dudaklarimkilitli

0 takip ettiği ve 18 takip edeni var. 73 değerlendirme yapmış.

Son Aktiviteler

Suskunlar

Eflâtun rengi hayaller kuran bir 'suskun'un sözleridir, bu roman. İşittiğini gören, gördüğünü dinleyen, dinlediğini sessizliğin büyüsüyle sırlayan ve tüm bunların görkemini hikâye eden bir adamın alçakgönüllü dünyasına misafir olacaksınız, satırlar akıp giderken. O ise, muzip bir tebessümle size eşlik edecek, sessizce... Sayfaları birer birer tüketirken, benzersiz erguvanî düşlerin 'gerçekliği'nde semâ edeceksiniz ve bu düşlerden âdeta başınız dönecek. Hayat kadar gerçek, düş kadar inanılmaz bu dünyanın tüm kahramanlarının seslerini duyacak, nefeslerini hissedeceksiniz. Çünkü Suskunlar, sessizliğin olduğu kadar, seslerin ve sözlerin, yani musikînin romanıdır. Sonsuzluğun derin sessizliğinin 'nefesini üfleyen' ve ona 'can veren' bir adamın hayallerinin ete kemiğe bürünmüş kahramanları, en az sizler kadar gerçektir; ya da siz, en az onlar kadar bir düş ürünü... Bağdasar, Kirkor, Dâvut, Kalın Musa, İbrahim Dede Efendi, Rafael, Tağut, Veysel Bey ve diğerleri... Onlar, sessizliğin evreninden İhsan Oktay Anar’ın düş dünyasına duhûl ederek suskunluklarını bozmuşlardır. Bir meczûp aşkı tattı, bir âşıksa aşkına şarkılar yazıp ruhunu maviyle bezedi; diğeri, kaybolduğu dünyada bir sesin peşine düşerek kendini buldu. Nevâ, belki de, herkesin âşık olduğu bir kadının pür hayâliydi. Hayâlet avcısı, kendi ruhunu yakalamaya çalıştı. Zâhir ve Bâtın ise, zıtlıkların muhteşem birliğinde denge bulan iki ayrı gücün cisimleşmiş hâliydi. Suskunlar’ı okuduktan sonra aynaya bakmak, yansıyan aksinizde gerçeği görmek, gördüğünüzü işitmek ve duyduklarınızla sağırlaşıp susmak isteyeceksiniz. Sayfalar tükenip bittiğinde, kim bilir, belki de 'suskunlar'dan biri olacaksınız…

Eflâtun rengi hayaller kuran bir 'suskun'un sözleridir, bu roman. İşittiğini gören, gördüğünü dinleyen, dinlediğini sessizliğin büyüsüyle sırlayan ve tüm bunların görkemini hikâye eden bir adamın alçakgönüllü dünyasına misafir olacaksınız, ... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 13 yıl, 3 ay
Elif

Hilale isminin anlamını sordu; Türkçede ayın ilk günlerinde aldığı yay biçimi demektir. Ülkemin bayrağında da vardır hilal... Elifin başkahramanı dünyaca meşhur yazar Paulo Coelho, bir süredir bilgelik yolunda gelişmesinin durduğunu hissetmektedir. Belki de yapması gereken tek şey, esrarengiz ustası J.nin tavsiyesine uyup, Gönlünün onu çektiği yere, gitmektir... Rastlantılar Coelhoyu Rusyaya savurur. 9288 kilometrelik yolu, bu uçsuz bucaksız ülkeyi, baştan sona trenle kat etmeye karar verir. Daha ilk durağından itibaren manevi bir arayışa dönüşen bu yolculukta ona üç kişi eşlik eder: Bir Tao ustası, Rus yayıncısı ve en ilginci, yetenekli bir keman virtüözü olan, sıra dışı genç bir Türk kadını; Hilal... Coelho, son romanı Elifle, bir kez daha hayatı güzelleştiren hazineleri ve mucizeleri kutluyor. Zamanın, mekânın, yaşadığımız başka hayatların dışında bir yerde, katıksız aşkın peşinde, ruhun upuzun yolunu kat ediyor. Ama bu kez, bizlere çok tanıdık gelen duraklardan geçerek... Coelhonun kitapları, milyonların hayatına büyü katıyor. London Times

Hilale isminin anlamını sordu; Türkçede ayın ilk günlerinde aldığı yay biçimi demektir. Ülkemin bayrağında da vardır hilal... Elifin başkahramanı dünyaca meşhur yazar Paulo Coelho, bir süredir bilgelik yolunda gelişmesinin durduğunu hissetmektedir. B... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 13 yıl, 4 ay
Şeytan Ayrıntıda Gizlidir

Şeytan Ayrıntıda Gizlidir, gündelik hayatın hemen her alanında olup biten, hayatın hızlı temposu içinde baktığımız halde görmediğimiz, yaşanan ve yaşanması muhtemel cinayetleri öyküleştiriyor. Usta edebiyatçı Vedat Günyolun Türkçe tutkunu, Türkçe vurgunu olarak nitelediği Ahmet Ümitin duru bir dil ve akıcı üslupla kaleme aldığı bu bir solukta okunan öykülerde Başkomiser Nevzat ve yardımcısı Ali, bir yandan görevlerini yerine getirip cinayetleri çözerken diğer yandan da yazarın hınzır emellerine alet oluyor (!).Şeytan Ayrıntıda Gizlidirde, Türkiyenin en ünlü türkücüsü cinayet suçlamasıyla karşı karşıya kalıyor örneğin. Üstelik bu kez, adamlarından biri üstlenmiyor suçu; türkücü, yakayı ele verdiğinde, göğsünü gere gere itiraf ediyor. 1999 yılında on binlerce kişinin canından olduğu Marmara depremini orgazmik bir heyecanla karşılayan ünlü bir deprem profesörü, o dönemde bilimsel kimliğinin kaldırmayacağı kadar alaycı açıklamalarıyla pek çok kişide öfke uyandırmıştı. Ahmet Ümit, sessiz yığınlar adına yazarlığını konuşturup, sözü geçen bilim adamının kendini beğenmiş, elitist tutumundan da intikam alıyor. Kanal kanal gezip dalgasını geçen profesör, bir TV programı sırasında hazdan ölüyor.Ahmet Ümit, kendi iktidarını kullanıp herkesle alay edercesine yaşayan, okurun kolayca teşhis edebileceği medyatik tipleri eleştiri süzgecinden geçirirken, bir başka noktada daha cesaret çizgisini aşıyor. Türkiyenin tabularından biri olduğu için sinema, tiyatro vb. sanat dallarında olumsuz örneğini göremediğimiz meslek dallarından suçlular da öykü kahramanı olarak boy gösteriyor Şeytan Ayrıntıda Gizlidirdeki öykülerde: uyuşturucu işine bulaşmış bir polis, bir jinekolog, albay eşini aldatan öğretmen, arazi mafyasının orman yakmasına öfke duyan avcılar vb. Tabu olması bir yana, toplum içinde saygınlığı tartışmasız meslek dallarına mensup suçlu kahramanlarına karşı acımasız davranmıyor Ahmet Ümit. Yazarın romanlarından alışık olduğumuz, suç kadar suçluyu, onu eyleme iten nedenleri anlamaya ve okurla paylaşmaya dönük tutumu, Şeytan Ayrıntıda Gizlidirdeki öykülerinde de sürüyor. Örneğin, suçlu jinekoloğun işlediği cinayette, işine yabancılaşmanın nasıl bir rol oynayabileceğini bir çırpıda hatırlatıveriyor.Fethi Nacinin deyişiyle Ahmet Ümitin sürükleyici bir anlatımı var ve Şeytan Ayrıntıda Gizlidirdeki kısa öyküler, hiç de bu akıcılığa kurban gitmiyor. Her biri ayrı bir lezzet taşıyan öyküler sona erdiğinde okur yüzünde beliren tebessüm de bunun en güzel kanıtı.

Şeytan Ayrıntıda Gizlidir, gündelik hayatın hemen her alanında olup biten, hayatın hızlı temposu içinde baktığımız halde görmediğimiz, yaşanan ve yaşanması muhtemel cinayetleri öyküleştiriyor. Usta edebiyatçı Vedat Günyolun Türkçe tutkunu, Türkçe vur... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 13 yıl, 5 ay
Yarın Yapayalnız

Aşk karışıktır, karmaşıktır. Hüzünlüdür çoğu kez. Geldiği heyecanlarla değil, hırpalanmalarla, yaralarla çekip gider. Yarın Yapayalnız, bize aşkı anlatıyor. Ayrıksı bir aşkı. Farklı dünyaların aşkta erimesini, sonra yeniden tüm gücüyle ortaya çıkmasını anlatıyor. Gözyaşını, direnci, yenilip yenilip yine de ayakta kalma ısrarını anlatıyor. Kalabalıklar içinde dimdik bir kadının, aşkta bile yapayalnız kalışını...Selim İleri, Yarın Yapayalnızda bir kadının, kadınların dünyasına giriyor; üstelik en derine, en mahreme kadar inme cesaretini gösteriyor. Her zamanki gibi kalemini duyarlılığa adıyor. Yarattığı kişiliklerde tutarlı, çizdiği mekânlarda özenli. İleri, hüznün ağır bastığı bir roman yaratıyor, bireysel acılardan söz ediyor. Ama bunu yaparken toplumun gidişine de duyarsız kalmıyor. Her satır, içten içe bize bir toplumun geldiği noktayı gösteriyor. Kalabalıklar içindeki yalnızlığımızı bir kez daha yüzümüze vuruyor. Yarın Yapayalnız, çarpıcı ve cesur bir roman.

Aşk karışıktır, karmaşıktır. Hüzünlüdür çoğu kez. Geldiği heyecanlarla değil, hırpalanmalarla, yaralarla çekip gider. Yarın Yapayalnız, bize aşkı anlatıyor. Ayrıksı bir aşkı. Farklı dünyaların aşkta erimesini, sonra yeniden tüm gücüyle ortaya çıkması... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 13 yıl, 5 ay
Şeytan Marka Giyer

Taşrada büyüyen ve hoş bir kız olan Andrea Sachs, Browndan mezun olur olmaz her genç kızın hayalinde yaşattığı bir iş bulur: Moda dünyasında en çok saygı gören ve en çok nefret edilen kadının -Miranda Priestly- asistanlığı.Şeytan Marka Giyer, bir zamanlar Vogue dergsinin ünlü Genel Yayın Yönetmeni Anna Wintourun asistanı olan Lauren Weisbergerin kaleme aldığı eğlenceli bir roman. Lauren, kahramanı Andrea Sachs aracılığıyla, şöhreti dillere destan bir genel yayın yönetmeninin asistanlığını yapmanın nelere mal olduğunu eğlenceli bir kurgu ile anlatıyor. Runway derisinin Genel Yayın Yönetmeni Miranda Priestlyin asistanlığını yapmaya başlayan Andrea, bir anda kendini Prada, Armani, Versace dünyasında bulur. Çevresinde yaşamlarının tek amacı marka giyip kendileri ile ilgilenmek olan genç, güzel kadın ve erkekler vardır. Weisberger, romanında moda dergilerinde çalışanların yüzeysel dünyalarını gözler önüne serdiği gibi yönetim kadrolarındaki çalışma şekillerini de okurla paylaşıyor. Andreanın dramıÜniversiteden yeni mezun olanlar bir işe en alt basamaktan başlayarak yükseleceklerini bilirler. Ama hiçbiri patronlarının kuru temizlemeciden giysilerini alacaklarını, sabah sıcak sütlü kahvesini ayağına götüreceklerini, en son Harry Potter kitabının henüz satışa sunulmadan önce bir kopyasını patronunun eline ulaştırmak zorunda kalacaklarını, çocukları için dadı adayları ile görüşeceklerini akıllarının ucundan bile geçirmezler. Gülmece unsurlarıyla örülmüş Şeytan Marka Giyer komik, iğneleyici bir ‘dedikodu romanı.

Taşrada büyüyen ve hoş bir kız olan Andrea Sachs, Browndan mezun olur olmaz her genç kızın hayalinde yaşattığı bir iş bulur: Moda dünyasında en çok saygı gören ve en çok nefret edilen kadının -Miranda Priestly- asistanlığı.Şeytan Marka Giyer, bir zam... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 13 yıl, 5 ay
Ninatta'nın Bileziği

Günümüzden 3 300 yıl önce yapılan bir savaştır Kadeş ve iki büyük uygarlığı Mısırlılar ile Hititleri karşı karşıya getirir. Savaş sonrasında yapılan anlaşma ise tarihe bir ilk olarak geçer. Dünya çok uzun yıllar Kadeş Savaşını Mısır kaynaklarından elde edilen bilgilere göre değerlendirdi. Daha sonra elde edilen bulgular tarihin bile yanılabileceğini gösterdi. Örneğin Mısırlılar tabletlerinde savaşı kazandıklarını yazmalarına rağmen, uğrunda savaşılan bugünkü Suriye topraklarının savaş sonrasında hâlâ Hititlerin elinde olduğunu öğrendik. Ninattanın Bileziğinde ise tarihin ötesinden savaşın kederiyle örtülü bir kadın sesi ulaşıyor bize ve ölümsüz sevdasının öyküsünü taşıyor bugüne. Ninatta, sonsuz bir aşkı anlatırken Hitit dualarını, Hitit büyülerini, Hitit-Mısır yazışmalarını da aktarıyor ve okuru zevkli bir tarih yolculuğuna çıkarıyor. Ninattanın Bileziği, Türk polisiye edebiyatının usta ismi Ahmet Ümitin kaleminden, Patasanadan sonra Hititler üzerine yine çarpıcı bir epik roman.

Günümüzden 3 300 yıl önce yapılan bir savaştır Kadeş ve iki büyük uygarlığı Mısırlılar ile Hititleri karşı karşıya getirir. Savaş sonrasında yapılan anlaşma ise tarihe bir ilk olarak geçer. Dünya çok uzun yıllar Kadeş Savaşını Mısır kaynaklarından el... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 13 yıl, 5 ay
Daha Fazla Göster

dudaklarimkilitli şu an ne okuyor?

dudaklarimkilitli şu anda kitap okumuyor.

Favori Yazarları (0 yazar)

Favori yazarı yok.