1977 doğumlu Clemens Meyer büyük bir beğeni toplayan bu ilk romanında, iki Almanya'nın birleşmesi sırasında kaybolan bir gençliğin hüzünlü hikâyesini yazıyor. Daniel ve arkadaşları Rico, Mark, Walter ve Pitbull lakaplı Stefan, Leipzig'in karanlık ve yoksul Doğu kısmında daha iyi bir hayata tutunmaya çalışıyor ama bunu bir türlü başaramıyorlar. Daniel şöyle anlatıyor bu durumu: "Elbette o zamanlar çok eğleniyorduk fakat yaptığımız her şeyin içinde açıklamakta zorluk çektiğim bir tür kaybolmuşluk vardı."
Birleşme öncesi ve birleşme sonrası anılar birbiri ardına ve son derece doğal bir akış içinde sıralanıyor: Parçalanmış aileler, başarısızlığa mahkum okul hayatları, çocuk denecek yaşlarda alkolle tanışma, uyuşturucunun sonlandırdığı taze yaşamlar, genelevde biten gençlik aşkları, acemi ve çocuksu soygunlar, karakollarda kalorifer borularına kelepçelenmiş olarak geçirilen geceler ve tüm bu kaybolmuşluğa rağmen süren ve yaşatılan hayaller.
Meyer politika yapmıyor, yalnızca anlatıyor. Elinden kaçıp giden gençliğini bir yanından yakalamaya çalışan Daniel geriye dönüp bakarken kendi kendisine şu soruyu soruyor: "İnsan on beş yaşındayken hâlâ çocuk mudur?"
1977 doğumlu Clemens Meyer büyük bir beğeni toplayan bu ilk romanında, iki Almanya'nın birleşmesi sırasında kaybolan bir gençliğin hüzünlü hikâyesini yazıyor. Daniel ve arkadaşları Rico, Mark, Walter ve Pitbull lakaplı Stefan, Leipzig'in ka... tümünü göster
Bir yolculuk sırasında Beatles'ın Norwegian Wood adlı parçasını duyan kahramanımız 37 yaşındadır ve bu parça onu Tokyo'da geçirdiği üniversite yıllarına götürecektir. En yakın arkadaşının intihar edişi, geçen zamanın ardından onun kız arkadaşıyla yakınlaşması, araya giren zorunlu ayrılık ve yeni bir kız arkadaş. İmkânsızın Şarkısı yalın, çarpıcı ve sıcak bir aşk hikâyesini anlatıyor. Yazarı Haruki Murakami Japon edebiyatının aykırı, ama en çok okunan yazarı. Japon geleneklerinin dışında geliştirdiği üslubuyla adından çok söz ettiren Murakami'yi dünyaya tanıtan roman İmkânsızın Şarkısı. 1968-1970 yılları arasında geçen olaylar, o günün toplumsal gerçeklerini de satırlara taşıyor. Ama romanın odağında bu toplumsal olaylar değil üçlü bir aşk var. Gençliğin rüzgârıyla hareketlenen İmkânsızın Şarkısı'nı ölümle erken karşılaşan gençlerin hayatı yönlendiriyor. Hiçbir şeyin önem taşımadığı, amaçsızlığın ağır bastığı, özgür seksin kol gezdiği bir öğrenci hayatı... Ama diğer yanda da yoğun duygular var... İmkânsız aşklar, imkânsız şarkılar söyleten. Hemen hemen her Japon gencinin okuduğu roman anayurdu dışında da çok kişi tarafından sahipleniliyor. Türk okurlar da Murakami'yle tanışmaktan büyük mutluluk duyacaklar.
Bir yolculuk sırasında Beatles'ın Norwegian Wood adlı parçasını duyan kahramanımız 37 yaşındadır ve bu parça onu Tokyo'da geçirdiği üniversite yıllarına götürecektir. En yakın arkadaşının intihar edişi, geçen zamanın ardından onun kız arkad... tümünü göster
Bir delilik yapan...
Telefon bekleyen...
Acılar icat eden...
Aynı evi paylaşan ve yitirilen gençlik hayallerinin ardından birer cehenneme dönüşen hayatları içinde çırpınan üç kız kardeşin öyküsü... Saplantı, mazoşizm ve hayal kırıklıkları ile örülü kör talihlerini sadece bir yangın ortadan kaldırabilir...
Jorge Franco'dan, zamanın tatlı bir rüzgâr gibi ileri geri savrulduğu, insan doğasını tüm hatlarıyla ortaya koyan bir roman.
Bir delilik yapan...
Telefon bekleyen...
Acılar icat eden...
Aynı evi paylaşan ve yitirilen gençlik hayallerinin ardından birer cehenneme dönüşen hayatları içinde çırpınan üç kız kardeşin öyküsü... Saplantı, mazoşizm ve hayal kırıklıkları il... tümünü göster
"Bir trajedi, güzellik tarafından kara listeye alındı."
-Daily Express-
"Fitzgerald için yalnızlık coşkulu olan herşeye bir ön koşuldur. Şefkatin en belirgin etkisi ve hayal kırıklığı ile ilgili güzel bir roman...
-İndependent-
Bu kitap size değişimi hissettirecek... Hikaye çok şiirsel ve etkili bir anlatıma sahip... Size "o cümleyi hatırlayabilseydim" dedirtecek ve düşündürecek bir roman...
-Sam Taylor Wood-
"Bir trajedi, güzellik tarafından kara listeye alındı."
-Daily Express-
"Fitzgerald için yalnızlık coşkulu olan herşeye bir ön koşuldur. Şefkatin en belirgin etkisi ve hayal kırıklığı ile ilgili güzel bir roman...
-İndependent... tümünü göster
Neil Gaiman'dan büyüklere masallar. Kraliçe Victoria devrinin şafağında, Perili Ülke ile kendisini ayıran taş duvardan adını alan Duvar Köyü'nde yaşam olanca sakinliğiyle akmaktadır...Her dokuz yılda bir Perili Ülke'de bir panayır düzenlenir ve bu zamanın dışında duvardaki tek delikten geçmek kesinlikle yasaktır. Duvar Köyü'ndeki genç Tristran Thorn, gerçek aşkı Victoria Forester'da bulduğuna kesinlikle emindir. Oysa Victoria ulaşılmaz biridir, bir Ekim akşamı gökyüzünde kaydığını gördükleri yıldız kadar uzak... Victoria'nın kalbini kazanmak uğruna Tristran kaymış yıldızı bulacağına ve sevdiği kıza getireceğine yemin eder. Bu yemin Tristran'ı duvarın öte yanındaki Perili Ülke'ye, hayal bile edemeyeceği tuhaflıklar, en sinsi düşmanlar, yolu üzerinde beklenmedik dostlar ve umulmadık hazineler barındıran bir diyara yöneltecek. Oraya mum ışığında varmak, yolda Gönlünün Muradını bulmak ve yüreğindeki gerçeği keşfetmek de Tristran'ın ödülü olacak...
Neil Gaiman'dan büyüklere masallar. Kraliçe Victoria devrinin şafağında, Perili Ülke ile kendisini ayıran taş duvardan adını alan Duvar Köyü'nde yaşam olanca sakinliğiyle akmaktadır...Her dokuz yılda bir Perili Ülke'de bir panayır düze... tümünü göster
ALDIĞI ÖDÜLLER: Renaudot Ödülü Afrika. Kan ağlayan, kan kusan kıta. Yüzyıllarca, kadınları, erkekleri gemilere doldurulup uzak ülkelere satıldı. Kaynakları kurutuldu, toprakları çölleştirildi. Beyaz adamlar hem kara kıtanın topraklarını, hem insanlarını acımasızca sömürdüler. Artık kölelik yasal olarak kaldırılmış olsa da Afrikanın yaraları kapanmadı. Hala çocuklar açlıktan ölüyor, hala kabile savaşları yaşanıyor, diktatörler hala işbaşında. Batı dünyasının, televizyon ekranlarında dizi film gibi izlediği vahşetin sonu bir türlü gelmiyor. Fildişi Sahilinde doğan Ahmadu Kuruma, yaşamını sömürgecilerle ve diktatörlerle savaşarak geçirdi; yapıtlarında Afrikanın katı gerçekliğini dile getirdi. Allah Mecbur Değil ki, küçük zenci çocuk Birahimanın gözünden, tüyler ürpertici bir sorunu gözler önüne seriyor. Liberya, Sierra Leone gibi ülkelerde süren kabile savaşlarında, ellerinde silahlarla en önde yer alan çocuk-askerler. Birahima, onları, teyzesini bulmak için çıktığı yolculuklarda tanıyor, Müslümanlığın, Hıristiyanlığın, yerel animist dinlerin iç içe geçtiği bu dünyada, uyuşturucudan cesaret bularak savaştaki yerini alıyor. Ne yazık ki karnını doyurmanın tek yoludur bu. Allah Mecbur Değil ki, Fransada, yazarına Renaudot ve Goncourt des Lyceens ödüllerini kazandırdı.
ALDIĞI ÖDÜLLER: Renaudot Ödülü Afrika. Kan ağlayan, kan kusan kıta. Yüzyıllarca, kadınları, erkekleri gemilere doldurulup uzak ülkelere satıldı. Kaynakları kurutuldu, toprakları çölleştirildi. Beyaz adamlar hem kara kıtanın topraklarını, hem insanlar... tümünü göster
kahveköğüğü şu anda kitap okumuyor.