Ahmet Cemal, edebiyatseverlerin yakından tanıdığı bir ad. Deneyimli, usta bir denemeci, usta bir çevirmen. Köşe yazılarıyla da sesini duyuran Ahmet Cemal şimdi, ilk kez bir başka yönüyle, öykücü Ahmet Cemal olarak çıkıyor karşımıza. Ustalıkla kullandığı Türkçeyi, yılların edebiyat birikimini, yaşam deneyimini ve elbette ki doğal yazma yeteneğini bu kez öykülerinde kullanmış. Keşke öykü yazmaya daha önce başlasaydı dedirtecek lezette, ustalıkta öyküler var Dokunmakta. Yazar, sıradışı, çarpıcı, ama gerçek konulara çekinmeden el atıyor. Pek çok şeyi göze alarak yüreklice yazıyor. Toplumun genelgeçer kurallarının dışına düşen, ama yadsınamaz bir biçimde de toplumun gerçeği olan kimi konuları, imgeleminin de yardımıyla işliyor. Kitapta on öykü yer alıyor; bunlara bir bütün olarak da bakılabilir. Bütün öyküleri dolaşan, kiminde az, kiminde belirgin bir biçimde kendini hissettiren temel bir izlek var: insanı insan olarak incelerken, onu bütün zayıflıkları, bütün kusurları ve sapkınlıklarıyla ele alırken, derin gözlem gücünü de ortaya koyuyor yazar. İnce bir duyarlılıkla kurgulanmış bu öyküler, yıllarını edebiyata vermiş bir aydının değişik bir alandaki yeni ürünleri.
Ahmet Cemal, edebiyatseverlerin yakından tanıdığı bir ad. Deneyimli, usta bir denemeci, usta bir çevirmen. Köşe yazılarıyla da sesini duyuran Ahmet Cemal şimdi, ilk kez bir başka yönüyle, öykücü Ahmet Cemal olarak çıkıyor karşımıza. Ustalıkla kulland... tümünü göster
Vedat ve Tevfikle bir kez daha hasret gideriyoruz. Algan Sezgintüredi bu iki can yoldaşını, Vedat Kurdel ile Tevfik Dağdeleni, bize ilk kitabı Katilin Şeyi ile tanıtmıştı. Uzun bir aradan sonra da, gerilimi ilk kitap kadar sağlam, karakterleri ustaca işlenmiş Katilin Meselesi yayınlandı. Serinin üçüncü kitabı ise adını, polisiyelere yakıştırılan sürpriz katilden almış: Katilin Uşağı. İkinci kitapta evli olduğu için yokluğunu hissettiğimiz, ancak sonradan imdada yetişen Tefo, bu kez de, kişisel nedenlerle, babası emekli baş komiser Nezih Bey ve Vedat ile kurdukları Nezih Dağdelen ve Ort. Özel Araştırma Ltd. Şti.nden ayrılacağını bildiriyor.
Oysa belli başlı karakterlerin bize sunulduğu resepsiyondaki katliamın kesinlikle soruşturulması gerek. Hem bu konuda talep var, hem de kendileri de ölümden kıl payı kurtulmuş. Çaresiz, iş başa, yani bir baltaya sap olamamış yakışıklı, iri yapılı Vedata düşecek. Üstelik de, bu ortaklıkta payına zekâ düşen kişi o olmadığı halde... Vedatın amatörlüğünü her haliyle belli etmesi, onu okura daha da yaklaştırıyor. Algan Sezgintüredinin, aşırı güç ve/veya para insana neler yaptırır sorusu üzerinden insan doğası hakkında söyleyecek sözü var. Vedat, bu sefer değirmenlere saldırıyor: Don Kişot gibi yeniliyor ve Cervantes gibi kazanıyor. Kitap kurguları zekice, dili çok özenli Sezgintüredi, aynı zamanda Türkçeyi büyük bir şevkle ve ustaca kullanan ender yazarlardan biri. Önceki iki kitapta olduğu gibi burada da, polisiye kulvarında mizahtan hakkıyla yararlanmanın parlak örneklerini sunuyor.
Sevin Okyay
Vedat ve Tevfikle bir kez daha hasret gideriyoruz. Algan Sezgintüredi bu iki can yoldaşını, Vedat Kurdel ile Tevfik Dağdeleni, bize ilk kitabı Katilin Şeyi ile tanıtmıştı. Uzun bir aradan sonra da, gerilimi ilk kitap kadar sağlam, karakterleri ustaca... tümünü göster
Beyler, Zamanımızın Bir Kahramanı bir tek kişinin portresi değildir; kuşağımızın gittikçe artan kötülüklerinden yaratılmış bir portredir. Bana bir insanın bu kadar kötü olamayacağını söyleyeceksiniz yine; ben de diyeceğim ki, madem bir sürü trajik ve romantik haydutun varlığına inandınız, neden Peçorin gerçeğine inanmıyorsunuz? Yoksa bu kişideki gerçek payı sizin istediğinizden daha mı fazla?Mihail LermontovHenüz yirmi yedi yaşındayken bir düelloda yaşamını yitiren Lermontovun tek romanı Zamanımızın Bir Kahramanı, bugün dünya edebiyatının başyapıtları arasında. 19. yüzyıl Rus edebiyatının en büyük şairlerinden Lermontovun bu romanda yarattığı Peçorin karakteri ise, yalnızca o günlerde değil, günümüzde de edebiyat dünyasının en çok tartışılan karakterlerinden. Döneminin toplumsal yaşamının eleştirel bir tablosunu çizen bu romanı, Ülkü Tamerin benzersiz Türkçesiyle sunuyoruz.
Beyler, Zamanımızın Bir Kahramanı bir tek kişinin portresi değildir; kuşağımızın gittikçe artan kötülüklerinden yaratılmış bir portredir. Bana bir insanın bu kadar kötü olamayacağını söyleyeceksiniz yine; ben de diyeceğim ki, madem bir sürü trajik ve... tümünü göster
İntihar, Stefan Zweig'ın zihnini gençlik yıllarından beri meşgul eden bir kavramdı. Yaşamının bir anlamı kalmadığını anladığı anda yaşamına kendi eliyle son verebileceğini daha üniversite yıllarında söylemişti. İlk evliliği sırasında karısı Friederike'yi kendisiyle birlikte intihar etmesi için zorlayan, sonra bu düşüncesinden vazgeçen Stefan Zweig, yıllar sonra, İkinci Dünya Savaşı sırasında, ikinci karısıyla birlikte yaşamına son verdi.
Yazar, önceki intihar girişimlerinden vazgeçmiş olsa da korkularını, romanlarındaki ve öykülerindeki kahramanlarda yaşatıyor. Amok Koşucusu'nda yer alan öykülerin ortak izleği de intihar. Kendi yaşamından ya da tarihteki gerçek kişilerin yaşamlarından kesitler katarak yazdığı bu öykülerde Stefan Zweig'ın duyarlı kişiliğini, olağanüstü gözlem gücünü olduğu gibi sayfalara yansıttığını görüyoruz.
Yazdığı öykülerin en başarılı örneklerinin yer aldığı bu kitapta, bir uzun öykü olan Amok Koşucusu bir baş yapıt. İnsanı en güçsüz, en savunmasız yönleriyle ele alıp, insan ruhunun en derin katmanlarına inmeyi bilen, bütün bunları son okuru gerçekten etkileyebilen bir yazar Stefan Zweig. Yazdıklarının üzerinden bunca yıl geçmiş olmasına karşın, öykülerinin, romanlarının bugünkü kuşaklar tarafından da aynı ilgiyle okunması, onun kalıcı bir yazar olduğunun en büyük kanıtı. Amok Koşucusu'nun bu yeni çevirisinde, daha önceki basımda yer almayan öyküler de bulunuyor.
İntihar, Stefan Zweig'ın zihnini gençlik yıllarından beri meşgul eden bir kavramdı. Yaşamının bir anlamı kalmadığını anladığı anda yaşamına kendi eliyle son verebileceğini daha üniversite yıllarında söylemişti. İlk evliliği sırasında karısı Frie... tümünü göster