Hukukun yapısındaki dizgesel işleyiş ve genel ahlak kurallarının kapsayıcılığı karşısında hukukun özgürlükçü yanıyla özgürlüğün gelenekçi tarafı arasındaki çatışkı kitabın temel izleği.
Hukukun yapısındaki dizgesel işleyiş ve genel ahlak kurallarının kapsayıcılığı karşısında hukukun özgürlükçü yanıyla özgürlüğün gelenekçi tarafı arasındaki çatışkı kitabın temel izleği.
Thomas More; Utopia's\ ile siyaset felsefesine yeni, karmaşık, etkili fikirler sunuyor ve bu fikirleri; "altın"a kıymet vermeyen, doğa yasalarının prensiplerine uygun yaşayan fakat Hristiyan öğretilerine açık ve ortak mülkiyet anlayışındaki Utopialılara ilişkin ünlü betimlemesiyle açıklıyor.
Platon'un, St.Augustine'in ve Aristoteles'in izinden giderek yazılan Utopia; yazıldığı dönemde felsefi anlamda yepyeni ufuklar açmış; Sir Francis Bacon, H. G. Wells, Aldous Huxley ve George Orwell'in de kullandıkları ütopya ve distopya türünde yazılan kurgusal edebi biçemin kaynağı olmuştur.
Açgözlülüğün toplumsal sonuçlarını eleştirip, devlet hizmetine girmenin, bireye nelere mal olduğu hakkında düşündürüp, idealizm ve pragmatizmin iddiaları arasındaki çekişmeyi dengelemenin zorluğunu dramatize ederek, okurlarını, toplum için en iyinin ne olduğu konusundaki bu zorlu tartışmaya katılmaya çağırıyor.
Thomas More; Utopia's\ ile siyaset felsefesine yeni, karmaşık, etkili fikirler sunuyor ve bu fikirleri; "altın"a kıymet vermeyen, doğa yasalarının prensiplerine uygun yaşayan fakat Hristiyan öğretilerine açık ve ortak mülkiyet anlayışı... tümünü göster
Thomas More; Utopia's\ ile siyaset felsefesine yeni, karmaşık, etkili fikirler sunuyor ve bu fikirleri; "altın"a kıymet vermeyen, doğa yasalarının prensiplerine uygun yaşayan fakat Hristiyan öğretilerine açık ve ortak mülkiyet anlayışındaki Utopialılara ilişkin ünlü betimlemesiyle açıklıyor.
Platon'un, St.Augustine'in ve Aristoteles'in izinden giderek yazılan Utopia; yazıldığı dönemde felsefi anlamda yepyeni ufuklar açmış; Sir Francis Bacon, H. G. Wells, Aldous Huxley ve George Orwell'in de kullandıkları ütopya ve distopya türünde yazılan kurgusal edebi biçemin kaynağı olmuştur.
Açgözlülüğün toplumsal sonuçlarını eleştirip, devlet hizmetine girmenin, bireye nelere mal olduğu hakkında düşündürüp, idealizm ve pragmatizmin iddiaları arasındaki çekişmeyi dengelemenin zorluğunu dramatize ederek, okurlarını, toplum için en iyinin ne olduğu konusundaki bu zorlu tartışmaya katılmaya çağırıyor.
Thomas More; Utopia's\ ile siyaset felsefesine yeni, karmaşık, etkili fikirler sunuyor ve bu fikirleri; "altın"a kıymet vermeyen, doğa yasalarının prensiplerine uygun yaşayan fakat Hristiyan öğretilerine açık ve ortak mülkiyet anlayışı... tümünü göster
"Her gün, daima öğleden sonra oraya gidiyor, koridorlardaki resimlere bakıyormuş gibi ağır ağır, fakat büyük bir sabırsızlıkla asıl hedefine varmak isteyen adımlarımı zorla zapt ederek geziniyor, rastgele gözüme çarpmış gibi önünde durduğum Kürk Mantolu Madonna'yı seyre dalıyor, ta kapılar kapanıncaya kadar orada bekliyordum."
Kimi tutkular rehberimiz olur yaşam boyunca. Kollarıyla bizi sarar. Sorgulamadan peşlerinden gideriz ve hiç pişman olmayacağımızı biliriz. Yapıtlarında insanların görünmeyen yüzlerini ortaya çıkaran Sabahattin Ali, bu kitabında güçlü bir tutkunun resmini çiziyor. Düzenin sildiği kişiliklere, yaşamın uçuculuğuna ve aşkın olanaksızlığına (?) dair, yanıtlanması zor sorular soruyor.
"Her gün, daima öğleden sonra oraya gidiyor, koridorlardaki resimlere bakıyormuş gibi ağır ağır, fakat büyük bir sabırsızlıkla asıl hedefine varmak isteyen adımlarımı zorla zapt ederek geziniyor, rastgele gözüme çarpmış gibi önünde durduğum Kürk... tümünü göster
"Her gün, daima öğleden sonra oraya gidiyor, koridorlardaki resimlere bakıyormuş gibi ağır ağır, fakat büyük bir sabırsızlıkla asıl hedefine varmak isteyen adımlarımı zorla zapt ederek geziniyor, rastgele gözüme çarpmış gibi önünde durduğum Kürk Mantolu Madonna'yı seyre dalıyor, ta kapılar kapanıncaya kadar orada bekliyordum."
Kimi tutkular rehberimiz olur yaşam boyunca. Kollarıyla bizi sarar. Sorgulamadan peşlerinden gideriz ve hiç pişman olmayacağımızı biliriz. Yapıtlarında insanların görünmeyen yüzlerini ortaya çıkaran Sabahattin Ali, bu kitabında güçlü bir tutkunun resmini çiziyor. Düzenin sildiği kişiliklere, yaşamın uçuculuğuna ve aşkın olanaksızlığına (?) dair, yanıtlanması zor sorular soruyor.
"Her gün, daima öğleden sonra oraya gidiyor, koridorlardaki resimlere bakıyormuş gibi ağır ağır, fakat büyük bir sabırsızlıkla asıl hedefine varmak isteyen adımlarımı zorla zapt ederek geziniyor, rastgele gözüme çarpmış gibi önünde durduğum Kürk... tümünü göster