Sarıkamış Harekâtı tartışmaları uzun süre gündemi meşgul etti: Harekâtta ordu kaç kayıp vermişti? Ancak harekâtın nedenleri ve sonuçları gündeme alınmadı pek. Gereken yiyeceği, giyeceği, mühimmatı olmadan ordu niçin Sarıkamış'a gönderilmişti? Bugünün Türkiye'sinin biçimlenmesinde önemli bir rolü olan Sarıkamış Harekâtı'nı, salt Enver Paşa'nın hırsına bağlamak ne kadar doğru?
Ateşe Dönen Dünya: Sarıkamış, bize İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin tavrını, propaganda yarışlarını, Ermeni tehciri meselesini, Türkiye'nin İslam dünyasında, Ortadoğu ve Orta Asya'da üstlenmek istediği rolleri eksiksizce anlatıyor… Son araştırmalar neticesinde ortaya çıkan bilgiler, daha önce hiç yayınlanmış anılar ve fotoğraflarla destekleniyor...
Sarıkamış Harekâtı denince bilinmesi gerekenler:
Enver Paşa'nın rolü ve ordudaki Alman hâkimiyeti...
Cihat ilanı ve propaganda yarışının sebepleri, sonuçları...
Harekâtta yapılan stratejik hatalar...
Orduyu ele geçiren hastalık ve yokluk belası...
Harekât sonrası esirlerin durumu ve sansür...
Sarıkamış Harekâtı tartışmaları uzun süre gündemi meşgul etti: Harekâtta ordu kaç kayıp vermişti? Ancak harekâtın nedenleri ve sonuçları gündeme alınmadı pek. Gereken yiyeceği, giyeceği, mühimmatı olmadan ordu niçin Sarıkamış'a gönderilmişti? Bu... tümünü göster
İstanbulcunun sandığı açılıyor!
İstanbulcunun Sandığı… Şehri kuşatan bir dolu söz, yazı, alışkanlık, eşya, hatıra… Ve bütün bunların hikâyesi...
İSTANBULCUNUN SANDIĞI BİR ŞEHRİN RUHUNUN MİNYATÜR HÂLİ.
İstanbulcu olmak için İstanbul'un kadîm sakini olmak şart değil, şehrin havasını bir kez solumak, hatta bir filmden, bir romandan, bir şiirden ona bakmak dahi o ruha bulaşmak için kâfi. İskender Pala, İstanbulcunun Sandığı'nda gizli duyguları harmanlıyor; bazen içleniyor, bazen neşeleniyor; kimi zaman sitemini açığa vurup kimi zaman hülyalanıyor.
…Eğer şehri eğlencesiz bir film gibi uzaktan izliyorsa bir serçe, solgun günbatımlarının siluetine ağlamaktan yorulursa yolda ve dönemeden yuvaya düşüp ölürse yavrularına hasret; o zaman, işte o zaman sarsılır duvarları şehrin ve tekrar kurulmak üzere başlar yıkılmaya.
…Zaman ki hem dost, hem düşman; hem mazlum, hem zalim. İstanbul ki hem vatan hem gurbet; hem bilge, hem âlim. Zaman, aktıkça kuduran nehir bazen ve bazen İstanbul, durdukça köpüren zehir... Nefrete dost ve tuzak sevdaya zaman; hayırda şer ve şerde hayır gizleyen İstanbul'um aman...
İstanbulcunun Sandığı'nda İskender Pala zarif kalemiyle şehrin kalbine dokunuyor.
İstanbulcunun sandığı açılıyor!
İstanbulcunun Sandığı… Şehri kuşatan bir dolu söz, yazı, alışkanlık, eşya, hatıra… Ve bütün bunların hikâyesi...
İSTANBULCUNUN SANDIĞI BİR ŞEHRİN RUHUNUN MİNYATÜR HÂLİ.
İstanbulcu olmak için İstanbul'un... tümünü göster
Her romanıyla yüzbinlerce okurun kalbini fetheden İskender Pala, yeni romanı Efsane — Bir ”Barbaros” Romanı ile bir kez daha okurlarını selamlıyor!..
Efsaneler bazen denizden,
Bazen aşktan ve ateşten gelirler.
Aşktan ve ateşten ve denizden gelenler,
Bazen ışık olurlar ve bütün zamanı aydınlatırlar.
Efsane kurmak kadar, efsaneyi yazmak da efsaneye dâhildir.
Bir çağı haritalarda bulamazsınız.
Derine, insana ve tarihin denizlerine açılmak gerekir.
Girdaplarda yüksek idealler saklanabilir.
Bu kitapta
İstanbul, Gırnata, Madrid, Roma ve Akdeniz; aşk diliyle kuşatıldı.
Akdeniz, aşk kaleminin haritasıyla yeniden çizildi.
Kılıç kılıca, cevher çeliğe çarptı, varlık da yokluğa.
Ve hep bir yol vardı kalplerden denizlere.
Derin denizler, büyük aşklar için atlas olup dokundu.
İskender Pala, bir çağı ve o çağın efsanelerini dile döktü.
Barbaros Hayreddin Paşa’yı...
Sonra, bir gül sepeti getirdi.
Isırılmış üç elmayı anlattı.
Her romanıyla yüzbinlerce okurun kalbini fetheden İskender Pala, yeni romanı Efsane — Bir ”Barbaros” Romanı ile bir kez daha okurlarını selamlıyor!..
Efsaneler bazen denizden,
Bazen aşktan ve ateşten gelirler.
Aşktan ve ateşten ve denizden gelen... tümünü göster
Gül"... Şarkın ateş renkli çiçeği!
Mazlume; bir güle taktığım ad.
Sen her çağda yeiden doğar, her bahçede yeniden açarsın mazlume, yanmak ve yakmak için. Yanışta mısın mazlume ve seni yandırmak için yarışta mı sefiller?
Yanmaktan yakmaya an bulunmuyor mu gülüm? Gel ağlaşalım...
Gül"... Şarkın ateş renkli çiçeği!
Mazlume; bir güle taktığım ad.
Sen her çağda yeiden doğar, her bahçede yeniden açarsın mazlume, yanmak ve yakmak için. Yanışta mısın mazlume ve seni yandırmak için yarışta mı sefiller?
Yanmaktan yakmaya an b... tümünü göster
''Soğuk Kahve'' ve ''Sabah Uykum'' yazarından ''Yaşanması mümkünken yaşanmayan her aşk gün gelir bizden bunun hesabını sorar.''
Adamlık, bir kadını bir ömür sevmekten geçer. Kadınlık da kendini bir ömür sevecek adamın değerini bilmektir. Kimin için yaratıldığını bilmiyorsun elbette ama bu hikâyenin başrolü sensin. Aşkı senin, acısı senin. Kimse içinde kopan fırtınaları anlamaz, anlamak zorunda da değil zaten. İnsanlar hep konuşur çünkü hayat senin, tasası onlarındır.
Her şeye rağmen bilmediğim bir hikâyenin başrolünü oynuyorum. Sonu nereye gider belli değil, seveceğim kaç şarkı kaldı bilmiyorum. Herkes gibi, her şeyden habersiz yaşıyorum. Ne zaman karşıma çıkarsın, hangi şarkıda ilk dansımızı ederiz hiçbir fikrim yok. Ayrıntılara takılmaya gerek yok belki de... Hikâyeme katıldığın gün sarılır konuşuruz bunları.
''Soğuk Kahve'' ve ''Sabah Uykum'' yazarından ''Yaşanması mümkünken yaşanmayan her aşk gün gelir bizden bunun hesabını sorar.''
Adamlık, bir kadını bir ömür sevmekten geçer. Kadınlık da k... tümünü göster