İlahi aşkı ruhunda bütünleştirmiş, ariflerin arifi ünlü Türk sûfisi Mevlananın her dönemde her insana rehberlik eden sözlerinden ve öğretilerinden bir seçki yapmak oldukça zor; ama, Ziya Elitezin bu deneysel çalışması bir zaman sonra başucu kitabınız olacak. Her aşk ve iman sahibi insanın Mevlanadan her zaman öğrenecek bir şeyi vardır. O, gönüllerde parlayan bir ışıktır.
Hz. Mevlanayı günümüz insanın tanımasında önemli bir katkı sağlayacağına inandığını Mevlanadan Altın Öğütler kitabının yazarı Sayın Ziya Elitezi bu çalışma-sından dolayı tebrik eder, kitabın hazırlanmasında emeği geçenlere başarılar dilerim.
İlahi aşkı ruhunda bütünleştirmiş, ariflerin arifi ünlü Türk sûfisi Mevlananın her dönemde her insana rehberlik eden sözlerinden ve öğretilerinden bir seçki yapmak oldukça zor; ama, Ziya Elitezin bu deneysel çalışması bir zaman sonra başucu kitabınız... tümünü göster
Bundan uzun zaman önceydi. Bir roman düştü gönlüme. Aşk Şeriatı. Yazmaya cesaret edemedim. Dilim lal oldu, kalemimin ucu kör. Kırk fırın ekmek yemeye yolladım kendimi. Dünyayı dolaştım. İnsanlar tanıdım, hikâyeler topladım. Üzerinden çok bahar geçti. Fırınlarda ekmek kalmadı; ben hâlâ ham, hâlâ aşkta bir çocuk gibi toy...Hamuş derdi Mevlana kendine. Yani Suskun. Düşündün mü hiç bir şairin, hem de nâmı dünyayı sarmış bir şairin, yani işi gücü, varlığı, kimliği ve hatta soluduğu hava bile kelimelerden müteşekkil olan ve elli binden fazla muhteşem dizeye imza atmış bir insanın, nasıl olup da kendine SUSKUN adını verdiğini.. Kâinatın da tıpkı bizimki gibi nazenin bir kalbi ve düzenli bir kalp atışı var. Seneler var ki nereye gidersem gideyim o sesi dinledim. Her bir insanı Yaradanın emaneti saklı bir cevher addedip, anlattıklarına kulak verdim. Dinlemeyi sevdim. Cümleleri, kelimeleri ve harfleri... Oysa bana bu kitabı yazdıran şey som sessizlik oldu.Mesneviyi şerh edenlerin çoğu bu ölümsüz eserin b harfiyle başladığına dikkat çeker. İlk kelimesi Bişrev!dir. Yani Dinle! Tesadüf mü dersin ismi Suskun olan bir şairin en kıymetli yapıtına Dinle! diye başlaması. Sahi, sessizlik dinlenebilir mi?Bu romanda her bölüm aynı sessiz harfle başlar. Neden? diye sorma, ne olur. Cevabını sen bul. Ve kendine sakla.Çünkü öyle hakikatler var ki bu yollarda, anlatırken bile sır kalmalı.
A. Z. Zahara - Amsterdam, 2007
******
Bundan uzun zaman önceydi. Bir roman düştü gönlüme. Aşk Şeriatı. Yazmaya cesaret edemedim. Dilim lal oldu, kalemimin ucu kör. Kırk fırın ekmek yemeye yolladım kendimi. Dünyayı dolaştım. İnsanlar tanıdım, hikâyeler topladım. Üzerinden çok bahar geçti. Fırınlarda ekmek kalmadı; ben hâlâ ham, hâlâ aşkta bir çocuk gibi toy...
Hamuş derdi Mevlana kendine. Yani Suskun. Düşündün mü hiç bir şairin, hem de nâmı dünyayı sarmış bir şairin, yani işi gücü, varlığı, kimliği ve hatta soluduğu hava bile kelimelerden müteşekkil olan ve elli binden fazla muhteşem dizeye imza atmış bir insanın, nasıl olup da kendine SUSKUN adını verdiğini..?
Kâinatın da tıpkı bizimki gibi nazenin bir kalbi ve düzenli bir kalp atışı var. Seneler var ki nereye gidersem gideyim o sesi dinledim. Her bir insanı Yaradanın emaneti saklı bir cevher addedip, anlattıklarına kulak verdim. Dinlemeyi sevdim. Cümleleri, kelimeleri ve harfleri... Oysa bana bu kitabı yazdıran şey som sessizlik oldu.
******
Bundan uzun zaman önceydi. Bir roman düştü gönlüme. Aşk Şeriatı. Yazmaya cesaret edemedim. Dilim lal oldu, kalemimin ucu kör. Kırk fırın ekmek yemeye yolladım kendimi. Dünyayı dolaştım. İnsanlar tanıdım, hikâyeler topladım. Üzerinden çok bahar geçti.... tümünü göster
Seviyorum dersin, Ya kısmetin olur ya, imtihanın Aşk-ı Tevekkül
Nasıl bir rüya gerçekle iç içe, gerçekle muhabbet eder gibi yaşanır ki?
İnsan sevmeye rüyalarında da devam eder mi?
Rüyada da olsa vuslata şükreder miydiniz?
Bu ayrılık dünyasında, bir ayrılığa sımsıkı sarılıp, yaşayabilir miydiniz?
Bir ayrılık kazılsa, içine atlayıp örter miydiniz üzerinizi?
Yağmurun bulutlardan, yaprakların ağaçlardan,kamışların sazlıklardan, gündüzlerin gecelerden ayrıldığı bu dünyada, Elif; ayrılık imtihanlarının birer perde, Hakikatin ise Rabb'e bir yol olduğunu öğretmişti...
Seviyorum dersin, Ya kısmetin olur ya, imtihanın Aşk-ı Tevekkül
Nasıl bir rüya gerçekle iç içe, gerçekle muhabbet eder gibi yaşanır ki?
İnsan sevmeye rüyalarında da devam eder mi?
Rüyada da olsa vuslata şükreder miydiniz?
Bu ayrılık dünyasında,... tümünü göster
Çalıkuşu, Reşat Nuri Güntekin tarafından 1922 yılında yazılmış bir romandır. Türk edebiyatının en çok sevilen klasik eserleri arasında yer alır. Ağırlıklı olarak Anadolu'da geçen ve arka planda Osmanlı'nın son yıllarını anlatan bir romandır. Kitabın son kısmı hariç, ki bu bölüm dışarıdan bir gözlemcinin anlattıklarıdır, romanın ana kahramanı Feride'nin hatıra defteri şeklinde yazılmıştır.
Reşat Nuri Güntekin, Çalıkuşu'nu önce İstanbul Kızı adıyla dört perdelik bir oyun olarak yazmıştır. Yapıtı, 1922'de Vakit Gazetesi'nde Çalıkuşu adıyla roman olarak yayınlanınca büyük ilgi çekmiştir.
Çalıkuşu, duygusal bir olayı anlatmakla birlikte dönemin toplumsal sorunlarının eleştirel olarak da ortaya koymaktadır. Çalıkuşu, Türkiye'de yeni ve modern bir dönemin başlamasını özendiren bir roman olarak kabul edilmektedir.
Çalıkuşu, Reşat Nuri Güntekin tarafından 1922 yılında yazılmış bir romandır. Türk edebiyatının en çok sevilen klasik eserleri arasında yer alır. Ağırlıklı olarak Anadolu'da geçen ve arka planda Osmanlı'nın son yıllarını anlatan bir romandır... tümünü göster
kayaümmühan şu anda kitap okumuyor.