Kim dedi, tekrar baba evine dönmeyeceğinizi? Joanne Harrisin yeni romanı Kıyıdakilerin sevimli kahramanına göre baba evine dönmekten başka çare yoktur. Orada, hoş karşılanmayacağını bilse bile...Fransa sahillerindeki Devin adası Madeleineın evim dediği yerdir ve ona göre adanın dünyada bir eşi daha yoktur. Küçük bir çocukken annesi onu, bu küçücük adadan koparmış, kocasını ve hızla çökmekte olan kenti bırakıp gitmiştir. Aradan on yıl geçmiş, annesi ölmüştür. Madeleine mektuplarına yanıt vermeyen, düşlerini doyurmayan babasına geri dönmek istemektedir.Romanın kahramanı Kaba ilkel görünümüyle Le Devin güzel bir yer değil, diyor küçük adası için. Ada iki yıpratıcı güç arasında ezilip kalmıştır. Birinci sorun adanın zengin bölümüyle, Madeleinein babasının yaşamakta olduğu fakir bölüm arasında yıllardır süregiden kan davasıdır. İkinci önemli sorun ise sürekli yön değiştiren gelgit olayıdır; kent yavaş yavaş denize sürüklenerek enkaz haline dönüşmektedir.Madeleine, kent halkı azizenin heykelini vaftiz etmek için deniz kenarına taşırken eve döner. Bu vaftiz, halkın gelgit olaylarının yönünü değiştirmek için umutsuzca sarıldığı son çabadır.Genç kadının birdenbire ortaya çıkması babasını şaşkına çevirir ve bir anda azizenin heykeli denize düşer. Bu kötü olay bardağı taşıran son damla olacaktır. Halk kendilerini kapkara bir yılın beklediğine inanır. Madeleine böyle bir günde eve dönmeyi düşlememiştir.Harris romanı kurgularken ilginç risklere girmiş. En çarpıcı olanı da baba-kızın tekrar birleşmesini oldukça uzatmasıdır. Adam öylesine derin bir bunalım içindedir ki artık konuşamaz bir hale gelmiştir.Roman, insani duyguları büyük bir dürüstlükle gözler önüne serer. Usanç ve artık bakıma muhtaç garip ve zor babaya duyulan sevgi gibi hisler birbirleriyle çarpışırlar. Ama Madeleine kendine karşı pek de dürüst değildir. Kendisini dalgaların oradan oraya savurduğu karaya vuran bir eşya gibi hisseder; karaya oturmuş bir tekneden farksızdır. Babası da iyileşmesi için kızının gösterdiği çabalara kulak asmaz. Ama Madeleine yok olmanın eşiğine gelmiş kenti turistik bir yöreye çevirmeye kesin kararlıdır. Halk yok olmanın kaçınılmazlığına sığınıp sızlanıp dururken Madeleine stratejik noktalara kum torbaları ve dalga kıranlar kurmak için çırpınır. Yaşamları denizle iç içe olduğu halde bu insanlar mavi suya küsmüşlerdir. Kendilerini kurtarmak için çaba göstermektense, umutlarını mucizelere bağlayıp batıl inançlara dört elle sarılmayı yeğlerler.Sonunda Madeleine kent halkının insanın içine kasvet çökerten batıl inançlarına kulak asmayan, ahlak kurallarını hiçe sayarak daha etkili eylem yolları arayan kim olduğu belirsiz bir plaj serserisiyle işbirliği yapar. Ama gelgite karşı verilen savaşların sonunda elde edilen zaferlerin kısa ömürlü olduğu bir gerçektir.
Kim dedi, tekrar baba evine dönmeyeceğinizi? Joanne Harrisin yeni romanı Kıyıdakilerin sevimli kahramanına göre baba evine dönmekten başka çare yoktur. Orada, hoş karşılanmayacağını bilse bile...Fransa sahillerindeki Devin adası Madeleineın evim ded... tümünü göster
Kim dedi, tekrar baba evine dönmeyeceğinizi? Joanne Harrisin yeni romanı Kıyıdakilerin sevimli kahramanına göre baba evine dönmekten başka çare yoktur. Orada, hoş karşılanmayacağını bilse bile...Fransa sahillerindeki Devin adası Madeleineın evim dediği yerdir ve ona göre adanın dünyada bir eşi daha yoktur. Küçük bir çocukken annesi onu, bu küçücük adadan koparmış, kocasını ve hızla çökmekte olan kenti bırakıp gitmiştir. Aradan on yıl geçmiş, annesi ölmüştür. Madeleine mektuplarına yanıt vermeyen, düşlerini doyurmayan babasına geri dönmek istemektedir.Romanın kahramanı Kaba ilkel görünümüyle Le Devin güzel bir yer değil, diyor küçük adası için. Ada iki yıpratıcı güç arasında ezilip kalmıştır. Birinci sorun adanın zengin bölümüyle, Madeleinein babasının yaşamakta olduğu fakir bölüm arasında yıllardır süregiden kan davasıdır. İkinci önemli sorun ise sürekli yön değiştiren gelgit olayıdır; kent yavaş yavaş denize sürüklenerek enkaz haline dönüşmektedir.Madeleine, kent halkı azizenin heykelini vaftiz etmek için deniz kenarına taşırken eve döner. Bu vaftiz, halkın gelgit olaylarının yönünü değiştirmek için umutsuzca sarıldığı son çabadır.Genç kadının birdenbire ortaya çıkması babasını şaşkına çevirir ve bir anda azizenin heykeli denize düşer. Bu kötü olay bardağı taşıran son damla olacaktır. Halk kendilerini kapkara bir yılın beklediğine inanır. Madeleine böyle bir günde eve dönmeyi düşlememiştir.Harris romanı kurgularken ilginç risklere girmiş. En çarpıcı olanı da baba-kızın tekrar birleşmesini oldukça uzatmasıdır. Adam öylesine derin bir bunalım içindedir ki artık konuşamaz bir hale gelmiştir.Roman, insani duyguları büyük bir dürüstlükle gözler önüne serer. Usanç ve artık bakıma muhtaç garip ve zor babaya duyulan sevgi gibi hisler birbirleriyle çarpışırlar. Ama Madeleine kendine karşı pek de dürüst değildir. Kendisini dalgaların oradan oraya savurduğu karaya vuran bir eşya gibi hisseder; karaya oturmuş bir tekneden farksızdır. Babası da iyileşmesi için kızının gösterdiği çabalara kulak asmaz. Ama Madeleine yok olmanın eşiğine gelmiş kenti turistik bir yöreye çevirmeye kesin kararlıdır. Halk yok olmanın kaçınılmazlığına sığınıp sızlanıp dururken Madeleine stratejik noktalara kum torbaları ve dalga kıranlar kurmak için çırpınır. Yaşamları denizle iç içe olduğu halde bu insanlar mavi suya küsmüşlerdir. Kendilerini kurtarmak için çaba göstermektense, umutlarını mucizelere bağlayıp batıl inançlara dört elle sarılmayı yeğlerler.Sonunda Madeleine kent halkının insanın içine kasvet çökerten batıl inançlarına kulak asmayan, ahlak kurallarını hiçe sayarak daha etkili eylem yolları arayan kim olduğu belirsiz bir plaj serserisiyle işbirliği yapar. Ama gelgite karşı verilen savaşların sonunda elde edilen zaferlerin kısa ömürlü olduğu bir gerçektir.
Kim dedi, tekrar baba evine dönmeyeceğinizi? Joanne Harrisin yeni romanı Kıyıdakilerin sevimli kahramanına göre baba evine dönmekten başka çare yoktur. Orada, hoş karşılanmayacağını bilse bile...Fransa sahillerindeki Devin adası Madeleineın evim ded... tümünü göster
harika bir roman ...çok sürükleyici ...
harika bir roman ...çok sürükleyici ...
Yüreğinize dokunacak bu unutulmaz romanın sizi alıp götürmesine izin verin..
Marion ve Shiva Stone, Hintli bir rahibe ve İngiliz bir cerrahın yasak aşkından doğan ikizlerdir. Annelerinin doğum sırasında ölümü ve babalarının kaybolmasıyla yetim kalan ikizler, olağan dışı bir bağla birbirlerine bağlıdırlar. Her ikisi de hekim olmak isteyen ikizler, devrimin eşiğinde büyürler. Ancak aynı kadına karşı hissettikleri tutkulu aşk, kardeşleri birbirlerinden uzaklaştırıp Marion'u vatanından kaçmaya ve New York'a gitmeye zorlar. Marion'un geçmişiyle yüzleşmesi, neredeyse hayatına mal olur ve onu, canını dünyada en az güvendiği iki insana emanet etmeye mecbur bırakır: onu terk eden cerrah babası ve ona ihanet eden ikiz kardeşi.
Gözyaşı Kapısı, aile değerleri, karşılıksız aşk ve sürgün üzerine yürek burkan bir roman. Alışılmadık olaylar, mizah ve hüzünle süslenmiş bu roman sizi ilk sayfasıyla yakalayacak ve hiç bırakmayacak.
''Nefes kesici, olağanüstü ve yürek parçalayıcı bir destan… Kusursuzca yazılmış, paha biçilemez bir ilk roman. Şayet bu yıl sadece bir kitap okumaya vaktiniz varsa, tercihinizi bu kitaptan yana yapın.''
The Star Ledgar
''Gözyaşı Kapısı'nın ilk sayfasını okumak, usta bir romancının büyüsüne kapılmak anlamına geliyor.''
Pauline W. Chene
''Verghese bu ilk romanında direkt kalbinize hitap ederek sizi tutsak ediyor.''
People
''Uykusuz kalmayı bir zevke dönüştüren, muhteşem, zengin ve yürek burkan bir roman... Muazzam.''
The Times
''Koltuğunuzdan kalkamayacaksınız.''
Los Angeles Times
''Olağanüstü… Okuduktan sonra unutamayacağınız bir şaheser''
Houston Chronicle
Yüreğinize dokunacak bu unutulmaz romanın sizi alıp götürmesine izin verin..
Marion ve Shiva Stone, Hintli bir rahibe ve İngiliz bir cerrahın yasak aşkından doğan ikizlerdir. Annelerinin doğum sırasında ölümü ve babalarının kaybolmasıyla yetim kal... tümünü göster
Yüreğinize dokunacak bu unutulmaz romanın sizi alıp götürmesine izin verin..
Marion ve Shiva Stone, Hintli bir rahibe ve İngiliz bir cerrahın yasak aşkından doğan ikizlerdir. Annelerinin doğum sırasında ölümü ve babalarının kaybolmasıyla yetim kalan ikizler, olağan dışı bir bağla birbirlerine bağlıdırlar. Her ikisi de hekim olmak isteyen ikizler, devrimin eşiğinde büyürler. Ancak aynı kadına karşı hissettikleri tutkulu aşk, kardeşleri birbirlerinden uzaklaştırıp Marion'u vatanından kaçmaya ve New York'a gitmeye zorlar. Marion'un geçmişiyle yüzleşmesi, neredeyse hayatına mal olur ve onu, canını dünyada en az güvendiği iki insana emanet etmeye mecbur bırakır: onu terk eden cerrah babası ve ona ihanet eden ikiz kardeşi.
Gözyaşı Kapısı, aile değerleri, karşılıksız aşk ve sürgün üzerine yürek burkan bir roman. Alışılmadık olaylar, mizah ve hüzünle süslenmiş bu roman sizi ilk sayfasıyla yakalayacak ve hiç bırakmayacak.
''Nefes kesici, olağanüstü ve yürek parçalayıcı bir destan… Kusursuzca yazılmış, paha biçilemez bir ilk roman. Şayet bu yıl sadece bir kitap okumaya vaktiniz varsa, tercihinizi bu kitaptan yana yapın.''
The Star Ledgar
''Gözyaşı Kapısı'nın ilk sayfasını okumak, usta bir romancının büyüsüne kapılmak anlamına geliyor.''
Pauline W. Chene
''Verghese bu ilk romanında direkt kalbinize hitap ederek sizi tutsak ediyor.''
People
''Uykusuz kalmayı bir zevke dönüştüren, muhteşem, zengin ve yürek burkan bir roman... Muazzam.''
The Times
''Koltuğunuzdan kalkamayacaksınız.''
Los Angeles Times
''Olağanüstü… Okuduktan sonra unutamayacağınız bir şaheser''
Houston Chronicle
Yüreğinize dokunacak bu unutulmaz romanın sizi alıp götürmesine izin verin..
Marion ve Shiva Stone, Hintli bir rahibe ve İngiliz bir cerrahın yasak aşkından doğan ikizlerdir. Annelerinin doğum sırasında ölümü ve babalarının kaybolmasıyla yetim kal... tümünü göster
Devşirme,elindeki sandığı sıkı sıkı göğsüne bastırmış,mümkün olduğunca gözden uzakta durmaya çalışarak İngiliz heyetin arkasına sinmişti .......... unutulan kraliçe - Vanora BENNETT....niçin kitabın ve yazarın ismi de yazılmamış ??merak..
Devşirme,elindeki sandığı sıkı sıkı göğsüne bastırmış,mümkün olduğunca gözden uzakta durmaya çalışarak İngiliz heyetin arkasına sinmişti .......... unutulan kraliçe - Vanora BENNETT....niçin kitabın ve yazarın ismi de yazılmamış ??merak..