Bediüzzaman'ın sadık ve kahraman talebesi Zübeyir Gündüzalp Hayatı-Mefkuresi
Bediüzzaman'ın sadık ve kahraman talebesi Zübeyir Gündüzalp Hayatı-Mefkuresi
Zühd Açısından Dünya ve Nimetleri Mü'minlerine her işte orta yolu işaret eden İslam dini, dünyayı ve ondaki nimetleri nasıl tanımlar? Dr. Alican TATLI Zühd Açısından Dünya ve Nimetleri adlı eseri, ifrat ve tefrit arasında bocalayan insanlığa İslam'ın sükûnet limanını işaret ediyor
Zühd Açısından Dünya ve Nimetleri Mü'minlerine her işte orta yolu işaret eden İslam dini, dünyayı ve ondaki nimetleri nasıl tanımlar? Dr. Alican TATLI Zühd Açısından Dünya ve Nimetleri adlı eseri, ifrat ve tefrit arasında bocalayan insanlığa İsl... tümünü göster
"Dünyaya gözümü açtığımdan beri muharebe, hep muharebe, arkası kesilmez muharebenin. Abe niçin girsin kara toprağa onca ana baba kuzucukları, gençliklerine doyamadan, ha?" Annemin elinden mektubu kaptı. Dayım kâğıdın dörtgeni içindeymiş gibi ona seslendi: "Anacığın umudunu kesmemiştir Mustafa'm! Gece gündüz ettiğim duaların yüzü suyu hürmetine Tanrım seni koruyacaktır. Hiç merak etme!"
Zühre Ninem, "Büyük Bozgun" diye anılan 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı'yla başlayan, Balkan ve Birinci Dünya savaşlarıyla süren ve Kurtuluş Savaşı'yla sonuçlanan çalkantılı bir dönemde hayatları parçalanan Rumeli insanlarını anlatıyor. Büyük Bozgun, Zühre Nine'yi doğduğu Vraça'dan Köprülü'ye sürüklemiştir. Bu sürükleniş, devam eden savaşlarla birlikte daralan Osmanlı coğrafyasında oradan oraya, Anadolu içlerine kadar devam eder.
(Tanıtım Bülteninden)
"Dünyaya gözümü açtığımdan beri muharebe, hep muharebe, arkası kesilmez muharebenin. Abe niçin girsin kara toprağa onca ana baba kuzucukları, gençliklerine doyamadan, ha?" Annemin elinden mektubu kaptı. Dayım kâğıdın dörtgeni içindeymiş gib... tümünü göster
Zeki Bulduk'un kaleminden iki dünya arasını dolduran bir hikâye: Yusuf ile Züleyha. Binlerce yıllık Yusuf ile Züleyha öyküsünü yeniden anlatıyor Zeki Bulduk. Züleyha'nın Yusuf'a olan aşkı, ona ulaşmak için geçtiği mertebeler, çektiği acılar ve uğradığı haksızlıklar Zeki Bulduk'un kaleminde yeni bir hüviyet kazanıyor. Geleneksel hikâyeyi kendine has üslubuyla anlatan Bulduk farklı metinlere, hikâyelere ve kahramanlara referans verirken, farklı anlatım türlerini deneyerek anlatısını zenginleştiriyor.
"Sen ki bir rahip kralın kızı olsan da babandan da seni alnında kanla doğuran ananın kaderinden de uzaklarda düşeceksin derde!
Düşeceksin yollara.
Düşeceksin sevdalara.
Düşeceksin kanlı mermerlerin ak yüzüne.
Düşeceksin kadınlığın en tutkulu hastalığına.
Düştüğünde seni omuzlarından kaldırmaya gelen olmayacak.
Düşkünler yoldaşın, düş kuranlar arkadaşın olacak.
Düştüğün için yükseleceksin!
Düşün düşmanın olacak.
Düşün düşündüklerinin önüne geçecek.
Düşünden çıkıp gelen ikbalin olacak mı? Bilemedim...
Düşkünlüğüne tapanları, düştüğün yere secde edenleri, düşmanlarını görüyorum...
Düşebildiğin kadar yükseleceksin ve hiçbir kadın senin kadar kalbiyle cenge tutuşmayacak!"
(Tanıtım Bülteninden)
Zeki Bulduk'un kaleminden iki dünya arasını dolduran bir hikâye: Yusuf ile Züleyha. Binlerce yıllık Yusuf ile Züleyha öyküsünü yeniden anlatıyor Zeki Bulduk. Züleyha'nın Yusuf'a olan aşkı, ona ulaşmak için geçtiği mertebeler, çektiği a... tümünü göster
Arap, Fars ve Türk edebiyatlarında Leyla ile Mecnun, Kerem ile Aslı, Bijen ile Menije gibi muhabbetnâme denilen edebî türde yazılan eserlerden biri de, Tevrat ve Kurânda kimi farklılıklarla karşımıza çıkan Yusuf ile Züleyha hikayesidir. Birçok tefsir kitabında değişik şekillerde yorumlanan ve bazı şairlerin bir eser içinde ya da aynı adla müstakil eserler yazmalarına neden olan bu hikaye üzerine gerek Batı, gerek Doğu dünyasında, öteden beri bilimsel araştırmalar yapılmıştır. Son zamanlarda gerçekleştirilen çalışmalardan biri de, Yusuf kıssasının farklı bakış açılarıyla ele alındığı bu yapıttır.
Arap, Fars ve Türk edebiyatlarında Leyla ile Mecnun, Kerem ile Aslı, Bijen ile Menije gibi muhabbetnâme denilen edebî türde yazılan eserlerden biri de, Tevrat ve Kurânda kimi farklılıklarla karşımıza çıkan Yusuf ile Züleyha hikayesidir. Birçok tefsir... tümünü göster
“Küçük balkonun pürtüklü duvarına yaslanıp akşam rüzgârının ılık ve okşayıcı etkisine bıraktım kendimi. Salınırken yaprakları alt katların pencere pervazlarına zarifçe dokunan yaşlı incir ağacının dallarının ucundan göğe bakarken dalıp gitmişim. Gençlik yıllarımın geçtiği peyzajın bir bölümüne bakıyorum yeniden. Evlerin yüzleri tanıdık ama hiçbir şey eskisi gibi değil: Oturup söyleştiğimiz, gelip geçenlere baktığımız duvarlar, yol, elektrik direkleri... Eski tatlar yok artık gerçekten… Saçlarımda esen rüzgâr sadece. Bir burukluk da eşlik ediyor… Kim tanıyabilir beni, kim gizlemiş olabilir yüzümü belleğinde? İlk aşkım bir köşeden karşıma çıkıverse birden. Kırk beş yaşlarında olmalı şimdi... Kırmızı formika masa ailece çevresinde toplandığımız. Çıtırtılarla yanan soba. Konuşmaları, sesleri, sevgileri yitik zamanların. Yüreklerimizin ısıttığı bu ev. Annemin üzerine titrediği ve sevgi sözcükleri mırıldanarak suladığı, toprağını kabarttığı beyazlı, pembeli, morlu afrika menekşeleri pencere boşluklarındaki... “ (Zümrüt Apartmanı öyküsünden). Abdullah Şevki’nin bu kitaptaki öyküleri, uzunca bir dönemde üretilmiş, bireysel yaşam kesitlerine değin gerçekçi ve ruhçözümsel kurgulamaları içeren, çeşitli edebiyat dergilerinde yayımlanmış öykülerdir. Bu çerçevede, kitapta yer alan “Kelebek ve Hasta” adlı kısa öykü, İkinci Eskişehir Öykü Yarışması’nda birincilik ödülüne değer görülmüştür. Diğer öykülerden, “Orospu Müşerref’in Çiçekleri” İzmir’de yayımlanan ve şimdilerde kapanmış olan Agora edebiyat dergisi öykü yarışmasında “yayımlanmaya değer öykü” olarak adı geçen dergide yer almıştır. Aynı şekilde “Vakıf” adlı öykü Gila Kohen öykü yarışması seçkisinde yayımlanmaya değer görülürken, “Uzak Bir Ülkeye Sevişmeye Giden Kadının Hikâyesi” adlı öykü 2005 yılı Ümit Kaftancıoğlu öykü yarışmasında, “Derviş” adlı öykü ise Yağmur dergisi öykü yarışmasında mansiyonla ödüllendirilmiştir. Şiir, deneme ve eleştiri kitapları da bulunan, halen dergilerde yazmayı sürdüren Abdullah Şevki, öykülerinde, ağırlıklı olarak, orta halli sıradan insanların gündelik yaşamlarına değin trajik durumları, psikolojik sorunlardan kaynaklanan olanaksızlıkları ve davranışsal bozuklukları, olabildiğince kısa tümcelerle, çok yönlü ve derinlemesine kurgulama esasına dayanan gerçekçi bir durum öyküsü üretme anlayışını benimsemektedir
“Küçük balkonun pürtüklü duvarına yaslanıp akşam rüzgârının ılık ve okşayıcı etkisine bıraktım kendimi. Salınırken yaprakları alt katların pencere pervazlarına zarifçe dokunan yaşlı incir ağacının dallarının ucundan göğe bakarken dalıp gitmişim. Genç... tümünü göster