2016'da kac kitap okumayi hedefliyorsunuz?
2016'da kac kitap okumayi hedefliyorsunuz?
Sineklerin Tanrısı başlangıçta, ıssız bir adaya düşen çocukların serüvenlerini anlatan, küçükler için yazılmış bir öykü, R.M. Ballantyne'ın Mercan Adası'nın çağdaş bir uygulaması sanılabilir. Hatta Golding, kendine özgü buruk alaycılıkla, okuyucunun bu sanısını pekiştirmek istercesine, Sineklerin Tanrısı'nın başlıca iki kişisine Mercan Adası'ndaki çocuklardan aldığı Ralph ve Jack adlarını verir. Mercan Adası'nda Ballantyne, oldukça duygusal ve biraz da bön bir iyimserlikle, gemileri battıktan sonra Pasifik Okyanusunda ıssız bir adaya sığınan üç İngiliz gencinin, Büyük Britanya uygarlığının oldukça başarılı bir küçük örneğini nasıl yeniden kurduklarını anlatır. Golding'in Sineklerin Tanrısı'nda da bir mercan adası ve İngiliz çocuklar vardır. Ama altı ile on iki yaş arasında olan bu çocuklar, gelecekteki atom savaşı sırasında, güvenilir bir yere götürülmek üzere bindikleri uçak bir saldırıya uğradığı için bu mercan adasına düşmüşlerdir. Ve bu mercan adasında olup bitenler, Ballantyne'ın romanında olup bitenlere hiç mi hiç benzememektedir...
Sineklerin Tanrısı başlangıçta, ıssız bir adaya düşen çocukların serüvenlerini anlatan, küçükler için yazılmış bir öykü, R.M. Ballantyne'ın Mercan Adası'nın çağdaş bir uygulaması sanılabilir. Hatta Golding, kendine özgü buruk alaycılıkla, o... tümünü göster
Sineklerin Tanrısı başlangıçta, ıssız bir adaya düşen çocukların serüvenlerini anlatan, küçükler için yazılmış bir öykü, R.M. Ballantyne'ın Mercan Adası'nın çağdaş bir uygulaması sanılabilir. Hatta Golding, kendine özgü buruk alaycılıkla, okuyucunun bu sanısını pekiştirmek istercesine, Sineklerin Tanrısı'nın başlıca iki kişisine Mercan Adası'ndaki çocuklardan aldığı Ralph ve Jack adlarını verir. Mercan Adası'nda Ballantyne, oldukça duygusal ve biraz da bön bir iyimserlikle, gemileri battıktan sonra Pasifik Okyanusunda ıssız bir adaya sığınan üç İngiliz gencinin, Büyük Britanya uygarlığının oldukça başarılı bir küçük örneğini nasıl yeniden kurduklarını anlatır. Golding'in Sineklerin Tanrısı'nda da bir mercan adası ve İngiliz çocuklar vardır. Ama altı ile on iki yaş arasında olan bu çocuklar, gelecekteki atom savaşı sırasında, güvenilir bir yere götürülmek üzere bindikleri uçak bir saldırıya uğradığı için bu mercan adasına düşmüşlerdir. Ve bu mercan adasında olup bitenler, Ballantyne'ın romanında olup bitenlere hiç mi hiç benzememektedir...
Sineklerin Tanrısı başlangıçta, ıssız bir adaya düşen çocukların serüvenlerini anlatan, küçükler için yazılmış bir öykü, R.M. Ballantyne'ın Mercan Adası'nın çağdaş bir uygulaması sanılabilir. Hatta Golding, kendine özgü buruk alaycılıkla, o... tümünü göster
Demir Ökçe, 19. yüzyıl ile 20. yüzyıl başlarında Birleşik Devletlerdeki işçi hareketlerini, kapitalizmin giderek vahşileşmesini ve bu durumun çeşitli halk tabakaları üzerindeki yansımalarını kurgu ile gerçekler arasında dolanarak anlatan, Jack Londonın çok tanınmış romanıdır. İddia edilen odur ki; gelecekte İnsanların Kardeşliğinde, artık günümüzün kavramlarını tanımayan insanlara, Amerikadaki sosyalist devrim sırasında Avis Everhardın tuttuğu notların el yazmaları sunulmaktadır. Bu notlar, iki bin altıyüzlü yıllarda yaşayan insanlar için, hangi yollardan geçtiklerini anlatan tarihi bir belgedir. El yazmasının ait olduğu yüzyıldan fazla zaman sonra yaşayan bizler için, gelecek pek de öyle görünmemekte ise de, henüz 27. yüzyıla gelmediğimizi unutmayalım.
************
Demir Ökçe, ilk yayınlandığı 1906 yılından bu yana elden düşmeyen bir edebiyat başyapıtıdır. Ezilenlerin sömürenlere karşı verdiği mücadeleyi büyük bir başarıyla işleyen bu öncü eser, yüz yıl boyunca ilerici kuşaklar için bir eğitim kitabı olmuş, ezilenleri konu alan yazarlara esin vermiştir. Demir Ökçe, demokrasi gibi gösterilmek istenen Amerikan sisteminin adaletsizliğini, zalimliğini çarpıcı bir şekilde açığa çıkarır. Oligarşinin politikalarının nerelere varabileceğini büyük bir öngörüyle sergiler. Eserin, büyük edebiyatçılarımızdan Sabahattin Alinin başlayıp dil ustası Emin Türk Eliçinin tamamladığı Türkçedeki ilk çevirisini sunuyoruz.
************
Günümüzde Jack London, daha çok Vahşetin Çağrısı, Beyaz Diş, Deniz Kurdu romanları ve macera öyküleriyle hatırlanır. Ancak Londonın, bir maceracı olmanın yanı sıra, sosyal ve politik olaylarla da yakından ilgilendiği bilinmektedir. Demir Ökçe, didaktik bir roman. 20. yüzyılın başında, sosyalizmin kavram ve görüşlerini Platon diyalogları tekniğini hatırlatan bir yoldan öğretiyor. Öte yandan metin, yazılışından yaklaşık 20-30 yıl sonra Avrupada ete-kemiğe bürünen faşizmin de ayak seslerini duyuruyor okura. Sosyalist Ernest Everhardın eşi Avis, olayları, geçmişe bakan bir tanık gözüyle anlatıyor; onun varlığı, ayrıca romanın duygusal boyutunu da tamamlıyor. Metne sözde 2700lü yıllarda eklenmiş dipnotlar, romanı bilimkurgu türüne de yaklaştırıyor.Demir Ökçe: Bir dönemin tanıklığı.
******
Demir Ökçe, 19. yüzyıl ile 20. yüzyıl başlarında Birleşik Devletlerdeki işçi hareketlerini, kapitalizmin giderek vahşileşmesini ve bu durumun çeşitli halk tabakaları üzerindeki yansımalarını kurgu ile gerçekler arasında dolanarak anlatan, Jack London... tümünü göster
Demir Ökçe, 19. yüzyıl ile 20. yüzyıl başlarında Birleşik Devletlerdeki işçi hareketlerini, kapitalizmin giderek vahşileşmesini ve bu durumun çeşitli halk tabakaları üzerindeki yansımalarını kurgu ile gerçekler arasında dolanarak anlatan, Jack Londonın çok tanınmış romanıdır. İddia edilen odur ki; gelecekte İnsanların Kardeşliğinde, artık günümüzün kavramlarını tanımayan insanlara, Amerikadaki sosyalist devrim sırasında Avis Everhardın tuttuğu notların el yazmaları sunulmaktadır. Bu notlar, iki bin altıyüzlü yıllarda yaşayan insanlar için, hangi yollardan geçtiklerini anlatan tarihi bir belgedir. El yazmasının ait olduğu yüzyıldan fazla zaman sonra yaşayan bizler için, gelecek pek de öyle görünmemekte ise de, henüz 27. yüzyıla gelmediğimizi unutmayalım.
************
Demir Ökçe, ilk yayınlandığı 1906 yılından bu yana elden düşmeyen bir edebiyat başyapıtıdır. Ezilenlerin sömürenlere karşı verdiği mücadeleyi büyük bir başarıyla işleyen bu öncü eser, yüz yıl boyunca ilerici kuşaklar için bir eğitim kitabı olmuş, ezilenleri konu alan yazarlara esin vermiştir. Demir Ökçe, demokrasi gibi gösterilmek istenen Amerikan sisteminin adaletsizliğini, zalimliğini çarpıcı bir şekilde açığa çıkarır. Oligarşinin politikalarının nerelere varabileceğini büyük bir öngörüyle sergiler. Eserin, büyük edebiyatçılarımızdan Sabahattin Alinin başlayıp dil ustası Emin Türk Eliçinin tamamladığı Türkçedeki ilk çevirisini sunuyoruz.
************
Günümüzde Jack London, daha çok Vahşetin Çağrısı, Beyaz Diş, Deniz Kurdu romanları ve macera öyküleriyle hatırlanır. Ancak Londonın, bir maceracı olmanın yanı sıra, sosyal ve politik olaylarla da yakından ilgilendiği bilinmektedir. Demir Ökçe, didaktik bir roman. 20. yüzyılın başında, sosyalizmin kavram ve görüşlerini Platon diyalogları tekniğini hatırlatan bir yoldan öğretiyor. Öte yandan metin, yazılışından yaklaşık 20-30 yıl sonra Avrupada ete-kemiğe bürünen faşizmin de ayak seslerini duyuruyor okura. Sosyalist Ernest Everhardın eşi Avis, olayları, geçmişe bakan bir tanık gözüyle anlatıyor; onun varlığı, ayrıca romanın duygusal boyutunu da tamamlıyor. Metne sözde 2700lü yıllarda eklenmiş dipnotlar, romanı bilimkurgu türüne de yaklaştırıyor.Demir Ökçe: Bir dönemin tanıklığı.
******
Demir Ökçe, 19. yüzyıl ile 20. yüzyıl başlarında Birleşik Devletlerdeki işçi hareketlerini, kapitalizmin giderek vahşileşmesini ve bu durumun çeşitli halk tabakaları üzerindeki yansımalarını kurgu ile gerçekler arasında dolanarak anlatan, Jack London... tümünü göster
gizemgokcek şu anda kitap okumuyor.