1981 yılında İstanbulda doğdu. 16 yaşında ilk karikatürü Pişmiş Kelle dergisinde yayımlandı. Ardından Ördek, Gırgır, Lombak ve Penguen dergilerinde çalıştı. Halen Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Grafik Bölümü öğrencisidir ve Lombak ile Penguen dergilerinde çalışmayı sürdürmektedir.
1981 yılında İstanbulda doğdu. 16 yaşında ilk karikatürü Pişmiş Kelle dergisinde yayımlandı. Ardından Ördek, Gırgır, Lombak ve Penguen dergilerinde çalıştı. Halen Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Grafik Bölümü öğrencisidir ve Lombak ... tümünü göster
Gözlerini yere dikmiş olan Katyuşa gözlerini birden jüri üyerlerin çevirdi.Dmitriynin üzerinde durdu.Bu esnada yüzü ciddileşmiş, sertleşmişti.Tuhaf tuhaf parıldayan hafif şehla gözleri bir süre Dmitriynin üzerinde takılı kaldı.Dmitriy korkuyordu ama yine de başını başka tarafa çeviremiyordu.Birden o korkunç geceyi, buzların çatırdayışını, her tarafı kaplamış sisi ve hilal biçimindeki ayı anımsadı. Ay, kara ve korkunç bir şeyi aydınlatmak için şafak sökmeden ortaya çıkmış gibiydi. Hem kendisini süzen, hem de uzaklara bakan bu siyah gözler, Dmitriyde bu kara, korkunç şeyin anısını bir kez dana canlandırdı.Beni tanıdı diye düşündü.Sanki biri başına birşey vuracakmış gibi sandalyesinde büzüldü. Katyuşa onu tanımamıştı. Sakin bir tavırla içini çekti, sonra gözlerini yine başkana çevirdi.Dmitriyde içini çekerek Şu iş bir bitse! diye düşündü.Sanki bir av partisindeymiş gibi bir duyguya kapılıyordu.Bir kuş vurmuştu ama kuş henüz canlıydı. Onu öldürmek gerekiyordu.İnsan o an tiksinme, acıma, pişmanlık duyar, kuş ise avcının çantasında debelenir durur.İğrenç ve acımasız bir durumdur bu; insan onu bir an önce öldürmek, sonra da yaptığını unutmak ister.İşte, Dmitriy Nehludov da tanıkların ifadelerini dinlerken bu karmaşık duygularla doluydu.
************
Cem Yayınevi, Tolstoyun Hacı Murat adlı uzun öyküsünden sonra Diriliş adlı ünlü romanını sunar. Prens Neyhudov ve yetim köylü kızı Katyuşkanın çevresindeki olayların şiir diliyle anlatıldığı bu yapıt, Rusça aslından Nedim Önalın tarafından Türkçeye kazandırılmıştır.
************
Tolstoyun en önemli üç romanından biri olan Diriliş, bir insanın geçirdiği sarsıcı değişimin romanıdır. Zengin Prens Nehlüdov, hizmetçi Maslovayı baştan çıkarıp terk ederek hırs ve arzularının peşinden gider. Yıllar sonra bir mahkeme salonunda Maslova ile karşılaşan Nehlüdov, onu bu batağa kendisinin ittiğinin farkına varacak ve dirilen vicdanı, onun baştan ayağa değişmesine sebep olacaktır.
Diriliş, vicdan azabının ezici baskısını anlatırken, ceza hukukuna da ağır eleştiriler yöneltiyor. Eserlerinde ahlaki değerlere vurgu yapan Tolstoy, bu kitabında insan ruhunun, vicdanının ve inancının toplum tarafından öldürüldüğünü dile getirip, bunların yeniden dirilişinin mümkün olup olmadığını sorguluyor.
************
1899da yayımlanan Diriliş Tolstoyun yaşadığı sırada çıkan son romanıdır. Tolstoy, yıllarca üzerinde düşündüğü ve pek çok kuramsal eser yazdığı insanlık sorunlarını bu kitapta edebi bir kurgu içinde ele aldı. Diriliş sadece Sibiryaya giden bir mahkûm kafilesinin yolculuğunu değil, yaşamın anlamını kavramak adına kişinin kendini yeniden var etme sürecini anlatan bir başyapıttır.
************
Diriliş, Rus ve Dünya edebiyatının en usta yazarlarından olan Tolstoyun, yıllarca her dilde sayısız kez basılan, milyonlarca okur tarafından tekrar tekrar okunan ve yazarını ölümsüzleştiren başyapıtlardan biridir. Diriliş, sadece bir vicdan azabının romanı değil; aynı zamanda, ceza hukukuna yöneltilmiş keskin bir eleştiricidir. Tolstoyun düşüncesini anlamak ve ustalığın tadına varmak içi Dirilişi okumak yeter.
************
Tolstoyun inanılmaz gözlem gücünü ve hassas duyargalarını toplumsal eşitsizliğe, üst sınıfların kalpsizliğine ve suçluluk duygularına ve Çarlık Rusyasının acımasız bürokrasisine yönelttiği en eleştirel romanıdır Diriliş.Dirilişi bir seferde okudum. Çarpıcı bir eser... En ilginç kahramanlar, prensler, generaller, ihtiyar hanımefendiler, köylüler ve mahkûmlar... Ne usta bir kalemi var Tolstoyun. Romanının ise sanki sonu yok.Anton Çehov (Menşikova mektup, 1900)
************
Katyuşayı görünce Nehlyudovun içinde eski duyguları uyanmıştı. Beyaz önlüğüyle yeniden görmek onu heyecanlandırıyordu. Ayak seslerini, konuşmasını, gülümsemesini bir çeşit sevinçle dinliyordu. Dağ eriği siyahı gözlerine, hele de gülümsediği zaman, bir çeşit şefkat duymadan bakamıyordu. Hepsinden öte karşılaştıkları zaman yüzünün kızarması, mahcup olmadan hatırlayabileceği bir şey değildi. Aşık olduğunu hissediyordu. Ama bu, aşkın bir sır olduğuna inandığı, aşkını kendine bile itiraf edemediği ve insanın yalnız bir kez aşık olabileceğine inandığı zamana ait bir aşk değildi. Aşık olduğunun farkındaydı. Bundan memnunluk duyuyordu. Ve kendisinden saklamaya çalışsa bile bu aşkın ne olduğunu ve nerelere götürebileceğini çok iyi biliyordu. Herkeste olduğu gibi Nehlyudovda da iki kişilik vardı. Biri tüm insanlık ve kendisi için mutluluğu isteyen temiz bir ruh, diğeri yalnızca kendi tatmini peşinde koşan, bunun için dünyanın geri kalanını feda edebilecek olan hayvanî tarafıydı.
************
Tolstoyun arka planda XIX. yüzyıl Rusyasının toplumsal yapısını anlattığı, zengin ve asilzade Prens Dimitri Nekludovun değişim öyküsü. Genç yaşlarında teyzelerinin konağında âşık olduğu hizmetçi kız güzel Katyuşaya yaşattığı acı olaylardan pişmanlık duyan Prens Nekludov, bütün varlığını terk etmeyi göze alarak ona yardım etmeyi bir onur meselesi olarak görmektedir. Prensin mücadelesi aynı zamanda Rus bürokrasisi, mahkemeleri, hapishaneleri hakkında içler acısı manzarayı mükemmel bir şekilde gözler önüne sermektedir. Bütün bir hikâye boyunca Prensin, görev bilincine dayalı ahlak anlayışı ustaca işlenmektedir. Ayrıca romanda devrim öncesi Rusyasından insan yaşamlarından kesitler de sunulmaktadır: zenginler, fakirler, köylüler, asiller, devrimciler. Romanda yer yer geleneksel din anlayışı da eleştirilmektedir.
************
Rus yazar Lev Tolstoyun, olgunluk döneminin yapıtı Diriliş, bir insanın geçirdiği sarsıcı bir değişimin romanı. Klasik Rus edebiyatının temel taşlarından biri olan Diriliş, yazarın başyapıtları sayılan Savaş ve Barış ve Anna Kareninanın yayınlanmasından sonra yaşadığı ruhsal bunalımın ardından kaleme alındı. Dirilişin kahramanı Prens Nehludovun baştan çıkarıp terk ettiği Katya, genelevden zindana uzanan bir düşüş öyküsü yaşar. Yıllar sonra kader onları ürkünç bir rastlantıyla karşı karşıya getirecek, Prens görkemli yaşamını tepeden tırnağa değiştirerek alçak-gönüllü, yalın bir yaşamı seçecektir. Prens Nehludovun ge-çirdiği değişim, bir bakıma, Kiliseyi reddederek kendine özgü bir dine yönelen Tolstoyun kendi yaşamındaki hesaplaş-manın romandaki yansımasıdır. Dünya edebiyatının bu ölümsüz yapıtını, Nihal Yalaza Taluyun Rusça aslından yaptığı çevirisiyle sunuyoruz.
******
Gözlerini yere dikmiş olan Katyuşa gözlerini birden jüri üyerlerin çevirdi.Dmitriynin üzerinde durdu.Bu esnada yüzü ciddileşmiş, sertleşmişti.Tuhaf tuhaf parıldayan hafif şehla gözleri bir süre Dmitriynin üzerinde takılı kaldı.Dmitriy korkuyordu ama ... tümünü göster
Gözlerini yere dikmiş olan Katyuşa gözlerini birden jüri üyerlerin çevirdi.Dmitriynin üzerinde durdu.Bu esnada yüzü ciddileşmiş, sertleşmişti.Tuhaf tuhaf parıldayan hafif şehla gözleri bir süre Dmitriynin üzerinde takılı kaldı.Dmitriy korkuyordu ama yine de başını başka tarafa çeviremiyordu.Birden o korkunç geceyi, buzların çatırdayışını, her tarafı kaplamış sisi ve hilal biçimindeki ayı anımsadı. Ay, kara ve korkunç bir şeyi aydınlatmak için şafak sökmeden ortaya çıkmış gibiydi. Hem kendisini süzen, hem de uzaklara bakan bu siyah gözler, Dmitriyde bu kara, korkunç şeyin anısını bir kez dana canlandırdı.Beni tanıdı diye düşündü.Sanki biri başına birşey vuracakmış gibi sandalyesinde büzüldü. Katyuşa onu tanımamıştı. Sakin bir tavırla içini çekti, sonra gözlerini yine başkana çevirdi.Dmitriyde içini çekerek Şu iş bir bitse! diye düşündü.Sanki bir av partisindeymiş gibi bir duyguya kapılıyordu.Bir kuş vurmuştu ama kuş henüz canlıydı. Onu öldürmek gerekiyordu.İnsan o an tiksinme, acıma, pişmanlık duyar, kuş ise avcının çantasında debelenir durur.İğrenç ve acımasız bir durumdur bu; insan onu bir an önce öldürmek, sonra da yaptığını unutmak ister.İşte, Dmitriy Nehludov da tanıkların ifadelerini dinlerken bu karmaşık duygularla doluydu.
************
Cem Yayınevi, Tolstoyun Hacı Murat adlı uzun öyküsünden sonra Diriliş adlı ünlü romanını sunar. Prens Neyhudov ve yetim köylü kızı Katyuşkanın çevresindeki olayların şiir diliyle anlatıldığı bu yapıt, Rusça aslından Nedim Önalın tarafından Türkçeye kazandırılmıştır.
************
Tolstoyun en önemli üç romanından biri olan Diriliş, bir insanın geçirdiği sarsıcı değişimin romanıdır. Zengin Prens Nehlüdov, hizmetçi Maslovayı baştan çıkarıp terk ederek hırs ve arzularının peşinden gider. Yıllar sonra bir mahkeme salonunda Maslova ile karşılaşan Nehlüdov, onu bu batağa kendisinin ittiğinin farkına varacak ve dirilen vicdanı, onun baştan ayağa değişmesine sebep olacaktır.
Diriliş, vicdan azabının ezici baskısını anlatırken, ceza hukukuna da ağır eleştiriler yöneltiyor. Eserlerinde ahlaki değerlere vurgu yapan Tolstoy, bu kitabında insan ruhunun, vicdanının ve inancının toplum tarafından öldürüldüğünü dile getirip, bunların yeniden dirilişinin mümkün olup olmadığını sorguluyor.
************
1899da yayımlanan Diriliş Tolstoyun yaşadığı sırada çıkan son romanıdır. Tolstoy, yıllarca üzerinde düşündüğü ve pek çok kuramsal eser yazdığı insanlık sorunlarını bu kitapta edebi bir kurgu içinde ele aldı. Diriliş sadece Sibiryaya giden bir mahkûm kafilesinin yolculuğunu değil, yaşamın anlamını kavramak adına kişinin kendini yeniden var etme sürecini anlatan bir başyapıttır.
************
Diriliş, Rus ve Dünya edebiyatının en usta yazarlarından olan Tolstoyun, yıllarca her dilde sayısız kez basılan, milyonlarca okur tarafından tekrar tekrar okunan ve yazarını ölümsüzleştiren başyapıtlardan biridir. Diriliş, sadece bir vicdan azabının romanı değil; aynı zamanda, ceza hukukuna yöneltilmiş keskin bir eleştiricidir. Tolstoyun düşüncesini anlamak ve ustalığın tadına varmak içi Dirilişi okumak yeter.
************
Tolstoyun inanılmaz gözlem gücünü ve hassas duyargalarını toplumsal eşitsizliğe, üst sınıfların kalpsizliğine ve suçluluk duygularına ve Çarlık Rusyasının acımasız bürokrasisine yönelttiği en eleştirel romanıdır Diriliş.Dirilişi bir seferde okudum. Çarpıcı bir eser... En ilginç kahramanlar, prensler, generaller, ihtiyar hanımefendiler, köylüler ve mahkûmlar... Ne usta bir kalemi var Tolstoyun. Romanının ise sanki sonu yok.Anton Çehov (Menşikova mektup, 1900)
************
Katyuşayı görünce Nehlyudovun içinde eski duyguları uyanmıştı. Beyaz önlüğüyle yeniden görmek onu heyecanlandırıyordu. Ayak seslerini, konuşmasını, gülümsemesini bir çeşit sevinçle dinliyordu. Dağ eriği siyahı gözlerine, hele de gülümsediği zaman, bir çeşit şefkat duymadan bakamıyordu. Hepsinden öte karşılaştıkları zaman yüzünün kızarması, mahcup olmadan hatırlayabileceği bir şey değildi. Aşık olduğunu hissediyordu. Ama bu, aşkın bir sır olduğuna inandığı, aşkını kendine bile itiraf edemediği ve insanın yalnız bir kez aşık olabileceğine inandığı zamana ait bir aşk değildi. Aşık olduğunun farkındaydı. Bundan memnunluk duyuyordu. Ve kendisinden saklamaya çalışsa bile bu aşkın ne olduğunu ve nerelere götürebileceğini çok iyi biliyordu. Herkeste olduğu gibi Nehlyudovda da iki kişilik vardı. Biri tüm insanlık ve kendisi için mutluluğu isteyen temiz bir ruh, diğeri yalnızca kendi tatmini peşinde koşan, bunun için dünyanın geri kalanını feda edebilecek olan hayvanî tarafıydı.
************
Tolstoyun arka planda XIX. yüzyıl Rusyasının toplumsal yapısını anlattığı, zengin ve asilzade Prens Dimitri Nekludovun değişim öyküsü. Genç yaşlarında teyzelerinin konağında âşık olduğu hizmetçi kız güzel Katyuşaya yaşattığı acı olaylardan pişmanlık duyan Prens Nekludov, bütün varlığını terk etmeyi göze alarak ona yardım etmeyi bir onur meselesi olarak görmektedir. Prensin mücadelesi aynı zamanda Rus bürokrasisi, mahkemeleri, hapishaneleri hakkında içler acısı manzarayı mükemmel bir şekilde gözler önüne sermektedir. Bütün bir hikâye boyunca Prensin, görev bilincine dayalı ahlak anlayışı ustaca işlenmektedir. Ayrıca romanda devrim öncesi Rusyasından insan yaşamlarından kesitler de sunulmaktadır: zenginler, fakirler, köylüler, asiller, devrimciler. Romanda yer yer geleneksel din anlayışı da eleştirilmektedir.
************
Rus yazar Lev Tolstoyun, olgunluk döneminin yapıtı Diriliş, bir insanın geçirdiği sarsıcı bir değişimin romanı. Klasik Rus edebiyatının temel taşlarından biri olan Diriliş, yazarın başyapıtları sayılan Savaş ve Barış ve Anna Kareninanın yayınlanmasından sonra yaşadığı ruhsal bunalımın ardından kaleme alındı. Dirilişin kahramanı Prens Nehludovun baştan çıkarıp terk ettiği Katya, genelevden zindana uzanan bir düşüş öyküsü yaşar. Yıllar sonra kader onları ürkünç bir rastlantıyla karşı karşıya getirecek, Prens görkemli yaşamını tepeden tırnağa değiştirerek alçak-gönüllü, yalın bir yaşamı seçecektir. Prens Nehludovun ge-çirdiği değişim, bir bakıma, Kiliseyi reddederek kendine özgü bir dine yönelen Tolstoyun kendi yaşamındaki hesaplaş-manın romandaki yansımasıdır. Dünya edebiyatının bu ölümsüz yapıtını, Nihal Yalaza Taluyun Rusça aslından yaptığı çevirisiyle sunuyoruz.
******
Gözlerini yere dikmiş olan Katyuşa gözlerini birden jüri üyerlerin çevirdi.Dmitriynin üzerinde durdu.Bu esnada yüzü ciddileşmiş, sertleşmişti.Tuhaf tuhaf parıldayan hafif şehla gözleri bir süre Dmitriynin üzerinde takılı kaldı.Dmitriy korkuyordu ama ... tümünü göster
Sue ertesi sabah bir saatlik uykudan uyandıktan sonra Johnsynin kapalı perdeye dalmış olduğunu gördü.Pereyi aç, görmek istiyorum dedi Johnsy fısıltıyla.Yorgun Sue emre itaat etti.Ama hayret! Hiç bitmeyecekmiş gibi gelen upuzun gece boyunca aralıksız yağan yağmur ve şiddetle esen rüzgârdan sonra, bir asma yaprağı hâlâ yerinde duruyordu. Asma ağacının son yaprağıydı. Sapına yakın tarafları hâlâ koyu yeşil kalmakla birlikte, testere ağzı gibi tırtıllı kenarlarına ölümün ve çürüyüşün sarı rengi gelmiş olan yaprak, yerden beş altı metre yükseklikteki bir dala cesurca asılmış duruyordu.Kısa öykü dalının büyük ustası, beklenmedik sonlarla biten öykülerin yazarı O Henry, hemen her öyküsünde hayatlarımızın ne kadar ironik olduğunu vurur yüzümüze. Aslında öykülerinin şaşırtıcı finalleriyle olduğu kadar kurduğu karakterlerin insani duyarlılıklarıyla da hatırlanmaya değerdir.
Sue ertesi sabah bir saatlik uykudan uyandıktan sonra Johnsynin kapalı perdeye dalmış olduğunu gördü.Pereyi aç, görmek istiyorum dedi Johnsy fısıltıyla.Yorgun Sue emre itaat etti.Ama hayret! Hiç bitmeyecekmiş gibi gelen upuzun gece boyunca aralıksı... tümünü göster
1861'de yayımlanan Ezilenler eleştirmenlerin sert tepkileriyle karşılaştı, ancak geniş bir okuyucu kitlesi tarafından beğeniyle okundu. Daha sonra yazdığı Suç ve Ceza, Ecinniler, Karamazov Kardeşler adlı romanlarıyla dünya edebiyatının dâhi yazarları arasında ilk sıralarda yer aldı.
1861'de yayımlanan Ezilenler eleştirmenlerin sert tepkileriyle karşılaştı, ancak geniş bir okuyucu kitlesi tarafından beğeniyle okundu. Daha sonra yazdığı Suç ve Ceza, Ecinniler, Karamazov Kardeşler adlı romanlarıyla dünya edebiyatının dâhi yaza... tümünü göster