Elias Canettinin 30 yıllık çalışmasının ürünü olan Kitle ve İktidra sosyoloji, antropoloji, psikoloji... gibi disiplinleri içeren; ama onların sınırlarıyla yetinmeyen benzersiz bir çalışma olarak tanınıyor.Canetti bu kitabında kitle ve iktidarın birbirlerini nasıl etkileyip çoğalttığını; insanlar arasında emir ve itaat ilişkisinin nasıl biçimlenerek saldırganlık mekanizmalarına dönüştüğünü anlatıyor. En az sorgulanan, dolayısıyla en tehlikeli şey olan emir vermenin emredilende özgür bir kişilik edinmesini önleyen bir sızı bıraktığını, bu sızının sürekli emredilenlerde katmerleşerek itaati içselleştirdiğini gösteriyor. Canetti 1930larda kitle eylemlerinin her tür politik mücadelenin en önemli silahı olduğunu fark ederek kitle ve iktidar ilişkisi üzerinde çalışmaya başlar. Çalışması ilerledikçe ilişkinin tarih üstü boyutlarını keşfeder ve insanın özüne yönelir. Hayvan sürülerini, bir araya gelmiş her türlü insan topluluğunu çağ, coğrafya, din farkı gözetmeksizin devasa bir literatür taraması yaparak inceler. Yaşadığı yıllar, özellikle İkinci Dünya Savaşının tarihteki en büyük kitle hareketlerinin ve kitlesel yıkımların görüldüğü yıllar olması; bir iktidar simgesi olarak Hitlerin vahşeti doğru iz üzerinde olduğunu gösterir: Kitle yıkıcı, iktidar öldürücüdür. İnsan iktidar isteği ile Tanrının kıyamet ve dehşet tehdidini çalmıştır. Ölüme karşı direnmenin yolu ise emre karşı koymak ve yaratmaktır.Canetti düşünmek ısrar etmektir diyerek Kitle ve İktidarı kaleme aldığı 30 yıl boyunca bu çalışmasını gölgeleyecek kapsamda başka eser vermedi. Çok sayıda araştırmaya ve her yıl Viyanada düzenlenen bir sempozyuma konu olan bu kitaptan sonra insan doğasının kitle ve iktidarla ilişkisini bu denli kuşatan başka bir kitap da yayımlanmadı. Düşünsel zenginliğinin yanı sıra böylesi kitaplarda çok az rastlanan edebi bir anlatıma da sahip olan Kitle ve İktidar, zamana karşı direnerek insanı anlamada başvuracağımız vazgeçilmez kaynaklardan biri haline geldi.Anlamanın müthiş bahtiyarlığını hissetmek isteyenler için...Muhteşem bir imgelemi olan yalnız dahilerimizden biri... Canetti, filozofların yapması gerekeni yaptı: Bizlere yeni kavramlar kazandırdı.Iris Murdocholağanüstü... toplumun doğası, özellikle de şiddetin doğası üzerine son derece ilginç, derin bir düşün eseri.Susan Sontag
Elias Canettinin 30 yıllık çalışmasının ürünü olan Kitle ve İktidra sosyoloji, antropoloji, psikoloji... gibi disiplinleri içeren; ama onların sınırlarıyla yetinmeyen benzersiz bir çalışma olarak tanınıyor.Canetti bu kitabında kitle ve iktidarın birb... tümünü göster
Roman, müzayededen alınan elyazması bir kitabın hikâyesi olarak başlıyor. Okurlar, bu elyazması kitabın açtığı kapıdan içeri giriyor, bir devre adını veren lalenin izinde İskender Palanın yarattığı etkileyici ve büyüleyici bir atmosferin içinde yol alıyor. İstanbul bu romanda, karmaşası, heyecanı, isyanları, kalabalığı ile lalelere bürünüyor. Öyle ki lale sadece bir çiçek değil, bir yaşayış tarzı, estetik bir tavır, kültürel ve tarihsel bir birikim olarak İstanbulu, hatta tüm Osmanlıyı çevreliyor. İstanbul, doğal tüm güzelliklerinin, mimari şaheserlerinin tarihî debdebesi ile beraber lalezarlara, lale yarışlarına, lale şiirlerine bezeniyor; lalelerin şehri, renklerin şehri, yaprakların şehri haline dönüşüyor. İskender Pala, Katre-i Matemde usta kalemiyle lalelere bezediği İstanbulda kavuşup doyulamayan, kavuşulamayıp yakan aşkların elemli ve Osmanlı hallerini de tüm ıstırap ve coşkularıyla anlatıyor. Sevdiğini, aşklarının ilk gecesinde kaybeden Şahinin macerasını anlatan roman, bu kaybın ardındaki esrarı çözmek için külhanlara, tomruklara, lalezarlara ve hatta Osmanlı sarayına kadar gidiyor. İşte bu yolculuk, okuru hiç ummadığı yerlerde hiç ummadığı maceralarla karşılaştırıyor.Cinayetlerin gölgesiyle giderek gizemli bir hal alan olaylar Lale Devrine nihayet veren Patrona Halil İsyanının yakıcı siyasal çalkantılarıyla birlikte çözülmeye başlıyor. Kalemimi hokkaya bandırdığım şu anda ki Nevşehirli Damat İbrahim Paşayı canından; Sultan III. Ahmeti de tahtından eden cehennemden nişan Eylül İhtilalinin üzerinden henüz iki hafta geçti- şahit olduğum olayları yazıp yazmamakta kararsız sayılırım. Bilemiyorum. Yazmak gerektiğini düşündüğüm şeyler bir bakıma devlete ait sırları ifşa etmek gibi bir ihanetin ağırlığını da vicdanıma yükleyecek. Öte yandan Şarkın kutsal çiçeği laleye dair yorumlarda bulunacak ve belki şükufeciyan esnafını gücendirmiş de olacağım. Ama birisi çıkıp yiğit Şehzade Ahmeti, aşağılık isyancıların yaptıklarını, cennete benzeyen İstanbulu ve Sadabatın laleye kattığı zarafeti anlatmazsa bu dahi tarihe ve şehre haksızlık sayılır.
Roman, müzayededen alınan elyazması bir kitabın hikâyesi olarak başlıyor. Okurlar, bu elyazması kitabın açtığı kapıdan içeri giriyor, bir devre adını veren lalenin izinde İskender Palanın yarattığı etkileyici ve büyüleyici bir atmosferin içinde yol a... tümünü göster
Tilki uzanamadığı üzüme neden ekşi der? Peki o zaman yasak meyve neden tatlıdır? Tercihlerimizi ne gibi faktörler etkiliyor? Grubun tercihleri bireyin tercihlerini nasıl biçimlendiriyor? Neden sık sık düpedüz irrasyonel tercihler yapıyoruz? Bunların rasyonel değil de irrasyonel olduğunu nereden biliyoruz? Seçimler zevklere, zevklerse geçmişteki seçimlere bağlıysa, burada bir yumurta-tavuk durumu mu söz konusu? Çabalayarak ulaşılamayacak hallere (doğallık, kendiliğindenlik, umursamazlık) ulaşmaya çalışmak ne derece rasyonel? İrademizi kullanarak bir tür irade veya istem yokluğu haline ulaşabilir miyiz? Bilinçli olarak bilinçsizliğe ulaşmak mümkün mü? Başkalarını etkileme çabası kendi kendini baltalayan bir çaba olduğu halde, gerek günlük hayatta gerekse sanatta ve siyasette sık sık bu (irrasyonel) tutumu sergilememiz biz insanlar hakkında ne söylüyor? Zihnimiz bize nasıl oyunlar oynuyor? Biz zihnimize nasıl oyunlar oynuyoruz?Başta Zizek olmak üzere ideoloji kuramıyla uğraşan çeşitli düşünür ve sosyal bilimcileri etkilemiş olan Jon Elster, Ekşi Üzümlerde mantık diliyle insan psikolojisinin derinlerine inerek paradoksal doğamızı gözler önüne seriyor. Oyun kuramından iktisada, psikolojiden felsefeye, tarihten edebiyat eleştirisine birçok disiplin içinde rahatça gidip gelen bu kitap, Metiste özel bir önem verdiğimiz disiplinlerarası çalışmaların klasikleşmiş parlak örneklerinden.
Tilki uzanamadığı üzüme neden ekşi der? Peki o zaman yasak meyve neden tatlıdır? Tercihlerimizi ne gibi faktörler etkiliyor? Grubun tercihleri bireyin tercihlerini nasıl biçimlendiriyor? Neden sık sık düpedüz irrasyonel tercihler yapıyoruz? Bunların ... tümünü göster