''Şimdiye kadar yazılmış en iyi bilim-kurgu roman, klasik bir karşı ütopya'' -Ursula K. Le Guin-
Biz, sonradan kendi tarzında yazılan yapıtlar için prototip olacak disütopik bir romandır. Roman gelecekte varolan otoriter bir devletin inançlarına körü körüne bağlı bir vatandaşı ve bir matematikçi olan D-503'ün günlüğüne yazdıklarına yer verir. Günlük, mutluluğun, düzenin ve güzelliğin sadece özgürlüğün olmadığı bir ortamda, matematiksel mantığın ve mutlak gücün demir prensiplerinde bulunabileceğini dikte eden bir hükümet doktrininin bir ilanı olarak başlar. Günlük ve roman ilerledikçe D-503, I-330 adlı bir muhalifin çarpıcı etkisine kapılır. I'ya duyduğu çılgıncasına arzuyla büyülenen D, matematiksel mantığın saflığına ve tüm insanların ihtiyacını karşılayacak ve mükemmel düzenlenmiş bir bütünlüğün kapasitesine olan inancını kaybeder. Kendini azar azar V-1'in şiirsel irrasyonelliğine ve bireysel bir aşkın anarşizmine doğru çekilirken bulur. Artık "biz"i kullanmaz ve gerilla sevgilisinin adının ironik bir yansıması olarak "ben"i, yani kendini düşünmeye başlar.
''Zamyatin'in Biz'ini farklı kılan şey otoriterliğe bakış açısındaki entelektüel inceliktir.'' -Ölmeden Önce Okumanız Gereken 1001 Kitap-
''Şimdiye kadar yazılmış en iyi bilim-kurgu roman, klasik bir karşı ütopya'' -Ursula K. Le Guin-
Biz, sonradan kendi tarzında yazılan yapıtlar için prototip olacak disütopik bir romandır. Roman gelecekte varolan otoriter bir de... tümünü göster
''Şimdiye kadar yazılmış en iyi bilim-kurgu roman, klasik bir karşı ütopya'' -Ursula K. Le Guin-
Biz, sonradan kendi tarzında yazılan yapıtlar için prototip olacak disütopik bir romandır. Roman gelecekte varolan otoriter bir devletin inançlarına körü körüne bağlı bir vatandaşı ve bir matematikçi olan D-503'ün günlüğüne yazdıklarına yer verir. Günlük, mutluluğun, düzenin ve güzelliğin sadece özgürlüğün olmadığı bir ortamda, matematiksel mantığın ve mutlak gücün demir prensiplerinde bulunabileceğini dikte eden bir hükümet doktrininin bir ilanı olarak başlar. Günlük ve roman ilerledikçe D-503, I-330 adlı bir muhalifin çarpıcı etkisine kapılır. I'ya duyduğu çılgıncasına arzuyla büyülenen D, matematiksel mantığın saflığına ve tüm insanların ihtiyacını karşılayacak ve mükemmel düzenlenmiş bir bütünlüğün kapasitesine olan inancını kaybeder. Kendini azar azar V-1'in şiirsel irrasyonelliğine ve bireysel bir aşkın anarşizmine doğru çekilirken bulur. Artık "biz"i kullanmaz ve gerilla sevgilisinin adının ironik bir yansıması olarak "ben"i, yani kendini düşünmeye başlar.
''Zamyatin'in Biz'ini farklı kılan şey otoriterliğe bakış açısındaki entelektüel inceliktir.'' -Ölmeden Önce Okumanız Gereken 1001 Kitap-
''Şimdiye kadar yazılmış en iyi bilim-kurgu roman, klasik bir karşı ütopya'' -Ursula K. Le Guin-
Biz, sonradan kendi tarzında yazılan yapıtlar için prototip olacak disütopik bir romandır. Roman gelecekte varolan otoriter bir de... tümünü göster
‘‘Çektiğin acıyı ben de anlıyorum. Fakat bu herkesin başından geçiyor. O yüzden senin de katlanman gerek. Sonrasında kurtuluş geliyor. O zaman artık sen, hiçbir şeyi dert etmeyecek, üzülmeyeceksin. Hepsi kaybolup gider. Geçici heveslerin hiçbir değeri yok. Burası dünyanın sonu. Dünya burada sona erer, ötesi yoktur. O yüzden sen de artık hiçbir yere gidemezsin.’’
Gölgesini kaybeden, kafataslarından eski rüyaları okuyan bir adam ve dünyanın sonu gelmeden önce yaşayacak sadece birkaç saati kalmış bir kahraman. Haşlanmış Harikalar Diyarı ve Dünyanın Sonu XXI. yüzyıl edebiyatına damgasını vuran, kült yazar Haruki Murakami’den bilimkurguyu masalsı bir dünyanın içinde var eden, Kafkaesk bir psikolojik gerilime göz kırpan bir roman.
‘‘Çektiğin acıyı ben de anlıyorum. Fakat bu herkesin başından geçiyor. O yüzden senin de katlanman gerek. Sonrasında kurtuluş geliyor. O zaman artık sen, hiçbir şeyi dert etmeyecek, üzülmeyeceksin. Hepsi kaybolup gider. Geçici heveslerin hiçbir değer... tümünü göster
Çok okuyan değil, çok düşünen bilir...
Kimi zaman göz önünde olanları görmek için gözlerden fazlası gerekir.
Marisha Pessl'dan tüm dünyada büyük ses getirmiş, çarpıcı bir roman: Gündelik Felaket Teorileri. Harvard öğrencisi Blue van Meer'in izinde, kitaplardan filmlere, filmlerden hayata uzanan Gündelik Felaket Teorileri, yüreğin ve zihnin düştüğü tuzakları coşkulu bir dille anlatıyor. Ders programı formatında yazılmış bu etkileyici romanın her bölümü, bir edebiyat eserinin başlığını taşıyor ve sizi, kitaplar ve popüler kültür yardımıyla muazzam bir komployu çözmeye davet ediyor.
Bugüne değin otuz dilde yayımlanmış olan Gündelik Felaket Teorileri, çok okuyan, çok düşünen ve çok sorgulayan Blue'nun macerasını Nabokov, Shakespeare ve Flaubert gibilerinin eserlerinden Audrey Hepburn, Humphrey Bogart, Jane Russell ve daha nicelerine, doğru olduğunu varsaydıklarımızın ardında gizlenenlere uzanarak anlatıyor ve algı da denen göz kamaştırıcı kelebeği yükseklere uçuruyor.
Blue'nun anlattıklarını takip ederek kitaplardan filmlere, filmlerden yaşama atlamak ve romanın sonundaki bitirme sınavını vererek dersi, Gündelik Felaket Teorileri'ni geçmek, size düşüyor.
Gündelik Felaket Teorileri, tuzaklar ve umutlarla dolu hayatta yanılgıya düşmek istemeyenler, açıkgözlü geçinenler ve işaretleri önemseyenler için vazgeçilmez bir rehber, baş döndürücü bir roman.
Çok okuyan değil, çok düşünen bilir...
Kimi zaman göz önünde olanları görmek için gözlerden fazlası gerekir.
Marisha Pessl'dan tüm dünyada büyük ses getirmiş, çarpıcı bir roman: Gündelik Felaket Teorileri. Harvard öğrencisi Blue van Meer... tümünü göster
Hiç uykum yok. Hiç uyuyamıyorum. Domuz gibi içiyorum. Ama gözlerimi kapalı bile tutamıyorum. Sabaha beş saat var. Annemi düşünüyorum. Nerededir şimdi? Aynada kendime bakıyorum bazen. Ve tek kelime etmesem bile vücudum yaşadıklarımı, hayattan ne anladığımı anlatmaya yetiyor. Sağ omuzuma kendi çizdiğim kelebek, beğenmediğim için üzerine attığım çarpı işareti ve altında aynı kelebeğin bir Japon tarafından çok daha iyi işlenmişi. Sol dirseğimin iki parmak yukarısındaki kurşun yarası. Bileklerimdeki otuz dört dikiş. Medeniyeti bir aralar, herkes gibi yaladığımı kanıtlayan apandisit ameliyatımın izi. Ve sırtımı kaplayan, Tanrı'nın yüzü. Bilmiyorum... Hızlı yaşadım. Ama genç ölmekten çok, hızlı yaşlandım! Ama hayattayım.
Hiç uykum yok. Hiç uyuyamıyorum. Domuz gibi içiyorum. Ama gözlerimi kapalı bile tutamıyorum. Sabaha beş saat var. Annemi düşünüyorum. Nerededir şimdi? Aynada kendime bakıyorum bazen. Ve tek kelime etmesem bile vücudum yaşadıklarımı, hayattan ne anlad... tümünü göster
Sizce iki ihtiyar, Kaç Amerikan askeri öldürebilir?
Yeni dizilerimiz arasında ilk sırayı Çağdaş Klasikler alıyor. Bu dizinin ilk kitabının çok özel olmasını arzu ettik ve İranlı asıllı Fransız yazar Serge Rezvaninin Fransada 70lerin başında yayınlanmış ve döneminde Amerika karşıtı eylemleri en iyi aktaran romanlar arasında sayılmış Amerikanomanyaklar adlı kısa romanını seçtik. Kitabın bizim ve okurlarımız için önemi, Serge Rezvaninin büyük bir dil ustalığıyla kaleme aldığı Amerikanomanyakları değerli yazar Adalet Ağaoğlunun aynı ustalıkla ve yarattığı olağanüstü sokak diliyle Türkçeye kazandırmış olması.
Sizce iki ihtiyar, Kaç Amerikan askeri öldürebilir?
Yeni dizilerimiz arasında ilk sırayı Çağdaş Klasikler alıyor. Bu dizinin ilk kitabının çok özel olmasını arzu ettik ve İranlı asıllı Fransız yazar Serge Rezvaninin Fransada 70lerin başında yayınlan... tümünü göster