emresb

1960LARIN SONUNA DOĞRU, insanoğlu aya yolculuk amacına yaklaşırken, dokuz adam küçük yelkenli tekneleriyle, yalnız ve durak yapmaksızın, dünyanın çevresini denizden dolaşmak ve aynı zamanda birbirleriyle yarışmak üzere yola koyuldular. Bu daha önce hiç yapılmamıştı. Yapılıp yapılamayacağını hiç kimse bilmiyordu. Gözlerden ve herhangi bir aldatmaca olasılığından uzakta, küçük teknelerinin içine tıkılmış olan denizciler kendi gerçek benlikleriyle karşılaştılar. Yolculuklarının doğasını belirleyen deniz veya hava şartları değil, kim olduklarıydı. On ayı denizde geçirdikten sonra dokuz kişiden yalnızca biri bitiş çizgisini geçti ve yazgının gizli perdesini aralayarak şan, şöhret ve paranın yer aldığı parlak dünyaya adımını attı. Diğerlerinin kazancı ise başarısızlık, rezillik, alt sınır, delilik ve ölümden oluşan zengin bir karışımdı. Nichols denizin uyandırdığı huşu ve yalnızlık duygularını tanımlamada şaşılacak ölçüde iyi... Öyküyü duygusallığa kaçmaksızın anlatarak asla sizin duygudaşlığınızı istemiyor. Yalnızca sizi çok üzüyor. New York Times Kitap Dergisi Dokuz yalnız maceraperestin akıl almaz öykülerini birbirine öylesine bağlamadan anlatarak bir araya getiren büyük bir kitap. Her şeyi bir kenara bırakarak bu adamların yaptığı şeyi yapmak istedim: yelkenle yalnız başıma dünyanın çevresini dolaşmak. Çılgın Bir Yolculuk dünyamızı algılamamızı değiştiren tarihsel bir olayın tam anlamıyla heyecan verici hikâyesi. –Daniel Hays, My Old Man and the Sea kitabının yazarı

1960LARIN SONUNA DOĞRU, insanoğlu aya yolculuk amacına yaklaşırken, dokuz adam küçük yelkenli tekneleriyle, yalnız ve durak yapmaksızın, dünyanın çevresini denizden dolaşmak ve aynı zamanda birbirleriyle yarışmak üzere yola koyuldular. Bu daha önce h... tümünü göster

Mevzubahis vatansa, gerisi teferruattır......Şunu biliniz ki, bütün arkadaşlarım beni yalnız bırakıp gitseler, ben bu Meclis-i Âlide tek başıma kalsam da, mücadeleye ahdettim.Düşman adım adım her tarafı işgal ederek Ankaraya kadar gelecek olursa, ben bir elime silahımı, bir elime de Türk bayrağını alıp Elma Dağına çıkacağım. Burada tek başıma son kurşunuma kadar düşmanla çarpışacağım. Sonra da bu mukaddes bayrağı göğsüme sarıp şehit olacağım. Bu bayrak kanımı sindire sindire emerken, ben de milletim uğruna hayata veda edeceğim.Huzurunuzda ant içiyorum...Mustafa Kemal(1920 - 1. Büyük Millet Meclisinin gizli celsesinde)

Mevzubahis vatansa, gerisi teferruattır......Şunu biliniz ki, bütün arkadaşlarım beni yalnız bırakıp gitseler, ben bu Meclis-i Âlide tek başıma kalsam da, mücadeleye ahdettim.Düşman adım adım her tarafı işgal ederek Ankaraya kadar gelecek olursa, ben... tümünü göster

Türk milletinin verdiği bağımsızlık mücadelesinde şanlı, bir o kadar da acılarla dolu bir sayfadır Çanakkale. Hürriyet uğruna verilen canlar, sönen gencecik hayatlar ulusal özgürlük tarihimize eşsiz bir nitelik kazandırır. Çanakkale öyle bir diyardır ki, bir milletin uyanışı adına yitip giden gönüllü yiğitlerin destanlaşan öykülerini saklar bağrında.Elinizdeki kitap, Çanakkale Savaşına dair gizli kalmış birçok gerçeği, mücadelenin benzersiz karelerinden alıntılarla gözler önüne seriyor.1. Dünya Savaşı öncesi ülkemizin ve dünyanın durumu, harekatın aşamaları, şaşırtıcı savunma planları, Anzaklara dair bilinmeyenler ve Çanakkale kahramanlarının efsanevi öyküleri Çanakkalede yaşananları bugünün perspektifiyle buluşturuyor. Cepheden yükselen iç yıkan nameler, Mehmetçiğin savaştaki maneviyatı, hatıratlardan alıntılar, can pazarında verilen insanlık dersleri, savaşta iz bırakan askeri ve siyasi şahsiyetlere dair yazılanları okuduğunuzda tarih ve hürriyet bilincinizde yepyeni ufuklar açılacak. Çanakkale şiirleri ve harp edebiyatında ise Çanakkale Savaşı bambaşka bir yüzüyle selamlıyor sizi.h

Türk milletinin verdiği bağımsızlık mücadelesinde şanlı, bir o kadar da acılarla dolu bir sayfadır Çanakkale. Hürriyet uğruna verilen canlar, sönen gencecik hayatlar ulusal özgürlük tarihimize eşsiz bir nitelik kazandırır. Çanakkale öyle bir diyardır... tümünü göster

sorun buysa yanlış yapmaktan çekinmem. burada yanlıştan söz edilemez, anlaşılmadan söz edilebilir. gramer kuralına göre değil, anlaşılma, değer verme ölçüsüne ve sürü psikolojine göre hareket ediliyor, bu da normal. buradan bunu yazanlar gramerden bihabersiz olduğu anlamı çıkmaz. 'en sevdiğiniz kitap ne' genelde 'en sevdiğiniz kitaplar hangileridir' anlamı da çıkar. en sevdiğiniz kitap hangisi'ni tam kavrasam bile, birden fazla kitap yazmanın yanlışlığı olamaz. en sevdiğim kitap şu, ama şu kitapları da seviyorum diye belirtebilirdim de. bir de değer ile de alakalı bir konu bu, bu bir sınavda sorulsaydı tabi ki daha dikkatle bakar ve tek kitap adı yazardım. buradaki amacımız sevdiğimiz kitapları yazmak da olabilir. illaki konu başlığına tam uymam da gerekmez. bu kadar ince şeylere kafa takarsak ben çok yanlış bulurum. 'en sevdiğiniz kitap ne?'ye verilen cevaplarda tek kitap yazılsaydı ve hiç bir açıklama yapılmamış olsaydı bu doğru mu olurdu, hayır olmazdı. kavram hataları bulmaya başlarsam çok bahane bulurum, gerçek bile bunlar: bir kere 'en sevdiğiniz kitap ne' diye bir soru şekli olamaz derdim. 'en sevdiğiniz kitap hangisi', 'okuyup beğendiğiniz en iyi kitap', 'bugüne kadar okuduklarınız içinden en beğendiğiniz kitap' vs. cümlenin yazılışına göre anlaşılma katsayısı değişir. beğenmek ile sevmek kavramları aynı şey midir ki?

sorun buysa yanlış yapmaktan çekinmem. burada yanlıştan söz edilemez, anlaşılmadan söz edilebilir. gramer kuralına göre değil, anlaşılma, değer verme ölçüsüne ve sürü psikolojine göre hareket ediliyor, bu da normal. buradan bunu yazanlar gramerden bi... tümünü göster