ege

0 takip ettiği ve 0 takip edeni var. 3 değerlendirme yapmış.

Son Aktiviteler

ege okumuş.
Rimbaud - Bütün Şiirleri

Şiire on altı yaşında başlayıp yirmi yaşında son veren, edebiyat dünyasının dahi çocuğu Fransız şairi Arthur Rimbaud, dört yılda yarattığı bu ürünüyle bütün büyük şairleri ve bu arada modern Türk şiirini de geniş oranda etkiledi. Rimbaud, yalnız dizenin değil, düzyazının da büyük ustalarından kabul ediliyor. Çeviri: Erdoğan Alkan

Şiire on altı yaşında başlayıp yirmi yaşında son veren, edebiyat dünyasının dahi çocuğu Fransız şairi Arthur Rimbaud, dört yılda yarattığı bu ürünüyle bütün büyük şairleri ve bu arada modern Türk şiirini de geniş oranda etkiledi. Rimbaud, yalnız dize... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 13 yıl
ege favorilerine ekledi.
Dorian Gray'in Portresi

Gerçek miydi? Portre gerçekten değişmiş miydi? Yahut sadece kendi muhayyilesi mi neşeli bir bakışı şeytanca bir bakış olarak görmesine neden olmuştu? Boyanmış bir tablo gerçekten değişebilir miydi? Böyle bir şey saçmaydı. Bu, bir gün Basile anlatılacak bir hikâyeydi.Çok yakışlıklı bir genç olan Dorian Gray, ressam Basil Hallward tarafından çizilen portresinden o kadarnir ki geçen günler taze bedenini yaşlandıracakken tablonun daima genç ve güzel kalacak olmasına esef eder. Acaba gerçekten öyle mi olacaktır?

******

İrlandalı şair ve oyun yazarı Oscar Wilde, 1854te doğdu. Bütün ömrünü Güzelin peşinden koşmaya adadı. Dorian Grayin Portresi adlı eserinde kendi dünyasının olanca estetizmini ortaya koyar: Şiddetli ve az rastlanır duyuları aramak, zevki ve ruhu baskılayan her şeye başkaldırmak, gerçek sanatçının toplum veya ahlak kurallarına üstünlüğü gibi özelliklerin hepsi bu eserinde vardır.
Zevk için yaşadığına hiçbir zaman yazıklanmayan, tanımadığı hiçbir hazzın kalmamasıyla övünen, flüt sesleriyle, ilkbahar çiçeklerinin süslediği, patikalardan indiğini söyleyen Oscar Wildein bu eserinde çok şey bulacaksınız.

************

İrlanda asıllı İngiliz yazar Oscar Wilde 19. yüzyıl sonunda en çok ilgi çeken sanatçılardan biridir. Wilde, sanatıyla yaşamını bütünleştiren bir yazardır. İlk yapıtları pek ilgi görmese de 1891de yayımlanan The Picture of Dorian Gray adlı eseriyle başarısının doruğuna çıkmış, ününe ün katmış, ustalığını kanıtlamıştır. Eserlerinde döneminin çok hassas bir konusu olan farklı cinsel eğilimlere yasakçı bir gözle bakan, dönemin bu toplumsal yargısını uca vardırılmış bir eleştirellikle işleyen Oscar Wilde, bu romanının kurgusunu da böyle bir konuyla temellendirmiştir. Katı ve gelenekçi Victoria dönemi anlayışına başkaldıran bir estetiğin savunuculuğunu yapan Wildeın, yaşamın toplumsal görevlerin toplamı değil, güzelliklerin yaşanmasının bir toplamı olduğunu gösterebilmek için sürdürdüğü çabası ona pahalıya da patlamış olsa, yaşamı boyunca bu çabadan vazgeçmemiş, yıllar süren hapislik hayatı mücadelesini ancak daha fazla bilemiştir. Güzelliğin en yücesini sanatta bulan Wildeın, hayatın estetize edilebilmesi için yasaklardan arındırılması gerektiği tezini bu romanında rahatlıkla bulabileceksiniz...

************

İrlanda asıllı İngiliz yazar Oscar Wilde (1854-1900), çeşitli deneme ve öykülerinin ardından 1891‘de yayınlanan tek romanı Dorian Grayle büyük yankılar uyandırdı. Esas olarak özel yaşamına ilişkin itirafları kapsayan romanda, en çok üzerinde durulan konu roman kahramanı genç ve yakışıklı Dorian Grayin düalist felsefeye sahip olması ve yaşadığı çifte yaşamdır. Wildeın daha önceki çeşitli çalışmalarında da görülen bu biçim Dorian Grayin Portresinde doruk noktasına ulaşmıştır. Victoria Çağı ahlakının ikiyüzlülüğüne karşı sert bir tepki sayılan ünlü romanı, İbrahim Şenerin Türkçesiyle okurlarımıza sunuyoruz.

************

Yetenekli ressam Basil Hallward, kanavanın üzerine her vurduğu fırça darbesiyle kalbini, ruhunu kattığı nefes kesici güzellikteki resmin nelere yol açacağını bilemezdi...B bir portreydi, Dorian Grayin portresi... Dorian Gray, gençliğinin baharında, henüz hayatı tanımamış, bir Adonis, bir Paris kadar yakışıklı, erkeklerin bile güzel bulup, gözlerini ayıramadıkları bir delikanlı...Bu güzelliğiniz, gençliğiniz kısa sürecek, bir gün siz yaşlana-caksınız, ancak bu resim sonsuza kadar hep genç, yakışıklı kalacak...Belki de bu sözlerdi, geri dönülmesi mümkün olmayan, dehşet verici olaylar dizisini başlatan...Oscar Wildenin ilk ve son romanı olan bu inanılmaz eser, yazıldığı dönemde büyük fırtınalar koparmıştı. Kimileri bu romanı ahlakdışı buldular, kimileri de dehanın bir eseri olarak kabul ettiler. Gerçek güzellik nedir? Hep güzel ve genç kalmak uğruna nelerden vazgeçilebilir?

******

Gerçek miydi? Portre gerçekten değişmiş miydi? Yahut sadece kendi muhayyilesi mi neşeli bir bakışı şeytanca bir bakış olarak görmesine neden olmuştu? Boyanmış bir tablo gerçekten değişebilir miydi? Böyle bir şey saçmaydı. Bu, bir gün Basile anlatılac... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 13 yıl, 2 ay
ege okumuş.
Dorian Gray'in Portresi

Gerçek miydi? Portre gerçekten değişmiş miydi? Yahut sadece kendi muhayyilesi mi neşeli bir bakışı şeytanca bir bakış olarak görmesine neden olmuştu? Boyanmış bir tablo gerçekten değişebilir miydi? Böyle bir şey saçmaydı. Bu, bir gün Basile anlatılacak bir hikâyeydi.Çok yakışlıklı bir genç olan Dorian Gray, ressam Basil Hallward tarafından çizilen portresinden o kadarnir ki geçen günler taze bedenini yaşlandıracakken tablonun daima genç ve güzel kalacak olmasına esef eder. Acaba gerçekten öyle mi olacaktır?

******

İrlandalı şair ve oyun yazarı Oscar Wilde, 1854te doğdu. Bütün ömrünü Güzelin peşinden koşmaya adadı. Dorian Grayin Portresi adlı eserinde kendi dünyasının olanca estetizmini ortaya koyar: Şiddetli ve az rastlanır duyuları aramak, zevki ve ruhu baskılayan her şeye başkaldırmak, gerçek sanatçının toplum veya ahlak kurallarına üstünlüğü gibi özelliklerin hepsi bu eserinde vardır.
Zevk için yaşadığına hiçbir zaman yazıklanmayan, tanımadığı hiçbir hazzın kalmamasıyla övünen, flüt sesleriyle, ilkbahar çiçeklerinin süslediği, patikalardan indiğini söyleyen Oscar Wildein bu eserinde çok şey bulacaksınız.

************

İrlanda asıllı İngiliz yazar Oscar Wilde 19. yüzyıl sonunda en çok ilgi çeken sanatçılardan biridir. Wilde, sanatıyla yaşamını bütünleştiren bir yazardır. İlk yapıtları pek ilgi görmese de 1891de yayımlanan The Picture of Dorian Gray adlı eseriyle başarısının doruğuna çıkmış, ününe ün katmış, ustalığını kanıtlamıştır. Eserlerinde döneminin çok hassas bir konusu olan farklı cinsel eğilimlere yasakçı bir gözle bakan, dönemin bu toplumsal yargısını uca vardırılmış bir eleştirellikle işleyen Oscar Wilde, bu romanının kurgusunu da böyle bir konuyla temellendirmiştir. Katı ve gelenekçi Victoria dönemi anlayışına başkaldıran bir estetiğin savunuculuğunu yapan Wildeın, yaşamın toplumsal görevlerin toplamı değil, güzelliklerin yaşanmasının bir toplamı olduğunu gösterebilmek için sürdürdüğü çabası ona pahalıya da patlamış olsa, yaşamı boyunca bu çabadan vazgeçmemiş, yıllar süren hapislik hayatı mücadelesini ancak daha fazla bilemiştir. Güzelliğin en yücesini sanatta bulan Wildeın, hayatın estetize edilebilmesi için yasaklardan arındırılması gerektiği tezini bu romanında rahatlıkla bulabileceksiniz...

************

İrlanda asıllı İngiliz yazar Oscar Wilde (1854-1900), çeşitli deneme ve öykülerinin ardından 1891‘de yayınlanan tek romanı Dorian Grayle büyük yankılar uyandırdı. Esas olarak özel yaşamına ilişkin itirafları kapsayan romanda, en çok üzerinde durulan konu roman kahramanı genç ve yakışıklı Dorian Grayin düalist felsefeye sahip olması ve yaşadığı çifte yaşamdır. Wildeın daha önceki çeşitli çalışmalarında da görülen bu biçim Dorian Grayin Portresinde doruk noktasına ulaşmıştır. Victoria Çağı ahlakının ikiyüzlülüğüne karşı sert bir tepki sayılan ünlü romanı, İbrahim Şenerin Türkçesiyle okurlarımıza sunuyoruz.

************

Yetenekli ressam Basil Hallward, kanavanın üzerine her vurduğu fırça darbesiyle kalbini, ruhunu kattığı nefes kesici güzellikteki resmin nelere yol açacağını bilemezdi...B bir portreydi, Dorian Grayin portresi... Dorian Gray, gençliğinin baharında, henüz hayatı tanımamış, bir Adonis, bir Paris kadar yakışıklı, erkeklerin bile güzel bulup, gözlerini ayıramadıkları bir delikanlı...Bu güzelliğiniz, gençliğiniz kısa sürecek, bir gün siz yaşlana-caksınız, ancak bu resim sonsuza kadar hep genç, yakışıklı kalacak...Belki de bu sözlerdi, geri dönülmesi mümkün olmayan, dehşet verici olaylar dizisini başlatan...Oscar Wildenin ilk ve son romanı olan bu inanılmaz eser, yazıldığı dönemde büyük fırtınalar koparmıştı. Kimileri bu romanı ahlakdışı buldular, kimileri de dehanın bir eseri olarak kabul ettiler. Gerçek güzellik nedir? Hep güzel ve genç kalmak uğruna nelerden vazgeçilebilir?

******

Gerçek miydi? Portre gerçekten değişmiş miydi? Yahut sadece kendi muhayyilesi mi neşeli bir bakışı şeytanca bir bakış olarak görmesine neden olmuştu? Boyanmış bir tablo gerçekten değişebilir miydi? Böyle bir şey saçmaydı. Bu, bir gün Basile anlatılac... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 13 yıl, 2 ay
ege favorilerine ekledi.
Masallar Hikâyeler 1 Hikâyeler

Nazım Hikmetin bütün şiirleri için Memet Fuatla da sıkı bir işbirliği yapan Yapı Kredi Yayınları, kaynak metinleri esas alarak ve önceki basımları gözden geçirerek yaptığı çalışmayı bitirdi. 3 ciltlik Masallar, Hikayeler serisinin de yayımlanmasıyla Nazım Hikmet Külliyatı tamamlanmış oldu. Hikaye ve masalları, Nazım Hikmetin az bilinen bir yazarlık yönünü ortaya koyuyor. Şiirin büyük ustası, bazı masallarda çocuk dünyasının o sınır tanımaz hayal gücünü ayaklandırırken, bazı masallarında gelenekselden çağdaş bir yorum çıkarıyor. İster çocukları, ister büyükleri hedeflesin zengin bir anlatı kendini hissettiriyor bu son seride. TADIMLIKBir Aşk Hikâyesi Benim bir arkadaşım vardır... Aşk için yaratılmıştır kendisi... 30 yaşındadır... 90 defa âşık olmuştur... Aşkları boy boy, cins cinstir... Lahuti, ilahi, Eflatuni, karasevdavi, cismani, hayvani, ila...Benim arkadaş yakışıklıdır, cerbezelidir, sportmendir ve kuş beyinlidir... Yani, asrımızda, âşık tipinin bütün vasıflarını haizdir...Benim arkadaşıma mukavemet kabil değildir. Tavsiye ederim, ne zevcenizi, ne kızınızı, ne hemşirenizi, ne valdenizi, hatta ne de büyük valdenizi, hatta evdeki Arap bacıyı bile ona takdim etmeyiniz.Benim arkadaşın başından, aşk maceraları dolayısıyla, birçok felaketler geçmiştir... Dört defa dayak yemiş, iki defa posta olmuş, beş altı defa para soyuntusuna getirilmiştir. Fakat geçen senenin yazında başından geçen felaketin bir benzerine daha tesadüf etmek mümkün değildir...Geçen sene mehtaplı bir yaz gecesinde Büyükadada Prensesler bir ziyafet vermişlerdi. Bu ziyafette bizim arkadaş da ispat-ı vücut etmişti...Mehtap, kadınları bir kat daha güzel gösterir... Malum, değil mi? İşte bu malum olan şey, benim arkadaşı Nadiye Hanıma fena halde âşık edivermiş... Nadiye Hanımın ince kalem gibi kaşları, gür, uzun kıvrık kirpikleri varmış... Ağzı kiraz gibiymiş... Saçları altın sarısı, lüle lüle...Derhal ahbap olmuşlar... Bir gece içinde dostluk lüzumundan fazla ilerlemiş... İnce kalem gibi kaşların, kıvrık uzun kirpiklerin, kiraz gibi dudakların ve lüle lüle saçların karşısında, benimki çileden çıkmış. Ve ne olmuşsa olmuş, gecenin sonunu bir otelde Nadiye Hanımla geçirmeye karar vermiş...Karar tatbik edilmiş... Otele gidilmiş...* * *Sabahleyin güneş pencerelerden içeri girerken benim arkadaş uyanmış... Yanında mışıl mışıl uyuyan sevgilisine gündüz gözüyle bir kere daha doya doya bakmak için eğilmiş, fakat!.. Fakat!.. O ne? Yatakta Nadiye Hanım değil, hiç tanımadığı başka bir kadın yatıyor... Hem de ne kadın!Kaşları yok, kirpikleri yok, dudakları yok ve saçları dümdüz, simsiyah...Çıldırmak işten değil...Nadiye Hanım nerede? Acaba gece uyuduktan sonra, yavaşça yataktan sıyrılıp kendi yerine bu mendebur kadını mı bırakmış?..Benim arkadaş fena halde kızmış... Nasıl kızmasın! Uyuyan kadını dürtükleyerek kaldırmış ve hiddetle sormuş :-- Siz kimsiniz? Nadiye Hanım nerede?..Uyku sersemi olan kadın hayretle :-- Asıl sen kimsin? demiş... Ben Nadiyeyim... Beni tanımadınız mı? Yoksa çıldırdınız mı?Benim arkadaş hakikaten çıldırmış :-- Siz Nadiye Hanımsanız, o ince kalem gibi kaşlarınız nerede? demiş.Nadiye Hanım gülerek :-- Kaşlarım mı? Nerede olacak, boya kutumun içinde... diye cevap vermiş...-- Ya kirpikleriniz?...-- Kirpiklerim mi? Takma kirpiklerim yatağa düşmüş olacak... Yenisini getirtirim Avrupadan...-- Sarı, lüle lüle saçlarınız?-- Sarı perukam mı? Masanın üstünde...Tabii benim arkadaş, Kiraz gibi dudaklarınız nerede? diye sormamış artık... Yıldırım gibi giyinerek otelden ayrılmış... Otel parasını bile vermemiş... Siz olsanız, verir miydiniz?..[Ben/ Yeni Gün gazetesi, 23.3.1931]Lahuti : tanrısal, Cerbezeli : tatlı dilli, konuşkan; Posta olmak : hapsedilmek.

Nazım Hikmetin bütün şiirleri için Memet Fuatla da sıkı bir işbirliği yapan Yapı Kredi Yayınları, kaynak metinleri esas alarak ve önceki basımları gözden geçirerek yaptığı çalışmayı bitirdi. 3 ciltlik Masallar, Hikayeler serisinin de yayımlanmasıyla ... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 13 yıl, 2 ay
ege okumuş.
Masallar Hikâyeler 1 Hikâyeler

Nazım Hikmetin bütün şiirleri için Memet Fuatla da sıkı bir işbirliği yapan Yapı Kredi Yayınları, kaynak metinleri esas alarak ve önceki basımları gözden geçirerek yaptığı çalışmayı bitirdi. 3 ciltlik Masallar, Hikayeler serisinin de yayımlanmasıyla Nazım Hikmet Külliyatı tamamlanmış oldu. Hikaye ve masalları, Nazım Hikmetin az bilinen bir yazarlık yönünü ortaya koyuyor. Şiirin büyük ustası, bazı masallarda çocuk dünyasının o sınır tanımaz hayal gücünü ayaklandırırken, bazı masallarında gelenekselden çağdaş bir yorum çıkarıyor. İster çocukları, ister büyükleri hedeflesin zengin bir anlatı kendini hissettiriyor bu son seride. TADIMLIKBir Aşk Hikâyesi Benim bir arkadaşım vardır... Aşk için yaratılmıştır kendisi... 30 yaşındadır... 90 defa âşık olmuştur... Aşkları boy boy, cins cinstir... Lahuti, ilahi, Eflatuni, karasevdavi, cismani, hayvani, ila...Benim arkadaş yakışıklıdır, cerbezelidir, sportmendir ve kuş beyinlidir... Yani, asrımızda, âşık tipinin bütün vasıflarını haizdir...Benim arkadaşıma mukavemet kabil değildir. Tavsiye ederim, ne zevcenizi, ne kızınızı, ne hemşirenizi, ne valdenizi, hatta ne de büyük valdenizi, hatta evdeki Arap bacıyı bile ona takdim etmeyiniz.Benim arkadaşın başından, aşk maceraları dolayısıyla, birçok felaketler geçmiştir... Dört defa dayak yemiş, iki defa posta olmuş, beş altı defa para soyuntusuna getirilmiştir. Fakat geçen senenin yazında başından geçen felaketin bir benzerine daha tesadüf etmek mümkün değildir...Geçen sene mehtaplı bir yaz gecesinde Büyükadada Prensesler bir ziyafet vermişlerdi. Bu ziyafette bizim arkadaş da ispat-ı vücut etmişti...Mehtap, kadınları bir kat daha güzel gösterir... Malum, değil mi? İşte bu malum olan şey, benim arkadaşı Nadiye Hanıma fena halde âşık edivermiş... Nadiye Hanımın ince kalem gibi kaşları, gür, uzun kıvrık kirpikleri varmış... Ağzı kiraz gibiymiş... Saçları altın sarısı, lüle lüle...Derhal ahbap olmuşlar... Bir gece içinde dostluk lüzumundan fazla ilerlemiş... İnce kalem gibi kaşların, kıvrık uzun kirpiklerin, kiraz gibi dudakların ve lüle lüle saçların karşısında, benimki çileden çıkmış. Ve ne olmuşsa olmuş, gecenin sonunu bir otelde Nadiye Hanımla geçirmeye karar vermiş...Karar tatbik edilmiş... Otele gidilmiş...* * *Sabahleyin güneş pencerelerden içeri girerken benim arkadaş uyanmış... Yanında mışıl mışıl uyuyan sevgilisine gündüz gözüyle bir kere daha doya doya bakmak için eğilmiş, fakat!.. Fakat!.. O ne? Yatakta Nadiye Hanım değil, hiç tanımadığı başka bir kadın yatıyor... Hem de ne kadın!Kaşları yok, kirpikleri yok, dudakları yok ve saçları dümdüz, simsiyah...Çıldırmak işten değil...Nadiye Hanım nerede? Acaba gece uyuduktan sonra, yavaşça yataktan sıyrılıp kendi yerine bu mendebur kadını mı bırakmış?..Benim arkadaş fena halde kızmış... Nasıl kızmasın! Uyuyan kadını dürtükleyerek kaldırmış ve hiddetle sormuş :-- Siz kimsiniz? Nadiye Hanım nerede?..Uyku sersemi olan kadın hayretle :-- Asıl sen kimsin? demiş... Ben Nadiyeyim... Beni tanımadınız mı? Yoksa çıldırdınız mı?Benim arkadaş hakikaten çıldırmış :-- Siz Nadiye Hanımsanız, o ince kalem gibi kaşlarınız nerede? demiş.Nadiye Hanım gülerek :-- Kaşlarım mı? Nerede olacak, boya kutumun içinde... diye cevap vermiş...-- Ya kirpikleriniz?...-- Kirpiklerim mi? Takma kirpiklerim yatağa düşmüş olacak... Yenisini getirtirim Avrupadan...-- Sarı, lüle lüle saçlarınız?-- Sarı perukam mı? Masanın üstünde...Tabii benim arkadaş, Kiraz gibi dudaklarınız nerede? diye sormamış artık... Yıldırım gibi giyinerek otelden ayrılmış... Otel parasını bile vermemiş... Siz olsanız, verir miydiniz?..[Ben/ Yeni Gün gazetesi, 23.3.1931]Lahuti : tanrısal, Cerbezeli : tatlı dilli, konuşkan; Posta olmak : hapsedilmek.

Nazım Hikmetin bütün şiirleri için Memet Fuatla da sıkı bir işbirliği yapan Yapı Kredi Yayınları, kaynak metinleri esas alarak ve önceki basımları gözden geçirerek yaptığı çalışmayı bitirdi. 3 ciltlik Masallar, Hikayeler serisinin de yayımlanmasıyla ... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 13 yıl, 2 ay
Daha Fazla Göster

ege şu an ne okuyor?

ege şu anda kitap okumuyor.

Favori Yazarları (0 yazar)

Favori yazarı yok.