Güneş çoktan batmıştı; fakat çiftlik gene, sabah oluyormuş gibi, çoşkunluğunu kaybetmeyen bir aydınlık içinde, kuş cıvıltılariyle dolu, gölgesiz, üzüntüsüzdü.
Güneş çoktan batmıştı; fakat çiftlik gene, sabah oluyormuş gibi, çoşkunluğunu kaybetmeyen bir aydınlık içinde, kuş cıvıltılariyle dolu, gölgesiz, üzüntüsüzdü.
Rüyalar, Tanrı'nın insanlarla konuşma yolu olabilir mi? Peki ya Evren, Tanrı'nın rüyasından ibaretse? İnsan uyurken mi hayattadır, hayattayken mi rüyada?
Bir lanetle, kaderle, gölgelerle ve rüyalarla boğuşan Nina'nın sürükleyici macerasına sahne olan Uykusuzlar, fantastik dünyaların felsefeyle yoğrulduğu bir aşk hikâyesi… İnsan hayallerini somutlaştırmak ve sorularını, gözü kapalı gördüklerini, herkese ait kılmak için yazıyor olabilir. İçimizden birileri ise ne yana baksa dünyanın yetersizliğiyle karşılaşır ve gerçeğin sınırlarını zorlayıp esnetmek için yazar. Çünkü gerçek katıdır ve arzulayıp ulaşamadıklarımız kadar anlayamadığımız birçok şey de çizginin öte yanındadır. Gülşah Elikbank bakışını, gönlünü bu öteki yana, gerçeğin görünmez yanlarını da içinde taşıyan fantezinin, uçsuz bucaksız, bereketli topraklarına çevirmiş yetenekli bir yazar. Bizde pek gelişememiş olan fantastik edebiyatın göz dolduran, hızla parlayan yıldızlarından biri.
''Elikbank, yeni romanı Uykusuzlar'da rüyalara eğiliyor. Gerçek ya da düşsel roman kahramanlarını aşkları, çelişkileri, açmazları, olağan ya da olağandışı rüyaları, rüyasızlıkları ve insanlığı tehdit eden sorunlara çare arama çabaları temelinde anlatıyor. Romanın özeti ve sorduğu evrensel değerdeki soru ise şu: Hepimiz aynı rüyayı görebilsek, dünya daha güzel bir yer olabilir mi?''
-İnci Aral-
Rüyalar, Tanrı'nın insanlarla konuşma yolu olabilir mi? Peki ya Evren, Tanrı'nın rüyasından ibaretse? İnsan uyurken mi hayattadır, hayattayken mi rüyada?
Bir lanetle, kaderle, gölgelerle ve rüyalarla boğuşan Nina'nın sürükleyici mac... tümünü göster
Çalıkuşu, Reşat Nuri Güntekin tarafından 1922 yılında yazılmış bir romandır. Türk edebiyatının en çok sevilen klasik eserleri arasında yer alır. Ağırlıklı olarak Anadolu'da geçen ve arka planda Osmanlı'nın son yıllarını anlatan bir romandır. Kitabın son kısmı hariç, ki bu bölüm dışarıdan bir gözlemcinin anlattıklarıdır, romanın ana kahramanı Feride'nin hatıra defteri şeklinde yazılmıştır.
Reşat Nuri Güntekin, Çalıkuşu'nu önce İstanbul Kızı adıyla dört perdelik bir oyun olarak yazmıştır. Yapıtı, 1922'de Vakit Gazetesi'nde Çalıkuşu adıyla roman olarak yayınlanınca büyük ilgi çekmiştir.
Çalıkuşu, duygusal bir olayı anlatmakla birlikte dönemin toplumsal sorunlarının eleştirel olarak da ortaya koymaktadır. Çalıkuşu, Türkiye'de yeni ve modern bir dönemin başlamasını özendiren bir roman olarak kabul edilmektedir.
Çalıkuşu, Reşat Nuri Güntekin tarafından 1922 yılında yazılmış bir romandır. Türk edebiyatının en çok sevilen klasik eserleri arasında yer alır. Ağırlıklı olarak Anadolu'da geçen ve arka planda Osmanlı'nın son yıllarını anlatan bir romandır... tümünü göster
Doğu Yücel’den okuduğum ilk kitap oldu “Güneş Hırsızları”.
Ne zamandır yazarın kitaplarını okumaya niyetliydim, hazır yeni kitabı da taze çıkmışken artık başlamanın zamanı geldi diyerek bu güzel öyküleriyle başlangıç yapmış oldum.
Yazar’ın çok akıcı ve hoş bir anlatım tarzı var, okurken kesinlikle sıkılmıyorsunuz. Zaten öykülerin çoğu kısa öyküler sıkılmaya kalmadan bitiveriyor. Ama kısa olmasına rağmen okuru o öyküler de ki dünyaya sokmayı iyi beceriyor, karakterlerin duygu ve düşünceleri çok iyi yansıtılmış.
Kitapta toplam 12 öykü var. Açıkçası ilk bir kaç öykü gerçekten çok basit geldi bana. Ama kitap ilerledikçe ve öykülerin tarzı değiştikçe bunların bir tür ısınma turu olduğunu anlıyorsunuz. Özellikle “Aynasız Güzelin Masalı” fantastik-masal türünde okuduğum en özgün hikayelerden biriydi, gerçekten çok hoştu.
Ama asıl “Dünya’nın Sahiplerine Bakmıştık” ile başlayan ve kitaba adını veren “Güneş Hırsızları” ile sona eren soft bilimkurgu öyküleri tek kelimeyle harika olmuş. Bu öyküler de ki göndermeler çok hoşuma gitti. Hele bir "Üçüncü Türle Aşırı Yakın İlişkiler" diye bir öykü var ki evlere şenlik.
Favori öyküme gelirsek, kesinlikle “Hayatın Gıcık Anlamı”. Kitabı okumayı düşünmüyorsanız bile bu öyküyü mutlaka ama mutlaka okuyun. Bu kadar şahane, bu kadar müthiş ince mesajlar barındıran bir öykü uzun zamandır okumamıştım. Özellikle mizahı gülmekten yerlere yatıracak cinsten, aklıma geldikçe hala kıkır kıkır gülmek geliyor içimden, yazarımız bu öyküyü yazarken çok eğlenmiş belli.
Sonuç olarak kitabı beğendim, tavsiye de ediyorum.
Doğu Yücel’den okuduğum ilk kitap oldu “Güneş Hırsızları”.
Ne zamandır yazarın kitaplarını okumaya niyetliydim, hazır yeni kitabı da taze çıkmışken artık başlamanın zamanı geldi diyerek bu güzel öyküleriyle başlangıç yapmış oldum.
Yazar’ın çok ... tümünü göster
gecergecergecer şu anda kitap okumuyor.