Bay Trelawney, Doktor Livesey ve diğer beyefendilerin hepsi, Define Adasının tüm hikayesini, başından sonuna, hiçbir şeyi atlamadan yazmamı istediler. Ben de bu yüzden 1760 yılında kalemimi elime alarak, babamın Benbow Hanını işlettiği zamana ve yanağında kılıç yarası bulunan, güneş yanığı tenli yaşlı denizcinin hanımıza ilk geldiği güne geri dönüyorum.(Kitaptan)\n\nGenç Jim Hawkins, Kaptan Flint\in sandığında define I haritasını ilk bulduğunda, kendisini bekleyen maceraları hayal bile edemiyordu. İspanyola gemisinde kabin görevlisi olduktan sonra Kont Trelawney, Kaptan Smolett, Dr. Livesey ve hain Uzun John Silver\la birlikte tüyler ürperten bir serüvene yelken açtı. Korsanlar, ihanetler, define haritaları, gizli hazineler ve deniz diplerinde yatan gemiler... Robert Louis Stevensoh\ın başyapıtı olan Define Adasında, büyük bir düş gücünden yansıyan heyecan dolu satırları bir solukta okuyacaksınız. Alfa Yayınları, gelmiş geçmiş en güzel macera romanlarından biri sayılan Define Adaşını özenli çevirisiyle tüm çocukların hayal dünyasına sunuyor...\n\nBir gün beni kenara çekmiş ve gözümü dört açıp, tek bacaklı bir denizciyi görür görmez ona haber vermem karşılığında her ayın ilk günü dört gümüş peni vadetmişti. Bu kişinin nasıl rüyalarıma girdiğini anlatmama gerek yoktur sanırım. Fırtınalı gecelerde, rüzgâr evin dört bir yanında uğuldarken ve dalgalar var gücüyle kıyıda ve kayalıklarda patlarken, bin farklı biçimde ve bin farklı şeytani ifadeye bürünmüş olarak çıkardı karşıma. Bacağı bazen dizinden kesik olurdu, bazen kalçasından. Bazen de tek bacağı gövdesinin orta yerinden fırlayan korkunç bir canavara dönüşürdü. Ama tek bacaklı denizciden korkmama rağmen, kaptanın kendisinden, onu tanıyan herkesten daha çok korkardım.(...)İnsanları en çok korkutan, hikâyeleriydi. Korkunç hikâyelerdi bunlar. Darağacında sallanan suçlular, kalas üzerinde gözleri bağlı yürüyüp denize atılanlar, korkunç fırtınalar, Dry Tortugas ve Amerikanın Karayip Denizine komşu topraklarındaki vahşi yerler ve serüvenler. Hikâyelerde anlattığı cinayetler kadar kullandığı kaba dil o bizim saf ve temiz köylüleri dehşete düşürüyordu...(...)Ölü adamın sandığı üstünde on beş adam / Yo-ho-ho ve bir şişe rom. / İç, gerisini halleder şeytan / Yo-ho-ho ve bir şişe rom. İlk başlarda ölü adamın sandığının yukarıda, Kaptanın odasında duran büyük sandığın bir benzeri olduğunu düşünüyordum ve bu düşünce tek bacaklı denizciyle birlikte rüyalarıma girmişti.Dünyanın önemli gotik yazarlarından Robert Louis Stevensonun herkes tarafından bilinen ünlü klasik romanı Define Adası da Oğlak Klasikleri arasında.\n\nDefine avcılarının maceralarını konu alan gençlik romanı.\n\nKorsan ve define konulu romanları sever misiniz çocuklar? O halde R. L. Stevensonın Define Adası adlı ünlü romanını severek okuyacaksınız. Bakalım; kahramanlarımız Define Adasında gerçekten define bulabilecekler mi, yoksa onları orada bir sürü tehlike mi bekliyor?\n\nRobert L. Stevensonun dünyaca ünlü klasiğidir. Jim Hawkins adlı çocuk, ünlü korsan Kaptan Filintin hazinelerinin haritasını ele geçirir. Korsanların bundan haberi vardır. Küçük Jim ve dostları Hispaniola adlı gemiyle yola çıkarlar. Rotalarını Define Adasına doğru çevirmişlerdir. Ancak büyük bir sürpriz onları beklemektedir, çünkü korsanlar da aynı gemidedir.\n\nİskoçyalı yazar Robert Louis Stevensonun ünlü macera romanı Define Adasında, İngilterede bir hancının oğlu olan Jim Hawkinsin eline geçen bir define haritası üzerine çıktığı define avı konu edinilir. Tek gözü kör ve bantlı, bir eli kancalı, omuzunda papağanı ile belleğimizde canlandırdığımız korsan resminin oluşmasında Define Adasının büyük etkisi vardır. Birçok dile çevrilen kitap, çocukları tropikal adalar, işaretli hazine haritaları ve korsanların olduğu sürükleyici bir maceraya çağırıyor.\n\nJim Hawkinsin tüm hayatı, gizemli bir denizcinin, babasının hanına adım atmasıyla tamamen değişmiştir. Adı Billy Bones olan bu denizcinin, peşinde birçok denizcinin olduğu bir sırrı vardı. Billy Bones öldüğünde, Jim bu sırrın bir define haritası olduğunu öğrenir ve birçok denizci de bu haritayı ele geçirmek için onu öldürmeye hazırdır.
Peşine, birçok iştahı kabarmış haydutun düştüğü bu harita, Jimin eline geçtiğinde, bu defineyi ele geçirmek için çıkılan bir deniz yolculuğunda kendini bulur. Ama bu deniz yolculuğunda kahramanımız, onu bekleyen ölümcül tehlikelerin hiçbirinin farkında değildir.
\n\nKont Trelaney, Dr. Livesey ve diğerlerinin benden Define Adası ile ilgili her şeyi baştan sona bütün ayrıntılarıyla anlatmamı istemeleri üzerine, adada hala definenin bulunabileceğini de bildiğimden, elime kalemimi aldım ve çok eskilere, babamın Amiral Benbow Hanını işlettiği ve yüzü yaralı denizcinin bizimle yaşamaya başladığı ilk günlere döndüm...\n\nMillî Eğitim Bakanlığınca Türk ve dünya edebiyatında 100 Temel Eser in önce ortaöğretimde ardından ilköğretimde belirlenmiş olmasını, ülkemizdeki okuma oranını artırmaya yönelik bir çaba olarak görüyoruz. Bir başlangıç olarak ilköğretimde 100 Temel Eser ümit vericidir; ilköğretim seviyesindeki çocuklarımıza bu eserleri okutmayı başarabilirsek, okuyan toplum olma yolunda önemli bir adım atılmış olacaktır. İlköğretimde 100 Temel Eser in bir başka olumlu yönü de; aynı eserleri okumuş, o eserlerdeki dil varlığı ile duygu ve düşünce zenginliğini fark etmiş bireylerin oluşturacağı bir toplumun daha hoşgörülü, daha paylaşımcı olmasını sağlamasıdır.\n\nBabasıyla beraber bir köy hanında çalışan on beş yaşındaki Jim Hawkinsin hayatı hana esrarengiz bir konuğun gelmesiyle altüst olur. Jim Hawkins elinde olmadan korsanlar arasındaki çekişmeye karışır ve define peşinde uzak ülkelere açılır. Tahta bacak, Bill Jones ve küçük Jimin maceralarını bu romanda okuyacaksınız. ...\n\n\n\nBu kitap, çocuklar için yazılmış ilk romandır. Yazıldığından bu yana çocukların en çok okuduğu bu kitabın yazarı R.L. Stevensondur. MEB Talim ve Terbiye Kurulunun 2207 sayılı Tebliğler Dergisinde yayınlanan kararı ile ilk ve ortaokul öğrencilerine tavsiye edilmiştir.\n\n\n\nBabam, annem ve ben üçümüz İngilterenin batı sahillerinde küçük bir kasabada bulunan Amiral Benbow adında ufak bir hanı işletiyorduk. Ben on iki yaşındayken bir gün hana iri-yarı, güçlü-kuvvetli biri geldi. Yüzü güneşte yanmış, sağ yanağında büyükçe bir kılıç yarası vardı. Tırnakları kirden simsiyahtı. Sırtında kirli bir denizci ceketi asılıydı. Bir sandalyeye çöktü ve hafif ıslıkla bir şarkı söylemeye başladı:\n\n\n\n
Bay Trelawney, Doktor Livesey ve diğer beyefendilerin hepsi, Define Adasının tüm hikayesini, başından sonuna, hiçbir şeyi atlamadan yazmamı istediler. Ben de bu yüzden 1760 yılında kalemimi elime alarak, babamın Benbow Hanını işlettiği zamana ve yana... tümünü göster
Amerika Şili Arjantin açıklarında, okyanusta bulunan Devletler Adasında bir deniz feneri inşa edilir. Fenerin bulunduğu yer gemiler için çok tehlikelidir. Fener sayesinde gemiler azgın dalgalardan korunabilecek, kendilerine güvenli bir yer bulabileceklerdir.
Fenerde üç bekçi görevlendirilir. Bu bekçilerin görev süreleri üç aydır. Üç ay sonra nöbet değişimi olacak ve yerlerine başka bekçiler gelecektir.
Amerika Şili Arjantin açıklarında, okyanusta bulunan Devletler Adasında bir deniz feneri inşa edilir. Fenerin bulunduğu yer gemiler için çok tehlikelidir. Fener sayesinde gemiler azgın dalgalardan korunabilecek, kendilerine güvenli bir yer bulabilece... tümünü göster
Charlotte Bronteun kendi hayatından izler taşıyan eseri Jane Eyre, romantizm akımının en belirgin ve unutulmayan örneklerindendir.Zorlu bir çocukluk geçirdikten sonra öğretmen olan Jane Eyre, Bay Rochesterın malikanesinde mürebbiye olarak göreve başlar. Zamanla Bay Rochester ile Jane Eyre yakınlaşırlar, ama evlenmelerinin önünde ciddi bir engel vardır: Rochesterın herkesten gizlenen akıl hastası eşi.Charlotte Bronteun şiirsel duyarlılığını keskin gözlemlerle harmanladığı ölümsüz bir başyapıt.
******
Önce zengin kuzenlerinin yanında, sonra da Lowood Okulunda yetim bir yaşam süren Jane Eyre, daha sonra Bay Rochesterin malikanesinde dadılık yapmaya başlar. Bay Rochester ile yaşadığı aşk, Janein, Thornfield Malikanesinin çatısında gizlenen korkunç sırrı öğrenmesine ve oradan ayrılmasına neden olur....İngiliz Edebiyatının en ünlü romanı olarak kabul edilen Jane Eyre, Charlotte Brontenin şiirsel duyarlılığını çağdaş bir gerçeklikle harmanladığı bir başyapıt.
************
Jane Eyre romanı Charlotte Brontënin, kendi deneyimlerinin, yaşadığı çoğu acı olayların üzerine kurulmuştur. Eserde, küçük yaşta veremden peş peşe kaybettiği iki kız kardeşini, Brükseldeki pansiyon Hegerde âşık olduğu öğretmenini, ama asıl ikiyüzlü burjuva ahlakı üzerine kurulu, sosyal çelişkilerle dolup taşan Victorian Çağı İngilteresinin biçimselleştirdiği ilişkilerin imkânsız kıldığı bir aşkı buluruz. Jane Eyre, evlilikleri, aynı sınıftan insanların sözleşme ilişkisine indirgemiş bir çağda, sosyal eşitsizliğin hâkim olduğu kadına düşman bir toplumda, bağımsızlaşma, özgürlüğünü ve kimliğini edinme mücadelesi verirken, bizi Brontë kardeşlerin özyaşam öykülerinin de kıyılarında gezdiriyor.Jane Eyre: Muhafazakâr bir çağda aşk.
************
On yaşında öksüz kalan, babasını da öldü bilen Jane Eyre, kendisine köle gibi davranan halası tarafından yoksul kızların gittiği katı disiplinli bir yatılı okula gönderilir. On yıl kadar kaldığı bu okula sonunda öğretmen olur. Bir süre sonra da Edward Rochesterın malikânesinde mürebbiyelik yapmaya başlar. Jane, giderek hayal bile edemeyeceği zorluklar ve acılar yaşayacak, beş parasız ve evsiz barksız kalacak, erkeklerin egemenliğindeki bir dünyada bir kadının tek başına ayakta kalabileceğini kanıtlamak için savaşacaktır...19. yüzyıl İngilteresinde, her türlü tutuculuğun kol gezdiği Victoria döneminde geçen Jane Eyre, birçoklarınca kadınların özgürlüğü ve haklarına sahip çıkan ilk romanlardan biri olarak kabul edilir. Yazarı Charlotte Brontënin bir tür özyaşamöyküsü niteliği de taşıyan roman, yaşamın her türlü sillesini yiyen bir genç kızın güçlü bir kadına dönüşmesinin öyküsüdür.Yalnızca kadının erkek-egemen toplumdaki konumuna gözüpek yaklaşımıyla değil, güçlü ve tutkulu anlatımıyla da edebiyata yenilikler getiren Jane Eyrei, Nihal Yeğinobalının usta işi çevirisiyle sunuyoruz.Charlotte Brontë, kendisi gibi yazar olan kız kardeşleri Anne ve Emilyyi yitirdiğinde 33 yaşındaydı ve Jane Eyrei yayınlayalı iki yıl oluyordu. Daha 26 yaşındayken, kız kardeşi Emily ile birlikte Brükseldeki bir yatılı okula gitmiş, bu okuldaki öğretmeni Constantin Héger, olağanüstü sezgili ve güçlü kişiliğiyle, onun gizli kalmış yeteneklerini sezip uyandıran kişi olmuştu. Burada sağlam bir edebiyat öğrenimi gören Charlotte içindeki cevherin farkına varmış ve roman yazmaya yönelmişti.1847de yayınlanan ve çok geçmeden geniş bir okuyucu kitlesine ulaşan Jane Eyrein başarısı, düşünen, hisseden, şiddetle aşk özlemi çeken, ama onuruna ve ahlaki değerlere ters düşmemek uğruna aşkından vazgeçme gücünü kendinde bulan bir kadının kişiliğini tutkulu bir biçimde yansıtmasında yatar.Charlotte Brontënin romantizm ile yergici gerçekçiliği kaynaştıran anlatımı belki bir yüzyıldır hemen bütün kadın yazarların benimsediği bir tarz olmakla birlikte, Charlotte bu anlatıma hiç de azımsanmayacak yenilikler getirmiştir. Öykünün bir genç kadın ya da çocuk duyarlığıyla sunulması, onun lirizmi ve aşk olgusunun bir kadının bakış açısından sergilenmesi bu yeniliklerin en önemlileridir.
************
İrlandalı bir rahibin kızı olan Charlotte Bronte, 1816 yılında doğdu. Çocuk bakıcılığı ve öğretmenlik yaptı. Jane Eyre adlı romanı çıkar çıkmaz büyük bir üne kavuştu.
Bu romanında 18. yüzyıl İngilteresinin güçlü ve etkili bir panoramasını çizen Charlotte Bronte, rahat ve akıcı biçimiyle, gerçek bir roman şöleni sunar okuruna.
Ayrıntılarının zenginliği, kurgusunun esnekliğiyle okurunun bir an bile ilgisinin azalmasına izin vermeyen bu romanı seveceksiniz.
************
Romanın kahramanı küçük yaştayken annesini ve babasını kaybeder. Eliza ve Jorjina isimli iki kuzeni ve yengesi ile birlikte onların konağında yaşamaya başlar. Ancak şımarık kuzenlerinin ve sevgiden yoksun yengesinin sert tutumları onun konakta kalmasını engeller. Küçük Jane yatılı bir okula gönderilir, okul yaşamından sonra aynı okulda öğretmen olarak çalışmaya başlar. Hayatının tek düzeliğinden sıkıldığı bir anda gazeteye bir iş ilanı verir daha sonrasında Thornfield Malikanesine küçük bir kıza mürebbiyelik yapmak üzere gider. Küçük kızın babası Rochester ile yakınlaşır. Bu arada onun bir takım sırları olduğunu bilmemektedir. Jane Eyre İngiliz Edebiyatının başyapıtları arasındadır.
******
Charlotte Bronteun kendi hayatından izler taşıyan eseri Jane Eyre, romantizm akımının en belirgin ve unutulmayan örneklerindendir.Zorlu bir çocukluk geçirdikten sonra öğretmen olan Jane Eyre, Bay Rochesterın malikanesinde mürebbiye olarak göreve başl... tümünü göster
erturul şu anda kitap okumuyor.