canan_1

Profil Resmi
0 takip ettiği ve 0 takip edeni var. 1 değerlendirme yapmış.

Son Aktiviteler

Profil Resmi
canan_1 şu an okuyor.
Foucault Sarkacı

Umberto Eco'nun ilk romanı olan Gülün Adı gibi, bu ikinci romanı Foucault Sarkacı da, bildiğimiz roman türlerinden hiçbirine girmiyor. Belki de en uygunu, onu bir bilim-roman ya da Eco-roman diye nitelemek. Foucault Sarkacı, çok-katlı, çok değişik düzlemlerde okunabilecek bir roman. Bu da, romana değişik açılardan yaklaşmamıza olanak veriyor. Foucault Sarkacı, kısaca, irrasyonel düşüncenin 500 yıllık tarihinin 500 küsur sayfalık bir serüveni: Pozitif bilimin yanı sıra, uzantıları günümüze dek süregelen, gizli bilimlerin, Ortaçağı da kapsayan çok uzun bir zaman dilimi içinde bilim-büyü kardeşliğinin öyküsü. Okuyucuların, bu çetin, ama keyifli okuma serüveninden nice hazlar derleyecekleri umuduyla.

Umberto Eco'nun ilk romanı olan Gülün Adı gibi, bu ikinci romanı Foucault Sarkacı da, bildiğimiz roman türlerinden hiçbirine girmiyor. Belki de en uygunu, onu bir bilim-roman ya da Eco-roman diye nitelemek. Foucault Sarkacı, çok-katlı, çok değiş... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 9 yıl, 4 ay
Profil Resmi
canan_1 bir değerlendirme yaptı.
Dönüş Yolculuğu

8

çoktaaan bitti. Sanırım Maeve Binchy beni rahatlatıyor

çoktaaan bitti. Sanırım Maeve Binchy beni rahatlatıyor

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 9 yıl, 4 ay
Profil Resmi
canan_1 şu an okuyor.
Dönüş Yolculuğu

Onu sevgiyle anıyoruz!

Maeve Binchy sizi hayatın unutulmaz anlarında gezdiriyor

Aşk romanlarının ve öykülerinin sevilen yazarı Maeve Binchy’i geçtiğimiz ay Temmuz ayında kaybettik. Dönüş Yolculuğu yayınevimizin onu kaybettikten sonra basılan ilk kitabı. Maeve Binchy, bu öyküler toplamında da her zaman olduğu gibi sıradan insanların hayatlarına dokunuyor.
Dönüş Yolculuğu’nda 20 öykü var. Kitaba adını veren ilk öykü, Amerika’dan doğum yeri olan İrlanda’ya gelen genç bir kız ile annesi arasındaki zedelenmiş ilişkinin haftalık yazışmalar yoluyla yeniden onarılmasını anlatıyor. Diğer öykülerde ise bavulları karışınca tanışan ve birbirlerinden hoşlanan iki yabancıyı, bir sekreterin patronuna karşı duyduğu tutkuyu, ilk görüşte birbirine âşık olan bir adam ile bir kadının hayal kırıklığını, mutsuz bir çiftin yanlış bir bavulla değişen hayatlarını ya da kendine güvenemeyen bir başka kadını tanıyoruz. Maeve Binchy her zamanki gibi zaman zaman dokunaklı, zaman zaman ironik üslubuyla hikâyelerin içine taşıyor bizi.
Hayatın unutulmaz anlarını keşfe çıkaran Dönüş Yolculuğu’nda çok istense de yapılamayan kaçamaklar, sırdaş haline gelen gizli sevgililer, tüm dengeleri altüst eden yabancılar, annesine sürpriz yapan evlatlar, aile bağları, yıkılan hayaller, yeni başlangıçlar, gitmeler, gidememeler, yolculuklar var. Hayat da bir yolculuk değil mi zaten?

Kitaptan:

“Valiziniz burada” dedi Annie. “Nasıl desem, biraz karışmış durumda. Nerede kaldığınızı bulabilir miyim diye altını üstüne getirdim de.”
“Sizinki de biraz karışmış durumda” dedi Alan gülümseyerek. “Ama o güzel giysilerden hiçbiri üzerime olmadı, hepsi olduğu gibi duruyor.”
Birbirlerine neredeyse sevgiyle gülümsediler.
Alan ona bir an baktı. Saat on birdi; Londra’da gece daha yeni başlıyordu. Kız yuvarlak hatlarıyla gerçekten çok güzeldi…
Annie, “Keşke gitmesi gerekmese” diye düşündü. “Valizlerin bulunuşunu kutlamak için çıkıp bir kadeh şarap içsek” falan dese gitmezdi belki…
Sonra, patronu için nasıl bunamak üzere olan biri dediğini ve ağır içici olduğunu kanıtlamak için ne ayrıntılar verdiğini hatırladı.
Alan da onun, sevgilisini intihar etmekle ve karısına, çocuklarına ve iş arkadaşlarına her şeyi anlatan mektuplar yazmakla tehdit ettiğini hatırladı.
El sıkıştılar ve aynı anda birbirlerine özel evraklarını falan okumadıklarını söylediler ve o anda ikisi de bunu yaptıklarını öğrenmiş oldular.

Onu sevgiyle anıyoruz!

Maeve Binchy sizi hayatın unutulmaz anlarında gezdiriyor

Aşk romanlarının ve öykülerinin sevilen yazarı Maeve Binchy’i geçtiğimiz ay Temmuz ayında kaybettik. Dönüş Yolculuğu yayınevimizin onu kaybettikten sonra basılan i... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 11 yıl, 4 ay
Profil Resmi
canan_1 okumuş bitirmiş.
Dönüş Yolculuğu

Onu sevgiyle anıyoruz!

Maeve Binchy sizi hayatın unutulmaz anlarında gezdiriyor

Aşk romanlarının ve öykülerinin sevilen yazarı Maeve Binchy’i geçtiğimiz ay Temmuz ayında kaybettik. Dönüş Yolculuğu yayınevimizin onu kaybettikten sonra basılan ilk kitabı. Maeve Binchy, bu öyküler toplamında da her zaman olduğu gibi sıradan insanların hayatlarına dokunuyor.
Dönüş Yolculuğu’nda 20 öykü var. Kitaba adını veren ilk öykü, Amerika’dan doğum yeri olan İrlanda’ya gelen genç bir kız ile annesi arasındaki zedelenmiş ilişkinin haftalık yazışmalar yoluyla yeniden onarılmasını anlatıyor. Diğer öykülerde ise bavulları karışınca tanışan ve birbirlerinden hoşlanan iki yabancıyı, bir sekreterin patronuna karşı duyduğu tutkuyu, ilk görüşte birbirine âşık olan bir adam ile bir kadının hayal kırıklığını, mutsuz bir çiftin yanlış bir bavulla değişen hayatlarını ya da kendine güvenemeyen bir başka kadını tanıyoruz. Maeve Binchy her zamanki gibi zaman zaman dokunaklı, zaman zaman ironik üslubuyla hikâyelerin içine taşıyor bizi.
Hayatın unutulmaz anlarını keşfe çıkaran Dönüş Yolculuğu’nda çok istense de yapılamayan kaçamaklar, sırdaş haline gelen gizli sevgililer, tüm dengeleri altüst eden yabancılar, annesine sürpriz yapan evlatlar, aile bağları, yıkılan hayaller, yeni başlangıçlar, gitmeler, gidememeler, yolculuklar var. Hayat da bir yolculuk değil mi zaten?

Kitaptan:

“Valiziniz burada” dedi Annie. “Nasıl desem, biraz karışmış durumda. Nerede kaldığınızı bulabilir miyim diye altını üstüne getirdim de.”
“Sizinki de biraz karışmış durumda” dedi Alan gülümseyerek. “Ama o güzel giysilerden hiçbiri üzerime olmadı, hepsi olduğu gibi duruyor.”
Birbirlerine neredeyse sevgiyle gülümsediler.
Alan ona bir an baktı. Saat on birdi; Londra’da gece daha yeni başlıyordu. Kız yuvarlak hatlarıyla gerçekten çok güzeldi…
Annie, “Keşke gitmesi gerekmese” diye düşündü. “Valizlerin bulunuşunu kutlamak için çıkıp bir kadeh şarap içsek” falan dese gitmezdi belki…
Sonra, patronu için nasıl bunamak üzere olan biri dediğini ve ağır içici olduğunu kanıtlamak için ne ayrıntılar verdiğini hatırladı.
Alan da onun, sevgilisini intihar etmekle ve karısına, çocuklarına ve iş arkadaşlarına her şeyi anlatan mektuplar yazmakla tehdit ettiğini hatırladı.
El sıkıştılar ve aynı anda birbirlerine özel evraklarını falan okumadıklarını söylediler ve o anda ikisi de bunu yaptıklarını öğrenmiş oldular.

Onu sevgiyle anıyoruz!

Maeve Binchy sizi hayatın unutulmaz anlarında gezdiriyor

Aşk romanlarının ve öykülerinin sevilen yazarı Maeve Binchy’i geçtiğimiz ay Temmuz ayında kaybettik. Dönüş Yolculuğu yayınevimizin onu kaybettikten sonra basılan i... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 9 yıl, 4 ay
Profil Resmi
canan_1 okumuş.
Sisle Gelen Yolcu

Ben gölgeyim.

Ben avım.

Ben katilim.

Ben hedefim.

Kurtulmak için tek çarem var: diğerinden kaçmak.

Peki ya diğeri de bensem?
Benliğin karanlık sularında dolaşan “bavulsuz yolcu”

Tren raylarında bulunan, hafızasını yitirmiş bir adam… Aynı yerde, bir bakım çukurunda çırılçıplak bir ceset... Ve olay üzerine polis tarafından çağrılan psikiyatr Mathias Freire… Polis, hafızasını yitirmiş adamı sorgulamak isterken, Mathias kendisinde de aynı kişilik hastalığı olduğunu fark eder. Acaba aranan seri katil kendisi midir?

Sadece Fransa’da 300 binden fazla satan ve şimdiden 10 dile çevrilen Sisle Gelen Yolcu, tüm romanlarında ısrarla “kötülük”ün kaynağını arayan Jean-Christophe Grangé’nin kurduğu kabus dolu bir labirent. Grangé, romanını tasarlamak için her romanında olduğu gibi bu romanında da titiz bir araştırma süreci yaşamış. Bir psikiyatri hastanesinde bir süre kalmış ve hastalarla uzun sohbetler etmiş. Marsilya’daki evsizlerin arasına, heyecan verici tasvirlerle anlattığı tekinsiz bir dünyaya dalmış.

Romanın ana karakterini bu araştırmalar sonucunda yaratmış Grangé. Mathias Freire, Bordeaux’da işi dışında özel bir hayatı olmayan, bir ihtisas hastanesinde görev yapan genç bir psikiyatr. Nöbetçi olduğu bir gece, tren raylarında bulunan, hafızasını yitirmiş bir adam getirilir hastaneye. Ertesi gün ise bölgede bir ceset bulunur. Cesedi bulunan kişi genç bir uyuşturucu bağımlısıdır ve vücudunda hiçbir darp izi yoktur. Mathias hastasıyla özel olarak ilgilenir. Yaptığı hipnoz sonucu hastası, geçmişiyle ilgili bazı bilgileri hatırlar. Ancak doktorun araştırmaları, hastasının verdiği bilgilerin tamamen düzmece olduğunu gösterir. Mathias, adamın psişik bir kaçış içinde olduğu, büyük bir travmadan sonra esas benliğinden kurtulmaya çalıştığı ve bu yüzden bilinçsizce yeni bir kimlik yarattığı görüşündedir. Ancak an gelir, kendisinin de, hastası gibi psişik bir kaçış yaşadığını keşfeder ve asıl kimliğini bulmaya karar verir. Mathias’da da hafıza kaybı vardır; kendine geldiği zamanlarda, başka bir kişiliktir. Ve “bavulsuz yolcu” olarak, kendi geçmişini araştırmak üzere yola düşer.

Hikâyelerinde biraz efsane unsuru, biraz western, biraz tarih olmasını sevdiğini belirten Grangé, “hayatını bırakıp kaçma eğilimini”, büyük bir terslik yaşadığımızda, kendimizi ailevi ya da mesleki baskı altında hissettiğimizde hepimizin yaşayabileceği bir itki olarak değerlendiriyor.

Ben gölgeyim.

Ben avım.

Ben katilim.

Ben hedefim.

Kurtulmak için tek çarem var: diğerinden kaçmak.

Peki ya diğeri de bensem?
Benliğin karanlık sularında dolaşan “bavulsuz yolcu”

Tren raylarında bulunan, hafızasını yitirmiş bir adam... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 11 yıl, 4 ay
Profil Resmi
canan_1 okumuş bitirmiş.
Aşkı Giyinen Adam

...Yıldızlı Ankara gecesinin içinde rastgele yürüyordum. Hayatımda çok şey vardı, hepsi karmakarışıktı. Dürnev Ablanın haykıran tarot kartları, bana yaşamımı anlatan buzdolabındaki Pişmiş Kelle, sokaklarda tüm eski insanları ile peşimde dolanan geçmiş, Eddie Fisherin kendi kendine yaptığı günde on kokain iğnesi, Kazım Efendinin osuruğundan elli yıl sonra yaşama dönen iki yaşlı ölü, bir sokağa girip gece zamanı peşine düştüğüm aşk, yüzüme çarpan serin gece yeli, Belligün Pastanesinde birlikte oturup kahve fincanının içindeki Eddie Fisher konserini izlediğim Mihri Abla, İstanbulun unutamadığım eski sesleri... Hepsi bana aitti. Benim yaşamımdı tüm bunlar. Bu yoğun kalabalık, bu sessizlik ve yalnızlık benimdi. Geçmişim bangır bangır çalıyordu beynimin içinde. Düğmesini bilmediğim için onu kısamıyordum...

...Yıldızlı Ankara gecesinin içinde rastgele yürüyordum. Hayatımda çok şey vardı, hepsi karmakarışıktı. Dürnev Ablanın haykıran tarot kartları, bana yaşamımı anlatan buzdolabındaki Pişmiş Kelle, sokaklarda tüm eski insanları ile peşimde dolanan geçmi... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 11 yıl, 4 ay
Daha Fazla Göster

canan_1 şu an ne okuyor?

Foucault Sarkacı

%0

Favori Yazarları (0 yazar)

Favori yazarı yok.