Türk Edebiyatı'nın kült halini almış eserlerinden biri olan Kürk Mantolu Madonna ile ilgili eğlenceli bir quiz.
Türk Edebiyatı'nın kült halini almış eserlerinden biri olan Kürk Mantolu Madonna ile ilgili eğlenceli bir quiz.
Ahmet Şerif İzgören, kahramanı Hıdırın yaşadıkları üzerinden, kişisel gelişim başlığıyla yayımlanan kitaplarla dalga geçiyor. Bu kitapların insanları kendi benliklerinden uzaklaştırdığını, hayal kırıklığına uğrattığını mizahi bir dille anlatıyor. Bireysel başarıyı ve rekabeti temel alan bu zihniyeti, kişisel gelişim uzmanı denilen insanların kendi hayatlarındaki başarısızlıklarını da vurgulayarak eleştiriyor:Size kitap yazan adamların çoğu sizin kadar mutlu değildir, ondan emin olun. Pozitif enerji deyip duranların belki yüzü hiç gülmüyordur.
Ahmet Şerif İzgören, kahramanı Hıdırın yaşadıkları üzerinden, kişisel gelişim başlığıyla yayımlanan kitaplarla dalga geçiyor. Bu kitapların insanları kendi benliklerinden uzaklaştırdığını, hayal kırıklığına uğrattığını mizahi bir dille anlatıyor. Bir... tümünü göster
İşte adaşım, sana seven bir Çingenenin hikayesi. Çiçeklerin açtığı mevsimde, senin kollarına yaslanan ve çiçekler kadar güzel kokan bir vücutla uzak su kenarlarında oturmak ve öpüşmek, yoruluncaya kadar öpüşmek hoş şeydir... Seni gördüğü zaman zalimce başını çeviren mağrur bir dilberin kapısı önünde ve ay ışığı altında sabaha kadar dolaşmak, bunu candan arkadaşlara ağlayarak anlatmak, -söz aramızda- gene hoş şeydir. Fakat sevgili bir vücutta bulunmayan bir şeyi kendisinde taşımaya tahammül etmeyerek onu koparıp atabilmek, işte adaşım, yalnız bu sevmektir. - (Değirmenden) -- Kimi yazarların yapıtları size göz kırpar, kendine doğru çeker hep. Sabahattin Ali işte bu yazarlardandır. YKY bu daima genç ustanın portresini tamamlama yolunda ilk adımı atıyor. TADIMLIKAkdenizin yalı şehirlerinden birinde öyle bir genç vardı ki, kendisine rast geldikleri zaman, mahcubiyetle başlarını eğen kadınlar, onu çok kere rüyalarında görürlerdi. Ve zerdeva tüyleri gibi yumuşak olan kumral bıyıkları genç kızların minimini kalplerini gıcıklamaktan geri kalmazdı. Fakat bu gencin, dalgalı saçlarından, lacivert gözlerinden ve bir şark kamçısı gibi kıvrılan vücudundan daha kıymetli bir şeyi vardı: Güzel nişanlısı- Bir zamanlar bütün şehir delikanlılarının hayalini dolduran bu genç kızın, daima düşünüyormuş gibi gergin duran alnı artık bir kardeş busesi için en münasip yerdi. Çünkü o delikanlılar biliyorlardı ki, doğunun donuk pembeliğini taşıyan dudaklar başkasına nasip olmuştur. Ve menevişlerindeki manayı kimsenin okuyamadığı kahverengi gözler yalnız bir kişinin önünde kıvılcımlanacaktır. Bu kız aynı zamanda şehrin en iyi viyolonsel çalanıydı. Oturduğu iskemlede bir ayağını geri uzatıp dolgun göğsünü çalgısına dayadığı zaman, öyle sesler çıkarırdı ki, memleketin ihtiyar ve üstat musikişinasları bile başlarını arkaya çevirerek gözlerini kurulamaya mecbur olurlardı. Genç kız, nişanlısıyla beraber olmadığı zamanlar yalnız viyolonseliyle konuşurdu; ve ona, nişanlısından dinlemek istediği şeyleri söyletirdi. Lakin gafil genç bunu bilmiyor, onun, çalgısını kendisi kadar çok sevmesini kıskanıyordu. Ve bir gün: Ey sevgilim dedi, ey narin vücudunun, ipek saçlarının, donuk pembe dudaklarının değil, bütün ihtiras ve iptilalarının da bana ait olmasını istediğim sevgilim, artık viyolonseli bırak, yalnız beni dinle, yalnız benim kalbimin tellerinde nağmeler bulmaya çalış.
İşte adaşım, sana seven bir Çingenenin hikayesi. Çiçeklerin açtığı mevsimde, senin kollarına yaslanan ve çiçekler kadar güzel kokan bir vücutla uzak su kenarlarında oturmak ve öpüşmek, yoruluncaya kadar öpüşmek hoş şeydir... Seni gördüğü zaman zalimc... tümünü göster