fischermaux

Detayları:  Gökhan İstanbul, Erkek
31 takip ettiği ve 38 takip edeni var. 172 değerlendirme yapmış.

Son Aktiviteler

fischermaux şu an okuyor.
Beyaz Kale

17. yüzyılda Türk korsanlarınca tutsak edilen, astronomiden, fizikten ve resimden anladığına inanan bir Venedikli köle... Aynı ilgileri paylaşan, Batı bilimini öğrenmek isteyen bir Türk: efendi... Aralarında garip bir benzerlik bulunan bu iki insanın, hikayeleri ve serüvenleri, onları, veba salgınının kol gezdiği İstanbul sokaklarına, Çocuk Sultan’ın düşsel dünyasına, inanılmaz bir silahın yapımına, 'ben neden benim?' sorusuna götürecektir.

17. yüzyılda Türk korsanlarınca tutsak edilen, astronomiden, fizikten ve resimden anladığına inanan bir Venedikli köle... Aynı ilgileri paylaşan, Batı bilimini öğrenmek isteyen bir Türk: efendi... Aralarında garip bir benzerlik bulunan bu iki insanın... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 10 yıl
fischermaux kütüphanesine ekledi.
Sofie'nin Dünyası

15. yaş gününü kutlamaya hazırlanan Sofie, posta kutusunda, Kimsin sen? yazılı bir kağıt bulur. Bu soruyu, diğer sorular ve günümüze kadar uzanan bir felsefe kursu takip eder.

Kendine has kurgusu ve şaşırtmacalarıyla, Jostein Gaarder, 15 yaş ve üstü gençlere sadece kuru bir felsefe tarihi sunmak değil, aynı zamanda hayatı anlamaya yönelik sorular sormanın yollarını açar. Çağımız bölümünde şöyle diyor yazar: Bütün gerçek filozofların gözleri hep açık olmalı. Hiç beyaz karga görmemiş olsak da, aramayı sürdürmeliyiz. Günün birinde, benim gibi bir şüpheci bile daha önce inanmak istemediği bir olguyu kabul etmek zorunda kalabilir. Bu olasılığın kapısını açık tutmasam, dogmatik biri olurdum. Gerçek bir filozof olmazdım o zaman.

15. yaş gününü kutlamaya hazırlanan Sofie, posta kutusunda, Kimsin sen? yazılı bir kağıt bulur. Bu soruyu, diğer sorular ve günümüze kadar uzanan bir felsefe kursu takip eder.

Kendine has kurgusu ve şaşırtmacalarıyla, Jostein Gaarder, 15 yaş ve ü... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 10 yıl, 3 ay
fischermaux kütüphanesine ekledi.
Stockholm Öyküleri

...Demir Özlü böyle bir düşselliğin içindedir bu kentte. Orada insan onuruna lâyık bir ferahlık içindedir bir yandan.(...) Fakat, öte yandan özlemdinmezliğin burukluğunu yaşar. Bu burukluk şaşılası bir dirençle Stockholm Öykülerine yansımıştır.(...) Öykülerde olay yok sanki: Yazarın Stockholmdeki, başka kuzey kentlerindeki ve oraların çağrıştırdığı İstanbuldaki yaşamından görünümler var. Ama bu olaysızlık içinde yaşamın, ayrıntı çizgileriyle çizilmiş olarak, tümü var.(...) Bu betimlemenin aracı olan üslup, yumuşaktır; düşlerin, zaman zaman ılık, zaman zaman da karabasanlı etkilerini yansıtır. Kendisiyle konuşurluk süreci oluşturan bir yapıdadır bu üslup: Karşısına kendini alıp sizi, düşsel-şiirsel etkilenmelere götürür.(...) Bütün bunlar bu öykülerde şiirli bir duygu gözlemciliğiyle saptanmıştır; derinliği ve hızı bir anda veren bir güçle anlatımlaştırılmıştır. Demir Özlü kuşkusuz doğa-yı-insanı-toplumu irdelemedeki şiirsel gerçekçiliğiyle, zamanı -şimdi-geçmiş-gelecek- diye üç oyluma bölüp sonra onları anı-gerçek-düş üçlemesinden kurulu bir bileşime ulaştırmacılığı ile yepyeni bir yazardır.

...Demir Özlü böyle bir düşselliğin içindedir bu kentte. Orada insan onuruna lâyık bir ferahlık içindedir bir yandan.(...) Fakat, öte yandan özlemdinmezliğin burukluğunu yaşar. Bu burukluk şaşılası bir dirençle Stockholm Öykülerine yansımıştır.(...) ... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 10 yıl, 3 ay
fischermaux kütüphanesine ekledi.
Sonsuzluğa Nokta

İnsan, ne denli çaba gösterirse göstersin ve kaçınılmazlığına ne denli inanırsa inansın, ayrılığa hiçbir zaman hazırlanamıyor çünkü. Hazırım, dediği anda bile içinde ele geçiremediği bir nokta kalıyor sürekli; ayrılığa alıştıramayacağı, sızlanışlarını durduramayacağı bir nokta kalıyor. Acıyı yüklenip çoğaltacak bir nokta...Sonsuzluğa Noktayı bir kara romana çeviren, kendine özgü dehşetini yaratan, ne kazadır ne sakatlanma, ne ölüm; 21. yüzyıl arifesindeki insanlık trajedisini, kimliksizliğini dile getirmesidir.Erendiz Atasü

İnsan, ne denli çaba gösterirse göstersin ve kaçınılmazlığına ne denli inanırsa inansın, ayrılığa hiçbir zaman hazırlanamıyor çünkü. Hazırım, dediği anda bile içinde ele geçiremediği bir nokta kalıyor sürekli; ayrılığa alıştıramayacağı, sızlanışların... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 10 yıl, 3 ay
fischermaux kütüphanesine ekledi.
Son İstanbul

Başımı çevirsem hemen ardımda onu görecektim. Omuzunun arkasından annem bakacaktı. Evin kapısından az sonra ben çıkacaktım. Kalabalık aynı kalabalıktı. Ve bu yanan artık son Istanbuldu. Bundan başka Istanbul yoktu. Biliyordum. (Eski Istanbulun yangın seyretme meraklıları, her yangına koşturan insanlar kendilerini yakmışlardı sonunda. Tarih yanmıştı.) Herkes ilgiyle, merakla bana bakıyor, bir şeyler söylememi bekliyordu. Kalabalığın arasından sıyrıldım, birkaç adım öne çıktım. Usulca başımdan kepimi aldım ve yanan alevlerin ta ortasına fırlattım.Ardıma döndüm. Herkes bana bakıyordu. Kapıdan çıkmıştım işte. Herkesle yüzleşiyordum şimdi.Bu hiçbir şey değil, dedim. İlk yangından artakalmışım ben!Son Istanbul, Murathan Munganın ilk öykü kitabıdır. 2003teki 9. Basımını, kapağında ressam İsmet Doğanın Son Istanbul için özel olarak yaptığı resimle yayımladık.

Başımı çevirsem hemen ardımda onu görecektim. Omuzunun arkasından annem bakacaktı. Evin kapısından az sonra ben çıkacaktım. Kalabalık aynı kalabalıktı. Ve bu yanan artık son Istanbuldu. Bundan başka Istanbul yoktu. Biliyordum. (Eski Istanbulun yangın... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 10 yıl, 3 ay
fischermaux kütüphanesine ekledi.
Son Hafriyat

Behzat Ç., Cinayet Büro Amirliğinde başkomiser, hayata karşı işlenen suçlar uzmanı... Başına gelenlerden sonra lanet etmiş, çekip gitmişti aslında. (Dizinin ilk kitabı Her Temas İz Bırakır'ı okuyanlar bilir.) Hayır, hâlâ işinin başında! Ama ağzını bıçak açmıyor. Tek bir laf çıkmıyor ağzından. El işaretleriyle, çehresiyle, suskunluklarla anlatıyor anlatacağını ve tabii dellenmeleriyle... Bu bir AnKara polisiyesidir... Behzat Ç. ve ekibi, kötü bir Renault Torosla Sakarya Caddesinden Ayaş'a kadar altını üstüne getiriyor Ankara'nın. Sadece cinayetçiler değil, belediyenin envai çeşit birimi de altını üstüne getiriyor Ankara'nın. Her yer hafriyat. Kavşak inşaatıydı, kabloydu, boruydu, tamirattı... Sadece onlar da değil ama... Kendine Red Kit diyen bir adam da çukurlar kazıp duruyor. Öldürdüklerini tabuta koyup gömüyor o çukurlara - gömüp polise haber veriyor. Çok acayip, çok da zeki bir adam bu, feleğin çemberinden geçmiş, içinde intikam acısı... Belli, polisle bir meselesi var. Behzat Ç. ve ekibi, Ahlak Bürosuna bile nasip olup da hâlâ kendilerine verilmeyen bir Megane'ın hayalini kurarak, kötü Renault'yla Ankara'da fink atıp Red Kit'i arıyor. Bir AnKara polisiyesi...

Behzat Ç., Cinayet Büro Amirliğinde başkomiser, hayata karşı işlenen suçlar uzmanı... Başına gelenlerden sonra lanet etmiş, çekip gitmişti aslında. (Dizinin ilk kitabı Her Temas İz Bırakır'ı okuyanlar bilir.) Hayır, hâlâ işinin başında! Ama ağz... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 10 yıl, 3 ay
Daha Fazla Göster

fischermaux şu an ne okuyor?

Beyaz Kale

%0

Favori Yazarları (52 yazar)

Favori yazarı yok.