Babası öldükten sonra annesiyle evlenen amcasının aslında babasının katili olduğunu öğrenen Danimarka Prensi Hamlet derin bir acıya kapılır. Acı çekmek ya da kendini öldürerek bu acıyı dindirmek arasında bocalayan Hlet\in ikilemini, Shakespeare ünlü Olmak ya da olmamak! İşte bütün mesele bu! sözleriyle dile getirir:Acaba zalim feleğin okuna, taşına göğüs germek mi, yoksa bu mihnet deryasına karşı koyarak hepsine son vermek mi daha asil bir hareket olur? Ölmek: Uyumak... Hepsi bu kadar... Ve bir uykuyla bütün kalp ağrılarını, vücudun yakındığı binbir derdi dindirebilmek... İşte varlığımızın özlediği netice! Ahh, işte güçlük burada! Çünkü ruhumuz bu fani kalıptan sıyrılıp ölüm uykusuna daldığı an, nasıl bir rüya göreceğimizi kim bilir?
******
Cinayetin dili yok belki, ama konuşacak, der Hamlet Shakespearein en bilmecemsi oyununda. Klasik Shakespearei manga çizimiyle kaynaştıran ve sürükleyici etkisiyle okurlarını coşkulandıran çığır açıcı bir uyarlama. Savaşlarla mahvolmuş bir siberdünyada yaşayan Danimarka Prensi, Hamlet babasının ölümü nedeniyle acı çekerken, kalenin burçlarında gezinen bir hayalle karşılaşır. Bu Hamletin ölen babasının hayaletidir ve katilinin adını açıklar: Öz kardeşi öldürmüştür onu. Hamlet, babasının cinayetinin intikamını almaya çalışırken bizleri deliliğe, ihanetlere ve üzücü bir aşk hikayesine uzanan bir yolculuğa çıkarır.Hamlet, William Shakespearein tiyatro oyunlarının çizgi uyarlamaları olan Manga Shakespeare dizisinde yer almaktadır. Japon çizgilerinden esinlenen ve Shakespearein özgün metinlerinden Richard Appignanesi tarafından uyarlanan bu dizi, usta mangacıların çizimleriyle bu büyük yaratıcının sözlerini öğrenciler, Shakespeare okurları ve manga hayranları için canlandırmaktadır.***** Shakespeares Globe tavsiye ederYa resimlerin dramatik bir şekilde peşpeşe gelmesi ya da bir sanat biçimi olarak manganın enerjisi neden oluyor: Nefes kesici bir işle karşı karşıyayız.* The Guardian
************
Shakespearein, Hamleti siyasal, felsefi ve metafizik bir tragedyadır. Günümüze değin çok çeşitli yorumlara sahne olmuştur. Oyunda, temelde siyasal eylemi etiksel bağlamda sorunsallaştıran ve düşünceyi eyleme geçirmeyi sorgulayan Hamlet, bu sorunu varoluşsal düzlemde çözmeye çalışır. Çürümüş Danimarkada Hamlet için iki yol vardır: Ya çürümüş düzeni kabullenip deli rolü oynayarak bu düzene katlanacak, kısacası manen ölmeyi, yani olmamakı seçecek, ya da bu çürümüş düzene karşı çıkıp fiziken ölmeyi dahi göze alarak gerçeği değiştirmeyi, yani olmakı seçecektir.
******
Babası öldükten sonra annesiyle evlenen amcasının aslında babasının katili olduğunu öğrenen Danimarka Prensi Hamlet derin bir acıya kapılır. Acı çekmek ya da kendini öldürerek bu acıyı dindirmek arasında bocalayan Hlet\in ikilemini, Shakespeare ünlü ... tümünü göster
Esirlikten kurtulan ama hürriyetin tadına varamayan Cengiz Dağcıyı anlatır. Yurdunu kaybeden adam için hürriyetin bile bir manası kalmadığını şimdi anlıyorum. İçinde doğduğum, gülüp oynadığım yerlerde benim dilim konuşulmuyor artık. Bir zamanlar, o topraklarda dilimi konuşan insanların ne olduklarını da bilmiyorum. Son fırtına, ağacı devirdi. Bizler, uçurduğu birkaç yaprak, boşlukta yolunu şaşırmış, ümitsiz ve şaşkın, meçhul bir geleceğe doğru, yalpa vurup duruyoruz.
Esirlikten kurtulan ama hürriyetin tadına varamayan Cengiz Dağcıyı anlatır. Yurdunu kaybeden adam için hürriyetin bile bir manası kalmadığını şimdi anlıyorum. İçinde doğduğum, gülüp oynadığım yerlerde benim dilim konuşulmuyor artık. Bir zamanlar, o ... tümünü göster
Toplumsal yönü ağır basan bu romanda, medresede yetişen ancak sonra öğretmen okulunu bitirerek Ege Bölgesindeki bir kasabada gerici ve çıkarcı birtakım güçlerle savaşan idealist bir gencin serüveni ele alınıyor. Atatürk Devriminin o coşkulu havası içinde, çok güçlü sezgi ve gözlemlerle kaleme alınmış bu kitapta, toplumumuzun o günkü bütün büyük sorunları, yürekli bir biçimde tartışılıyor. Romanın en önemli kahramanı Şahin Hocanın kişiliğini oluşturan nitelikler mücadelesi ve uğradığı yenilgilerin öyküsü sayılabilir.
Toplumsal yönü ağır basan bu romanda, medresede yetişen ancak sonra öğretmen okulunu bitirerek Ege Bölgesindeki bir kasabada gerici ve çıkarcı birtakım güçlerle savaşan idealist bir gencin serüveni ele alınıyor. Atatürk Devriminin o coşkulu havası iç... tümünü göster
Yaprak Dökümü'nde Reşat Nuri Güntekin, bir memur ailesinin gelir darlığı ve ahlak düşkünlüğü içerisinde parçalanıp çöküşünü, ustalıklı bir dille anlatıyor. Toplumsal yönü ağır basan bir roman. Eski görenek ve ahlak anlayışına bağlı kalan bir küçük bürokratın, değişen sosyo-ekonomik koşulların belirlediği yeni hayatını yadırgaması başarıyla sergileniyor.
Yaprak Dökümü'nde Reşat Nuri Güntekin, bir memur ailesinin gelir darlığı ve ahlak düşkünlüğü içerisinde parçalanıp çöküşünü, ustalıklı bir dille anlatıyor. Toplumsal yönü ağır basan bir roman. Eski görenek ve ahlak anlayışına bağlı kalan bir küç... tümünü göster
Vatan Yahut Silistre Vatan şairi Namık Kemal in, en önemli eserlerindendir. Konusunu yakın tarihimizden alan bu piyeste; kahramanlık ve vatan sevgisi yanında, baba özlemi ve aşk konuları da işlenmiştir. Eserin yazı çevrimi özgün diline sadık kalınarak yeniden yapılmış, sonuna günümüzde az kullanılan kelimelerin sözlükçesi de eklenmiştir.Bu piyesin; gençlerimizin milli benlik ve birlik duygularını güçlendirerek, geleceklerine güvenle bakabilmelerinin sağlanması açısından büyük önem taşıdığına inanmaktayız.\n\n\n\nVatan Yahut Silistre, dört perdeden oluşan bir tiyatro yapıtıdır. Namık Kemal, oyunu Gelibolu mutasarrıfı iken yazmaya başlamış, buradan ayrılıp İstanbula dönünce tamamlamıştır.Vatan Yahut Silistre oyunu, 1 Nisan 1873te İstanbulda Gedikpaşa Tiyatrosunda ilk kez sergilendi. Oyundan sonra olaylar oldu. Coşkuya kapılan halk yazarı sahneye çağırdı. Yazarın orada bulunmaması üzerine sokaklara döküldü. Namık Kemal, yapıtın yazılış amacını tek cümleyle özetler: Yapıtın yazılmasındaki amaç, ulustaki yurtseverlik duygularını dile getirmekti; tiyatro yazma alanında ustalık göstermek değil!\n\nKonusunu yakın tarihimizden alan bu oyun döneminin simgesi olmuş bir tiyatrodur. Eserin yazılmasındaki amaç ise milletteki vatanseverlik duygularını dile getirmektir.\n\nVatan Yahut Silistre, Namık Kemalin ilk piyesidir. Eserde vatanperverlik ve kahramanlık duygularını işlemekte, halkta bu duyguları harekete geçirmek istemektedir. Piyes, 1853 yılında Osmanlı İmparatorluğu ve Rusya arasında başlayan Kırım Savaşında gönüllü olarak cepheye giden İslam Bey ile asker kılığına girerek kimseye haber vermeden onun ardından Silistreye giden sevgilisi Zekiyenin başından geçenleri anlatır. Türk askerinin vatan uğruna gösterdiği fedakarlığı canlandırır.\n\nBak, hiç hatırına gelir mi ki burada bir zavallı var.
Kendinden ayrılmayı canından ayrılmaktan beter biliyor da
ayrılmamak için bir çare bulamıyor! Seni seven hiçbir zaman
\n\nMilletlerin bağımsızlıklarını ve milli kimliklerini koruyabilmeleri için, daima milli bilinci güçlü bireylere ihtiyacı vardır. Yüz Temel Eser içine dâhil edilmiş olan Vatan Yahut Silistre piyesinin, çocuklarımızın şanlı tarihimizden güç alıp geleceğe güvenle bakan, milli bilinçle yoğrulmuş iyi bir vatandaş olarak yetişmelerinde katkı sağlayacağına inanıyoruz. ...\n\nTürk Edebiyatında vatan ve millet sevgisini ilk defa başarılı bir şekilde işleyen eser Namık Kemalin Vatan Yahut Silistre adlı oyunudur. Yazar, bu oyununda vatan sevgisinin Allah sevgisinden kaynaklandığını ortaya koymaktadır. MEB Talim ve Terbiye Kurulunun 2243 sayılı Tebliğler Dergisinde yayınlanan kararı ile ilköğretim okulu öğrencilerine tavsiye edilmiştir.\n\nMillî Eğitim Bakanlığınca Türk ve dünya edebiyatında 100 Temel Eser in önce ortaöğretimde ardından ilköğretimde belirlenmiş olmasını, ülkemizdeki okuma oranını artırmaya yönelik bir çaba olarak görüyoruz. Bir başlangıç olarak ilköğretimde 100 Temel Eser ümit vericidir; ilköğretim seviyesindeki çocuklarımıza bu eserleri okutmayı başarabilirsek, okuyan toplum olma yolunda önemli bir adım atılmış olacaktır. İlköğretimde 100 Temel Eser in bir başka olumlu yönü de; aynı eserleri okumuş, o eserlerdeki dil varlığı ile duygu ve düşünce zenginliğini fark etmiş bireylerin oluşturacağı bir toplumun daha hoşgörülü, daha paylaşımcı olmasını sağlamasıdır.\n\nSilistre kalesi, bizzat Rus Orduları Başkomutanının yönettiği seksen bin kişilik bir ordu tarafından 15 Mayıs 1854te kuşatılır. Kale, Arnavutluktan Iraka kadar İmparatorlukun hemen her yerinden gelen gönüllülerin de içinde olduğu toplam on bin kişilik bir güçle savunulmaktadır. Kırk üç gün süren yoğun saldırıları başarıyla püskürten Müslüman savaşçılar, yiyecek ve cephaneleri tükendiği için, tek kurtuluş yolu olarak görülen bir yarma hareketiyle koca orduyu bozguna uğratırlar. Son derece yalın bir olay üzerine kurulan Vatan yahut Silistre, tüm teknik kusurlarına karşın, Osmanlı toplumuyla tiyatronun buluşmasını sağlamış ve yazarının hiç ummadığı ölçüde etkili olmuştur. Yazarı izleyerek söylersek, Vatan yahut Silistre, Türk tiyatrosunu bulunduğu noktadan ilerilere taşımış, gelişimi açısından da tam bir dönüm noktası oluşturmuştur.\n\nBu eser, defalarca kitap olarak basılarak, defalarca da oyun olarak oynanarak günümüze dek gelmiştir. Bugün de, konusu itibarıyla tazeliğini ilk günkü gibi korumaktadır. Eser, konusunu yakın tarihimizden almıştır. Bir yurtseverlik ve kahramanlık oyunu olan bu eser, başka dillere de çevrilmiştir.Biz bu eseri, özellikle genç kuşağımız tarafından daha da iyi anlaşılması dileğiyle, itinayla ve orijinal metnine sadık kalarak sadeleştirmeye çalıştık. ...\n\nZihnimden babamın, annemin sevgisini çıkardın; kardeşimin mezarı gönlümde idi, onu bile unutturdun. Şimdi hayali de, kendi gibi kara topraklarda yatıyor. Mezarını görmeden hatırıma gelmiyor. Ne uyuyabiliyorum, ne de irademe hakim olabiliyorum... içimde başka hiçbir şeye arzu kalmadı; gönlümde senden başka birşey bırakmadın. Şimdi kendini de benden alacaksın. Hem de bunun müjdesini kendin getiriyorsun. Kalbimi yaracaktın da bana bu merhameti, bu insafı mı gösterecektin? Sonunda ne olacak? O, bu memleketten gider, ben de dünyadan giderim. Ömrümün her lezzetini kaybettikten sonra kara toprağın nesi var? Birkaç dakikalık can acısından mı korkacağım?\n\nİslam Bey, gönlündeki tüm aşkları bir yana bırakarak savaşa koşar. Ne var ki gidenlerin geri dönemeyeceğini bilen Zekiye, İslam Beyi yalnız göndermeyi düşünmemektedir...Oynandığı dönemde büyük fırtınalar kopararak Namık Kemalin Magosaya sürülmesine sebep olan bir eser; Vatan Yahut Silistre. Oyunun sahnelendiği gece sokaklar boşalmış, Gedikpaşa Tiyatrosu, üst düzey yöneticilerin de aralarında bulunduğu bir kalabalıkla hınca hınç dolmuştur. Bir yurtseverlik ve kahramanlık oyunu olan Vatan Yahut Silistre yalnız ülkemizde değil, Avrupada da ilgi uyandırmış ve beş dile çevrilmiştir.\n\n
Vatan Yahut Silistre Vatan şairi Namık Kemal in, en önemli eserlerindendir. Konusunu yakın tarihimizden alan bu piyeste; kahramanlık ve vatan sevgisi yanında, baba özlemi ve aşk konuları da işlenmiştir. Eserin yazı çevrimi özgün diline sadık kalınara... tümünü göster
Kutlunun tür olarak ilk uzun hikâyesi. Eser aslında annesini kaybeden bir çocuğun babası ile yaşadığı uzun, çalkantılı, dokunaklı bir macerayı dile getiriyor. Adalet duygusuna sürekli vurgu yapılan hikâyede anlatım esaslı bir üslup kullanılmıştır. Baba daha düzeli bir hayat kurmasını özlediği oğlunu büyük şehre gönderir, lakin kader genç adamı tıpkı babasının yürüdüğü yolun başına getirip bırakır.
Kutlunun tür olarak ilk uzun hikâyesi. Eser aslında annesini kaybeden bir çocuğun babası ile yaşadığı uzun, çalkantılı, dokunaklı bir macerayı dile getiriyor. Adalet duygusuna sürekli vurgu yapılan hikâyede anlatım esaslı bir üslup kullanılmıştır. Ba... tümünü göster
elif üzüm şu anda kitap okumuyor.