Romanım Mülksüzler, kendilerine Odocu diyen küçük bir dünya dolusu insanı anlatıyor. İsimlerini toplumlarının kurucusu olan Odo'dan alıyorlar; Odo romandaki olaylardan kuşaklarca önce yaşamış, bu yüzden olaylara katılmıyor, ya da yalnızca zımnen katılıyor, çünkü bütün olaylar aslında onunla başlamıştı. Odoculuk anarşizmdir. Sağı solu bombalamak anlamında değil: kendine hangi saygıdeğer adı verirse versin bunun adı tedhişçiliktir. Aşırı sağın sosyal-Darwinist ekonomik özgürlükçülüğü de değil; düpedüz anarşizm: eski Taocu düşüncede öngörülen, Shelley ve Kropotkin'in, Goldmann ve Goodman'ın geliştirdiği biçimiyle. Anarşizmin baş hedefi, ister kapitalist isterse sosyalist olsun, otoriter devlettir; önde gelen ahlakî ve ilkesel teması ise işbirliğidir (dayanışma, karşılıklı yardım). Tüm siyasal kuramlar içinde en idealist olanı anarşizmdir; bu yüzden de bana en ilginç gelen kuramdır.
Ursula K. Le Guin...
"Vermediğiniz şeyi alamazsınız, kendinizi vermeniz gerekir. Devrimi satın alamazsınız. Devrimi yapamazsınız. Devrim olabilirsiniz ancak. Devrim ya ruhunuzdadır ya da hiçbir yerde değildir." Konuşmasını bitirirken, yaklaşan polis helikopterlerinin gürültüsü sesini boğmaya başladı.
Romanım Mülksüzler, kendilerine Odocu diyen küçük bir dünya dolusu insanı anlatıyor. İsimlerini toplumlarının kurucusu olan Odo'dan alıyorlar; Odo romandaki olaylardan kuşaklarca önce yaşamış, bu yüzden olaylara katılmıyor, ya da yalnızca zımnen... tümünü göster
New York'tan Buenos Aires'e giden bir yolcu gemisinde yolcular arasında bulunan bir milyoner, dünya satranç şampiyonu Mirko Czentovic'e, ücreti karşılığında, bir parti satranç oynamayı teklif eder. İkisinin oyununu izleyen Avusturyalı bir göçmen, Dr. B., oyun sırasında kendini tutamayıp onlara karışınca şampiyonla karşılaşması önerilir kendisine.
Gestapo tarafından bir otel odasına kapatılan ve uzunca bir süreyi bu odada, tek başına ve oyalanacak hiçbir şeyi olmadan geçiren, yalnızca sorgulama için odadan çıkarılan Dr. B., bir gün rastlantıyla eline geçirdiği bir satranç kitabı sayesinde bu oyunun inceliklerini öğrenmiştir. Satranç tahtası ve taşları olmamasına rağmen, önce ekmekten yaptığı satranç taşlarıyla sonra da tümüyle zihninden oynayarak kuramsal bir satranç ustası olup çıkar. Ancak bu tutkusu yüzünden sinir krizine, beyin ateşine yakalanır. Tedavi olur, arkasından da serbest bırakılır. Yirmi yıldır eline satranç taşı almamış olsa da, Dr. B., gemide satranç şampiyonuyla oynadığı oyunu inanılmaz bir biçimde kazanır. Kendini olayın heyecanına kaptırarak maçın rövanşını oynamayı isteyince şaşırtıcı bir son bekler onu.
Stefan Zweig'ın büyük bir ustalıkla kaleme aldığı kısa, ama yoğun romanı Satranç, gerilimli kurgusu, kahramanının ruhsal gelgitlerinin incelikle işlendiği dokusuyla bir solukta okunuyor.
New York'tan Buenos Aires'e giden bir yolcu gemisinde yolcular arasında bulunan bir milyoner, dünya satranç şampiyonu Mirko Czentovic'e, ücreti karşılığında, bir parti satranç oynamayı teklif eder. İkisinin oyununu izleyen Avusturyalı ... tümünü göster
New York'tan Buenos Aires'e giden bir yolcu gemisinde yolcular arasında bulunan bir milyoner, dünya satranç şampiyonu Mirko Czentovic'e, ücreti karşılığında, bir parti satranç oynamayı teklif eder. İkisinin oyununu izleyen Avusturyalı bir göçmen, Dr. B., oyun sırasında kendini tutamayıp onlara karışınca şampiyonla karşılaşması önerilir kendisine.
Gestapo tarafından bir otel odasına kapatılan ve uzunca bir süreyi bu odada, tek başına ve oyalanacak hiçbir şeyi olmadan geçiren, yalnızca sorgulama için odadan çıkarılan Dr. B., bir gün rastlantıyla eline geçirdiği bir satranç kitabı sayesinde bu oyunun inceliklerini öğrenmiştir. Satranç tahtası ve taşları olmamasına rağmen, önce ekmekten yaptığı satranç taşlarıyla sonra da tümüyle zihninden oynayarak kuramsal bir satranç ustası olup çıkar. Ancak bu tutkusu yüzünden sinir krizine, beyin ateşine yakalanır. Tedavi olur, arkasından da serbest bırakılır. Yirmi yıldır eline satranç taşı almamış olsa da, Dr. B., gemide satranç şampiyonuyla oynadığı oyunu inanılmaz bir biçimde kazanır. Kendini olayın heyecanına kaptırarak maçın rövanşını oynamayı isteyince şaşırtıcı bir son bekler onu.
Stefan Zweig'ın büyük bir ustalıkla kaleme aldığı kısa, ama yoğun romanı Satranç, gerilimli kurgusu, kahramanının ruhsal gelgitlerinin incelikle işlendiği dokusuyla bir solukta okunuyor.
New York'tan Buenos Aires'e giden bir yolcu gemisinde yolcular arasında bulunan bir milyoner, dünya satranç şampiyonu Mirko Czentovic'e, ücreti karşılığında, bir parti satranç oynamayı teklif eder. İkisinin oyununu izleyen Avusturyalı ... tümünü göster
İntikam arındırır…
İskandinav polisiyesinin bir numarası olarak kabul edilen, ünlü Norveçli yazar Jo Nesbo’nun dünyada yankı uyandıran
Nemesis adlı romanı bir banka soygunuyla başlıyor.
Soyguncu, bir banka çalışanını öldürüp ardında en ufak bir iz bırakmadan ortadan kaybolur. Klasik bir polis olmanın çok ötesindeki kahramanımız Harry Hole olayı yeni ortağı Beate Lönn ile birlikte incelemeye başlar. İkili, soygunun kayıtlı olduğu videoları izler, fakat kayda değer bir ipucu elde edemez.
Harry kendisiyle ısrarla görüşmek isteyen eski sevgilisi ressam Anna’yla buluşur. Geceyi kadının evinde geçirir ve ertesi gün kendi yatağında uyanır. Fakat bir sorun vardır:
Harry geceye dair tek bir şey hatırlamaz. Anna’nın kendini vurduğu, cesedinin dairesinde bulunduğu haberini alır. Anna ile buluşmasını ekip arkadaşlarından gizler. Dava bir intihar
olarak ele alınır ve kapanır. Fakat arry, Anna’nın intihar edebileceğini düşünmemektedir.
Harry vakayı kendi başına çözmeye karar vermişken bir e-mail alır. E-maili gönderen kişi Harry’nin geceyi Anna’yla geçirdiğinden haberdardır ve Harry’yle bir oyun oynamak niyetindedir. Bir yandan o gece gerçekten ne olduğunu bulup adını temize çıkarmak, diğer yandan da sürmekte olan banka soygunlarının arkasındaki kişinin kimliğini keşfetmek zorundadır Harry.
Kitapları dünyada 15 milyondan fazla satan ve 40’tan fazla dile çevrilen Jo Nesbo Nemesis romanı ile 2010 yılında Edgar Ödülü’ne aday oldu, 2002 yılında ise William Nygaard Ödülü’nü kazandı. Guardian’da Avrupa’nın en büyük polisiye
yazarı olarak anılan Nesbo, Norveç’te bugüne kadar kitapları en çok satmış olan yazar.
Nemesis’te, bazı kusurları olan ama sempatik ve zeki polis Harry Hole’un gizemli maceraları heyecan dozu yüksek bir tempoyla anlatılıyor. Harry Hole, eleştirmenler tarafından “21. yüzyılın yalnız ve en kurt dedektifl erinden biri” olarak değerlendiriliyor. Hole’un etrafında şekillenen yüksek gerilimli ve adım adım ilerleyen macera, okuru içindeki dönemeçler sayesinde son sayfaya kadar gerilim içinde tutmayı başarıyor.
“Nesbo’nun hikâye anlatma becerisi benzersiz.“
USA Today
“Harika bir roman. Girift, insanı içine alan bir olay örgüsü… zarif bir basitlik. Artık dilimize çevrilmiş çok sayıda İskandinav polisiye yazarı var ama Nesbo kendi başına bir sınıf oluşturuyor.”
The Evening Standard
“Polisler arasında keskin bir rekabet ve müthiş temposuyla çok zevkli bir okuma ve peşinde koşulacak heyecan verici bir yazar sunuyor.”
Financial Times
“Yüksek gerilim, yıldırım hızı, kusurlu ama nihayetinde sempatik başkahraman:
Nemesis’te hepsi var.“
Bookpage
Harry Hole hakkında alıntılar “Harry Hole bir polis, ayyaş ve yalnız kurt olarak tümüyle inandırıcı.”
The Daily Telegraph
“Hole’da bir kurgusal dedektifte olması gereken her şey var.”
Times Literary Supplement
İntikam arındırır…
İskandinav polisiyesinin bir numarası olarak kabul edilen, ünlü Norveçli yazar Jo Nesbo’nun dünyada yankı uyandıran
Nemesis adlı romanı bir banka soygunuyla başlıyor.
Soyguncu, bir banka çalışanını öldürüp ardında en ufak bir ... tümünü göster