Damızlık Kızın Öyküsü, kadınların erkeklerin buyruğu altında olduğu ve bir kast sistemine göre sınıflandırıldıkları, doğurmanın her şeyden çok teşvik edildiği ve değerli görüldüğü dehşet verici bir hiyerarşiyi, totaliter ve teokratik bir devleti anlatıyor. ABD`nin günbegün itibar kaybetmesine bir son vermek amacıyla askerler ABD başkanını öldürür (ama bunu bir terörist saldırı gibi gösterir ve suçu Müslüman teröristlerin üzerine atarlar), bu da ilk hedefleri `düzeni yeniden sağlamak` olan, "Jacob`ın oğulları" isimli hareketi başlatmış olur. Yaptıkları ilk iş de, ülkedeki tüm kadınların banka hesaplarını dondurarak tüm haklarını ellerinden almaktır. Yeni askeri diktatörlük, toplumu teokratik, ırkçı ve şovenist biçimde yönetmeye başlar.
Kadınların maruz bırakıldığı kast sisteminin en tepesinde doğuramayan evli kadınlar, en altında da otellerde saklanan ve erkeklerin keyfini bekleyen fahişeler vardır. Aradaki sınıflar da kız evlatlar (eşlerin evlat edinilmiş kızları), Martha`lar (ev işleriyle ilgili yetenekleri sayesinde kolonilere gönderilmekten sıyıran bekar, kısır, orta yaşlı kadınlar) ve Teyzeler`den (Damızlık`ları eğitip gözlemlemek için kullanılan, özerkliği olan tek grup) oluşur. Bir de fahişelerle teyzelerin bir üstünde, hayattaki tüm amaçları daha üst sınıflar için çocuk doğurabilmek olan Damızlık`lar vardır, romanın anlatıcısı da Offred isimli bir Damızlık kızdır zaten.
Offred bu yeni toplumu sürekli eski normal hayatıyla karşılaştırır, bu da okuyucuya toplumun nasıl işlediği bilgisini doğal bir şekilde verme yöntemi olarak başarılı olur. Anlatım son derece sade, temiz, üstelik sürekli karşılaştığımız sözcük oyunları da çok hoş. Damızlık Kızın Öyküsü, güvende olmak adına özgürlüğümüzün ne kadarından vazgeçmeye gönüllü olduğumuzu sorgulayan, bilim kurgu türüne (en azından yazarın kendisine göre) ait olmasa da, feminist distopyanın en iyi önekleri arasında sayılan bir roman.
Damızlık Kızın Öyküsü, kadınların erkeklerin buyruğu altında olduğu ve bir kast sistemine göre sınıflandırıldıkları, doğurmanın her şeyden çok teşvik edildiği ve değerli görüldüğü dehşet verici bir hiyerarşiyi, totaliter ve teokratik bir devleti anla... tümünü göster
“Meyer, tansiyonu hiç düşürmeden ve bilgi akışını kontrol altında tutarak okurun merakını ustalıkla, kitap boyunca en yüksek seviyeye çıkarmayı başarıyor… İnsanlar sadece Meyer’in kitaplarını okumak istemiyor; kitabın içine girip orada yaşamak istiyorlar.”
—Lev Grossman, Time
“Meyer ışık saçan bir berraklıkla yazıyor, okurların ve paylaştıkları düşün arasına asla girmiyor… O gerçek bir cevher.”
—Orson Scott Card, Ender Serisi yazarı
“Meyer, gösterişli üslup geleneklerinden ziyade ilişkilerle ilgileniyor…
Verdiği olumlu hayat dersi insanı yatıştırıyor.”
—Jeff Giles, Entertainment Weekly
“Stephenie Meyer romanlarını okumuyor, ilginç ve gerçekçi karakterleriyle birlikte adeta yaşıyorsunuz. Meyer okuyucuyu karakterlerin hayatına öyle bir sokuyor ki, onlar için duyduğunuz merak ve endişe bir noktada çaresizlik seviyesine ulaşıyor.”
—Ridley Pearson, White Bone yazarı
“Meyer, tansiyonu hiç düşürmeden ve bilgi akışını kontrol altında tutarak okurun merakını ustalıkla, kitap boyunca en yüksek seviyeye çıkarmayı başarıyor… İnsanlar sadece Meyer’in kitaplarını okumak istemiyor; kitabın içine girip orada yaşamak istiyo... tümünü göster