Bir askeri marşla açılır perde. Sofitadan büyük yıldızlı bir çerçeve iner. Kavuklu ve Kavuksuz sahnededirler. Godotgiller girir, çerçevenin arkasında yerlerini alırlar, bir askeri tablo gibidirler. Marş son bulur. İtoluit elinde kalın kara kaplı bir kitapla girer. (Kitabın Girişinden)
Bir askeri marşla açılır perde. Sofitadan büyük yıldızlı bir çerçeve iner. Kavuklu ve Kavuksuz sahnededirler. Godotgiller girir, çerçevenin arkasında yerlerini alırlar, bir askeri tablo gibidirler. Marş son bulur. İtoluit elinde kalın kara kaplı bir ... tümünü göster
Bir askeri marşla açılır perde. Sofitadan büyük yıldızlı bir çerçeve iner. Kavuklu ve Kavuksuz sahnededirler. Godotgiller girir, çerçevenin arkasında yerlerini alırlar, bir askeri tablo gibidirler. Marş son bulur. İtoluit elinde kalın kara kaplı bir kitapla girer. (Kitabın Girişinden)
Bir askeri marşla açılır perde. Sofitadan büyük yıldızlı bir çerçeve iner. Kavuklu ve Kavuksuz sahnededirler. Godotgiller girir, çerçevenin arkasında yerlerini alırlar, bir askeri tablo gibidirler. Marş son bulur. İtoluit elinde kalın kara kaplı bir ... tümünü göster
Tiyatro dünyasının üretken ismi Ferhan Şensoy, edebiyat alanında yapıt vermeyi sürdürüyor. Şensoy; kitapları, yayımlanmamış oyunları, şiirleri, TV skeçleri ve 35 yıla sığdırdığı yazı çalışmalarını tarayarak FerhAntolojiyi oluşturdu. Bu dev antoloji, sanatçının okurları için yeni bir kitap, ilk defa okuyacaklar için de iyi bir fırsat. Ferhan Şensoydan özgeçmişsel ferhangi bir serüven... TADIMLIKYağmurGürledi gök. Duraklarda eli çiçekli bekleyenleri düşünmeden sallandı kalın sap, ince sap titredi, sarsıldı tekzir, tüveyç ve keis yaprakları arasında gururlu. Ürpertiler başladılar yarış atları gibi koşuşmaya sülükçüğün içinde.Dişi spor hücrelerinde başladı hummalı bir çalışma, kromatik dönüşümler, bölünmeler gırla. Açılan polinik bölmelerden muz gibi çıktı tetrad taneleri. Önce yağmur başladı, ardından hücum.Sular akıyordu. Belki arap kızları camdan bakmıyordu ama kabul olunmuştu tekzirlerin yağmur duası, tüm erkeklikleriyle sarsılıyorlardı alımlı.Son haddini bulmuştu heyecan raketleri, beyaz şort ve fanilaları tanımayan tenis uzuvlarında. Dayanamadı ibre: Gelmeyecekler mi yoksa?Yumurtalık da meraklandı: Yollayın bezlerimden birini çiçeksel toplanma yerine. Sorsun durumu kalın sapa!Hızla atıldı bezlerden biri. Ölesiye koşuyordu. Koşmalıydı. Bu anı beklemişlerdi epeydir. Ne olacaksa olmalıydı artık. Acaba nasıl olacaktı? Gene gök gürledi. Pistille sapın birbirinden bu denli uzak olabileceğini hiç aklına getirmemişti. Sonunda ufukta gördü bir gazoz ağacı. İşte bu, bu olması gerek diye mırıldandı. Sap uzaktan bağırdı, gök gürlemesine karıştı sesi: Ne var?Yumurtalık bezi ezildi, büzüldü. Konuşabilmesi için ütülediler ve kendine gelince konuştu: Yumurtalık yolladı beni, soruyor kendisi, acaba çıktılar mı yola pollen taneleri? Ne aceleci karılarsınız! Çıktılar diye gürledi sap. Peki, dedi sevinçle, peki peki ve geldiği yolun ucunda yitip gitti. Koştu durmadan koştu. Geldiğinde yumurtalık öbür bezlerin çevresinde dört dönüyordu terler alnında boncuk boncuk, onu görünce sordu: Nerde kalsın kancık?... Konuş, konuş nolursun...Yumurtalık bezi çok buruşuktu, bitkindi. Evet dedi ve öldü. Öylesine sevinildi ki buna, yumurtalık bezinin ölümü unutuldu bir anda. Koşuştular yeniden aynalara. Kasılmaktan iç bükey ve dış bükey görüntülerde don ve sütyenlerini yırttılar dev aynalarında. Birbirleriyle karşılaştırıp hiç birbirlerine çaktırmadan birbirlerini ve bir yerlerini, mutlandılar.Dölyatağı saçlarını topuz yapmıştı. Bir başka güzeldi bugün. Lihaflar eğilmiş kulak kulağa dedikodu ediyorlardı. Sessizlikleri yarıyordu dişi kahkahalar ve salt bu gülmeler, gülüşmeler dolduruyordu tohum gözünden mikropile dek tüm yumurtalığı. Berber Nuhu tanımıyorlardı ya eşşekler gibi taranıyorlardı ve bir kenarda Ferid Edgü düşünüyordu eşşeklerin nasıl tarandığını. Taranıyordu tüm organlarıyla pistil.Gök gürledi. Bir pollen tanesi daldı içeri düşünceleri kendinden ıslak. Koştu yumurtalığa doğru, daldı. Oosferin önünde eğildi:Aç aç kolların...Açtı çırılçıplak. En büyük adımını attı pollen tanesi, yaşamının en büyük adımını. Yumurtalık bir yorgan gibi örtüldü üstlerine ve yorganın altından bir ses geldi:Veni vidiviçi(Soyut, Kasım 1968; Düşbükü, 1988)
Tiyatro dünyasının üretken ismi Ferhan Şensoy, edebiyat alanında yapıt vermeyi sürdürüyor. Şensoy; kitapları, yayımlanmamış oyunları, şiirleri, TV skeçleri ve 35 yıla sığdırdığı yazı çalışmalarını tarayarak FerhAntolojiyi oluşturdu. Bu dev antoloji, ... tümünü göster
Tiyatro dünyasının üretken ismi Ferhan Şensoy, edebiyat alanında yapıt vermeyi sürdürüyor. Şensoy; kitapları, yayımlanmamış oyunları, şiirleri, TV skeçleri ve 35 yıla sığdırdığı yazı çalışmalarını tarayarak FerhAntolojiyi oluşturdu. Bu dev antoloji, sanatçının okurları için yeni bir kitap, ilk defa okuyacaklar için de iyi bir fırsat. Ferhan Şensoydan özgeçmişsel ferhangi bir serüven... TADIMLIKYağmurGürledi gök. Duraklarda eli çiçekli bekleyenleri düşünmeden sallandı kalın sap, ince sap titredi, sarsıldı tekzir, tüveyç ve keis yaprakları arasında gururlu. Ürpertiler başladılar yarış atları gibi koşuşmaya sülükçüğün içinde.Dişi spor hücrelerinde başladı hummalı bir çalışma, kromatik dönüşümler, bölünmeler gırla. Açılan polinik bölmelerden muz gibi çıktı tetrad taneleri. Önce yağmur başladı, ardından hücum.Sular akıyordu. Belki arap kızları camdan bakmıyordu ama kabul olunmuştu tekzirlerin yağmur duası, tüm erkeklikleriyle sarsılıyorlardı alımlı.Son haddini bulmuştu heyecan raketleri, beyaz şort ve fanilaları tanımayan tenis uzuvlarında. Dayanamadı ibre: Gelmeyecekler mi yoksa?Yumurtalık da meraklandı: Yollayın bezlerimden birini çiçeksel toplanma yerine. Sorsun durumu kalın sapa!Hızla atıldı bezlerden biri. Ölesiye koşuyordu. Koşmalıydı. Bu anı beklemişlerdi epeydir. Ne olacaksa olmalıydı artık. Acaba nasıl olacaktı? Gene gök gürledi. Pistille sapın birbirinden bu denli uzak olabileceğini hiç aklına getirmemişti. Sonunda ufukta gördü bir gazoz ağacı. İşte bu, bu olması gerek diye mırıldandı. Sap uzaktan bağırdı, gök gürlemesine karıştı sesi: Ne var?Yumurtalık bezi ezildi, büzüldü. Konuşabilmesi için ütülediler ve kendine gelince konuştu: Yumurtalık yolladı beni, soruyor kendisi, acaba çıktılar mı yola pollen taneleri? Ne aceleci karılarsınız! Çıktılar diye gürledi sap. Peki, dedi sevinçle, peki peki ve geldiği yolun ucunda yitip gitti. Koştu durmadan koştu. Geldiğinde yumurtalık öbür bezlerin çevresinde dört dönüyordu terler alnında boncuk boncuk, onu görünce sordu: Nerde kalsın kancık?... Konuş, konuş nolursun...Yumurtalık bezi çok buruşuktu, bitkindi. Evet dedi ve öldü. Öylesine sevinildi ki buna, yumurtalık bezinin ölümü unutuldu bir anda. Koşuştular yeniden aynalara. Kasılmaktan iç bükey ve dış bükey görüntülerde don ve sütyenlerini yırttılar dev aynalarında. Birbirleriyle karşılaştırıp hiç birbirlerine çaktırmadan birbirlerini ve bir yerlerini, mutlandılar.Dölyatağı saçlarını topuz yapmıştı. Bir başka güzeldi bugün. Lihaflar eğilmiş kulak kulağa dedikodu ediyorlardı. Sessizlikleri yarıyordu dişi kahkahalar ve salt bu gülmeler, gülüşmeler dolduruyordu tohum gözünden mikropile dek tüm yumurtalığı. Berber Nuhu tanımıyorlardı ya eşşekler gibi taranıyorlardı ve bir kenarda Ferid Edgü düşünüyordu eşşeklerin nasıl tarandığını. Taranıyordu tüm organlarıyla pistil.Gök gürledi. Bir pollen tanesi daldı içeri düşünceleri kendinden ıslak. Koştu yumurtalığa doğru, daldı. Oosferin önünde eğildi:Aç aç kolların...Açtı çırılçıplak. En büyük adımını attı pollen tanesi, yaşamının en büyük adımını. Yumurtalık bir yorgan gibi örtüldü üstlerine ve yorganın altından bir ses geldi:Veni vidiviçi(Soyut, Kasım 1968; Düşbükü, 1988)
Tiyatro dünyasının üretken ismi Ferhan Şensoy, edebiyat alanında yapıt vermeyi sürdürüyor. Şensoy; kitapları, yayımlanmamış oyunları, şiirleri, TV skeçleri ve 35 yıla sığdırdığı yazı çalışmalarını tarayarak FerhAntolojiyi oluşturdu. Bu dev antoloji, ... tümünü göster
Haldun Taner üzerine çok şey söylendi, yazıldı. Her söylenenin ya da yazılanın son cümlesi, Tanerin Türk Edebiyatında yeri doldurulamaz bir yazar olduğudur. Ferhan Şensoy, Taneri bir kez de kendi üslubuyla bizlere sunuyor. Birbirinden güzel öykülerin, Şensoy tarzıyla yorumlanmış ve oyunlaştırılmış biçimi, izleyenlere ayrı bir tat veriyor.
Haldun Taner üzerine çok şey söylendi, yazıldı. Her söylenenin ya da yazılanın son cümlesi, Tanerin Türk Edebiyatında yeri doldurulamaz bir yazar olduğudur. Ferhan Şensoy, Taneri bir kez de kendi üslubuyla bizlere sunuyor. Birbirinden güzel öykülerin... tümünü göster
Haldun Taner üzerine çok şey söylendi, yazıldı. Her söylenenin ya da yazılanın son cümlesi, Tanerin Türk Edebiyatında yeri doldurulamaz bir yazar olduğudur. Ferhan Şensoy, Taneri bir kez de kendi üslubuyla bizlere sunuyor. Birbirinden güzel öykülerin, Şensoy tarzıyla yorumlanmış ve oyunlaştırılmış biçimi, izleyenlere ayrı bir tat veriyor.
Haldun Taner üzerine çok şey söylendi, yazıldı. Her söylenenin ya da yazılanın son cümlesi, Tanerin Türk Edebiyatında yeri doldurulamaz bir yazar olduğudur. Ferhan Şensoy, Taneri bir kez de kendi üslubuyla bizlere sunuyor. Birbirinden güzel öykülerin... tümünü göster
cybercat şu anda kitap okumuyor.