Mektuplardan oluşmasına rağmen şiir tadında. Yazar şair olunca şiirsel dilini mektuplarında da korumuş sanırım. Bu kadar duygusallık bana fazla olsa da okumanızı öneririm. Cemalettin Seber (Cemal Süreya) i merak edip yakından tanımak isteyenler için bir eser.
Mektuplardan oluşmasına rağmen şiir tadında. Yazar şair olunca şiirsel dilini mektuplarında da korumuş sanırım. Bu kadar duygusallık bana fazla olsa da okumanızı öneririm. Cemalettin Seber (Cemal Süreya) i merak edip yakından tanımak isteyenler için ... tümünü göster
Onüç Günün Mektupları, Türk şiirinin büyük ustası Cemal Süreya'nın 1972 Temmuz'unda, Okmeydanı SSK Hastanesi'nde yatan eşi Zuhal Tekkanat'a yazmış olduğu mektuplardan oluşuyor.
Onüç Günün Mektupları, Türk şiirinin büyük ustası Cemal Süreya'nın 1972 Temmuz'unda, Okmeydanı SSK Hastanesi'nde yatan eşi Zuhal Tekkanat'a yazmış olduğu mektuplardan oluşuyor.
Üç kısımı bir araya getiren özel, tek cilt edisyon. Hem hâlâ okumamış, okuyacak olanlar için, hem de bu güzel kitabın kütüphanenizde gelecek kuşaklara devrolacak kadar kalıcı olması için...
Üç kısımı bir araya getiren özel, tek cilt edisyon. Hem hâlâ okumamış, okuyacak olanlar için, hem de bu güzel kitabın kütüphanenizde gelecek kuşaklara devrolacak kadar kalıcı olması için...
Kitapta hep acaba ne olacak? diye merak ettim. Hep bir aksiyon olmasını bekledim fakat beklediğimi alamadım.
Yazarın amacı sanırım yoksul insanların birbirleri arasındaki dayanışmayı, duygu paylaşımlarını, yoksul olsalar dahi sahip oldukları en ufak şeyi paylaşma isteklerini aktarmaya çalışmış okuyucuya. Bunu gayet güzel aktarmış ama duygu yoğunluğu bana bazen abartılı ve fazla geldi. Belki daha normal olabilirdi bu yoğunluk, bu biraz kitabı gerçek dışı yaptı benim gözümde.
Kitabın sonu sanki ben de "ya bunda bir eksiklik var" düşüncesi uyandırdı. Kitap sanki tamamlanmadan bitmiş gibiydi. Fakat okuduğuma pişman olmadım. Okuyucuya bazı mesajlar verdiği ve aktardığı bir gerçek.
Kitapta hep acaba ne olacak? diye merak ettim. Hep bir aksiyon olmasını bekledim fakat beklediğimi alamadım.
Yazarın amacı sanırım yoksul insanların birbirleri arasındaki dayanışmayı, duygu paylaşımlarını, yoksul olsalar dahi sahip oldukları en ... tümünü göster
Klasik Rus edebiyatının ünlü isimlerinden Dostoyevski'nin 1846'da yazdığı ilk romanıdır İnsancıklar. Mekân Petersburg'dur; tema dostluk, sevgi, acıma ve fedakârlık üzerine kurulmuştur. Dostoyevski İnsancıklar'da öksüz bir kıza âşık olan fakir ve yaşlı bir kâtibi anlatır. Romanda, kâtibin (Makar Aleksiyeviç) toplumda saygın bir insan olabilmek için verdiği mücadeleler, şefkat perdesi arkasında sevdiği kız için katlndığı zorluklar rşılıklı mektuplaşma yoluyla akıcı bir üslûpla anlatılır. Dostoyevski, ilk romanı İnsancıklar'la daha 25 yaşındayken genç yazarlar arasına girmiş, gelecek vaat eden bir yazar olarak görülmüş ve benimsenmiştir.
******
Yazarın ilk romanı olan İnsancıklar aynı zamanda ilk toplumsal Rus romanı sayılabilir. Dostoyevski bu romanda diğer romanlarında da görülen acıma temasını ağırlıklı olarak işlemektedir. Mektup-roman tarzında olan bu romanda, yaşlı bir katibin öksüz fakir bir genç kıza olan aşkını ve saygınlık kazanma yolunda verdiği umutsuz mücadeleyi anlatılmaktadır. İnsancıklar yazarın en önemli romanları arasında yer almaktadır.
************
Dostoyevski'nin otuzdan daha fazla olan eserlerinin hemen hepsi bütün dillere çevrilmiş, çeşitli ülkelerde milyonlarca okur tarafından beğenilerek okunmuştur. Kendi deyimiyle İnsancıklar başyapıtıdır. İnsancıklar'ı okumadan Dostoyevski'yi anlamak mümkün değildir. İnsanların yaşamlarını, düşünce yapılarını, acılı hayatlarını en açık ve anlaşılır şekilde işlerken, ahlak, acıma, sevgi, dürüstlük gibi birçok konuda da kendi hayat görüşlerini açıkça ortaya koymuştur.
************
Dostoyevski'nin 24 yaşındayken yazdığı ilk romanı İnsancıklar yayımlandığında Şair Nekrasov, Yeni bir Gogol doğdu! diye haykırmış, dönemin ünlü eleştirmeni Biyelinski ise onu övgüye boğmuştu.
Dostoyevski gerçekten de sonraki romanlarında ince bir duyarlılıkla daha da derinlemesine işleyeceği insan sevgisi, acıma ve suçluluk duygularının ilk ve çarpıcı örneğini İnsancıklarda vermiş; acı çeken sıradan insanın fırtınalarla dolu iç yaşantısını anlatırken, psikolojik ayrıntıları tüm boyutlarıyla yansıtmayı başarmış, böylelikle de dünya edebiyatına küçük ama dev bir yapıt armağan etmiştir.
************
Değerli Varvara Alekseyevna, Geçen akşam inanılmaz ölçüde, hayal edilemeyecek kadar mutluydum! Demek hayatınız boyunca bir kerecik olsun sözümü dinlediniz sonunda. Uyandığım zaman saat akşamın sekiziydi galiba (bilirsiniz cancağızım, işten döndükten sonra bir iki saat şekerleme yapmayı severim). Uyandığımda mumu yaktım, kağıtları hazırladım, kalemimi yonttum. Sonra bilmem nedendir, birdenbire aklım başıma geliverdi. Kalbim o anda küt küt atmaya başladı inan olsun! Demek, benim şu zavallı kalbimin isteğini anladınız.
************
1845 yılının bir geceyarısı ünlü şair Nekrassova el yazısıyla yazılmış bir roman getirmişlerdi. Nekrassov uykudan uyandırılmasına çok kızdı. Ama okumaya başlayınca, sabaha kadar gözlerini kırpmadı. Gün ışığında Nekrassov, müsveddelerin üzerine şu notu yazarak onları ünlü eleştirmen Belinskiye göndermişti: Yeni bir Gogol doğuyor. İşte Rus romanında dönüm noktası olan İnsancıklar böyle ortaya çıktı. Nikolay Andreyev 1846'da yayımlanan İnsancıklar, Gerçekçi Hümanizmanın en önmeli romanıdır. Bu eser Dostoyevski'ye büyük bir para getirmedi ama yayınevlerinin kapılarını ardına kadar açtırdı, aralarında Turgenyev'in de bulunduğu ünlü yazarlar onu övdüler. Marc Slonim
************
Rusça ismi: Bednye Ljudi... Dostoyevski'nin ilk romanı... Dostoyevski, 24 yaşında iken yazdığı bu çok değerli romanında, öksüz bir kıza aşık olan yoksul ve yaşlı bir katibi anlatır. Katibin (Makar Aleksiyeviç) toplumda saygınlık kazanma uğruna yaptığı umutsuz mücadelelerini, Varvara Aleksiyevna (Varinka) ile mektuplaşma şeklinde gelişen olayları, sanat dolu akıcı bir üslup içinde okuyacaksınız... (Arka Kapak)
************
Klasik Rus edebiyatının en ünlü ismi Dostoyevski'nin ilk romanı olma özelliğini taşıyan bu eseri, başlıca konusu acıma olan büyük yapıtının temelini de oluşturuyor. Yazar; insanları sevme ve onlara acıma temasını son romanına kadar işlemiştir.
******
Klasik Rus edebiyatının ünlü isimlerinden Dostoyevski'nin 1846'da yazdığı ilk romanıdır İnsancıklar. Mekân Petersburg'dur; tema dostluk, sevgi, acıma ve fedakârlık üzerine kurulmuştur. Dostoyevski İnsancıklar'da öksüz bir kıza âşı... tümünü göster