Bu yıl içinde Yapı Kredi Yayınlarından Enis Baturun Amerika Büyük Bir Şaka Ama Hangimiz Ona Karşı Çıkabilir Sevgili Frank adlı New York Seyahatnamesi ile Başkalaşımlar adlı kitabının ikinci cildi (XI-XX) çıktı. Şimdi de Enis Batur, Yapı Kredi Yayınlarıdan çıkan üçüncü kitabıyla okuyucularıyla buluşuyor. Kitabın adı Acı Bilgi. Alt başlığı Fugue Sanatı Üzerine Bir Roman Denemesi. Yazın türleri arasındaki sınırları ihlal etmeyi seven bir yazar roman yazmaya girişince ortaya ne çıkar? sorusuna bir yanıt olarak okunabilecek bir roman olan Acı Bilgi, Aralık; Yaralı Kuş; Rüzgâra Gitmek; Anna, Soror 99; Tutulma; Gerisi Bir Hikâye; Yola Yapışan Yazı; Beni Takip Ediniz; Yumurta, Marquis de Sadeın Şatosu; İki-Üç Boş Kâğıt; Taşlar ve Kitaplar adlarını taşıyan dokuz bölümden oluşuyor. Fugueün sözlük anlamlarını araştıran ilk sayfa, okuyucuya dolaşacağı coğrafyanın sınırları hakkında ip ucu veriyor. Romanın kahramanı Elviro Guarçez ve yazarın dolaştıkları mekânlar, sokaklar, caddeler, kentler fotoğraflarla belgeleniyor. Bir anti-kahraman olarak çizilen Elviro Guarçez, alıp başını gidemeyen, yazarından bağımsız hareket edemeyen bir roman kişisi olarak yaşadığı romanda rolünü de, repliklerini de unutuyor çoğu kere. Hikâyeden hikâyeye sıçrarken okura da izini kaybettiriyor. Edebiyattan müziğe, resimden fotoğrafa, sinemadan mimariye sanat dalları arasında zihinsel bir yolculuğun da izlendiği romanın sonunda yeni sorularla nereye geri döneceğini bakalım bulabilecek mi okur? Acı Bilgi, bir roman olarak roman nedir sorusunun oylumlarında ilerlemek için zengin bir malzeme sunuyor okura. Ayrıca, roman yazmak üstüne her şeyi unutmak, her şeyi yeniden anımsamak ve bir kez daha düşünmek için de iyi bir fırsat veriyor. TADIMLIKSiyah, dantelli bir elbise giymişti; iri göğüsleri, kısa ve sıska bacaklarıyla bir tavuğunkini andırıyordu cüssesi; boyalı kıvırcık saçlarını güç belâ yatıştırarak tepesinde toplamıştı; asık suratlı, otoriter bir ifadenin altından, en ufak bir hafifmeşrepliğe ödün vermeyeceği apaçık belli bir tavır koymuştu içeri girerken. Bir süre çıt çıkmadı. İlk fadocuya eşlik eden kitaracılar gene aynı düzen içinde yerlerini almışlardı, kısa bir akord seansının ardından onlar da mekândaki mutlak sessizliğin parçası haline geldiler. Belki bir dakika, ama ne uzundur bir dakika, bu durumun egemenliğini sürdürmesi için bekledi. Sonra gözleriyle izin verdi, parmakları tellere değdi, uzun yeleli çıplak bir at yaklaşmaya başladı uzaklardan kopup, kahverengi leke büyüyüp her yeri kapladığı ân, araya girdi: Çatlak, epey kısık, daracık ama dik bir merdivenin basamaklarından inanılması güç bir çeviklikle hareket edebilen, tam anlamıyla amansız bir sesti Argentinanınki. Otlar o ân tutuştu ve nereden geldiği belirsiz zorlu bir rüzgâr alevleri hızla taşıdı, ötelere bulaştırdı. Elviro Guarçez, düpedüz çıtırtılar duyuyordu: Grameri, sözlüğü, kuralları ve ilinekleri olmayan sert, yalın, gene de uçarı bir dil konuşuluyordu: Hiç kimsenin partöneri olmayı aklından geçirmeyeceği bir söz ve ses yumağı, dipsiz monolog, kulağından girdi ve gövdesinin bütün hücrelerine sızdı, yerleşti.
Bu yıl içinde Yapı Kredi Yayınlarından Enis Baturun Amerika Büyük Bir Şaka Ama Hangimiz Ona Karşı Çıkabilir Sevgili Frank adlı New York Seyahatnamesi ile Başkalaşımlar adlı kitabının ikinci cildi (XI-XX) çıktı. Şimdi de Enis Batur, Yapı Kredi Yayınla... tümünü göster
Algı kapıları temizlenseydi her şey insana olduğu gibi görünürdü: Sonsuz.
William Blake
İçinde hayal mumu kendiliğinden yanmayanlar için, bu mumu yakmanın yollarını denemiş ünlü bir yaratıcının kaleminden kendi anlılığının bilinmeyen bölgelerine, başka yaratıcıların derinliklerine vuran ışık...
Aldous Huxley'in yeni bir düşsel / düşünsel kavrayışın sonuçlarını ortaya koyduğu Algı Kapıları ile Cennet ve Cehennem birarada.
Algı kapıları temizlenseydi her şey insana olduğu gibi görünürdü: Sonsuz.
William Blake
İçinde hayal mumu kendiliğinden yanmayanlar için, bu mumu yakmanın yollarını denemiş ünlü bir yaratıcının kaleminden kendi anlılığının bilinmeyen bölgelerin... tümünü göster
Sıkı bir dostluk... Aslında hikâye onların hikâyesi, Ender'in ve Çetin'in... Günün birinde hayatlarına bir genç kız girer. Şimdi düşünme, hatırlama ve kendini didikleme zamanıdır.
“Nihal’e başından beri olduğumuzdan farklı göründük. Böyle gerekmişti. Koruyucu, kollayıcı, soğukkanlı, ne yapması gerektiğini bilen, Nihal düzgün yürüsün, üniversiteyi uzatmadan bitirsin, yaşadığı felaketten makul adımlarla uzaklaşsın diye asfalt döşeyen iki orta yaşlı, deneyimli erkek. Biri göbekli, diğeri kel.”
Barış Bıçakçı, bu çağa özgü lâf kalabalığından; dil, duygu, düşünce kirliliğinden paçalarına tek damla çamur bulaştırmadan çıkabilen, şaşırtıcı bir içışığı cömertçe yayan bir yazar. Nefes alır gibi, su içer gibi yazıyor.
Sıkı bir dostluk... Aslında hikâye onların hikâyesi, Ender'in ve Çetin'in... Günün birinde hayatlarına bir genç kız girer. Şimdi düşünme, hatırlama ve kendini didikleme zamanıdır.
“Nihal’e başından beri olduğumuzdan farklı göründük. Böyle ... tümünü göster
Zülfü Livaneli, üçüncü romanı olan Mutluluk'ta, hem kadim hem güncel olan bir konuyu ustalıkla ve nefes kesici bir sürükleyicilikle işliyor. Livaneli'nin cesaretle ve derinlemesine ele aldığı bu roman, bir Shakespeare trajedisi yoğunluğunda.
-Yaşar Kemal-
Amerikalı, Avrupalı ve Latin Amerikalı büyük ustaların yazmış olmaktan gurur duyacakları bir mistik şiir örneği.
-Talat Halman-
Günümüz Türkiyesinin içinden bıçak gibi geçen bu romanda üç kişiyle tanışıyoruz. Van gölü kıyısındaki kasabada, tecavüze uğramış olan on yedi yaşındaki Meryem, evlerinin izbe denilen ambarına kilitlenmiş durumda yazgısını düşünmektedir. İstanbul'un tanınmış profesörlerinden Harvard mezunu ve varlıklı İrfan Kurudal, Boğaz'a bakan evinde yaşamını kökten değiştirme planları yapmaktadır. Cemal ise Gabar dağlarında PKK takibinde, ateş altındadır. Yaşam bu üç kişinin yolunu garip bir rastlantıyla birleştirir ve birbirlerinin ruh fırtınalarını daha yakından tanırlar. Mutluluk hem bir dönem romanı; hem kentiyle kasabasıyla, İstanbulu ve Egesiyle bugünkü Türkiye'nin tanığı, hem de anlattığı kişilerin psikolojik derinliklerine ulaşan bir başyapıt. Meryem'i, İrfan'ı ve Cemal'i hiçbir zaman unutamayacaksınız.
Zülfü Livaneli, üçüncü romanı olan Mutluluk'ta, hem kadim hem güncel olan bir konuyu ustalıkla ve nefes kesici bir sürükleyicilikle işliyor. Livaneli'nin cesaretle ve derinlemesine ele aldığı bu roman, bir Shakespeare trajedisi yoğunluğunda... tümünü göster
Aklı hin, yüreği hüzünbaz bir yazardan imgelizce öyküler.
Aklı hin, yüreği hüzünbaz bir yazardan imgelizce öyküler.
Bir yanda, dünyaya gözünü açtığı andan bu yana algıladığı, öğrendiği, öğrettikleri, edindiği kişisel, toplumsal alışkanlıklar pislikler, inançlar... tavır davranış, konuşma biçimi, düşünce biçim haline gelmiş yönetici ölçüler, üzülmeden sinmeye... ürkekliğe... ürkeklikten ataklığa dek, bin bir kılığa giren korkuları, saygı, sevgi, iyilik, kötülük, mertlik, dürüstlük, gelenek, görenek, töre, gizli açık bir yığın güç... kurum... kişiliğinin dokusunu oluşturan bir yığın renk, olay, ses... Öte yanda, taa çocukluğundan bu yana, bu ana biriken toplumsallığın zorunlu ürüne tepki... Bilinç içinde oluşan karşı bilinci... gelişen, artık karşı konulamayan, kendi sınırlarını zorlayan, sınırlarıyla uzlaşamayan insanca yaşama mayası... Karşı bilinç ve onun payına düşen bilinç altı, sağlıklı bedensel tepki... Salpa, sağduyusuyla da, gelişen bu zorunlu güçlerin yanında yerini alıyordu.(Arka Kapak)
Bir yanda, dünyaya gözünü açtığı andan bu yana algıladığı, öğrendiği, öğrettikleri, edindiği kişisel, toplumsal alışkanlıklar pislikler, inançlar... tavır davranış, konuşma biçimi, düşünce biçim haline gelmiş yönetici ölçüler, üzülmeden sinmeye... ür... tümünü göster
dgncndndr şu anda kitap okumuyor.