''Genel olarak herkesçe kabullenilmiş Buddha imgesini aşan bir Buddha yaratmak, daha önce eşine rastlanmamış, büyük bir başarıdır. Siddhartha, benim gözümde, Kutsal Kitap'tan kat kat üstün bir ilaçtır...'' 20. yüzyılın en büyük romancılarından Henry Miller'a bu sözleri söyleten Siddhartha, 1946 Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Alman yazar Hermann Hesse'nin başyapıtıdır. I. Dünya Savaşı'nı izleyen yıllarda insanları yaşamlarını yeniden kurmaya çağıran, Doğu gizemciliğini yücelten Siddhartha, kuşaklar boyunca nerdeyse bir ''kutsal kitap'' gibi okunmuştur. Siddhartha'da Buddha'nın yaşamının ilk yıllarını şiirsel bir üslupla anlatan Hesse, insanın öz benliğini bularak uygarlığın yerleşik biçimlerinden kurtulmaya çalışmasını işler. "Bu kitapta,'' der, ''tüm dinlerde, insanların benimsediği tüm inanış biçimlerinde ortak olan yanı, tüm ulusal ayrımları aşan, tüm ırkların, tüm bireylerin benimseyebileceği şeyi yakalamaya çalıştım.''
''Genel olarak herkesçe kabullenilmiş Buddha imgesini aşan bir Buddha yaratmak, daha önce eşine rastlanmamış, büyük bir başarıdır. Siddhartha, benim gözümde, Kutsal Kitap'tan kat kat üstün bir ilaçtır...'' 20. yüzyılın en büy... tümünü göster
Almanya'nın en önemli, en tanınmış yazarları arasında yer alan Heinrich Böll, İkinci Dünya Savaşı sonrası Alman edebiyatını başka hiçbir Alman yazarının başaramadığı ölçüde etkilemiş, ona adeta damgasını vurmuştur. Denebilir ki Böll kadar dünya genelinde anlaşılmış ve benimsenmiş başka hiçbir Alman yazarı yoktur. Heinrich Böll, 1972 yılında Nobel Edebiyat Ödülü'ne lâyık görülmüştür. Bu ödül, Köln doğumlu yazarın sokaktaki insanın yıkım, acı ve umutlarını işlerken ve kalemini otoriteye, zorbalığa ve geçmişten taşınan suçluluğa karşı mızrak edinirken sergilediği dürüstlüğü, kişisel bütünlüğü ve ilkeli çağdaşlığına karşılık bir takdir niteliğinde de olmuştur.
Federal Almanya Cumhuriyeti Edebiyatı'nın en önemli, en tanınmış simalarından biri olan Heinrich Böll kendi deyimiyle "yaşadığı zamanın bir çağdaşı olarak, bir kuşağın başından geçenlerine, gördüklerine ve işittiklerine bağlı kalarak" Alman yakın tarihinin 20. yüzyılın ortalarına ait diliminin eleştirel bakışlı tarihçisiydi.Palyaço,sahte ahlak kurallarından, düzenin bozukluğuna kadar her şeyi kıyasıya eleştirir.Herkes birbirinin ne olduğ
Almanya'nın en önemli, en tanınmış yazarları arasında yer alan Heinrich Böll, İkinci Dünya Savaşı sonrası Alman edebiyatını başka hiçbir Alman yazarının başaramadığı ölçüde etkilemiş, ona adeta damgasını vurmuştur. Denebilir ki Böll kadar dünya ... tümünü göster
Hesse, 1943 yılında, tüm dünyanın savaş cehennemini yaşadığı sırada yazdığı Boncuk Oyunu'nda, Doğu ve Batı felsefelerinin kusursuz bir bileşiminden oluşan yeni ve ütopik bir dünya düzeni sunar okura. Sanat ve bilimde disiplinlerarası bir uyum üzerine kurulu, Hesse'nin düş ve düşün gücünün ürünü fütüristik bir oyun olan Boncuk Oyunu, bu yeni düzenin simgesidir. Bu kitabı "Doğu seyyahlarına", Batı'nın toplumsal dayatmalarına karşı Doğu'nun bireysel özgürlüğünü yüceltenlere, toplumsal ahlakın bireyin iç ahlakını yok ettiğine inananlara adar Hesse; yeni dünya düzenini bireysellik üzerine temellendirir: "Tanrı senin içindedir, kavramlarda ve kitaplarda değil. Gerçek yaşanır, öğretilmez." Hesse'nin Nobel Edebiyat Ödülü'nü kazanmasında büyük payı olan bir başyapıt Boncuk Oyunu. Thomas Mann'a göre: "Örselenmiş zamanımızın bizlere sunduğu az sayıda gözüpek ve özgün tasarıdan biri..."
Hesse, 1943 yılında, tüm dünyanın savaş cehennemini yaşadığı sırada yazdığı Boncuk Oyunu'nda, Doğu ve Batı felsefelerinin kusursuz bir bileşiminden oluşan yeni ve ütopik bir dünya düzeni sunar okura. Sanat ve bilimde disiplinlerarası bir uyum üz... tümünü göster
Elias Canettinin 30 yıllık çalışmasının ürünü olan Kitle ve İktidra sosyoloji, antropoloji, psikoloji... gibi disiplinleri içeren; ama onların sınırlarıyla yetinmeyen benzersiz bir çalışma olarak tanınıyor.Canetti bu kitabında kitle ve iktidarın birbirlerini nasıl etkileyip çoğalttığını; insanlar arasında emir ve itaat ilişkisinin nasıl biçimlenerek saldırganlık mekanizmalarına dönüştüğünü anlatıyor. En az sorgulanan, dolayısıyla en tehlikeli şey olan emir vermenin emredilende özgür bir kişilik edinmesini önleyen bir sızı bıraktığını, bu sızının sürekli emredilenlerde katmerleşerek itaati içselleştirdiğini gösteriyor. Canetti 1930larda kitle eylemlerinin her tür politik mücadelenin en önemli silahı olduğunu fark ederek kitle ve iktidar ilişkisi üzerinde çalışmaya başlar. Çalışması ilerledikçe ilişkinin tarih üstü boyutlarını keşfeder ve insanın özüne yönelir. Hayvan sürülerini, bir araya gelmiş her türlü insan topluluğunu çağ, coğrafya, din farkı gözetmeksizin devasa bir literatür taraması yaparak inceler. Yaşadığı yıllar, özellikle İkinci Dünya Savaşının tarihteki en büyük kitle hareketlerinin ve kitlesel yıkımların görüldüğü yıllar olması; bir iktidar simgesi olarak Hitlerin vahşeti doğru iz üzerinde olduğunu gösterir: Kitle yıkıcı, iktidar öldürücüdür. İnsan iktidar isteği ile Tanrının kıyamet ve dehşet tehdidini çalmıştır. Ölüme karşı direnmenin yolu ise emre karşı koymak ve yaratmaktır.Canetti düşünmek ısrar etmektir diyerek Kitle ve İktidarı kaleme aldığı 30 yıl boyunca bu çalışmasını gölgeleyecek kapsamda başka eser vermedi. Çok sayıda araştırmaya ve her yıl Viyanada düzenlenen bir sempozyuma konu olan bu kitaptan sonra insan doğasının kitle ve iktidarla ilişkisini bu denli kuşatan başka bir kitap da yayımlanmadı. Düşünsel zenginliğinin yanı sıra böylesi kitaplarda çok az rastlanan edebi bir anlatıma da sahip olan Kitle ve İktidar, zamana karşı direnerek insanı anlamada başvuracağımız vazgeçilmez kaynaklardan biri haline geldi.Anlamanın müthiş bahtiyarlığını hissetmek isteyenler için...Muhteşem bir imgelemi olan yalnız dahilerimizden biri... Canetti, filozofların yapması gerekeni yaptı: Bizlere yeni kavramlar kazandırdı.Iris Murdocholağanüstü... toplumun doğası, özellikle de şiddetin doğası üzerine son derece ilginç, derin bir düşün eseri.Susan Sontag
Elias Canettinin 30 yıllık çalışmasının ürünü olan Kitle ve İktidra sosyoloji, antropoloji, psikoloji... gibi disiplinleri içeren; ama onların sınırlarıyla yetinmeyen benzersiz bir çalışma olarak tanınıyor.Canetti bu kitabında kitle ve iktidarın birb... tümünü göster