yıldızlar altında,
ekseni üzerinde dönen
yeryuvarına döndüğüm gün.
Kimileyin düşünürken,
sadece düşünüp tartarken olan biteni.
Ama hep yalnız.
Kendi başıma.
Bu kez yalnız değildim.
Yüce dağ başında bir arkadaş vardı
yanımda.
Natalie.
Birşey yok hiçbirşey yok bundan üstün.
Ömrümce görmezsem de bir daha,
eh diyebilirim yine de,
Bir kez orada bulundum.
Dahası da var elbet, ama bu konuda
anlatmak istediklerimin hepsi bu kadar
sanırım. “Dahası” dediğim, bundan
sonra olup bitenler, olup duranlar...
(Arka Kapak)
Prix Lectures - Jeunesse Ödülü 1987
YÜCE DAĞ BAŞINDA, BİR ARKADAŞLA
Önceden de oldu yüce anlarım.
Bir kez geceleyin parkta yürürken,
yağmur altında, güzün.
Bir kez çöl ortasında, yıldızlar altında,
ekseni üzerinde dönen
yeryuvarına döndüğüm... tümünü göster
Ağaçlarda kardeş gibi yaşayan ve düşleri en az bizim gündelik yaşamımız kadar gerçek olan bir ırk, kendini "gerçekçi" Arzlılara karşı nasıl savunabilir?
1970'lerin başlarında yazdığı Dünyaya Orman Denir'de Le Guin ABD'nin Vietnam savaşı politikasına doğrudan göndermeler yapar. Arz, Athshe'ye uygarlık götürüyordu. Silahlar, sanayi, şehirler ve fahişeler. Tüm bunlara yer açmak için Athshe'nin yüzeyini kaplayan ormanları kesmek gerekecekti; zaten Arz'ın da ahşaba ihtiyacı vardı. Her şey yolundaydı yani. Ancak Athshe'nin yerli halkı olan ufak tefek tüylü yaratıkların dilinde "Orman" ve "Dünya" eş anlamlı kelimelerdi; ikisi de "Athshe" demekti. O güne kadar şiddeti, savaşmayı ve öldürmeyi tanımamış olan Athshe insanları dünyalarını -ormanlarını- yok olmaktan korumak için savaşmayı ve öldürmeyi öğrenmek zorunda kalacaklardı artık. Dünya kurtulsa bile aynı dünya olabilecek miydi peki?
Ağaçlarda kardeş gibi yaşayan ve düşleri en az bizim gündelik yaşamımız kadar gerçek olan bir ırk, kendini "gerçekçi" Arzlılara karşı nasıl savunabilir?
1970'lerin başlarında yazdığı Dünyaya Orman Denir'de Le Guin ABD'nin ... tümünü göster
cam'estegal şu anda kitap okumuyor.