Feridüddin Attar (1140 civarı - 1220 civarı): Klasik Fars edebiyatının 12. yüzyıl sonu - 13. yüzyıl başındaki en önemli şair-düşünürlerindendir. İlahiname ve Tezkiret-üt Evliya gibi eserlerinin yanısıra, en tanınmış mesnevisi sayılan ve Mevlana dahil kendinden sonraki pek çok büyük şairde iz bırakan Mantıkut-Tayr (Kuşların Dili) da ise Attar, denebilirse, yolun ve yolculuğun kişileri bulmak istediklerinin ta kendisi kıldığı etkileyici biçimde göstermiştir.
Feridüddin Attar (1140 civarı - 1220 civarı): Klasik Fars edebiyatının 12. yüzyıl sonu - 13. yüzyıl başındaki en önemli şair-düşünürlerindendir. İlahiname ve Tezkiret-üt Evliya gibi eserlerinin yanısıra, en tanınmış mesnevisi sayılan ve Mevlana dahil... tümünü göster
Feridüddin Attar (1140 civarı - 1220 civarı): Klasik Fars edebiyatının 12. yüzyıl sonu - 13. yüzyıl başındaki en önemli şair-düşünürlerindendir. İlahiname ve Tezkiret-üt Evliya gibi eserlerinin yanısıra, en tanınmış mesnevisi sayılan ve Mevlana dahil kendinden sonraki pek çok büyük şairde iz bırakan Mantıkut-Tayr (Kuşların Dili) da ise Attar, denebilirse, yolun ve yolculuğun kişileri bulmak istediklerinin ta kendisi kıldığı etkileyici biçimde göstermiştir.
Feridüddin Attar (1140 civarı - 1220 civarı): Klasik Fars edebiyatının 12. yüzyıl sonu - 13. yüzyıl başındaki en önemli şair-düşünürlerindendir. İlahiname ve Tezkiret-üt Evliya gibi eserlerinin yanısıra, en tanınmış mesnevisi sayılan ve Mevlana dahil... tümünü göster
Bir şey ne kadar soylu ve mükemmel ise onun olgunluğa erişmesi de o kadar geç ve yavaştır. Erkek akli melekesinin ve ruhi kabiliyetlerin olgunluğuna yirmi sekizinden önce nadiren ulaşır; kadınlar ise henüz on sekiz yaşlarında; fakat kadınların durumunda bu çok zayıf ve dar sınırlar dahilinde gerçekleşir. Bu sebepten ötürüdür ki kadınlar bütün hayatları boyunca çocuk kalırlar, çünkü her zaman içinde bulundukları ana sıkı sıkıya bağlı kalarak sadece kendilerine en yakın olanı, olmak üzere olanı görürler, gerçek yerine bir şeyin görünüşüne teslim olurlar ve en önemli işlere karşı önemsiz şeyleri tercih ederler... Eski zamanlarda Almanların yaptığı gibi, güç ve nazik meselelerde kadınlara danışmak hiçbir surette hafife alınacak bir mevzu değildir; çünkü onların meseleleri kavrayış ve değerlendiriş şekli bizimkinden oldukça farklıdır.
A. Schopenhauer
Bir şey ne kadar soylu ve mükemmel ise onun olgunluğa erişmesi de o kadar geç ve yavaştır. Erkek akli melekesinin ve ruhi kabiliyetlerin olgunluğuna yirmi sekizinden önce nadiren ulaşır; kadınlar ise henüz on sekiz yaşlarında; fakat kadınların durumu... tümünü göster
... Hayatınız öncelikle bakır bozukluklarla yapılmış bir ödemeye benzer; bizim bu ödemeye karşı bir alındı makbuzu vermemiz gerekir; bakır bozukluklar günler, alındı makbuzu ölümdür. (...) Zamanın bizi telaş içerisinde biteviye koşturup durması, bize asla nefes alma imkânı sunmaması, elinde kamçıyla buyurgan bir işveren gibi hepimizin tepesinde beklemesi ile hayatımızın bir azap ve işkenceye dönmesi arasında en küçük bir bağ kurma imkânı yoktur. Zaman ancak can sıkıntısının cenderesi içinde kıvrananların başına bela kesilmez ve onları sık boğaz etmez. (...) Varsayalım insan soyu kaldırılıp her şeyin kendiliğinden gelişip olgunlaştığı, sütlerin balların yerden kaynadığı, yiyeceklerin dallarından koparılmayı beklediği; herkesin gönlünden geçirdiğini hiç vakit kaybetmeksizin önünde bulduğu ve elde etmekte hiç güçlükle karşılaşmadığı Utopia ülkesine götürüldü; o zaman ne yapardı bu insanlar? Ya can sıkıntısından ölürlerdi, ya kendilerini asarlardı ya da olmadı birbirlerine düşerler, kavga dövüş birbirlerini boğup öldürürlerdi.
... Hayatınız öncelikle bakır bozukluklarla yapılmış bir ödemeye benzer; bizim bu ödemeye karşı bir alındı makbuzu vermemiz gerekir; bakır bozukluklar günler, alındı makbuzu ölümdür. (...) Zamanın bizi telaş içerisinde biteviye koşturup durması, bize... tümünü göster
19. yüzyıl felsefesinin önemli figürlerinden, Kant'ın öğrencisi, Alman filozof Arthur Schopenhauer, 1830'da kaleme aldığı bu metinde, kökleri antik Yunan felsefesine uzanan, tartışmalarda her koşulda haklı çıkma sanatı olan ''Eristik Diyalektik'' yöntemini tariflendiriyor.
Bir tezin objektif olarak ''doğruluğu ve haklılığından'' ziyade dinleyicilerin gözünde ''geçerliliğine'' odaklanan, savunu, tartışma ve argüman kullanımında karşı tarafı alt etmenin yollarını felsefi ''hileler'' ile açıklayan Schopenhauer, kaçınılmaz olarak diğer filozofların konu üzerine fikirlerini ve yöntem sorunlarını da yorumluyor.
19. yüzyıl felsefesinin önemli figürlerinden, Kant'ın öğrencisi, Alman filozof Arthur Schopenhauer, 1830'da kaleme aldığı bu metinde, kökleri antik Yunan felsefesine uzanan, tartışmalarda her koşulda haklı çıkma sanatı olan ''Eris... tümünü göster
19. yüzyıl felsefesinin önemli figürlerinden, Kant'ın öğrencisi, Alman filozof Arthur Schopenhauer, 1830'da kaleme aldığı bu metinde, kökleri antik Yunan felsefesine uzanan, tartışmalarda her koşulda haklı çıkma sanatı olan ''Eristik Diyalektik'' yöntemini tariflendiriyor.
Bir tezin objektif olarak ''doğruluğu ve haklılığından'' ziyade dinleyicilerin gözünde ''geçerliliğine'' odaklanan, savunu, tartışma ve argüman kullanımında karşı tarafı alt etmenin yollarını felsefi ''hileler'' ile açıklayan Schopenhauer, kaçınılmaz olarak diğer filozofların konu üzerine fikirlerini ve yöntem sorunlarını da yorumluyor.
19. yüzyıl felsefesinin önemli figürlerinden, Kant'ın öğrencisi, Alman filozof Arthur Schopenhauer, 1830'da kaleme aldığı bu metinde, kökleri antik Yunan felsefesine uzanan, tartışmalarda her koşulda haklı çıkma sanatı olan ''Eris... tümünü göster