Zülfü Livaneli, üçüncü romanı olan Mutluluk'ta, hem kadim hem güncel olan bir konuyu ustalıkla ve nefes kesici bir sürükleyicilikle işliyor. Livaneli'nin cesaretle ve derinlemesine ele aldığı bu roman, bir Shakespeare trajedisi yoğunluğunda.
-Yaşar Kemal-
Amerikalı, Avrupalı ve Latin Amerikalı büyük ustaların yazmış olmaktan gurur duyacakları bir mistik şiir örneği.
-Talat Halman-
Günümüz Türkiyesinin içinden bıçak gibi geçen bu romanda üç kişiyle tanışıyoruz. Van gölü kıyısındaki kasabada, tecavüze uğramış olan on yedi yaşındaki Meryem, evlerinin izbe denilen ambarına kilitlenmiş durumda yazgısını düşünmektedir. İstanbul'un tanınmış profesörlerinden Harvard mezunu ve varlıklı İrfan Kurudal, Boğaz'a bakan evinde yaşamını kökten değiştirme planları yapmaktadır. Cemal ise Gabar dağlarında PKK takibinde, ateş altındadır. Yaşam bu üç kişinin yolunu garip bir rastlantıyla birleştirir ve birbirlerinin ruh fırtınalarını daha yakından tanırlar. Mutluluk hem bir dönem romanı; hem kentiyle kasabasıyla, İstanbulu ve Egesiyle bugünkü Türkiye'nin tanığı, hem de anlattığı kişilerin psikolojik derinliklerine ulaşan bir başyapıt. Meryem'i, İrfan'ı ve Cemal'i hiçbir zaman unutamayacaksınız.
Zülfü Livaneli, üçüncü romanı olan Mutluluk'ta, hem kadim hem güncel olan bir konuyu ustalıkla ve nefes kesici bir sürükleyicilikle işliyor. Livaneli'nin cesaretle ve derinlemesine ele aldığı bu roman, bir Shakespeare trajedisi yoğunluğunda... tümünü göster
“Cemil’in bütün gün evde ruhsal söküklerle uğraştığını da biliyordu Nazlı. Ev, iplik parçalarıyla, kırpıklarla dolu oluyordu, iki ucu bir araya getirilememiş hatıralarla ve partal fikirlerle. Yaşamak bu küçük evde de eksik kalıyordu; elli dört metrekare içinde Cemil’in yetişemediği, tamamlayamadığı şeyler vardı. Sessizlikler vardı. Hissettiği şeyi tam o anda kimseye söyleyememiş Cemil’in kuytuya köşeye bıraktığı sessizlikler, yutkunmalar ve toz.”
Aşk üzerine küçük bir roman.
Toplu konutta aşk ama...
Edebiyat üzerine küçük bir roman.
Edebiyatla hayatın birbirine karıştığı ama...
Arkadaşlıklar üzerine bir roman.
Hepsi üç kişi ama...
Barış Bıçakçı’dan yeni bir kitap. Aması yok.
“Ben Barış Bıçakçı’nın metninde... kendine has bir üslup görüyorum. Kısa cümlelerle, fazla derine inmiyormuş gibi gözükerek ince ayrıntılarda kahramanlarını var ediyor. Yalın bir anlatımı var, parlatmıyor, gereksiz cümlelerle şişirmiyor... Kısa, çok kısa bölümler ilk bakışta birbirleriyle ilgisiz gibi görünseler de bir bütünü oluşturuyorlar. Son zamanlarda tek tipleşen, olaya dayalı roman anlayışına karşı kendine has dili, anlatımı, kurgusuyla seçkinleşiyor Barış Bıçakçı.”
Metin Celâl
“Cemil’in bütün gün evde ruhsal söküklerle uğraştığını da biliyordu Nazlı. Ev, iplik parçalarıyla, kırpıklarla dolu oluyordu, iki ucu bir araya getirilememiş hatıralarla ve partal fikirlerle. Yaşamak bu küçük evde de eksik kalıyordu; elli dört metrek... tümünü göster
Ergen Terapisi, ergen gelişimi üzerine özlü ve güncel bilgiler vermenin yanı sıra anksiyete bozuklukları, depresyon, yeme bozuklukları, somatizasyon, davranım bozukluğu ve psikoz gibi rahatsızlıkların etkili klinik tedavisi konusunda adım adım rehberlik etmektedir. Yazarların her biri, ergen tedavisi konusunda uzmanlığa sahiptir ve alanlarındaki en son bilgiler ile klinik teknikleri sunmaktadırlar. (...) Ergenlikte ortaya çıkan psikopatolojiler konusunda canlı vaka örnekleri veren, klinik bilgeliği damıtıp toparlayan tutkulu bir çalışma. Bu mükemmel kitap, psikiyatrik problemi olan gençlerle çalışmanın heyecanını ve meydan okuyan yanlarını da başarıyla aktarıyor. - Gregory K. Fritz, MD Brown Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikoloji Profesörü ve Direktörü
Ergen Terapisi, ergen gelişimi üzerine özlü ve güncel bilgiler vermenin yanı sıra anksiyete bozuklukları, depresyon, yeme bozuklukları, somatizasyon, davranım bozukluğu ve psikoz gibi rahatsızlıkların etkili klinik tedavisi konusunda adım adım rehber... tümünü göster
Edith Hamiltonun onyıllardır mitolojinin temel başvuru kaynağı olarak okunan eseri, Batı edebiyatının kök aldığı Grek ve Romen mitologyasını başından sonuna en özlü biçimde sunuyor. Ülkü Tamerin mükemmel çevirisiyle.
Edith Hamiltonun onyıllardır mitolojinin temel başvuru kaynağı olarak okunan eseri, Batı edebiyatının kök aldığı Grek ve Romen mitologyasını başından sonuna en özlü biçimde sunuyor. Ülkü Tamerin mükemmel çevirisiyle.
Başvuru Dizisi'nde Levent Mete'nin Şizofreni ve Depresyon adlı çalışmalarının ardından psikiyatri alanında yayımlanan üçüncü kitap, "Zor Kişilikler"le Yaşamak. Psikiyatr ve tedavi uzmanı olan kitabın yazarları yapıtlarında on iki büyük kişilik tipini ele alarak son derece ilginç bir portreler galerisi oluşturuyorlar. Yaşam koşulları bizleri kaçınılmaz olarak bir zor kişilikle ilişkide bulunmaya götürebilir. Bu bir komşu, patron, iş arkadaşı, eş ya da anne-baba olabilir. "Zor Kişilikler" doğal olaylar gibidir. Onlar her zaman vardır ve her zaman da var olacaklardır. Onlara öfkelenmek kötü havaya ya da yer çekimi yasasına kızmak kadar boşunadır. Eğer bir paranoyakı, bir narsisi, kaygılı ya da depresif bir kişiliği anlamaya ve benimsemeye çalışırsanız, çıkarabilecekleri sorunlara daha kolay karşı koyabilirsiniz. Kitabın temel iletisi, bu kişiliklerin insan olarak varlıklarını kabul etmekte odaklanmaktadır. Unutmamak gerekir ki, bu kişiler böyle olmayı kendileri seçmediler. Kim, aşırı derecede kaygılı, itici, kuşkucu, başkalarına bağımlı ya da kafayı ayrıntılara takan biri olmayı özgürce seçer. Akıcı ve zaman zaman mizahi sınırları zorlayan bir uslupla yazılmış olan bu kitap aslında bizlere mutlluk reçetelerinden birini sunmakta ve ''Zor Kişilikler''i tanıtırken, kendimizi tanımamızı sağlamaktadır.
Başvuru Dizisi'nde Levent Mete'nin Şizofreni ve Depresyon adlı çalışmalarının ardından psikiyatri alanında yayımlanan üçüncü kitap, "Zor Kişilikler"le Yaşamak. Psikiyatr ve tedavi uzmanı olan kitabın yazarları yapıtlarında on iki ... tümünü göster
Kusursuz kadın? Öyle bir şey var mı? Aramakla bulunur mu?Bir gazete ilanı:Profesyonel, aktif, genç büyükbaba iyi yürekli, başarılı, sigara içmeyen, tiyatroya, tenise, aile toplantıları ve mesleki sohbetlere ilgi duyan bayan arıyor. Lütfen yanıt gönderin.Bir adam: Hamilton... 57 yaşında... Çekici, başarılı ve zengin bir iş adamı. Üç anne ile geçen ve fiziksel tacize uğradığı bir çocukluk... Sık sık yollandığı işkence odası... Erişkinlikte önüne geçemediği bir kusursuz kadın arayışı... Telefon defterinde kayıtlı 100 kadın... Sigara, içki ya da kumar değil, kadın bağımlısı bir adam.Vamık D. Volkan diyor ki: Bu kitap insan yıllarca haftada dört beş kez psikanaliste giderse neler oluru merak eden herkes için yazıldı. Ayrıca psikanaliz eğitimi verenler ve öğrenenler için de bir eğitim gereci olarak kullanılabilir.Hamiltonun öyküsü evrensel bir öyküdür ve bize çocukluk yaşantılarının (özellikle de örseleyici olanların), yaşamın ilk yıllarında tacizkâr anne-babayla ya da ortamdaki diğer insanlarla kurulan özel ilişkilerin ve bunların yanında atalarımızın başından geçmiş tarihsel olayların kişiliklerimizi nasıl şekillendirdiğini öğretir. Bu bize, anne babamızı ve hangi tarihsel olayların içine doğduğumuzu seçemeyeceğimizi bir kez daha anımsatır. Bununla birlikte, kendi çocuklarımıza karşı davranışlarımızın bütün sorumluluğunu üstlenebilir ve onların çocuk Hamiltonun sık sık gönderildiği işkence odasını tanımamalarını sağlayabiliriz.
Kusursuz kadın? Öyle bir şey var mı? Aramakla bulunur mu?Bir gazete ilanı:Profesyonel, aktif, genç büyükbaba iyi yürekli, başarılı, sigara içmeyen, tiyatroya, tenise, aile toplantıları ve mesleki sohbetlere ilgi duyan bayan arıyor. Lütfen yanıt gönde... tümünü göster
dulcinea şu anda kitap okumuyor.