Torunları, Sultan Vahideddin'e Şahbaba derlerdi. Son padişahın tarihteki rolü yıllarca tartışıldı ama,o hiç katılmadı bu tartışmaya...
Murat Bardakçı'nın titiz bir araştırmayla topladığı ve bugüne kadar hiçbir yerde yayımlanmamış belgelere dayanarak kaleme aldığı Şahbaba sadece Sultan Vahideddin'in değil, ailesinin ve yakın çevresinin de hikâyesi... Hükümdarın kızı Sabiha Sultan'ın ifadesiyle, masalı andıran bir hayat yaşayıp başdöndürücü iniş-çıkışlar ve taşkın fırtınalar atlattıktan sonra pek de kolay olmayan bir şekilde ayakta kalabilen insanların öyküsü...
Torunları, Sultan Vahideddin'e Şahbaba derlerdi. Son padişahın tarihteki rolü yıllarca tartışıldı ama,o hiç katılmadı bu tartışmaya...
Murat Bardakçı'nın titiz bir araştırmayla topladığı ve bugüne kadar hiçbir yerde yayımlanmamış belgel... tümünü göster
Ahmet Saib Efendi, Sultan II. Abdülhamid e olan muhafeletini Mısırdan yaptığı yayınlarda dile getirmeye çalışmakta ve eserlerinde devletin içinde bulunduğu durumun yanı sıra Sultan II. Abdülhamide olan hislerini okuyucuları ile paylaşmaktadır...Sultan II Sultan Abdülhamid, çok kritik bir dönemde tahta çıkmış ve otuz üç yıl süren saltanatında devletin ayakta kalmasını temin edebilmiştir.Abdülhamidin kendisiyle özdeşleşen istibdat yönetiminin karşısında yer alan Ahmed Saib Efendi eserinde bu durumu eleştirmekte ve bize dönemle ilgili bilgiler vermektedir...Bu dönemde Osmanlı Devletinin Almanya ile yakınlaşmasının yanında Ruslarla mücadele ve Balkanların tamamen elimizden çıkması ve yaşanmasının yanında Meşrutiyet gibi çok önemli bir süreç de siyasi hayatımıza girecektir. Sultan II. Abdülhamid Han hassas dengeler ve itidal adamıydı, onun inanışına göre sadece Türkler değil diğer ulusların da fütuhat devri bitmiştir.Gerçek imparatorluk hızlı sona doğru gidiyordu. Rusyanın ve daha gelişmiş düzeyde olan Avusturya ve Macaristannın durumları bunun en güzel örnekleridir...
Ahmet Saib Efendi, Sultan II. Abdülhamid e olan muhafeletini Mısırdan yaptığı yayınlarda dile getirmeye çalışmakta ve eserlerinde devletin içinde bulunduğu durumun yanı sıra Sultan II. Abdülhamide olan hislerini okuyucuları ile paylaşmaktadır...Sult... tümünü göster
Nahid Sırrı Örikin tutumu, İkinci Meşrutiyetten, İttihat ve Terakkiden, Sultan Hamidden söz açan öteki romancıların tutumlarına hiç mi hiç benzemiyor: İttihat ve Terakkinin zorbalığına karşı çıkıyorlardı o romancılar ama hiçbirinin aklından 31 Martı sevimli göstermek ya da Sultan Hamidi tutmak geçmiyordu; oysa Nahid Sırrı Örikin gönlü de, kafası da Sultan Hamidden yana.Ne varki Balzacın kralcı oluşu toplumsal gerçekliği nesnel gelişmesi içinde vermesine nasıl engel olmamışsa Nahid Sırrının Sultan Hamidden yana olması da toplumumuzun belirli bir tarihsel kesitini bütün gerçekliğiyle yansıtmasına engel olmamış.-Fethi NaciNahid Sırrı Örik, statik kuralları belirlemiş somut bir tarihsel dönemden, dinamik ve sürekli olarak değişen somut bir tarihsel döneme geçişi, Nimetin (somut) bireysel tarihiyle temellendirir. İki meşrutiyet arası dönemde sıradan, alelade ve herhangi bir paşa kızı olan Nimet, bu devingen somut tarih içinde, akılalmaz ölçüde tutkulu ve hırslı (kocasını Abdülhamidden sadrazamlık istemeye sevk edecek kadar) bir Balzac ya da Dostoyevski tipine dönüştürür.-Hilmi YavuzTürk Edebiyatında klasik roman var mı tartışmalarına kesin yanıt: Sultan Hamid Düşerken Oğlak Klasikleri dizisinde yayımlanıyor...
Nahid Sırrı Örikin tutumu, İkinci Meşrutiyetten, İttihat ve Terakkiden, Sultan Hamidden söz açan öteki romancıların tutumlarına hiç mi hiç benzemiyor: İttihat ve Terakkinin zorbalığına karşı çıkıyorlardı o romancılar ama hiçbirinin aklından 31 Martı ... tümünü göster
defnegul şu anda kitap okumuyor.