Erişkin bir insan günde en az 8 saat uyumalıdır. palavrasını ve / veya önyargısını kırarak 8 saat uyumanın bir alışkanlıktan ibaret olduğunu öğretmektedir. 4 saat uyuyarak 8 saat uyumuş gibi zinde uyanmayı da anlatan kitap, bunun nasıl yapılabileceğini öğretmektedir.
Matematik Diye Bir şey Var
60 yıl yaşadığı varsayılan sıradan bir insan, ömrünün 15 yılını çocuklukta, 15 yılını gıvır zıvır işlerde, 20 yılını da uykuda geçirmektedir ki bu hesapla geriye 10 yıl kalır. Ancak bu aynı sıradan insan, 8 saat yerine 4 saat uyursa, ömrünün sadece 10 yılını uykuda geçirecek ve böylece 10 sene daha fazla yaşamış olacaktır. Bunu başardığında ise sıradanlığı sona erecek ve sıra dışı başarılar elde edecektir; çünkü sıra dışı başarılar elde edenler tüm başarılarını bu ikinci 10 yıla borçludurlar. Keops, Da Vinci, Edison, Newton, Dostoyevski, Armstrong gibi...
Erişkin bir insan günde en az 8 saat uyumalıdır. palavrasını ve / veya önyargısını kırarak 8 saat uyumanın bir alışkanlıktan ibaret olduğunu öğretmektedir. 4 saat uyuyarak 8 saat uyumuş gibi zinde uyanmayı da anlatan kitap, bunun nasıl yapılabileceği... tümünü göster
Kalabalık mahkeme salonunun tam ortasında çökmüş haldeydi. O; büyük düşleri olan, zeki, yakışıklı, korkusuz ve ülkenin en seçkin dava avukatıydı. Onu 17 yıldır tanıyordum. Julian'ın şok edici mahkeme gösterileri sürekli gazetelerin ön sayfalarında yer alıyordu. Çoğu kimsenin sadece düşleyebileceği her şeyi elde etmişti: Yıldızlara varan mesleki şöhret, milyonlarca dolarlık banka hesapları, en pahalı semtte olağanüstü bir malikane, özel bir jet, tropikal bir ada ve orada yazlık bir ev ve de çok değer verdiği varlığı - evinin özel yolunun ortasına parkettiği kırmızı bir ferrari. Şimdi ise Büyük Julian kalp krizi geçirmiş, çaresiz bir bebek gibi yerde kıvranıyor ve deli gibi sarsılıyordu. Bütün bunlar üç seneden fazla bir zaman önce yaşanmıştı. Son duyduğum Julian'ın Hindistan'a gittiği idi. Ortaklardan birine hayatını sadeleştirmek istediğini, bazı yanıtlara ihtiyacı olduğunu ve onları bu mistik ülkede bulmayı amaçladığını söylemişti. İşine son vermiş, malikanesini, adasını ve jetini elden çıkarmıştı. Hatta Ferrari'sini bile satmıştı. Bir gün ofisimin kapısı yavaşça açıldı. Kapının ardında canlılık ve enerji yayan, genç ve iyi görünüşünden fazla neredeyse kutsal diyebileceğim bir huzura sahip, gülümseyen bir adam kapıda göründü. İşimi elimden almaya niyetli hızlı bir avukat herhalde diye düşündüm. Genç adam sevdiği bir öğrencisini izleyen Buda gibi gülümseyerek bana bakmayı sürdürdü. Dayanılmaz sessizlikle geçen uzun bir aradan sonra şaşırtıcı bir biçimde emredici bir ses tonuyla konuştu: Tüm konuklarına böyle mi davranırsın John, hele sana mahkeme salonlarının sırrını öğreten birine. Julian? Bu sen misin? İnanamıyorum ! Gerçekten sen misin? Güçlü kahkahası kuşkularımı doğruladı. Önümde duran genç adam uzun süredir kayıp şu Hintli Yogi'den başkası değildi: Julian Mantle. İnanılmaz değişimi karşısında şaşkına dönmüştüm.
Kalabalık mahkeme salonunun tam ortasında çökmüş haldeydi. O; büyük düşleri olan, zeki, yakışıklı, korkusuz ve ülkenin en seçkin dava avukatıydı. Onu 17 yıldır tanıyordum. Julian'ın şok edici mahkeme gösterileri sürekli gazetelerin ön sayfaların... tümünü göster
Neden yazarız? Daha doğrusu neden anı defteri tutarız? Yaşamımızın her döneminde, ama özellikle ilk gençlik çağında, sorunlarımızı, mutlu mutsuz anılarımızı bizi yargılamadan dinleyen, paylaşan birilerine gereksinim duyarız. Ve -bu biri- evet, bildiğiniz, anı defterimizdir. On beş yaşındaki Serra tüm duygularını, düşüncelerini anı defteriyle paylaşıyor. Annesiyle babası neden garip davranıyorlar? Yoksa yolunda gitmeyen bir şeyler mi var? Çeşmede tatil günlerinde tanıştığı yeni arkadaşları Serranın yaşamında ne gibi değişikliklere neden olacaklar? Tüm bu sorunların cevaplarını Serranın anı defterinde bulacaksınız.
Neden yazarız? Daha doğrusu neden anı defteri tutarız? Yaşamımızın her döneminde, ama özellikle ilk gençlik çağında, sorunlarımızı, mutlu mutsuz anılarımızı bizi yargılamadan dinleyen, paylaşan birilerine gereksinim duyarız. Ve -bu biri- evet, bildiğ... tümünü göster
Şair ve sıra dışı eleştirmen Robert Graves, Yunan Mitlerinde Antik Yunanlıların tapındığı önemli tanrı ve kahramanların hikâyelerini anlatıyor ve artık Yunan mitolojisinin içerik olarak, ancak çağdaş seçim karikatürleri kadar gizemli kaldığını gösteriyor bize. Kitap, 200e yakın bölüm, yaratılış mitleri, Olympos tanrılarının doğum ve yaşam öyküleri, Theseus, Oidipus ve Herakles dönemleri, Argonautların yolculuğu, Troya hikâyesi ve daha nice hikâyeyi kapsıyor.Kitapta, mitlerin bölük pörçük unsurları, ahenkli bir üslupla bir araya getiriliyor. Böylelikle, mitlerin dini ve tarihi anlamları belirgin bir şekilde su yüzüne çıkıyor. Neredeyse eksiksiz düzenlenmiş referanslar ise, kitabı hem sıradan okur, hem de araştırmacılar için değerli, vazgeçilmez bir kaynak kılıyor. Her mitin sonundaki açıklamalar, klasik versiyonları, günümüzün arkeolojik ve antropolojik bilgileri ışığında yorumlamayı sağlıyor. Graves, Yunan Mitlerinde, engin bilgisi ve etkili diliyle, Ezra Pound dahil, hiçbir şairin ulaşamayacağı bir Akdeniz kültürü ziyafeti sunuyor okura. Pek çok bilinen ya da tartışmalı miti, özgün bir şekilde dillendirip, ilgi çekici hale getiriyor. Bundan ötürüdür ki, Yunan Mitleri, salt kültürel arkeoloji tarihi olmaktan kurtuluyor... En şüpheli sonuçları dahi, kıvrak zekâ ve kavrayışı sayesinde, kabul edilebilir kılıyor çünkü... Mitler aracılığıyla psikolojiyi değil, tarihi anlatıyor; mitlerin, anlatıla anlatıla spiritüel hale gelen, dinle bağdaştırılan hakiki hadiseler olduğunu ileri sürüyor ki, bu bile, tek başına, üzerine dikkatle eğilmeyi gerektirmektedir.Olağanüstü ve bilgilendirici bir çağdaş yorum.B-O-T Editöryel Eleştiri KomisyonuRobert Graves, 1895te Wimbledonda doğdu. Orta sınıf ekonomisi ve düşüncesinin hakim olduğu bir çevrede yetişti. 20 yaşında savaşa katıldı; son derece kararlı ve cesur olmasına rağmen, savaş sonrasında, karşılaştığı hakikatten ötürü olsa gerek, düşüncelerini gözden geçirme ihtiyacı duydu. Batı kültürüne ilişkin bir eleştiri geliştirdi zamanla... Yunan Mitleri, işte bu eleştirinin ilk ayağıdır. İkinci ayağı ise, batı değerlerinin irdelendiği Yahudi Mitleri
Şair ve sıra dışı eleştirmen Robert Graves, Yunan Mitlerinde Antik Yunanlıların tapındığı önemli tanrı ve kahramanların hikâyelerini anlatıyor ve artık Yunan mitolojisinin içerik olarak, ancak çağdaş seçim karikatürleri kadar gizemli kaldığını göster... tümünü göster
"Eğer biz bu harflerin sırları ve onların hakikatlerinin iktiza ettiği şeyler hakkında açıkça söz etseydik, o zaman sağ el yorulurdu; kalem körelirdi ve mürekkep kurur tükenirdi; kağıtlar, kırtasiyeler ve levhalar işlenmiş ince deri bile olsalardı, o sırları gene de ihtiva edemezlerdi, taşıyamazlardı. Hiç kuşkusuz bunlar Allah Teala´nın söylemiş olduğu kelimelerden ve sözlerdendir. Bu kelimeler üzerinde dikkatini yoğunlaştıran ve bunların anlamlarını keşfeden kimse için burada bir sır ve harika bir işaret vardır.....
"Eğer biz bu harflerin sırları ve onların hakikatlerinin iktiza ettiği şeyler hakkında açıkça söz etseydik, o zaman sağ el yorulurdu; kalem körelirdi ve mürekkep kurur tükenirdi; kağıtlar, kırtasiyeler ve levhalar işlenmiş ince deri bile olsalar... tümünü göster
Destanların ve destancılığın çok büyük bir değeri vardır Hindistan'da.''Bharata'' derler Hintliler atalarına. Mahabharata ''Büyük Bharata'' savaşını anlatır. Ne zaman olmuştur? Tarihi pek bilinmez; ancak svaşın gelişimi ve oluşumu çok güzel anlatılır. Kahramanlar önce söz, sonra da ok atışırlar bol bol... Yudhishthira bilgeliğin temsilcisidir. Tanrı Dharma'nın oğlu olarak kabul edilir. Bhima'nı babası Vayu, Arcuna'nın İndra'dır. Nakula ve Sahadeva ise, ikiz oldukları için, ikiz tanrı Arşivin'den türemişlerdir. Tanrısal yanları böyle! Oysaki babaları Pandu adında soluk tenli bir insandır. Kardeşi Dhrtarashtra oğulları ''Kurular'' diye çağrılır. Diğerleri ''Pandu Oğulları''dır. Kurular, kötü kalpli Duryodhana ile 99 kardeşinden oluşur. Anlaşmazlıklar ve bunu izleyen savaş, işte bu iki akraba kral çocukları arasında oluşur.
Destanların ve destancılığın çok büyük bir değeri vardır Hindistan'da.''Bharata'' derler Hintliler atalarına. Mahabharata ''Büyük Bharata'' savaşını anlatır. Ne zaman olmuştur? Tarihi pek bilinmez; ancak s... tümünü göster
hlymelike şu anda kitap okumuyor.