O kitap, işte bu kitap!Valla ben okuyanın doğrucusuyum; gereği düşünülen her şey bu kitapta!Bu kitabın ölüyü bile güldürdüğü, kiloluk kahkahanın toptan fiyatına perakende satıldığı, derde kedere Aman boş ver be! dedirttiği ve bozuk morallerin Mine Sota atölyelerinde itina ile tamir edildiği söyleniyor.Zeytinyağlı yiyemem aman, basma da fistan giyemem aman diyenlerdenseniz bu kitap seçiciliğinize fena halde hitap edecek. Titizlenmenize değecek.Neronun bu kitabı bulamadığı için sinirinden ortalığı yaktığı, Kleopatranın, Önce ben okuyacağım diye kendisini sokmaya çalışan yılanın ümüğünü sıktığı, Rapunzelin tutuna tutuna kuleden aşağı inip, sırf bu kitabı almak için kitapçıya kaçmak maksadıyla saçlarını uzattığı tarihi atmasyonlarda yer almaktadır. Zenginlerden alıp fakirlere veren Robin Hoodun bu kitabı okumayanlardan alıp okuyanlara verdiği de rivayetler arasındadır.Hiçbir şey hakkında her şeyin anlatıldığı ve her şey hakkında pek çok şeyin didiklendiği bu kitap, sadece sizi güldürmekle kalmayacak, bunu etrafınıza da bulaştıracak.Kısacası bu kitabı aldığınız takdirde sizi de bir gülmek alacak.Haydi, kitapta gülüşürüz...(Tanıtım Yazısından)
O kitap, işte bu kitap!Valla ben okuyanın doğrucusuyum; gereği düşünülen her şey bu kitapta!Bu kitabın ölüyü bile güldürdüğü, kiloluk kahkahanın toptan fiyatına perakende satıldığı, derde kedere Aman boş ver be! dedirttiği ve bozuk morallerin Mine S... tümünü göster
Yaşadığı acı olayın etkisiyle alevler, sıcaklık ve boğucu dumanla dolu kabuslar görürken karşısına bir yabancı çıkar. Silver kimdir ve bu gizemli adam niçin yardımını istemektedir? Üstelik kimseyle paylaşmadığı sırları hakkında nasıl bilgi sahibidir? Kerry Murphy, Silverın hayatına girmesiyle beraber, kendisini bir anda ortalığı kasıp kavuran, insanları ve mekânları keyfi gerekçelerle ateşe veren psikopat bir katille mücadele halinde bulur. Kabuslarıyla ve geçmişindeki trajediyle savaşı ve annesinin katilini bulma gayreti de bu mücadeleyle bir arada yürümek durumundadır.
Yaşadığı acı olayın etkisiyle alevler, sıcaklık ve boğucu dumanla dolu kabuslar görürken karşısına bir yabancı çıkar. Silver kimdir ve bu gizemli adam niçin yardımını istemektedir? Üstelik kimseyle paylaşmadığı sırları hakkında nasıl bilgi sahibidir?... tümünü göster
Vatan Yahut Silistre Vatan şairi Namık Kemal in, en önemli eserlerindendir. Konusunu yakın tarihimizden alan bu piyeste; kahramanlık ve vatan sevgisi yanında, baba özlemi ve aşk konuları da işlenmiştir. Eserin yazı çevrimi özgün diline sadık kalınarak yeniden yapılmış, sonuna günümüzde az kullanılan kelimelerin sözlükçesi de eklenmiştir.Bu piyesin; gençlerimizin milli benlik ve birlik duygularını güçlendirerek, geleceklerine güvenle bakabilmelerinin sağlanması açısından büyük önem taşıdığına inanmaktayız.\n\n\n\nVatan Yahut Silistre, dört perdeden oluşan bir tiyatro yapıtıdır. Namık Kemal, oyunu Gelibolu mutasarrıfı iken yazmaya başlamış, buradan ayrılıp İstanbula dönünce tamamlamıştır.Vatan Yahut Silistre oyunu, 1 Nisan 1873te İstanbulda Gedikpaşa Tiyatrosunda ilk kez sergilendi. Oyundan sonra olaylar oldu. Coşkuya kapılan halk yazarı sahneye çağırdı. Yazarın orada bulunmaması üzerine sokaklara döküldü. Namık Kemal, yapıtın yazılış amacını tek cümleyle özetler: Yapıtın yazılmasındaki amaç, ulustaki yurtseverlik duygularını dile getirmekti; tiyatro yazma alanında ustalık göstermek değil!\n\nKonusunu yakın tarihimizden alan bu oyun döneminin simgesi olmuş bir tiyatrodur. Eserin yazılmasındaki amaç ise milletteki vatanseverlik duygularını dile getirmektir.\n\nVatan Yahut Silistre, Namık Kemalin ilk piyesidir. Eserde vatanperverlik ve kahramanlık duygularını işlemekte, halkta bu duyguları harekete geçirmek istemektedir. Piyes, 1853 yılında Osmanlı İmparatorluğu ve Rusya arasında başlayan Kırım Savaşında gönüllü olarak cepheye giden İslam Bey ile asker kılığına girerek kimseye haber vermeden onun ardından Silistreye giden sevgilisi Zekiyenin başından geçenleri anlatır. Türk askerinin vatan uğruna gösterdiği fedakarlığı canlandırır.\n\nBak, hiç hatırına gelir mi ki burada bir zavallı var.
Kendinden ayrılmayı canından ayrılmaktan beter biliyor da
ayrılmamak için bir çare bulamıyor! Seni seven hiçbir zaman
\n\nMilletlerin bağımsızlıklarını ve milli kimliklerini koruyabilmeleri için, daima milli bilinci güçlü bireylere ihtiyacı vardır. Yüz Temel Eser içine dâhil edilmiş olan Vatan Yahut Silistre piyesinin, çocuklarımızın şanlı tarihimizden güç alıp geleceğe güvenle bakan, milli bilinçle yoğrulmuş iyi bir vatandaş olarak yetişmelerinde katkı sağlayacağına inanıyoruz. ...\n\nTürk Edebiyatında vatan ve millet sevgisini ilk defa başarılı bir şekilde işleyen eser Namık Kemalin Vatan Yahut Silistre adlı oyunudur. Yazar, bu oyununda vatan sevgisinin Allah sevgisinden kaynaklandığını ortaya koymaktadır. MEB Talim ve Terbiye Kurulunun 2243 sayılı Tebliğler Dergisinde yayınlanan kararı ile ilköğretim okulu öğrencilerine tavsiye edilmiştir.\n\nMillî Eğitim Bakanlığınca Türk ve dünya edebiyatında 100 Temel Eser in önce ortaöğretimde ardından ilköğretimde belirlenmiş olmasını, ülkemizdeki okuma oranını artırmaya yönelik bir çaba olarak görüyoruz. Bir başlangıç olarak ilköğretimde 100 Temel Eser ümit vericidir; ilköğretim seviyesindeki çocuklarımıza bu eserleri okutmayı başarabilirsek, okuyan toplum olma yolunda önemli bir adım atılmış olacaktır. İlköğretimde 100 Temel Eser in bir başka olumlu yönü de; aynı eserleri okumuş, o eserlerdeki dil varlığı ile duygu ve düşünce zenginliğini fark etmiş bireylerin oluşturacağı bir toplumun daha hoşgörülü, daha paylaşımcı olmasını sağlamasıdır.\n\nSilistre kalesi, bizzat Rus Orduları Başkomutanının yönettiği seksen bin kişilik bir ordu tarafından 15 Mayıs 1854te kuşatılır. Kale, Arnavutluktan Iraka kadar İmparatorlukun hemen her yerinden gelen gönüllülerin de içinde olduğu toplam on bin kişilik bir güçle savunulmaktadır. Kırk üç gün süren yoğun saldırıları başarıyla püskürten Müslüman savaşçılar, yiyecek ve cephaneleri tükendiği için, tek kurtuluş yolu olarak görülen bir yarma hareketiyle koca orduyu bozguna uğratırlar. Son derece yalın bir olay üzerine kurulan Vatan yahut Silistre, tüm teknik kusurlarına karşın, Osmanlı toplumuyla tiyatronun buluşmasını sağlamış ve yazarının hiç ummadığı ölçüde etkili olmuştur. Yazarı izleyerek söylersek, Vatan yahut Silistre, Türk tiyatrosunu bulunduğu noktadan ilerilere taşımış, gelişimi açısından da tam bir dönüm noktası oluşturmuştur.\n\nBu eser, defalarca kitap olarak basılarak, defalarca da oyun olarak oynanarak günümüze dek gelmiştir. Bugün de, konusu itibarıyla tazeliğini ilk günkü gibi korumaktadır. Eser, konusunu yakın tarihimizden almıştır. Bir yurtseverlik ve kahramanlık oyunu olan bu eser, başka dillere de çevrilmiştir.Biz bu eseri, özellikle genç kuşağımız tarafından daha da iyi anlaşılması dileğiyle, itinayla ve orijinal metnine sadık kalarak sadeleştirmeye çalıştık. ...\n\nZihnimden babamın, annemin sevgisini çıkardın; kardeşimin mezarı gönlümde idi, onu bile unutturdun. Şimdi hayali de, kendi gibi kara topraklarda yatıyor. Mezarını görmeden hatırıma gelmiyor. Ne uyuyabiliyorum, ne de irademe hakim olabiliyorum... içimde başka hiçbir şeye arzu kalmadı; gönlümde senden başka birşey bırakmadın. Şimdi kendini de benden alacaksın. Hem de bunun müjdesini kendin getiriyorsun. Kalbimi yaracaktın da bana bu merhameti, bu insafı mı gösterecektin? Sonunda ne olacak? O, bu memleketten gider, ben de dünyadan giderim. Ömrümün her lezzetini kaybettikten sonra kara toprağın nesi var? Birkaç dakikalık can acısından mı korkacağım?\n\nİslam Bey, gönlündeki tüm aşkları bir yana bırakarak savaşa koşar. Ne var ki gidenlerin geri dönemeyeceğini bilen Zekiye, İslam Beyi yalnız göndermeyi düşünmemektedir...Oynandığı dönemde büyük fırtınalar kopararak Namık Kemalin Magosaya sürülmesine sebep olan bir eser; Vatan Yahut Silistre. Oyunun sahnelendiği gece sokaklar boşalmış, Gedikpaşa Tiyatrosu, üst düzey yöneticilerin de aralarında bulunduğu bir kalabalıkla hınca hınç dolmuştur. Bir yurtseverlik ve kahramanlık oyunu olan Vatan Yahut Silistre yalnız ülkemizde değil, Avrupada da ilgi uyandırmış ve beş dile çevrilmiştir.\n\n
Vatan Yahut Silistre Vatan şairi Namık Kemal in, en önemli eserlerindendir. Konusunu yakın tarihimizden alan bu piyeste; kahramanlık ve vatan sevgisi yanında, baba özlemi ve aşk konuları da işlenmiştir. Eserin yazı çevrimi özgün diline sadık kalınara... tümünü göster
Cengiz Aytmatov edebiyat - hikaye Toprak Ana, ünlü yazar Cengiz Aytmatovun en güzel romanlarından biridir.Bu eserde, savaş meydanında eşini ve üç oğlunu kaybeden kahraman bir ananın, zor zamanlarda dişi-tırnağı ile işlediği, kanı ve teriyle suladığı toprakla dertleşmesini okuyoruz. İnsan sevgisinin, çalışkanlığın ve fedakârlığın nasıl kutsal bir yüceliğe ulaştığını en çarpıcı örnekleriyle görüyoruz.Yetiştirdiği buğdayı kendisine bir avuç ayıramadan cephedeki asker için gönderen Kırgız köylüsünün İkinci Dünya Savaşı sırasında çektiği sıkıntıları, acıları da film seyreder gibi görüyoruz.Bu kadar da değil... Aytmatov, güçlü kalemiyle, aşk ve nefreti, iyi ile kötüyü yüzleştiriyor, okuru heyecandan heyecana sürüklüyor ve düşündürüyor.Zevkle okuyacağınızdan eminiz.
Cengiz Aytmatov edebiyat - hikaye Toprak Ana, ünlü yazar Cengiz Aytmatovun en güzel romanlarından biridir.Bu eserde, savaş meydanında eşini ve üç oğlunu kaybeden kahraman bir ananın, zor zamanlarda dişi-tırnağı ile işlediği, kanı ve teriyle suladığı ... tümünü göster